Misafir şevval Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Elsa'nın gözleri öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince camın kırılan yerindeki maviliğini de yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke gözlerin perumdur benim golkondum, hindistan'ım kainat paramparça oldu bir akşam üzeri her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri. aragon randevular... terk edip giderek beni bütün kapılardan, bütün çöllerin ortasında bıraktın. tan sökerken aradım seni ve gün başlayınca yitirdim. hiçbir yerde değildin, geçtim oralardan da, sensiz bir oda Sahra Çölü'dür bana kimse bilemez bunu, kimse bilemez senin olmadığın bir pazar günü kalabalığının ne olduğunu. deniz kıyısındaki dalgakıranlardan daha bomboş bir gün bu, bir suskunluksun çağırırım seni ama cevap vermezsin. yanımda dururken terk ettin beni hiç kıpırdamadan, her yerden terk ettin beni gözlerinle terk ettin, yüreğinle düşlerinle, bitmemiş bir cümle gibi terk ettin, rastgele bulunmuş bir nesne gibi bir eşya gibi bir sandalye gibi, yazın sonunda gelen bir yaz tatili gibi, bir kartpostal gibi hani bulunur ya bir masa çekmecesinde, senden dökülen biriyim ben bütün bir ömür boyunca, en ufak bir jestinle. başını yana çevirdin; hiç görmedin beni ağlarken, görmedi bakışların benim gibi birini, uzaklardayım, bir iç çekişinde bile, hiç acıdın mı ayaklarına dolanan gölgene. seni hiç bu kadar güzel bulmadım, kendinden umudunu kestiğin an ki kadar, aynalar, çehren yaklaştığında ışık tutuyor yaşamına, gözümü kamaştırıyor ışığın. sözcükler parça parça dökülüyor seni görünce, dizlerimse en küçük bir kıpırtınla susuyor. yaşamam senin nefesine bağlı, varoluşum da sesine, sesin sukunluğun beni korkutuyor. delicesine yollar katetmem gerek, seni düşlerinde yakalayabilmem için, konuştuğun esnada bile, sözcüklerle randevulaşıyorum ama sen gelmiyorsun, binde bir defa da bile ; ama binicisi bu binincisi. Aragon..... Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 Yalnız İnsan... Yalnız insan merdivendir Hiçbir yere ulaşmayan Sürülür yabancı diye Dayandığı kapılardan Yalnız insan deli rüzgar Ne zevk alır ne haz verir Dokunduğu küldür uçar Sunduğu tozdur silinir Yalnız insan yok ki yüzü Yağmur çarpan bir camekan Ve gözünden sızan yaşlar Bir parçadır manzaradan Yalnız insan kayıp mektup Adresimi yanlış nedir Sevgiler der fırlatılır Kimbilir kim tarafından Aragon Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2005 ELSA’YA ŞİİRLER'den Sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin Zaman kadındır ister ki Hep okşansın diz çökülsün hep Çözülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu mavi çanaklarda kan gibi durdurulmuş zamanın işkencesi Buysa daha beterdir giderilmemiş istekten bitmez tükenmezcesine Göz susuzluğundan sen yürürken odada Ve bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu Hazzın ötesinde sevgilim dokunurluğun erimi dışında bugün sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum solup alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın Sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz Dudağımda bir dilenen zavallı Acınacak bir şey ellerin için kararan bir şey bakışının altında İşte bunun için diyorum ikide bir seni seviyorum diye Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakça kalp kristali Kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma Ateşte şu tatsız gürültüyü çıkaran sudur o kadar Sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben Sana benzeyen zamandan söz açmayı Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm Tıpkı uzun bir süre garda El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler Ve bilek söner yeni ağırlığından gözyaşlarının Sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden Korkuyorum yanınsıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden Sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 MUTLU AŞK YOK Kİ DÜNYADA Aslında hiçbir şey kâr değil insana Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara Mutlu aşk yok ki dünyada Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya İşte o silahsız askerlere benzer hayatı Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları Söyle yavrum şu sözleri ve sakın ağlama Mutlu aşk yok ki dünyada Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna Mutlu aşk yok ki dünyada Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya Ve her kitar havası beslenir hıçkırıkla Mutlu aşk yok ki dünyada Acılara batmamış bir aşk söyle bana Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de Bir aşk yok ki paydos demiş gözyaşlarına Mutlu aşk yok ki dünyada Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa Alıntı
