Zıplanacak içerik

KÜRTLER, ÇÖZÜM İSTİYORLARSA PKK ŞİDDETİNE KARŞI KESİN TAVIR ALMALILAR!..”

Featured Replies

Gönderi tarihi:

KÜRTLER, ÇÖZÜM İSTİYORLARSA PKK ŞİDDETİNE KARŞI KESİN TAVIR ALMALILAR!..”

 

PKK’nın, mevsimsel ateşkes kararını inandırıcı bulmayan Kürt siyasetçilerin, örgüte yönelik eleştirilerinin dozu artarak sürerken, etnik milliyetçilik temelinde yürütülen politikaların da Türkiye’nin Avrupa Birliği ve demokratikleşme sürecine bir katkısının olmayacağına dikkat çekiliyor.

 

Abdülmelik Fırat’ın koltuğuna oturmasının hemen ardından bir internet sitesine konuşan HAK-PAR Genel Başkanı Sertaç Bucak (22 Kasım 2006), PKK’nın, silahlı güçleriyle Kürt siyasetini vesayet altında tutmaktan vazgeçmesi gerektiğini vurgulayarak, örgütün şiddet eylemlerini sürdürmesinin Türkiye’nin demokratikleşme sürecine engel olduğuna dikkat çekti.

 

PKK’nın ateşkes kararının inandırıcı olmadığını vurgulayan Bucak, örgütün silahlarını gömmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi; “PKK, ateşkese rağmen mayınlama türü eylemlerini sürüyor. Örgütün şiddet politikası, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecini baltalıyor. Kürtlere zarar veren bu politika, dün olduğu gibi bugün de PKK tarafından belirlenmiyor. Daha önceleri Suriye, İran tarafından kullanılan PKK, bugün ABD tarafından kullanılıyor.

 

Bugün birçok Kürt aydın ve siyasetçisi, taşeron olarak kullanılan PKK ile birlikte hareket ediyor. Birçok saf insanımız da, PKK’nın şiddet tuzağına düşmüş görünüyor. Elimizdeki belgelerden yola çıkarak, PKK’nın, ABD’nin kontrolünde hareket ettiğini, Türk-Kürt çatışması çıkarmak suretiyle Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin engellemek istenildiğini sabır ve inatla halkımıza anlatmaya devam edeceğiz.

 

Bunları kamuoyuna açıkladığımıza sinirlenen PKK yönetimi, insanlık dışı bir uygulamayla infazlara yöneldi. Kürtler, bu infazlara karşı sessiz kalmamalıdır.

 

Abdullah Öcalan, tek başına büyük bir adada özel doktor ve yemeklerle çok iyi besleniyor. PKK yönetimi, ‘Başkanın gözü ağrıyor, karnı şişti, balgamı birikti, burnu aktı, kilo aldı, tek başına sıkıldı’ vs. propagandalarla Kürtlerin insancıl ve yurtsever duygularını sömürerek, hayatta kalabilmek için müthiş bir tezgah kurmuştur. Taşeron olarak kullanılan PKK’nın ve vekili DTP’nin Kürtlere verecek bir şeyleri kalmamıştır. PKK var olduğu sürece, Kürtleri çok kritik ve zorlu günler bekliyor. Aydınlarımız, PKK’nın saplandığı bataklığı görmelerine rağmen, seslerini çıkarmaya cesaret edemiyorlar. Aydınlarımız gerçeklere karşı sessiz ve edilgendirler. Bu tür aydınların toplumumuza yararı değil zararları vardır. Çünkü bu aydınlar, PKK’nın Kürtlere zararlı politikasını halkımıza anlatmaktan korkuyorlar. Örneğin, Şerafettin Elçi, geçenlerde bir TV programında ‘PKK ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?’ şeklindeki bir soruya, ‘konumuz PKK değil’ diyerek, korkakça bir cevap vermiştir. Çünkü Şerafettin Elçi, Kürtlükten rant kapma peşindedir.

 

Yine, bugün Diyarbakır’da belediye başkanlığı yapan zatın gözleri felfecir okuyor. Bu zata göre, varsa yoksa Üveys’in oğlu. Kürt halkının insanca koşullarda yaşaması umurunda değil. Çünkü rant peşinde koşan bu zat, siyasi geleceğini İmralı’da görecek kadar ütopik bir yaklaşım içerisindedir. Oysa bugün Kürtlere kurulan tuzağın mimarı İmralı’dadır. Bölgedeki sıkıntıların sona ermesi için Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olması gerektiğini düşünüyorum.

 

Bölge halkına şu çağrıyı yapmak istiyorum: Sorunların şiddet yoluyla çözülmesi mümkün değildir. Kürtlerin, şiddeti yöntem olarak benimsemiş ve bir türlü bundan vazgeçemeyen PKK ile vekili DTP’ye karşı açıkça tavır almaları gerekir. PKK, Kürtlerin temsilcisi değildir ve olamaz. Biz sonuna kadar Kürt halkına PKK gerçeğini anlatmaya devam edeceğiz.”

