Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Anadolu İnsanı

 

Pencerelerden uzanıp gökyüzüne

Yıldızları sarmala yüreğinle

Dağların resmini çiz buğulu camlar ardına

Güneşi damla damla yağdır toprağına

 

Uykusundan uyanmış gözleri henüz ürkek

Yüreğindeki umutla yüzü Hakk’a çevrik

Nasırlı elleriyle işler toprağını

Gece gündüz demeden Anadolu insanı

 

Umutsuzluk hiçbir zaman bu topraklara düşmedi

Ekin ekilen yerde inançlar ürün verdi

Karanlığın içinde bir gonca gül gibi

Topraktan süzülen Anadolu insanı

 

03.05.01

Gönderi tarihi:

feverannâme

 

mi re mi do do

mi re mi do do

do re si lâ lâ

do re si si si

si do si lâ lâ

 

biz bu vatanı

bizim olduğu için sevdik

şiirler yazdık türküler yaktık

gün oldu kanımızla suladık

dıştakiler yetmiyormuş gibi

bir de içtekilerle savaştık

 

mi re mi do do

mi re mi do do

do re si lâ lâ

do re si si si

si do si lâ lâ

 

Ey bizi bize kırdıran gâvur oğlu gâvur!

Dinle bu lâfım sanadır!

Zafer sarhoşluğun boşunadır!

Anadolu’nun öcü yakındır!

 

mi re mi do do

mi re mi do do

do re si lâ lâ

do re si si si

si do si lâ lâ

 

07.07.06

Gönderi tarihi:

Ağlama Şehit Anası

 

Ey ikrarsızın dölü!..

Siz kendinizi ne sandınız!?

Yedi Düvel’in üstesinden geldik de,

bir size mi yetemedik!?

Ne Mussolin’si ne Hitler’i ne Stalin’i..

Kim ki bu topraklara göz dikti,

sonunda ancak âyâsını yedi..

 

Ey bozguncuoğulları!..

Pâdişah indirip pâdişah çıkarttınız,

yetmedi tefecilik yaptınız,

yetmedi şantaj yaptınız,

yetmedi bölücülük yaptınız..

Aynı topraklarda kardeşçe yaşamak dururken,

siz kalkıp kalleşlik yaptınız..

Dergâhımızı basıp cana kıydınız,

irfan defterimizi bozup kendiniz yazdınız,

eşkıya dümenine su taşıyıp ona pey verdiniz,

bizi sınığa çevirip itmâm ettiniz,

elimize em diye hubût cerdiniz..

Yoksa bunlar yanınıza kalır mı sandınız?

Bunların hesâbını sormaya Dîvân mı bekler!?

 

Ey şehit anası!..

Başına bağlama karaları,

sevindirme düşmanları..

Oğlunun kanı sulamış vatan toprağını,

sen gül ki oğlun da güller açsın..

Bitlis’te, Siirt’te, Batman’da,

Bingöl’de, Hakkâri’de, Şırnak’ta,

Vatan toprağının dört tarafında..

Dik tut, eğme sakın başını.

Ağlama, hadi sil göz yaşını.

Sen ki inançlı bir Türk kadını..

Bilmez misin ki yoktur hiçbirinin cephânesinde böyle bir yürek..

Bilmez misin ki Mehmetçiğin şânı arşa dek..

Gün olur ikrarsızın da bozguncunun da çarkı kırılır elbet..

