Φ bahara_dair Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2005 Çıkar mısın bahar günü sokağa, İşte böyle olursun. Böyle yattığın yerde Düşünür düşünür, Durursun. ORHAN VELİ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2005 ORHAN VELI´ NIN HAYATI Orhan Veli Kanik, 13 Nisan 1914 tarihinde Istanbul'da dogdu. Galatasaray'da basladigi ögrenimini, babasinin atandigi Ankara'da Gazi Ilkokulu ve Ankara Erkek Lisesi'nde sürdürdü. Lise siralarinda Oktay Rifat ve Melih Cevdet'le arkadas oldu. Liseyi bitirince Istanbul'a dönerek, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi (1932), ancak yüksek ögrenimini yarim birakti (1935). 1936'da Ankara'ya döndü ve askere gidinceye dek PTT Genel Müdürlügü Telgraf Isleri Reisligi Milletlerarasi Nizamlar Bürosunda memurluk yapti. Yedek subayligini tamamlayinca, iki yil kadar, yine Ankara'da, Milli Egitim Bakanligi Tercüme Bürosu'nda çalisti. 1947'de, Hasan Âli Yücel'in yerine Resat Semsettin Sirer'in bakan olarak atanmasi üzerine, Milli Egitim Bakanliginda "antidemokratik bir hava" esmeye basladigini söyleyerek, görevinden istifa etti. 1 Ocak 1949-15 Haziran 1950 tarihleri arasinda yirmi sekiz sayi süren, on bes günde bir yayimlanan, iki sayfalik ' Yaprak' dergisini çikardi. Yaprak dergisi serüvenini sürdüremeyecegini anlayinca Ankara'dan ayrilip Istanbul'a gitti. Gene o yilin kasim ayi içinde, bir haftaligina geldigi Ankara'da, 10 Kasim 1950 gecesinde, yolda, onarim için kazilmis bir çukura düserek ayagindan yaralandi. Istanbul'a döndükten sonra, bir arkadasinin evindeyken, durumu birdenbire kötülestigi için kaldirildigi Cerrahpasa Hastanesi'nde, 14 Kasim 1950 tarihinde beyin kanamasindan öldü, Rumelihisari Mezarligi'na gömüldü. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2005 Siirler`i... Denizi Özleyenler icin Gemiler gecer rüyalarimda Alli pullu gemiler, damlarin üzerinden Ben zavalli Ben yillardir denize hasret Bakar bakar aglarim. Hatirlarim ilk görüsümü dünyayi Bir midye kabugunun araligindan Sularin yesili, göklerin mavisi Lapinalarin en harelisi Hala tuzlu akar kanim Istiridyelerin kestigi yerden. Neydi o deli gibi gidisimiz Bembeyaz köpklerle, aciklara Köpükler ki fena kalpli degil Köpükler ki dudaklari benzer Köpükler ki insanlara Zinalari ayip degil. Gemiler gecer rüyalarimda Alli pullu gemiler, damlarin üzerinden Ben zavalli Ben yillardir denize hasret. * Insanliga Sizin icin, insan kardeslerim, Her sey sizin icin Gece de sizin icin, gündüz de Gündüz gün isigi, gece ay isigi Ay isiginda yapraklar Yapraklarda merak Yapraklarda akil Gün isigin da binbir yesil Sarilar da sizin icin, pembeler de Tenin avuca degisi Sicakligi Yumusakligi Yatistaki rahatlik Merhabalar sizin icin Sizin icin liman da sallanan direkler Günlerin isimleri Aylarin isimleri Kayiklarin boyalari sizin icin Sizin icin postacinin ayagi Testicinin eli Alinlardan akan ter Cepheler de harcanan kursun Sizin icin mezarlar, mezar taslari Hapishaneler, kelepceler , idam cezalari Sizin icin Her sey sizin icin. Acsam Rüzgara Ne hos, ey güzel Tanrim, ne hos Mavilerde sefer etmek Bir sahilden cözülüp gitmek Düsünceler gibi basirbos Acsam rüzgara yelkenimi Dolassam ben de deniz deniz Ve bir sabah vakti, kimsesiz Bir limanda bulsam kendimi Bir limanda, büyük ve beyaz Mercan adalarda bir liman Beyaz bulutlarin ardindan Gelse altin isikli bir yaz. Doldursa icimi orada Baygin kokusu igdelerin. Bilmese tadini kederin Bu her alemden uzak ada. Konsa rüya dolu köskümün Cicekli dalina serceler ... ^v^ Renklerle cözülse geceler Nar bahcelerinde gecse gün Her gün aheste mavnalarin Görsem aciktan gecisini Ve her aksam dizilisini Ufukta mermer adalarin Ne hos, ey Tanrim , ne hos Iller, göller, kitalar asmak Ne hos deniz deniz dolasmak Düsünceler gibi basibos Versem kendimi bütün bütün Bir yelkenli olup engine Kansam bir an güzelligine Kuslar gibi serseri ömrüm. * Istanbulu`u dinliyorum Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Önce hafiften bir rüzgar esiyor Yavas yavas sallaniyor Yapraklar, agaclarda Uzaklarda, cok uzaklarda Sucularin hic durmayan cingiraklari Istanbul`u dinliyorum gözlerim kapali Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Kuslar geciyor , derken Yükseklerden , sürü sürü, ciglik ciglik Aglar cekiliyor dalyanlarda Bir kadinin suya degiyor ayaklari Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Serin serin kapli carsi Civil civil mahmutpasa Güvercin dolu avlular. Cekic sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarinda, ter kokulari Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Basinda eski alemlerin sarhoslugu Los kayikhaneleriyle bir yali Dinmis lodoslarin ugultusu icinde Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Bir * geciyor kaldirimdan Küfürler, sarkilar, türküler, laf atmalar Bir sey