Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Anadolu İnsanı Pencerelerden uzanıp gökyüzüne Yıldızları sarmala yüreğinle Dağların resmini çiz buğulu camlar ardına Güneşi damla damla yağdır toprağına Uykusundan uyanmış gözleri henüz ürkek Yüreğindeki umutla yüzü Hakk’a çevrik Nasırlı elleriyle işler toprağını Gece gündüz demeden Anadolu insanı Umutsuzluk hiçbir zaman bu topraklara düşmedi Ekin ekilen yerde inançlar ürün verdi Karanlığın içinde bir gonca gül gibi Topraktan süzülen Anadolu insanı 03.05.01
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl feverannâme mi re mi do do mi re mi do do do re si lâ lâ do re si si si si do si lâ lâ biz bu vatanı bizim olduğu için sevdik şiirler yazdık türküler yaktık gün oldu kanımızla suladık dıştakiler yetmiyormuş gibi bir de içtekilerle savaştık mi re mi do do mi re mi do do do re si lâ lâ do re si si si si do si lâ lâ Ey bizi bize kırdıran gâvur oğlu gâvur! Dinle bu lâfım sanadır! Zafer sarhoşluğun boşunadır! Anadolu’nun öcü yakındır! mi re mi do do mi re mi do do do re si lâ lâ do re si si si si do si lâ lâ 07.07.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Ağlama Şehit Anası Ey ikrarsızın dölü!.. Siz kendinizi ne sandınız!? Yedi Düvel’in üstesinden geldik de, bir size mi yetemedik!? Ne Mussolin’si ne Hitler’i ne Stalin’i.. Kim ki bu topraklara göz dikti, sonunda ancak âyâsını yedi.. Ey bozguncuoğulları!.. Pâdişah indirip pâdişah çıkarttınız, yetmedi tefecilik yaptınız, yetmedi şantaj yaptınız, yetmedi bölücülük yaptınız.. Aynı topraklarda kardeşçe yaşamak dururken, siz kalkıp kalleşlik yaptınız.. Dergâhımızı basıp cana kıydınız, irfan defterimizi bozup kendiniz yazdınız, eşkıya dümenine su taşıyıp ona pey verdiniz, bizi sınığa çevirip itmâm ettiniz, elimize em diye hubût cerdiniz.. Yoksa bunlar yanınıza kalır mı sandınız? Bunların hesâbını sormaya Dîvân mı bekler!? Ey şehit anası!.. Başına bağlama karaları, sevindirme düşmanları.. Oğlunun kanı sulamış vatan toprağını, sen gül ki oğlun da güller açsın.. Bitlis’te, Siirt’te, Batman’da, Bingöl’de, Hakkâri’de, Şırnak’ta, Vatan toprağının dört tarafında.. Dik tut, eğme sakın başını. Ağlama, hadi sil göz yaşını. Sen ki inançlı bir Türk kadını.. Bilmez misin ki yoktur hiçbirinin cephânesinde böyle bir yürek.. Bilmez misin ki Mehmetçiğin şânı arşa dek.. Gün olur ikrarsızın da bozguncunun da çarkı kırılır elbet.. 26.07.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Sürgün Yıllar Hapishâneye atılmışım Arıyorum toprağımı Türküler söylüyorum memleket kokan Birbirinin ardı sıra Zından duvarları kıramaz umudumu Bir gün elbet döneceğim yurduma Bir gün elbet biter sürgün yıllar Ellerimde bir çift kelepçe Duvarlar her gün üstüme gelse Yıkamazlar bu bendeki inancı Karanlıklar çıkar elbet aydınlığa Zından duvarları kıramaz umudumu Bir gün elbet döneceğim yurduma Bir gün elbet biter sürgün yıllar 08.06.01
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl hüzne sığınmak lâzım öyleyse bir çivi çakmamışım duvara ceketim ellerimde sayılı gün çabuk geçer diye diye yıllar geçmiş aradan elimde bir avuç hüzün kalmış, şanslıyım yokluk insanı harâp eder hüzne sığınmak lâzım öyleyse yitik zaferler benim ekmeğim dışarıda yağmur yağar ev yok, aile yok, yuva yok hüzne sığınmak lâzım öyleyse yoksulluk benim minârem elimde bir çanta yeni çıkmışım içerden sokaklarda bibaşıma kalakalmışım hüzne sığınmak lâzım öyleyse hüzne sığınmak lâzım öyleyse 05.09.05