 

26.07.06

Gönderi tarihi:

Sürgün Yıllar

 

Hapishâneye atılmışım

Arıyorum toprağımı

Türküler söylüyorum memleket kokan

Birbirinin ardı sıra

 

Zından duvarları kıramaz umudumu

Bir gün elbet döneceğim yurduma

Bir gün elbet biter sürgün yıllar

 

Ellerimde bir çift kelepçe

Duvarlar her gün üstüme gelse

Yıkamazlar bu bendeki inancı

Karanlıklar çıkar elbet aydınlığa

 

Zından duvarları kıramaz umudumu

Bir gün elbet döneceğim yurduma

Bir gün elbet biter sürgün yıllar

 

 

08.06.01

Gönderi tarihi:

hüzne sığınmak lâzım öyleyse

 

bir çivi çakmamışım duvara

ceketim ellerimde

sayılı gün çabuk geçer diye diye

yıllar geçmiş aradan

 

elimde bir avuç hüzün kalmış, şanslıyım

yokluk insanı harâp eder

hüzne sığınmak lâzım öyleyse

yitik zaferler benim ekmeğim

 

dışarıda yağmur yağar

ev yok, aile yok, yuva yok

hüzne sığınmak lâzım öyleyse

yoksulluk benim minârem

 

elimde bir çanta

yeni çıkmışım içerden

sokaklarda bibaşıma kalakalmışım

hüzne sığınmak lâzım öyleyse

 

hüzne sığınmak lâzım öyleyse

 

05.09.05

Gönderi tarihi:

Bir Kuşun Hikâyesi

 

Bir kuş kanat çırpmış avlunun önünde

Selâmlar getirmiş topraktan denizden

Duvarın ötesinde kalan tüm renklerden

Bir kuş sırtlanmış dünyâyı

 

Sol kanadı takılmış tellerin dikenine

Alıp getirmişler yarasına bakmışlar

Endişeli ellerle kanadını sarmışlar

Bir kuş kazanmış hayâtı

 

Sıvası dökük duvar dibinde mahkûmlar

Dünyâyı sormuşlar gözlerinde bir merak

Savaşlar bitti mi, duvarlar yıkıldı mı

Bir kuş anlatmış dünyâyı

 

Barış yârından çok uzak

İnsanlığın önü yaslı

Kin, nefret, hırs dolu insanlar

Dünyâya ölüm saçıyorlar

 

Sarılı kanadıyla başlamış doğrulmaya

Yapacak işi varmış Filistin’de, Rusya’da

Sevgiyi taşırmış bütün insanlara

Bir kuş sırtlanmış sevgiyi

 

Topal Selim demiş ki gitme gel burda kal

Dışarıdaki insanlar sevgiyi unutmuşlar

Hem yaran iyileşmedi, acın daha dinmedi

Bir kuş acıya göğüs gerdi

 

Benim yaram kanadımdan değil

İçimi acıtan diken değil

Onlar sevgiyi unutmuşsa

Mahkûm olan sizler değil

 

17.05.01

Gönderi tarihi:

Yolcunun Türküsü

 

Yolcusuyuz aynı geminin

Meçhûle giden sularında

Bir serap kadarız hepimiz

Düş ile gerçeğin tam ortasında

 

Bir soluk kadarız hepimiz

Soluk bir fotoğraf gibi

Köşesine çekilmiş

Bir yaslı ihtiyar gibi

 

Neye yarar, neye yarar

Neye yarar masal

Masallar gerçeğe çaldıkça

Neye yarar, neye yarar

Neye yarar umut

Umutların eli kolu bağlandıysa

 

Topraktan gelmişiz toprağa gideriz

Sokaklar yine karanlık

Kederli, soğuk ve de sessiz

İnsanlar, şu insanlar

Hiç mi soluk almıyorlar

Yolcunun türküsünü

Karanlığa katıyorlar

 

Neye yarar, neye yarar

Neye yarar masal

Masallar gerçeğe çaldıkça

Neye yarar, neye yarar

Neye yarar umut

Umutların eli kolu bağlandıysa

 

15.07.01

Gönderi tarihi:

Ses’ler

 

Ses’ler vardı etrâfımda

Ses’ler vardı dört tarafımda

Ses’ler vardı sesi soluğu çıkmayan

 

Bir ses bastırır senin sesini

Bakarsın dışarıda düşmanın sesi

Karanlık eller sardı dört cepheyi

Unutsan da yârın bekler seni

 