düsüyor elinden yere Bir gül olmali Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Istanbul`u dinliyorum, gözlerim kapali Bir kus cirpiniyor eteklerinde Alnin sicak mi degil mi, biliyorum Dudaklarin islak mi degil mi , biliyorum Beyaz bir ay doguyor fistiklarin arkasindan Kalbinin vurusundan anliyorum Istanbul`u dinliyorum. ANLATAMIYORUM Aglasam sesimi duyarmisiniz Misrarlarimda Dokunabilir misiniz Gözyaslarima, ellerinizle? Bilmezdim sarkilarin bu kadar güzel Kelimelerinse kifayetsiz oldugunu Bu derde düsmeden önce Bir yer var, biliyorum Her seyi söylemek mümkün Epeyce yaklasmisim, duyuyorum Anlatamiyorum. * Yasamak Biliyorum , kolay degil yasamak Gönül verip türkü söylemek yar üstüne Yildiz isiginda dolasip geceleri Gündüzleri gün isiginda isinmak Söyle bir firsat bulup yarim gün Yan gelebilmek camlica tepesine Bin türlü mavi akar bogaz`dan Her seyi unutabilmek maviler icinde Biliyorum , kolay degil yasamak Ama iste Bir ölünün hala yatagi sicak Birinin saati isliyor kolunda Yasamak kolay degil ya kardesler Ölmek de kolay degil Ekmek Dilimin ucunda bir eski arkadas adi Unutlmus sekilleri tasiyan bulutlar Bir gökyüzü genisligiyle ruhma dolar Otlarin üstüne sirt üstü yatmanin tadi Avucumda sicakligini duydugum ekmek Üstümde hatirasi kadar guzel sonbahar O bembeyaz, o tertemiz bulutlara dalar Düsünürüm bir cocuk turkusu söyleyerek. * EFSANE Bir zamanlardi bu gamhanede bir dem vardi Gece sahilde sular ferce kadar caglardi O cagiltiyla beraber dogunurken def u cenk Bir günes dalgalar üstunde dogar rengarenk Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe Rindler mugbeceler mest bütün mecliste Ve o haletle butun kahkahalar nagmelesir Dilde Yahya Kemal`in sarkisi sehnamelesir O gurültüyle sular calkalanir caglardi Bir zamanlardi bu gamhanede bir dem vardi Lakin artik o hayal alemi bir efsane Ses seda yok bu degil sanki o devlethane Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Unarm Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2005 Paylaş Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2005 Pazar Akşamları Simdi kilizsizim, fakat Borclarimi odedikten sonra Ihtimal bir kat da yeni esvabim olacak Ve ihtimal sen Yine beni sevmeyeceksin. Bununla beraber pazar aksamlari Sizin mahalleden gecerken, Suslenmis olarak, Zannediyor musun ki ben de sana Simdiki kadar kiymet verecegim Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2006 DALGACI MAHMUT İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi. Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim. Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem; Bir baş düşünürüm başımda, Bir mide düşünürüm midemde, Bir ayak düşünürüm ayağımda, Ne haltedeceğimi bilemem. Orhan VELİ MACERA Küçüktüm, küçücüktüm, Oltayı attım denize; Bir üşüşüverdi balıklar, Denizi gördüm. Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı; Kuyruğu ebemkuşağı renginde; Bir salıverdim gökyüzüne; Gökyüzünü gördüm. Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım; Para kazanmak gerekti; Girdim insanların içine, İnsanları gördüm. Ne yârdan geçerim, ne serden; Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama... Bırakmıyor son gördüğüm, Bırakmıyor geçim derdi. Oymuş, diyorum, zavallı şairin Görüp göreceği. Orhan VELİ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2006 EHRAM Ey aşılmaz dağların ardında, Ulaşılmaz beldelerden uzak, Hasretin dallarını tutan sak, Mavi, sonsuz bir takın altında! Ey gülüşü sabahlardan güzel, Dünyası düşüncelerden geniş! Ey göğsünde ilahi geriniş, Ruyalarıma hükmeden güzel! Nerde iğinlen dalından yere Portakalların düştüğü çardak, Kadehe duyarak değen dudak, Sevgile bakan göz, gecelere; Yanmış ruhu titreyen ilahi, Yapraklarda billurlaşan seher; Nerde cam kokan tahta testiler, Geyik sesiyle çınlıyan vadi? Yaldız dallarda çiçek yerine Yıldız açmaz mı artık ağaçlar, Yanmaz mı bin ruya ile saçlar Kapanıp günün eteklerine? Ey gülüşü sabahlardan güzel Dunyası düşüncelerden geniş! Ey göğsünde ilahi geriniş Ruyalarıma hükmeden güzel! Hakikate olmaz mı acap ram Yıllardır beslediğim düşünce? Çıkılmaz dağlardan da mı yüce Hasretlerin tırmandığı ehram? Orhan Veli Kanık İstanbul Türküsü İstanbul'da Boğaziçi'nde, Bir fakir Orhan Veli'yim; Veli'nin oğluyum, Tarifsiz kederler içinde. O rumelihisarı'na oturmuşum; Oturmuş da bir türkü tutturmuşum; "İstanbulun mermer taşları; Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Gözlerimden boşanır hicran yaşları; Edalı'm, Senin yüzünden bu halim." "İstanbulun orta yeri sinama; Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; El konuşur, sevişirmiş; bana ne? Sevdalı'm, Boynuna vebalim!" İstanbul'da, Boğaziçi'ndeyim; Bir fakir Orhan Veli; Veli'nin oğlu; Tarifsiz kederler içindeyim. Orhan Veli Kanık Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.