Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

iSTaNBuL...


EmiLY_pandora

Önerilen İletiler

istanbul-resimleri-0020.jpg

 

 

 

Istanbul ilk defa farkli geldi gözüme

Oysaki senelerdir bildigim şehir

Hergün havasini aldigim Taksim

Kalabalik..milyonlarca yüz.

Bir yanda seyyar saticilarin bagirtilari

Bir yanda çiçekçiler rengarenk

Otobüsler, taksiler

Teybi son ses çalarak volta atan genç nesiller

Bir köşesinde Istanbul tadinda giyinmiş yaşlilar

Istiklal caddesi rengarenk kiyafetler,

Üstten düşen kotlar,tek omuz açik bluzlar

Yari et pazari olmuş, modanin vitrini sokaklar.

Her köşesinde birilerini bekleyen kişiler.

Ya da binbir telaş içinde koşan adimlar.

Hep ayni temizlenmeyen gürültü kirliligi

Konuşmalardan, klaksonlardan ,adimlardan oluşan ugultular.

Hep ayni Istanbul işte.

Binlerce adimlarin attigi yerde

Bir duruş var

Sessiz bir haykiriş var gölgede biliyorum

Sade...

Sadelige hasret bir kaç çehre.

Yer Taksim Parkindaki meşhur çaybahçe

Balkon kisminda bir agaç gölgesinde

Anilarda dolaşir yüregim..herşey bahane

Oysaki gerçekler var karşimda

Tipki Istanbul gibi.

Surlar içinde Istanbul

Ben Istanbul içinde tutsak

Şehir üzerinde bulutlar

Ben Istanbul gölgesinde.

Bir sogukluk kaplar tenleri

Tenler ortada

Bir sokak çocugunun gözlerinde direnişi

Istanbul çökmek üzere şimdi.

Anilar kaybolur sokaklarinda

Sokaklar kalleş adimlar altinda

Kimin eli kimin cebinde belli degil

Herkes kendi dünyasinda bir kral

Her kralin etrafinda soytarilar.

Istanbul, çatirdayan dört duvar.

Özlem duyar eski haline anilar

Yaşli gözler, kirişan eller

Yillar öncesini anlatirken diller

Yaşanir gene tüm güzelligin

Bir lale devri vardir resimlerde

Kagithane güllük gülistanlik

Bir Moda plaji civil civil

Piyer Loti’de macun şekerleri

Pamuk helvalar, köpük dondurmalar

Istanbul.. ve… Arnavut kaldırımlar

Oysa şimdi bak haline

Herbir köşende batan hayatlar

İstanbul, ***** şehir

Dön artık eski güzelliğine

Dön …geçmişteki sade günlerine

Bak seni bekliyor yarinlar

Sade yaşamin arzusunda olanlar.

EY ISTANBUL….

Şahlanda canlansin resimlerdeki anilar.

 

 

 

 

 

Kolay Gelsin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bekle Bizi İstanbul :clover:

 

salkım salkım tan yelleri estiğinde

mavi patiskaları yırtan gemilerinle

uzaktan seni düşünürüm istanbul

bin bir direkli halicinde akşam

adalarında bahar

süleymaniyende güneş

hey sen güzelsin kavgamızın şehri

 

ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde

bakışlarımda akşam karanlığın

kulaklarımda sesin istanbul

 

ve uzaklardan

ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde

sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

 

plajlarında karaborsacılar

yağlı gövdelerini kuma sermiştir

kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında

balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın

meyvesini birlikte devşirirler

sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

 

et tereyağı şeker

padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde

yumurta masalıyla büyütülür çocukların

hürriyet yok

ekmek yok

hak yok

kolların ardından bağlandı

kesildi yolbaşların

haramilerin gayrısına yaşamak yok

 

almış dizginleri eline

bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası

onların kemik yalayan dostları

onların sazı cazı villası doktoru dişçisi

ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel

ve sen

ve sen haktan bahseden ortaköyün cibalinin işçisi

seni öldürürler

seni sürerler

buhranlar senin sırtından geçiştirilir

ipek şiltelerin istakozların

ve ahmak selâmeti için

hakkında idam hükümleri verilir

 

haktan bahseden namuslu insanları

yağmurlu bir mart akşamı topladılar

karanlık mahzenlerinde şehrin

cellatlara gün doğdu

kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır

bir kalem yazın vardır

dudaklarını yakan bir çift sözün vardır

söylenmez

 

haramiler kesmiş sokak başlarını

polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi

haramilerin elinde

ve mahzenlerinde insanlar bekler

gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer

bebeklerin hasreti içlerinde gömülü

can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

 

boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul

bulutların ardında damla damla sesler

gülen çehreleri ve cesaretleriyle

arkadaşlar çıktı karşıma

dindi şakaklarımın ağrısı

 

bir kadın yoldaş tanırdım

bir kardeş karısı

hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları

ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi

cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında

gebeliğin dokuzuncu ayında

aç kurtların varoşlara saldırdığı

tipili bir gece yarısı

sırtında çok uzak bir köyden indirdi

otuzbeş kiloluk sırrımızı

zafer kanlı zafer kıpkırmızı

 

boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul

bekle bizi

büyük ve sakin süleymaniyenle bekle

parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla

mavi denizlerine yaslanmış

beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle

ve bir kuruşa yenihayat satan

tophanenin karanlık sokaklarında

koyunkoyuna yatan

kirli çocuklarınla bekle bizi

bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi

bekle dinamiti tarihin

bekle yumruklarımız

haramilerin saltanıtını yıksın

bekle o günler gelsin istanbul bekle

sen bize lâyıksın."

 

 

Vedat TÜRKALİ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

İSTANBUL TÜRKÜSÜ

 

İstanbul’da, Boğaziçi’nde,

Bir garip Orhan Veli’yim;

Veli’nin oğluyum,

Tarifsiz kederler içinde.

Urumelihisarı’na oturmuşum

Oturmuş da bir türkü tutturmuşum:

“İstanbul’un mermer taşları;

Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;

Gözlerimden boşanıyor hicran yaşları;

Edalı’m,

Senin yüzünden bu halım.”

“İstanbul’un orta yeri sinema;

Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama;

El konuşur, sevişirmiş, bana ne?

Sevdalı’m,

Boynuna vebalim!”

İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim.

Bir fakir Orhan Veli;

Veli’nin oğlu,

Tarifsiz kederler içindeyim.

 

Orhan Veli Kanık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul Yoktu Sen Olmasaydın

 

 

 

Ben nice İstanbul’lular gördüm sana gelinceye kadar

Kirli paçavralara benzerdi insanları

Dostluktan, vefadan yoksun.

Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış

Ve herbiri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun.

Yüzümde dolaşan birer ********* böcekti gözleri

Bir tutsam

Yapışır kalırdı ellerime en çirkin yerleri

Evlerinde bulduğum yalnızlık

Sokaklarında bulduğum upuzun bir kahırdı.

Günler boyunca

Bir başka karanlık gelirdi

Karanlığın biri kaybolunca

Güneşler doğardı görmezdim.

Bir ses durmadan ölüme çağırırdı beni

Bilmezdim bu şehirde senin yaşadığını.

Bilmezdim...

 

Zindandı bütün meyhaneler

Duvarlar karaydı

Köhne bir bizans eskisiydi İstanbul sensiz.

Semt semt bir ağır yorgunluktu

Sürekli bir aldanıştı sokak sokak

Benden en uzak sevgilerde yaşadım yıllarca

O büyük yalanlarda yaşadım.

Senden habersiz bir ölü gibi

Senden uzak zamanlarda yaşadım.

 

Mabetler yıkıldı içimde

Umutlar hayaller yıkıldı

Bir gün bütün İstanbul yıkıldı.

Sokaklar kaydı ayaklarımın altında

Gün oldu kalabalık meydanlarında inançlarım yıkıldı

Gün oldu

Gözlerime çiviler çakıldı merhametsiz.

Toz toz oldum, duman duman oldum

Aldığını geri vermedi yıllar

Yitirdim kendimi bu rezil şehirde

Seni buluncaya kadar.

 

Eskiden bir lale hatırlardım

Yada mavi mavi bir deniz İstanbul denince

Serin rüzgarlar okşardı saçlarımı

Rıhtımlar balık balık kokardı.

Ne zaman

Yumsam gözlerimi bir gemi kalkardı.

Vapur düdükleri durmadan öterdi.

Eskiden bir İstanbul vardı bilmediğim

Bana yeterdi.

 

 

Sonra kaç yıl yaralı bir hayvan gibi

Gezdim sokaklarında

Sonra kaç yıl bir sevgi aradım

İstanbul’u aradım.

Belki de seni aradım bilmeden

Ayaklarımın dibinde denizler can çekişti

Şehirler parçalandı

Bir çağ öldü gözlerimin önünde

Benim en güzel çağım öldü.

Bizi topraktan yarattılar

Gel gör ki...

Bu şehirde

Benim toprağım öldü.

 

Seni aradım bu şehirde yıllarca

Yana yakıla seni..

Sen kimdin, sen neredeydin kimbilir.

Hep böyle sensizmiydi bu şehir.

Bu şehir İstanbul’muydu ?