Sorarsın geçmişe umudun sesi

Ellerin titrerse korkunun sesi

Ellerini uzatırsın yolların sesi

Duyulur uzaktan şafağın sesi

 

03.01.02

Gönderi tarihi:

Silinen Yüzler

 

Masal perileri

Bu kente gelmedi

Masallar unutuldu

İnsanlar susturuldu

 

Silindi yüzler

Gölgeler konuştu

Gidenler dönmez oldu

Dönenlerse kayboldu

 

Bir gölge çalar sesini

Ağlasan da duyan olmaz ki

Bir gölge çalmış sesini

Şimdi ağla ne fark eder ki

 

03.07.02

Gönderi tarihi:

“Ne Yapar” Ne Yapar

 

Sokaklar üşürken bulutlar ne yapar

Kaldırımlar biterse sokaklar ne yapar

Kendinden kaçarsan aynalar ne yapar

Şarkı mı söylersin düşlerin ne yapar

Yârın çok uzaksa masallar ne yapar

Gemi eğer battıysa rıhtımlar ne yapar

Yüreğin paslanmışsa hayat ne yapar

Yolculuk bittiyse yollar ne yapar

Kapılar kilitliyse merdivenler ne yapar

Ellerin kirlenmişse eldivenler ne yapar

Anlamak istersen yarım kalan düşleri

Soru sormak istersin sözcükler ne yapar

Kaçarsan kendinden umutlar ne yapar

Öyleyse gülüm “ne yapar” ne yapar

 

15.09.02

Gönderi tarihi:

Mâvi Eylül

 

Koklamalısın Eylül’ü

Bir mevsimi sonbahar

Sevdâ ile

Kalamazsın tek başına

Ey ürkek! Sevdâ geçerken yanıbaşından

Kop Kendi’nden, kop Kendi’ni yiyip bitirirken

Düş sevdânın peşine

Ellerine salınıversin hüzün

Bakarsın düşler gerçek

Gerçekler birer düş olmuş

Sevdâ geçerken yollardan

Herşey mâvi olmuş

Mâvi kedi, mâvi ağaç, mâvi kaldırım, mâvi toprak

Mâvi masal, mâvi deniz, mâvi el

Mâvi ses, mâvi kasap, mâvi mâvi

Bir şarkı mırıldan mâvi olanından

Eylül dokunsun mâviye

Mâvi Eylül çalsın diğer renkleri

Mâvi Eylül mâviye çalsın dünyâyı

Diğer renkleri mâviye kaynatmak için

Atsın hepsini denize

Mâvi buharlaşsın denizden

Mâvi bulut üzerine bıraksın mâvi yağmuru

Mâvi sevdâ içine doluşsun

Ve bir mâvi Eylül kokusu

Bir mâvi sonbahar

Bir mâvi sevdâ

Bir mâvi düş

 

19.09.01

Gönderi tarihi:

çünkü yaşamak çok güzel..

 

Yağmur söylerken türküsünü gökyüzüne,

ağaçlar saz çalıp eşlik eder.

Bulutlar çekilip yer açar güneşe,

gökkuşağını görürsün önünde.

Daha ne bekliyorsun, gir içine!..

Bırak yağmur değsin tenine..

Rüzgarda savrulsun saçların tel tel,

çünkü yaşamak çok güzel..

 

02.03.00

Gönderi tarihi:

Sevdâlının Türküsü

 

Umudu kuşanıp da dağları aştın

Dağların doruğunu ardına kattın

Sevdâ nedir bilmezdin sevdâya düştün

O yârin uğruna sıladan geçtin

 

Yoluna çıkmaz sanırdın engin denizler

Ne yapacağını bilmezdin sevdân olmasa

 

Bulutlara uzanmasa senin sevdân

Kanatlar takınıp da uçabilmezdin

Gökkuşağının içinden geçip

Yârine varabilmezdin

 

Yoluna çıkmaz sanırdın engin denizler

Ne yapacağını bilmezdin sevdân olmasa

 

12.11.01

Gönderi tarihi:

Hasretinle Koyma Beni

 

Dünyâ yuvarlaktır döner

Gece gündüz izin sürer

Ayrılığın ömre bedel

Yüzünde bir ben olayım

 

Gül bağına girdim bugün

Bülbül sordu yârin bugün

Vuslat dedim yolu bekler

Gaşlarına kurban olayım

 

Seyyah oldum dağlar aştım

Derdinle dert güller açtım

Ben bilmezdim ayrılığı

Saçına bir tel olayım

 

Gel etme gel nazlı yârim

Yüzü gülden güzel yârim

Hasretinle koyma beni

Gamzene kurban olayım

 

02.03.03

Gönderi tarihi:

Vardım Erenler Diyârına

 

Vardım erenler diyârına durdum semah

Gökte uçan telli turnam götür beni Şâh’a

Şah aşkıyla yana yana düştüm vâriyete

Medet ya Muhammet, medet ya Ali

 

Pâdişah zemrinde vermiş buyruğu

Gâvurla bir tutmuş, bizi düşman belletmiş

Hakk yoluna düşene çaşıtçı dedirtmiş

Medet ya Muhammet, medet ya Ali

 

Anadolu’nun dört tarafını eşkıya çevirmiş

Ağalar marabayı kula çevirmiş

Mazlumlar yüzünü Hakk’a çevirmiş

Medet ya Muhammet, medet ya Ali

 

Pir Sultan Abdal’ım söyle sözünü

Ceht eyle yüzünü onat düzümü

Kahır çeke çeke bilirim özümü

Medet ya Muhammet, medet ya Ali

 

17.01.03

Gönderi tarihi:

Dost İlinde Çalan Kanlı Sazım

 

Dost ilinde çalan kanlı sazım

Bu ellerde Şâh’a hasret kaldım

Şah aşkıyla dolu dîvâne gönlüm

Hakk’a sığınana kul n’etsin

 

Burda suyumuz baldan tatlıdır

Azığımız Cennet-î Âlâ’dandır

Biliriz ki Hakk bizden yanadır

Yezid’in köpekleri bize n’etsin

 

Akıp gider önümüzde uzun ince bir yol

Düşünde gördüğün rüyâyı hayra yor

Hakk aşkı için sözümüzü doğruya yor

Kulak ver Nesîmî’ye aşkı Hüseyin’e sor

 

İkrar verdiğim yaşta buldum kendimi

Dara durduğum Cem’de gördüm doğruyu

İkrarımdan gayrı al nem varsa hepsini

Hakk’ın sözü ikrarımızda gizlidir

 

Yolumuz Hakk’ın yoludur sözümüz Hakk’ın sözü

Sevdâmız Muhammet’e sevdâmız Ali’ye

Yezid’in söndüremediği ateşimiz adâlete

Hızır Paşa adâleti n’etsin

 

Gözüm yaşı yıkar taş duvarları

Garip gönlüm arzular Pir Sultan’ı

Ali Şah’tır imamlar başı

Hızır Paşa imamı n’etsin

 

Hakk’a ulaştı feryâdı âhımız

Hakk yolunda geçti ömrü hayâtımız

Ali Şah’tır bizim Pâdişâh’ımız

Hızır Paşa canlar cânını n’etsin

 

Sözümüz dolanır belimize işte budur Hakk’tan

Bize kılıç sallayanı da severiz candan

Sevgidir seksen bin âyetten artakalan

Hızır Paşa sevgiyi n’etsin

 

Senin gücün Pâdişah’tan bizimkisi Hakk’tan

Ârifler dükkânında buldum derdime derman

Açtım ellerimi Hakk’a çevirdim yüzümü Nur’a

Hızır Paşa hikmeti n’etsin

 

Kul olduğun kapıya git seyrân eyle

Yezid’in köpeklerine dem tut tamah eyle

Nesîmî’ye kıyan ellere bak ihsân eyle

Hızır Paşa hakîkati n’etsin

 