 

Sertaç Bucak’ın açıklamalarına bir ilave: Etnik milliyetçiliğin birbirini tetiklediği ortamı dağıtmadan, ne Kürt halkının çıkarlarından ne de güvenliğinden söz edemeyiz. Ama bu ortamın dağılması için bugüne kadar Kürtler adına konuşan politikacıların da ellerini taşın altına koymaları gerekiyor. Etnik sorunlar birçok ülkede var, her birinin özelliği ayrı. Ama çok genel iki çizgi dikkat çekiyor: Evvela teröre karşı çıkmak! Terör, masaya oturarak değil, yolu kesilerek durdurulur. Terörle mücadele ederken, etnik milliyetçiliğin kaynaklandığı nüfus kesimini demokrasi yoluyla siyasi sisteme, kalkınma yoluyla da toplumun geneline entegre etme politikaları geliştiriliyor, bunun yolları açılıyor. Türkiye'nin ilave bir şansı var: Nüfusumuz o kadar iç içe geçmiştir ki, Kürtçü gruplar da boş hamasetin ötesinde, bırakın "ayrılma"yı, uygulanabilir bir "ayrışma" programı bile sunamıyorlar. Baba Hakkâri'de, oğul Edirne'de; nasıl böleceksin?! Kan gövdeyi götürür! Onun için, etnik milliyetçilik temelinde politika yapan Kürt siyasetçilerin girişimleri fiyaskoyla sonuçlandı. Kürtler “etnik milliyetçilik” oyununa gelmeyecektir. Unutulmamalı ki, PKK’nın sözcülüğünü yapan DTP, Kürt kimliğini sahiplenen kitlelerden bile umduğu oyu ve desteği alamıyor. Çünkü PKK’yı aşamıyor, onun vekil partisi olmaktan öteye geçemiyor.

 

Somut bir örnek: 21 Kasım 2006 tarihinde Diyarbakır’da PKK televizyonu Roj TV’ye destek amacıyla Danimarka Başbakanı Rasmussen’e mektup gönderdikleri gerekçesiyle yargılanan belediye başkanları ile ilgili ilginç bir gelişme, PKK-DTP ve belediye başkanları arasındaki ilişkiye ışık tutuyor… Duruşmaya sanık olarak katılan Adıyaman’ın Yaylakonak Belediye Başkanı Hasan Karaya ile Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı İkiköprü Beldesi Belediye başkanı Fahrettin Astan, mahkeme başkanına şunları ifade ediyorlar: “Danimarka Başbakanı Rasmussen’e gönderilen mektubun içeriğine kesinlikle katılmıyoruz. Söz konusu mektubun altına bilgimiz dışında isimlerimiz yazılmış ve imzalarımız atılmıştır.” Sahte bildirim, sahte imza, sahte beyan… PKK-DTP-Roj TV yalanlarına bir yenisini daha ekleyebilirsiniz…

 

Türkiye’de siyaset yapan Kürtler, PKK terörünü açıkça ve mutlak bir biçimde reddetmeli, şiddeti teşvik eden her türlü söz ve eylemden özenle kaçınmalı, çözüm arayışlarını demokratik ve hukuk sürecinde, dışarıda değil, içeride yoğunlaştırmalı, anayasal hak talep edebilmek için öncelikle, o anayasayı tanımak gerektiği unutulmamalılar. Huzur ve güven ortamının tesisinde en önemli koşulu; Kürt siyasetçilerinin PKK’nın ipoteğinden kendilerini kurtararak, etnik milliyetçilik temelindeki politikaları terk etmeleri ve üniter Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlamaya yönelik siyaset yapmalarıdır. Terörün durması olumlu bir gelişmedir. PKK mevsimlik değil de, inandırıcı şekilde terörü bırakırsa, Türkiye’de “reform, kalkınma, demokrasi, ekonomi, dostluk, hoşgörü" için tüm yolların doğal olarak açıldığı görülecektir.

 

Nail Amudi

[email protected]

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Şırnak ta iki kız çocuğunu öldürüp altı kız çocuğuna da tacizde bulunan bir ***** Polisimiz tarafından yakalanır.. Ve şırnaklıların polisimize ödülü taşlı sopalı saldırısı olur.. Hastaneleri de taşlarlar.. Bunlar mı şiddete tavır alacak insanlar ! :)

Gönderi tarihi:

Şırnak ta iki kız çocuğunu öldürüp altı kız çocuğuna da tacizde bulunan bir ***** Polisimiz tarafından yakalanır.. Ve şırnaklıların polisimize ödülü taşlı sopalı saldırısı olur.. Hastaneleri de taşlarlar.. Bunlar mı şiddete tavır alacak insanlar ! :)

 

iki kızı öldürüp altı tanesine de tecavüz edesiye kadar nerdeymiş senin toz kondurmadığın polislerin ?

 

o insanların yaptıkları elbette yanlış.2 gün sonra biz yada yakınlarımız rahatsızlansa o hastaneye bizim diil Şırnaklıların ihtiyacı olacak.tek taraflı bakmayın lütfen.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.