Öyleyse sensiz yaşanmazdı bu şehirde

Gemiler demir almazdı

Trenler işlemezdi

Sen olmasaydın

Bir ömür bitip

Yepyeni bir ömür başlamazdı içimde

Bahar gelmezdi

Ağaçlar çiçek açmazdı

Seni bulmasaydım

Ve ben yoktum

İstanbul yoktu

Sen olmasaydın.

.

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 yıl sonra...

İstanbul ve Ümit Yaşar'dan söz açılmışken;

 

BEN, İSMAİL VE RÜSTEM

Ben,İsmail ve Rüstem

Yılbaşını kutluyoruz bu gece.

Ve üçümüz üç kadehten

İstanbul'u yudumluyoruz.

İstanbul zehir zemberek

İstanbul buruk, İstanbul acı

Susuz içilmiyor İstanbul

Mezesiz gitmiyor.

Suyumuz halis taşdelen

Mezemiz sakız leblebisi

Sonra kahır, hüzün ve elem

Şerefe İsmail

Şerefe Rüstem.

 

Rüstem'in aklında bir kız,

Ondokuzunda civelek

Hey gidi baba Rüstem

Hey gidi ***** felek.

Kızın adı Müjgan,

Kolej mezunu

Saçları sarı mı sarı

Gözleri yeşil mi yeşil

Rüstem'miş, şiirmiş, aşkmış

Kızın umrunda değil

Kızın babası tüccar

Yani kızın herşeyi var

Rüstem'se fukara Rüstem,

Beş on kitap bütün varlığı

Bir kendi bir anacığı.

Kasımpaşa'da otururlar

İki odalı bir evde babadan kalma

Hadi Rüstem hadi kararıp durma

Çek bir fırt daha,

İçkiler benden bu gece mezeler dahil.

Şerefe Rüstem, şerefe İsmail

İsmaili tanır tekmil adem babalar

Fukara İsmail, garip İsmail.

Onun da başka derdi var,

Geçen ay işinden çıkardılar İsmail'i

İçmesin de ne yapsın

Olacak şey değil.

Karısı Meryem, oğlu Erol, kızı Serpil

Üç kişi onun eline bakar.

Erol bu yıl ilkokulu bitirecek,

Serpil enstitüde,

Dayan İsmail dayan.

İsmail işsiz, ismail parasız

İsmail'in hali duman

Bereket Meryem bacı dikiş dikiyor

İsmail'e, Erol'a, Serpil'e bakıyor.

İsmail, koca İsmail

Yine dertli bu gece İsmail

Hadi çek bir fırt daha

Şerefe, şerefe.

 

Ama hangi şerefe orası belli değil

Bütün şerefler kepaze şimdi,

Bütün insanlar rezil.

Biz o rezillerden üç kişi,

Hışım gibi çöktük bu gece

Arabın meyhanesine.

Ben,Rüstem ve İsmail

İstanbul'u yudumluyoruz kadehlerden

İstanbul'un tuzu kuru bizimki yaş.

Yine hancıyı söylüyor biri plakta

"Şu bizim hesabı gör yavaş yavaş.

 

Ben, İsmail ve Rüstem

İsmail'in gölgesi, Rüstem'in gölgesi

Bir de benim gölgem

Topu topu üç kişi üç gölgeyiz.

Meyhaneciden başka

Meyhaneci Arap Rıfat

Ayyaşın biri

Beyoğlu'nun arka sokaklarında yeri

İzbe, küçük bir dükkan.

Bir tezgah, iki masabir de şu eski pikap

Dekorumuz bundan ibaret.

Kadehte İstanbul, tabakta leblebi

O da İstanbul gibi bayat mı bayat.

Hadi Arap Rıfat

Doldur birer tek daha

Tazelendi derdim bu gece

Şu plağıda değiştir bakalım

Biraz da Zeki söylesin ağır ağır

"Şarap mahzende yıllanır"

Ya biz nerede yıllanıyoruz

Ulan İstanbul

Asılmıştan beter ettin bizi

Ulan biz böyle olacak adammıydık

Yıktın,yıprattın,eskittin bizi

Şu yılbaşı gecesinde

Ben,İsmail ve Rüstem

Hani o bir zaman seni seven kişiler

Şimdi sevmiyoruz artık

Bırak yakamızı

Yeter İstanbul yeter

Rüstenm sevdiğini alsın

İsmail bir iş bulsun

Bırak da herkesin dünyası

Daha güzel olsun

Ulan İstanbul

Ulan İstanbul

Gözünü sevdiğim İstanbul

Sokaklarında gezdiğim

Şiirini yazdığım

Her gecesinde canımdan bezdiğim

Güzel İstanbul

Kahp e İstanbul

Canım İstanbul.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.