Hakk aşkıdır sazımızdan dökülen

Semah dursun içimizdeki ateşi gören

Bir sor hele ay yüzlü Muhammet’e

Hızır Paşa Muhammet’i n’etsin

 

Ey bu sazımızı titreten mızrap

İkrarımızın aşkına Cem’imizi mübârek kıl

Ali’den, Hüseyin’den, Nesîmî’den öğütler ver

Hızır Paşa öğüdü n’etsin

 

Şâh’a selâm, Pîr’e selâm, Erenler’e selâm

Ozan da biziz semah duran da biziz

Biz Anadolu’yuz şânımız burdan gelir

Hızır Paşa şânı n’etsin

 

Kerbelâ’da düşen şehitlere âşık bu gönül

Mertlik hırkasını giysen ne fayda

Pîr’i olmayan gönle aşkı niyâz ederim

Hızır Paşa aşkı n’etsin

 

Gel Hüseyin’im gel nur yüzlüm gel

Kur terâziyi çek kılıcı sor hesâbı

Âhir zaman yakındır bağlama dilleri

Hızır Paşa terâziyi n’etsin

 

Hakk’ın Dîvânı’nda âşıklar oturur

İrfan defterimizi tutar vecd ile okur

İcmâlî Hakk’tır ikrarımız savrulur

Hızır Paşa ikrarı n’etsin

 

Şâh’ın sevdâsı yürekte biter

Kara günlerdir bunlar elbet geçer

Devir döner, çark döner, turnalar döner

Hızır Paşa dönmeyip de n’etsin

 

18.02.02

Gönderi tarihi:

Çocuk Aklı İşte

 

Uçan kuşlar nereye kayboldu

Bu havadaki şeyler de neyin nesi böyle

Ben martılarımı isterim

Geri verin bana martılarımı

Pekî ya yunuslar nereye kayboldu

Bu çirkin şeyler de neyin nesi böyle

Ben yunuslarımı isterim

Geri verin bana yunuslarımı

 

Adamlar kafalarına ot takmış geziyor

Be adam, onlar toprakta daha güzel değil mi!

Yoksa kendini solucan mı sandın?

Kendine siper diye yuva mı kazdın?

 

Bu ne biçim oyun böyle

Bir düşen bir daha kalkmıyor

Gökten yağmur yerine kükürt yağıyor

Geceyi yıldız yerine bomba aydınlatıyor

Toprakta bir ölüm kokusu var

Toprak çekiyor içine tel tel

Hadi bitirin bu oyunu

 

13.12.00

Gönderi tarihi:

Hz. Herkes

 

Hz. Herkes

ne söylemişse öyledir elbet

yaptığı her işte vardır bir hikmet

‘herkes şöyle düşünüyor, herkes böyle düşünüyor’

‘herkes şöyle yapıyor, herkes böyle davranıyor’

Bu ne sağlam bir temel değil mi!?

Hz. Herkes hepinizi seviyor

ne duymak istiyorsanız onu söylüyor

ne yapmak istiyorsanız onu yapıyor..

Mekânı Cennet olsun!..

 

12.05.06

Gönderi tarihi:

Beni hiç’imle bırak..

 

Saat ayrılığı gösterdiğinde

hiçlik de hiçiyor insanı..

Derin bir hiçme kaplıyor içimi.

Teninin sıcaklığıyla ısıttığım,

üstüme yorgan yapıp sardığım sen..

Hadi git gideceksen!..

Sen değil misin zâten hiç’le arama giren!?

Daha ne istiyorsun benden..

Beni hiç’imle bırak..

Amour-vanitedir bizimkisi..

 

Sen!..

Tüm şiirlerin öznesi..

Tüm şarkıların gizli kahramânı..

Tüm ideolojiler seni kurtarmak için ortaya konmadı mı!?

Plaudite amici, comoedie finita est!..

 

Sen!..

Tüm aşkların gizli nesnesi..

Tüm âşıkların dolaylı tümleci..

