Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Bir bu eksikti

 

Dün de yazmıştım. Bayramın son günü, aşağıdaki haber internette habervakti.com’da yayınlandı “Bu habere dikkat” başlığı ile.

 

“Devletin, PKK içindeki en kilit istihbaratçısı olarak bilinen 'Ağrılı Pilot' lakaplı Necati Kaya'nın yıllar önce öldüğü ve gömüldüğü, mezarının da Ankara'da bulunduğu iddia edildi! Derin devletin örgütü olarak iddia edilen PKK'nın, devletle örgüt arasındaki köprüsü konumunda olduğu yönünde yorumların yapıldığı ve PKK'nın ilk 3 önemli şahsından biri olarak bilinen, ismi bu gizemle anılan Pilot Necati'nin mezarının bulunduğu iddia edildi! Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a İmralı'daki mahkemesinde de sorulan Pilot Necati'nin mezarı bulundu. Pilotun mezarı Ankara'da ortaya çıktı.

 

Örgütün kuruluş döneminde içerdeki istihbaratçı olarak bilinen ve Öcalan'ın duruşmada "1982 yılında kullandığı zirai ilaçlama uçağının düştüğünü ve öldüğünü duydum" dediği Ağrılı Pilot Necati Kaya'nın gerçekten o tarihte öldüğü ve mezarının Ankara'da olduğu anlaşıldı. Terör örgütünün kurulduğu yıllarda ortaya çıkan ve Abdullah Öcalan'ın her konuşmasında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile bağlantılı olduğu iddiasını gündeme getirdiği Pilot Necati'nin sırrı çözüldü.

 

PKK içinde kuruluş aşamasında Apo ve Kesire Yıldırım'dan sonra en güçlü isim olarak 80'li yılların başında dile getirilen daha sonra sır olan Pilot Necati'nin sadece Ağrılı olduğu biliniyordu. Bir dönem güvenlik kuvvetlerince ölü olarak ele geçirilen THKP-C lideri Mahir Çayan'ın yakın arkadaşı olarak anılan Yüzbaşı İlyas Aydın'ın da; aslında Pilot Necati olduğu iddia edilmişti. Uğradığı bombalı saldırı öncesi gazeteci - yazar Uğur Mumcu'nun da bu konuyu araştırdığı iddia edilmişti. Mezarlıkta bulunan 6 Necati Kaya'dan biri olan Pilot Necati'nin 1956 doğumlu Ferzende oğlu olduğu ve 9 Eylül 1982 yılında öldüğü anlaşılıyor. Bir dönem devletin, terör örgütü içindeki en kilit ismi olduğu iddia edilen Ağrılı Pilot Necati Kaya'nın mezarının ise, oğlu İlker Kaya tarafından yaptırıldığı mezar taşında not olarak bulunuyor.”

 

Şimdi dünkü yazıya tekrar bir göz atın.. Alın size Avni Özgürel’in anlattıkları ile ilgili olarak Rucan Keleş’in yazdıkları! Ne diyor Özgürel, Radikal gazetesinde, Neşe Düzel’e, “bu çatışmayı bitireni bitirirler.” İşte iş bu kadar açık, basit ve net!

Sahi Abdullah Öcalan ile Avni Özgürel nereden tanışıyorlardı? Rucan Keleş 17.11.2006’da yazmış. Özet olarak aktarıyorum: “Bu soruda ne var demeyin. Son dönemlerde Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde düşüncelerini, görüşlerini tavsiye ettiği bu kişi kim? Abdullah Öcalan’ın yaptığı beyanatlarda Avni Özgürel’i çok iyi tanıyacak kadar, "hatta Avni Özgürel’in babasının asker kökenli oldugunu değerli düşüncelerinin olduğunu" vurgulamasında, ne vardır demeyin. (...) çünkü M. Kemal’in görüşlerini de önermişti. (...) Ancak Avni Özgürel, Abdullah Öcalan’ı başka tanıyordu ve tanıtıyordu. "1966 - 67’de MİT'e ait bir kuruluşta çalıştığını, gördüğünü" söylemişti. Bunu defalarca yazdı çizdi, hatta kameralar karşısında televizyonlarda da söyledi. (...)