Φ CILGIN Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Bahar Şiiri Bu sabah mutluluğa aç pencereni Bir güzel arın dünkü kederinden Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden Çocuğum uzat ellerini Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı Duy böyle koşturan sevinci Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor Toprak ananın kalbi Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın Baharın gençliğin ve aşkın Türküsünü söyliyelim bir ağızdan Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 BIRAKIP GİTTİN BENİ / (ELSA'YA) bırakıp gittin beni bütün kapılarda bütün çöllerde tek başıma kodun şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim vardığım hiç bir yerde değildin sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç bana bakıp görmediğin için ben yokken içini çektiğin için ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen ARAGON Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2005 DORUKLARIN UYKULAR ÜSTÜNE YÜKSELDİĞİ YER Büyük kayalar bana dedi ki aramıza geliyorsun ama Seni saran bu yürek yok mu hiç yeryüzünde Başımı salladım ve öldü diye yanıtladım Dilsiz koca kayalar diz çöktüler önümde. ARAGON SANA BÜYÜK BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden Korkuyorum yanınsıra gidenden Pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından Söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı-yavaş zamandan Korkuyorum senden Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır, sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam sevgilim... ARAGON Alıntı
Φ jhonywalker Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 ............Şiir sanaTı.... Mayıs'ta ölmüş dostlar için Sadece ama sadece onlar için İncelik olmalı kafiyelerimde Gözyaşlarım gibi silahların üstünde Ve tüm yaşayanlara Değişse de rüzgarla Ölüler adına orda bilensin dursun O beyaz silahı pişmanlık duygusunun Evli sözcükler yara almış sözcükler Suçun basbas bağırdığı kafiyeler Dibinde çıkararak acı bir hikayenin Çifte su sesini küreklerin Hem yağmur kadar adi Parlayan bir cam gibi Sanki geçitte ayna Ölen çiçek bluzda Çocuğun çemberle oynaması Ayın ırmakta yansıması Dolaptaki güve otu Bellekteki bir koku Kafiyeler kafiyeler orda duyarım Kırmızı ısısını kanın Bize hatırlatın bunu İnsanlar kadar zalim olduğumuzu Ve yüreğimiz gücünü yitirdi mi Unutkanlık uykusundan uyandırın bizi Sönmüş lambayı yakın yeniden Yine ses gelsin boşalan kadehlerden Ben hep şarkı söylemekteyim orda Mayıs'ta ölen dostlarım arasında ARAGON -------------------------------------------------------------------------------- Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2006 İnanmıyorlar Bana İnanmıyorlar bana inanmak istemiyorlar Boşuna yazıyorum dilim dişim tırnağımla kanımla kemanlarımla Boşuna yazıyorum uyaklarımla Gecede dalların eski dilini bilmeyen biri gibiyim Asılmış suların üstünde Konuşmak kara dilin erkeğin ve kadının Birbirine tutuşmuş iki ele yabancı biri gibi konuşmak Konuşmak mutluluğun çılgını gibi Öpücüklere benzemeyen sözcükler var ya İşte o sözcükleri yitirmiş bir ağzın dili ile konuşmak Tüm bunlardan yakınan bir edayla konuşmak Dolup taşıp ta sanki susmak istiyor gibi Ey sözlerin ötesinde yetkin ses Şarkının yüceliği çığlığın çığlığı Bir an geliyor nota ulaşılmaz seslerin şarkısını söylüyor Kulak duymuyor artık yükseklerdeki müziği İnanmıyorlar bana inanmak istemiyorlar Boşuna konuşuyorum ilkyaz'la ve orglarla Boşuna konuşuyorum gökyüzünün tüm heceleriyle Bilinen şeylerin özel orkestrasıyla Ve sağır onikiliklerin bayağılığıyla Boşuna konuşuyorum barbar çalgılarla Boşuna söylüyorum onu duvarlara vuran yumruğumla Boşuna söylüyorum derebeyinin ormanlarını ateşe verir gibi boşuna söylüyorum onu savaş ilan eder gibi Alev yutan cambazın ağzındaki alev gibi İnanmak istemiyorlar bana Kendilerine benzer birini yaratmışlar benden belki de Belki döküntülerini giydiriyorlar bana Alıp gezdiriyorlar beni kendileriyle Dizelerimi söylüyorlar benzetip kendilerine Dizelerim onlara tatlı şarkılar oluyor Biraz da onların satlık malıyım ben Beklerken bir yol olmayı Sözcüklerindeyim ben Okul kitaplarındayım Rezillik yapamam bu bana yasak Boşuna haykırıyorum ben Sana aşık birinden başkası değilim diye ARAGON Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2006 MUTLU SEVİ YOKTUR Hiçbir şeyi sürgit elinde tutamaz kişioğlu Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ve ne de yüreğini Kollarını açtı sanırken bir haç olur gölgesi Bir tuhaf bir acılı kopmadır günleri Sıkı sarılmak isterken ezer mutluluğunu Mutlu sevi