Tüm ayrılıklar senden kopup yine sana gelmedi mi!?

Est res magna tacere!..

 

Hiç’tir git buradan!..

Beni hiç’imle bırak..

 

03.04.06

Gönderi tarihi:

lâ minörden hicaz besteler

 

I.

 

akıp gider hayat

akıp gider zaman

durduramazsın dünyâyı

 

sarhoş yıllar önünde

seni bekler kadehte

yaşlandıkça anlarsın

 

ah o günler dersin nâfile

saçlarındaki aklar yüzünü aklar

kaptırmışın kendini bir boş hayâle

göz yaşların şâhidin

 

aynalar her zaman doğruyu söylemez dostum

gerçeği kalbine sor

uzat ellerini sonsuzluğa dostum

çünkü özgürlük senin kaderindir

 

II.

 

sevilmemiş

ve unutulmuş bir bestedir hayat

mâvi sonsuzluktan uzanır tâ içine

 

bir gitar

ve bir de yalnızlık

titretir tellerini hayâtın

 

ve öksüz hüzünler salınır gökyüzüne

rayından çıkınca dünyânın

 

III.

 

seni sen yapan ne varsa hepsini koy kadehe

içiver bir dikişte

bırak akıp gitsin klozete

 

bakma sen

kozanı yırt da karış insanların içine demelerine

çünkü onlar seni öldürmek istiyor

 

sen çok mu cesursun

aslında kaybetmekten yoksunsun

yâni kaybedeceğin kadarsın

çünkü özgürlük senin kaderindir

 

01.07.06

Gönderi tarihi:

pisi-koloji

 

pisi-koloji

yâni kedi-bilimi

yâni nankörlüğün ve bencilliğin bilimi

yâni bunları meşru gösterme sanatı

yâni senin anlayacağın

kapitalizmin oyuncağı..

 

09.06.06

Gönderi tarihi:

İyi Alışverişler Türkiye

 

oturmuş,

alışveriş arabasının üstüne..

–Hadi bas gaza anne!..

 

al, al, al..

çeşit çeşit peynir al,

zeytin al, pastırma al, sucuk al..

bir litre yetmez, beş litre süt al..

dolaptaki yemeği dök,

şurdaki konservelerden al..

 

al, al, al..

hiç giymeyeceğin o fileli çoraplardan al,

aslâ sürmeyeceğin kokulardan al,

hiçbirimizin sevmediği reçellerden al..

hani vardı ya,

Hacer Teyze’de görüp beğenmediğin terlikler,

işte onlardan da al, belki ilerde beğenirsin..

geçen hafta aldığın bluzu at, yenisini al..

banyodaki paspası at, yeni banyo takımı al..

 

al, al, al..

ne istersen onu al..

hattâ istemediklerinden de al..

sen yeter ki al,

sen al ki dönsün çarklar..

bol bol harca ki aç kalmasın Batılı zengin çocuklar..

 

İyi alışverişler Türkiye!..

 

21.08.06

Gönderi tarihi:

Tarotçu Münevver Abla

 

tarotçu Münevver Abla

çıkmış tarot açar ekranlarda

o kâğıtlara bakar, kadınlar ağzının içine

diline sağlık e mi, sen çok yaşa..

 

–Arayın, sırlarımızı paylaşalım, dertlerinize ortak olalım!..

Değil mi ya!..

Çok reyting topluyor iç acıların teşhiri.

Sık tekrar et numaranı, hemen arasınlar..

Aman dikkat et, numaranı anlamasınlar!

 

Hadi boş durma, dağıt müjdeleri!

Zengin koca ver, lüks otomobil ver, tripleks dâire ver..

Bunlar sürünün afyonu!..

Sponsorların sana kurbân olsun!..

Sen reyting topladıkça onların kasaları dolsun..

Gözümüz yok, hâşâ, bileğinin hakkıdır ne de olsa..

Minâre kandili gibi Ya Rab!

Âleme tebliğ sunuyor..

Sen ne mübârek bir kadınsın Münevver Abla!..