 

Yine başa dönüyorum ve sorumu tekrar soruyorum. Sahi Avni Özgürel, Abdullah Öcalan’ı nereden tanıyordu? Evet, Avni Özgürel’in kendisinden dinleyelim: Radikal gazetesinin yazarı Neşe Düzel, Avni Özgürel’le Apo’nun MİT ilişkileri üzerine ve nerde tanıştığına dair röportaj yapmıştı. Tarih 27.10.03, tarihli röportajı internette (...) Gerçekten Avni Özgürel söyleşisinde ne demişti, Abdullah’ı nasıl bilirdin? "1966–67 yıllarında Ankara’da İzmir caddesinde MİT'e ait bir yerde anti komünist yayınlar ve bildiriler alırdık, kara yağız genç bir delikanlı, hep orda bulunuyordu, oraya her gittiğimde onu orada görüyordum. Daha sonraları Apo’yu sık sık medyada görünce acaba bu o mu diye kendime sorardım. Tabii insan yaşlanınca görüntü de değişiyor. Ancak 1993’de Apo, basını Bekaa’ya çağırınca, Panorama dergisinin genel yayın yönetmeni olarak ben de oraya gittim. Daha sonra haftalık dergi olan Panorama adına özel bir söyleşide bulundum. Kendisine Ankara’da İzmir caddesindeki fikir ajansı diye bir yerde “sanki görmüşüm, yanlış hatırlıyor olabilirim“ diye sordum, Öcalan da “Yoo doğru hatırlıyorsun. Ama ben bunları bir müddet sonra açıklayacağım" dedi. Avni Özgürel kendi yoldaşını iyi hatırlamıştı, tabii Abdullah da. Avni Özgürel İzmir caddesindeki bu kuruma MİT elemanları dışında kimsenin giremeyeceğini, MİT’in tam güvendiği kimselerin girebileceğini söylüyor. Avni Özgürel bunları söylerken yazarken, kendisine hiç kimse bir şey demiyor tehdit etmiyor. Ancak bunu değerli Abdulmelik Fırat söyleyince yer yerinde oynadı ve Apo hemen cevap ulaştırdı. Abdulmelik’in "Demirel’in ajanı olduğunu" söyledi ve olmadık hakaretlerde bulundu.(...) Aslında, Avni Özgürel de diğer yanda yaptığı beyanatlarda, Türk devletinin Apo’nun yakasını bırakmaması gerektiğini, ondan faydalanmasını öğütlüyor. (...) Avni Özgürel, "derin devleti ayrı kompartımanları olan bir trene benzetiyor. Her kompartımanda farklı unsurların olduğunu, birleşik kaplar gibi aynı reflekse sahip olduğunu söylüyor". (...)

 

Evet bunları aklınızda tutun ve bir de Abdulmelik Fırat’ın söylediklerini hatırlamaya çalışın bakalım..

Dün, bugün ve yarın.. Yarın bu konuda başka bir şey yazmayacağım.. Konuş be Apo, senin merhametine kaldık. Geç olmadan konuş.. Konuş da bitsin bu kanlı ve kirli oyun.. Bizimkilerin konuşacağı yok.. Konuşmamak, konuşmaktan daha mı tehlikeli. Bunca insanın hayatından daha mı değerli bu sır.. Bunca kan, gözyaşı ve sefaletten! Türküyle, Kürdü ile, adaletten, barıştan, özgürlüklerden, insan haklarından, hukuk devletinden yana yeni bir düzen kurulsun..

Kim bilir, belki Apo da, parçası olduğu oyunun aynı zamanda kurbanıdır da. Hepimizin durumu aynı değil mi? Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye kalkanlara lanet olsun. Lanet olsun terör ve irtica senaryoları ile suni krizlerle koca bir ülke halkını soyup, soğana çevirenler ve onların, medya, mafya, sermaye, siyaset ve bürokrasi içindeki işbirlikçilerine.

 

Apo’nun, Yeşil’in konuşmasını ne kadar çok isterim. Ağar da çok şey biliyordur eminim.. Daha birçok isim. Konuşması gerekenlerin hiçbiri konuşmuyorlar.. Sırlarını toprağa götürecekler sanki. Oysa toprak onları boğar bu sırlarla giderlerse.. Herkes bu dünyada yaptığı her şeyin ve yapması gerekirken yapmadığı her şeyin, söylediği her sözün ve söylemesi gerekirken söylemediği her sözün hesabını verecektir.. Elbet, bir gün, mutlaka.. Ahiret gününe inananlar keşke bu hesabı o güne bırakmasalar.

Konuşsalar Ankara’da yer yerinden oynar herhalde.. Çiller’in dediği gibi “Kurşun atanlar ve yiyenler”, onlar Tarihin yaşayan tanıklarıdır.. Allah bize “doğru şahidler olun” der.. Halka ait olan bilgileri, halktan gizliyorlar.. Oysa bilgi; bizi özgür kılacak..

 

Selâm ve dua ile..

 

ABDURRAHMAN DİLİPAK / Vakit 06.01.07

[email protected]

Gönderi tarihi:

evet bende okudum gazeteden.

katılıyorum bu yoruma.

tşkler

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.