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Bir Kuşun Hikâyesi Bir kuş kanat çırpmış avlunun önünde Selâmlar getirmiş topraktan denizden Duvarın ötesinde kalan tüm renklerden Bir kuş sırtlanmış dünyâyı Sol kanadı takılmış tellerin dikenine Alıp getirmişler yarasına bakmışlar Endişeli ellerle kanadını sarmışlar Bir kuş kazanmış hayâtı Sıvası dökük duvar dibinde mahkûmlar Dünyâyı sormuşlar gözlerinde bir merak Savaşlar bitti mi, duvarlar yıkıldı mı Bir kuş anlatmış dünyâyı Barış yârından çok uzak İnsanlığın önü yaslı Kin, nefret, hırs dolu insanlar Dünyâya ölüm saçıyorlar Sarılı kanadıyla başlamış doğrulmaya Yapacak işi varmış Filistin’de, Rusya’da Sevgiyi taşırmış bütün insanlara Bir kuş sırtlanmış sevgiyi Topal Selim demiş ki gitme gel burda kal Dışarıdaki insanlar sevgiyi unutmuşlar Hem yaran iyileşmedi, acın daha dinmedi Bir kuş acıya göğüs gerdi Benim yaram kanadımdan değil İçimi acıtan diken değil Onlar sevgiyi unutmuşsa Mahkûm olan sizler değil 17.05.01
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Yolcunun Türküsü Yolcusuyuz aynı geminin Meçhûle giden sularında Bir serap kadarız hepimiz Düş ile gerçeğin tam ortasında Bir soluk kadarız hepimiz Soluk bir fotoğraf gibi Köşesine çekilmiş Bir yaslı ihtiyar gibi Neye yarar, neye yarar Neye yarar masal Masallar gerçeğe çaldıkça Neye yarar, neye yarar Neye yarar umut Umutların eli kolu bağlandıysa Topraktan gelmişiz toprağa gideriz Sokaklar yine karanlık Kederli, soğuk ve de sessiz İnsanlar, şu insanlar Hiç mi soluk almıyorlar Yolcunun türküsünü Karanlığa katıyorlar Neye yarar, neye yarar Neye yarar masal Masallar gerçeğe çaldıkça Neye yarar, neye yarar Neye yarar umut Umutların eli kolu bağlandıysa 15.07.01
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Ses’ler Ses’ler vardı etrâfımda Ses’ler vardı dört tarafımda Ses’ler vardı sesi soluğu çıkmayan Bir ses bastırır senin sesini Bakarsın dışarıda düşmanın sesi Karanlık eller sardı dört cepheyi Unutsan da yârın bekler seni Sorarsın geçmişe umudun sesi Ellerin titrerse korkunun sesi Ellerini uzatırsın yolların sesi Duyulur uzaktan şafağın sesi 03.01.02
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Silinen Yüzler Masal perileri Bu kente gelmedi Masallar unutuldu İnsanlar susturuldu Silindi yüzler Gölgeler konuştu Gidenler dönmez oldu Dönenlerse kayboldu Bir gölge çalar sesini Ağlasan da duyan olmaz ki Bir gölge çalmış sesini Şimdi ağla ne fark eder ki 03.07.02
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl “Ne Yapar” Ne Yapar Sokaklar üşürken bulutlar ne yapar Kaldırımlar biterse sokaklar ne yapar Kendinden kaçarsan aynalar ne yapar Şarkı mı söylersin düşlerin ne yapar Yârın çok uzaksa masallar ne yapar Gemi eğer battıysa rıhtımlar ne yapar Yüreğin paslanmışsa hayat ne yapar Yolculuk bittiyse yollar ne yapar Kapılar kilitliyse merdivenler ne yapar Ellerin kirlenmişse eldivenler ne yapar Anlamak istersen yarım kalan düşleri Soru sormak istersin sözcükler ne yapar Kaçarsan kendinden umutlar ne yapar Öyleyse gülüm “ne yapar” ne yapar 15.09.02
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Mâvi Eylül Koklamalısın Eylül’ü Bir mevsimi sonbahar Sevdâ ile Kalamazsın tek başına Ey ürkek! Sevdâ geçerken yanıbaşından Kop Kendi’nden, kop Kendi’ni yiyip bitirirken Düş sevdânın peşine Ellerine salınıversin hüzün Bakarsın düşler gerçek Gerçekler birer düş olmuş Sevdâ geçerken yollardan Herşey mâvi olmuş Mâvi kedi, mâvi ağaç, mâvi kaldırım, mâvi toprak Mâvi masal, mâvi deniz, mâvi el Mâvi ses, mâvi kasap, mâvi mâvi Bir şarkı mırıldan mâvi olanından Eylül dokunsun mâviye Mâvi Eylül çalsın diğer renkleri Mâvi Eylül mâviye çalsın dünyâyı Diğer renkleri mâviye kaynatmak için Atsın hepsini denize Mâvi buharlaşsın denizden Mâvi bulut üzerine bıraksın mâvi yağmuru Mâvi sevdâ içine doluşsun Ve bir mâvi Eylül kokusu Bir mâvi sonbahar Bir mâvi sevdâ Bir mâvi düş 19.09.01