Türkiye seninle gurur duyuyor!..

 

Ey kapitalist sistemin kraliçesi!..

Bilir misin ki sistemin sigortası sensin!..

Kendine çok dikkat et, aman n’olur..

Sen olmasan sistemin dengesi bozulur..

Sakın dilinden düşürme tevhîdi, besmeleyi..

Sen ki şu kâinâtın dengesi!..

Sevdir herkese kendini, hadi dağıt öpücükleri..

Ama yorum yapmadan önce hattan al ki müşterilerini,

canlı yayında öpmesinler seni!..

 

–Kısmetim kapalı Münevver Abla!..

–Yok kızım, sana öyle geliyor, kendine biraz özen göster..

Değil mi ya!..

Pahalı rujlar, rimelleri, allıklar,

yüksek topuklu ayakkabılar, şık çantalar..

Takıp takıştırsın ki zengin bir koca bulsun,

öğret onlara Münevver Abla..

Öğret ki kendilerini adayacakları kocayı bulsunlar bir an önce..

Bulsunlar ki tüm hayatlarını onlar üzerine kursunlar..

Böyle yap ki sonunda sana bağansınlar..

Sen onların koruyucu meleğisin Münevver Abla!..

 

–Kocamın işleri iyi gitmiyor..

–Sen merak etme, ben gereğini yaparım!..

Değil mi ya!..

İnsanların ekmeğini sen dağıtırsın,

kimin ne zaman çocuk doğuracağına,

kimin kiminle birlikte yaşayacağına,

kimin ölüp kimin sağ kalacağına,

yâni herşeye sen karar verirsin..

Bir kâğıtla insanları yönetirsin,

ama onlar yetmez sana..

Yayından sonra çık yıldızları da yönet,

yakışır sana..

 

Diline kuvvet, uydur Münevver Abla!..

Her kâğıda bir kitap doldur,

sonra da git kollarını altınla doldur!..

Korkma! Arkanda binlerce yılın geleneği var, rahat uydur..

Siz değil misiniz zâten kralların beynine giren,

sonra da halkları birbirine düşman eden,

onlar savaştıkça çâreyi büyüde, falda, iksirde gösteren..

Hay aklınıza sağlık!..

Savaş herşeyin babasıysa,

sizin işiniz de analık..

 

Borsayı sen belirlersin,

siyâseti, ekonomiyi, ticâreti..

İki dudağının arasındadır YTL’nin değeri..

ABD, AB senin yanında hiçtir!..

Spekülâtörler bile senin müşterindir!..

Sâhi kurdaki son dalgalanmalar ne olacak?

Bize de bir ihsânda bulun da biz de nasiplenelim!..

Münevver Abla’nın ekmeğini yedik diyelim..

O derûn ilminden biz de istifâde edelim..

 

Sen varken ÖSS, ÖSYM … de ne gereksiz!..

Onca zahmet, onca emek, onca para boş!..

Bir horoskop haritası kâfîdir..

Bak da söyle, kim nereye girecek,

kimin kızı hangi okula gidecek,

kiminki evde oturup koca bekleyecek,

kimin oğlu baba mesleğini sürdürecek..

Sen ki şu kâinâtın dengesi,

hadi konuş da kurtar şu milleti..

 

Reytingin bol olsun Münevver Abla..

 

12.07.06

Gönderi tarihi:

Guano Barında Bir Akşam

 

Hey barmen!

Bana bir porsiyon kâğıt,

bir duble de kalem lütfen..

Mürekkebi bol olsun!

Gecemiz uzun olsun..

 

Nereden çıktın be Müjgân?

Benden sana hayır yok bu akşam!

Yine efkârlıyım bu akşam!

Lütfen konuşma bu akşam..

 

Ooo siz de mi buradasınız küçük hanım?

Topuklu ayakkabılarınıza hastayım..

Makyajınız mı akıyor nedir?

Yoksa saat on ikiye mi gelmektedir!?