yoktur Yaşamı şu silahsız askerlere benzer Ki başka bir yazgıyla donatmışlardır onları Neye yarar sabah erken uyanıp kalkmaları Çaresiz ve kararsız kalırlar akşamları Söyle bunları canım gözyaşını tutuver Mutlu sevi yoktur Sevgilim güzelim yürekte yaram benim Bir yaralı kuş gibi taşırım içimde seni Ve şunlar ki bilmeden izler geçmişimizi Yineler hep arkamdan ördüğüm sözcükleri Ve ölmeye can atar koca gözlerin için Mutlu sevi yoktur Vakit geç artık çok geç yaşamı öğrenmeye Ağlasın yüreklerimiz topluca karanlıkta Bunca mutsuzluk ah küçük bir türkü uğruna Bir ürperti uğruna bunca sıkıntı bunca Ve de bunca hıçkırık bir gitar ezgisine Mutlu sevi yoktur Hiçbir sevi yoktur ki yoğrulmasın acıyla Ve hele yurt sevgisi hele özellikle sen Hiçbir sevi yoktur sarartıp soldurmayan Ve hele yurt sevgisi hele özellikle sen Hiçbir sevi yoktur beslenmesin gözyaşıyla Mutlu sevi yoktur Ama ikimizin sevisi budur. ''İnsanın görülmemiş derecede küçümsendiği ve çaptan düşürüldüğü günümüzde, kişinin en ivedi ve en soylu görevi olayları şarkılaştırmak olmalı. Kuşkusuz bu gerçeğin bilincine varacak, insanın insanca sözüne ve onun bülbülleri bile susturabilecek orkestrasına katılma yürekliliğini gösterecek hayli insan var..." ARAGON Alıntı
Φ UnHaPPY Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 4 Aralık , 2006 SÜREKLİ DEVİNİM bir kar karında birinde bir çocuk fırlatıp attı ruhunu ama bilmiyordu kapatıyor gözlerinin kapaklarını bir çift bir kadın ve bir erkek yani birinde birinde yol boyunca yol boyunca ikili bir çift ikiden soğuk ve sıcak birinde tam sırasıydı ve oldu şarkı söylüyordu yassı çörek yiyor tepsi güneşte görüntüsü onun suda birinde suda birinde bir su ırmağıydı ıslatır su saydam beyaz ıslak çiçek LOUIS ARAGON Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2006 sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği aragon un en beğendiğim cümleleridir...çok şeyi sıgdırmış 2 cümleye Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 BÜYÜK SIR Sana büyük bir sır söyleyeceğim Zaman sensin Zaman kadındır ister ki hep okşansın Diz çökülsün hep Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına. Bir taranmış Bir upuzun saç gibi zaman Soluğun buğulandırıp sildiğin ayna gibi. Zaman sensin, uyuyan sen Şafakta ben uykusuz seni beklerken Sensin gırtlağıma dalan, bir bıçak gibi... Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın Bu mavi çanaklarda kan gibi Durdurulmuş zamanın işkencesi Ah bu daha beter işkence hiç mi hiç giderilmemiş istekten Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini Daha beter seni kaçak Seni yabancı bilmekten Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan Tanrım ne ağırdır sözcükler Asıl demek istediğim bu. Hazzın ötesinde sevgim Hiç bir zararın erişemeyeceği yerde bugün Sevgim Sen ki benim saat-şakağımda vurursun Boğulurum soluk alıp vermesen Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın. ...... Sana büyük bir sır söyleyeceğim Korkuyorum senden Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan Korkuyorum senden. Sana büyük bir sır söyleyeceğim Kapat kapıları Ölmek daha kolaydır sevmekten Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam Sevgilim. ARAGON Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 Gönderi tarihi: 24 Aralık , 2006 GÜLLER VE LEYLAKLAR Sen ey o çiçekler ey o değişmeler ayı Bulutsuz geçen mayıs bıçaklanmış haziran Bir daha artık ne o gülleri ne o leylakları Bir daha o ilk yazı unutamam hiçbir zaman O korkunç kuruntuyu unutamam bir daha Alayı çığlığı kalabalığı güneşi Aşk arabalarını Belçika hediyelerini Havayı o arı uğultulu yolu sonra da O sakınmasız utkuyu kavgaları aşan Öpüşmenin kızıla döndürdüğü o kanı Çılgın halkın leylaklarla donattığı O ölüme gidenleri unutamam artık dünyada Kutsal o eski zaman betiklerine çalan Fransa bahçelerini unutamam bir daha O akşamları büyüsünü o sessizliğin Gülleri yol boyunca ki gülleri sonra da O bozgun yeline karşı duran çiçekleri Alaycı topları o bisikletleri şaşkın Korkunun kanadı üstünden geçen erleri O perişan kılıklarını konaklıyanların Ama neden bilmem bu benzetme kasırgası Durmadan hep aynı noktaya getirir beni Saint-Marth bir general kara bir dal yığını Orman yanında bir köşk Normandiya biçimi İşte tıs yok düşman karanlıkta dinleniyor Birden bize Paris düştü diyorlar bu akşam Dünyada ne o yitirdiğimiz aşkı bir daha Ne o gülleri ne de o leylakları unutamam Flandres leylaklarını demetlerini ilk günün O tatlı izini yanakları söndüren ölümün Sonra sizi kaçışın gülleri taze güller sizi Yangın rengine çalan Anjou gülleri sizi ARAGON Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.