Sizi evinize bırakmamı ister misiniz?

Yoksa hâlâ o adamın metresi misiniz?

Pekî öyleyse, keyfiniz bilir..

 

Hey barmen!

Kemâl Âbi’ye bir kahve benden..

O da kahveci cemaatindendir, bilirsin..

Bunlar kahveleri içip içip vecd olurlar,

sonra da dünyâyı değiştireceklerini sanırlar..

Kahve onların afyonudur!..

Aman elini çabuk tut,

bu matiz heriflerin hâli başkadır..

 

Çek elini yakamdan Müjgân!..

Dedim ya ilişme bana bu akşam..

Sâhi işler nasıl bu aralar?

Teselliyi senin göğsünde arayanlar?

Gömleklerini çıkarmadan yatanlar?

 

Hey barmen!

Müjgân Abla’na da bir kahve benden..

Onu da uyutalım âcilen..

O zâten her defâsında son diyor,

belli ki kendini buna hazırlıyor..

 

Ne o Kemâl Âbi, ayaklandınız!?

Yoksa bana mı darıldınız?

Sâhi kaç sattı son kitabınız?

Tamam gelmeyeyim üstünüze, yorgunsunuz.

Gerçi ben sizin gençliğinizi de bilirim..

 

Benim derdim mi ne?

Ooo Kemâl Âbi, ihsân buyurdunuz..

Şu âciz kulunuza âtıfette bulundunuz.

Bilirim, bir kahve içsem bitecek,

cemaatinize girence hüdâya ericem,

kendimi insanlığa adıyacam,

vs.. vs.. vs..

 

Siz çok büyük insansınız!

Lûtfedip beni aranıza katarsınız..

Ben ki zavallı,

ben ki ayyaş bir kaldırım filozofu..

Ben sizi alıkoymayayım Kemâl Âbi,

Kahveniz bol olsun!..

 

Hey barmen!

Yardım et Celâl Âbi’ye lütfen..

O da son ayıklardandır..

Sen otur yerinde Müjgân!

O senin dengin değil..

 

Şimdi nasılsınız Celâl Âbi?

Münzevîlik size yaramış..

Gençleşmiş misiniz nedir?

Bir bardak Herakleitos içer misiniz?

 

Yok Celâl Âbi yok..

Bunu bizden başka anlayan yok..

Bu düzeni gerçekten de değiştirmek isteyen yok..

Bu düzen onların, onlar bu düzenin evlatları!

 

Guano Barında bir akşam.

Her akşam sanki ilk akşam..

Hadi Celâl Âbi gidelim buradan..

 

05.07.06

Gönderi tarihi:

Adı İnsanlık

 

siyah havyarlar

buz gibi şampanyalar

boya küpüne dalmış kokonalar

kırmızı halıların üzerinde koklaşanlar

aldatılan eşler, ayaküstü sevişenler..

Lâkin modern hayat bu!..

 

Trilyonluk nikâh kıymış hazret.

Bilmez mi ki o parayla kaç çocuk okutulur,

kaç hasta şifâ bulur,

kaç açın karnı doyurulur..

Bunları bilir bilmesine lâkin,

belli ki umursamaz..

Dînime küfreden bâri Müslüman olsa!..

Binbir Gece Masallarında bile düğün,

yoksulun, fukarânın düğünü..

Lüks otelde nikâh kıyan yankesici çocuklar ne yapsın!?

 

Fâizler düşünce cıyak cıyak ağlar,

borsa yükselince gülücükler saçar..

Siz ki para babası..

Dilerim çocuklarınız sormaz bu müsrifliğin hesâbını..

 

Kirâlık smokinler, kirâlık takılar

kirâlık limuzinler, kirâlık konuklar

kirâlık yüzler, kirâlık gülümsemeler..

Lâkin bir konuğu çağırmamışsınız.

Belli ki onu kirâlayamamışsınız..

Merak ettiyseniz söyleyeyim:

adı insanlık..

 

17.07.06

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.