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl çünkü yaşamak çok güzel.. Yağmur söylerken türküsünü gökyüzüne, ağaçlar saz çalıp eşlik eder. Bulutlar çekilip yer açar güneşe, gökkuşağını görürsün önünde. Daha ne bekliyorsun, gir içine!.. Bırak yağmur değsin tenine.. Rüzgarda savrulsun saçların tel tel, çünkü yaşamak çok güzel.. 02.03.00
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Sevdâlının Türküsü Umudu kuşanıp da dağları aştın Dağların doruğunu ardına kattın Sevdâ nedir bilmezdin sevdâya düştün O yârin uğruna sıladan geçtin Yoluna çıkmaz sanırdın engin denizler Ne yapacağını bilmezdin sevdân olmasa Bulutlara uzanmasa senin sevdân Kanatlar takınıp da uçabilmezdin Gökkuşağının içinden geçip Yârine varabilmezdin Yoluna çıkmaz sanırdın engin denizler Ne yapacağını bilmezdin sevdân olmasa 12.11.01
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Hasretinle Koyma Beni Dünyâ yuvarlaktır döner Gece gündüz izin sürer Ayrılığın ömre bedel Yüzünde bir ben olayım Gül bağına girdim bugün Bülbül sordu yârin bugün Vuslat dedim yolu bekler Gaşlarına kurban olayım Seyyah oldum dağlar aştım Derdinle dert güller açtım Ben bilmezdim ayrılığı Saçına bir tel olayım Gel etme gel nazlı yârim Yüzü gülden güzel yârim Hasretinle koyma beni Gamzene kurban olayım 02.03.03
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Vardım Erenler Diyârına Vardım erenler diyârına durdum semah Gökte uçan telli turnam götür beni Şâh’a Şah aşkıyla yana yana düştüm vâriyete Medet ya Muhammet, medet ya Ali Pâdişah zemrinde vermiş buyruğu Gâvurla bir tutmuş, bizi düşman belletmiş Hakk yoluna düşene çaşıtçı dedirtmiş Medet ya Muhammet, medet ya Ali Anadolu’nun dört tarafını eşkıya çevirmiş Ağalar marabayı kula çevirmiş Mazlumlar yüzünü Hakk’a çevirmiş Medet ya Muhammet, medet ya Ali Pir Sultan Abdal’ım söyle sözünü Ceht eyle yüzünü onat düzümü Kahır çeke çeke bilirim özümü Medet ya Muhammet, medet ya Ali 17.01.03
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Dost İlinde Çalan Kanlı Sazım Dost ilinde çalan kanlı sazım Bu ellerde Şâh’a hasret kaldım Şah aşkıyla dolu dîvâne gönlüm Hakk’a sığınana kul n’etsin Burda suyumuz baldan tatlıdır Azığımız Cennet-î Âlâ’dandır Biliriz ki Hakk bizden yanadır Yezid’in köpekleri bize n’etsin Akıp gider önümüzde uzun ince bir yol Düşünde gördüğün rüyâyı hayra yor Hakk aşkı için sözümüzü doğruya yor Kulak ver Nesîmî’ye aşkı Hüseyin’e sor İkrar verdiğim yaşta buldum kendimi Dara durduğum Cem’de gördüm doğruyu İkrarımdan gayrı al nem varsa hepsini Hakk’ın sözü ikrarımızda gizlidir Yolumuz Hakk’ın yoludur sözümüz Hakk’ın sözü Sevdâmız Muhammet’e sevdâmız Ali’ye Yezid’in söndüremediği ateşimiz adâlete Hızır Paşa adâleti n’etsin Gözüm yaşı yıkar taş duvarları Garip gönlüm arzular Pir Sultan’ı Ali Şah’tır imamlar başı Hızır Paşa imamı n’etsin Hakk’a ulaştı feryâdı âhımız Hakk yolunda geçti ömrü hayâtımız Ali Şah’tır bizim Pâdişâh’ımız Hızır Paşa canlar cânını n’etsin Sözümüz dolanır belimize işte budur Hakk’tan Bize kılıç sallayanı da severiz candan Sevgidir seksen bin âyetten artakalan Hızır Paşa sevgiyi n’etsin Senin gücün Pâdişah’tan bizimkisi Hakk’tan Ârifler dükkânında buldum derdime derman Açtım ellerimi Hakk’a çevirdim yüzümü Nur’a Hızır Paşa hikmeti n’etsin Kul olduğun kapıya git seyrân eyle Yezid’in köpeklerine dem tut tamah eyle Nesîmî’ye kıyan ellere bak ihsân eyle Hızır Paşa hakîkati n’etsin Hakk aşkıdır sazımızdan dökülen Semah dursun içimizdeki ateşi gören Bir sor hele ay yüzlü Muhammet’e Hızır Paşa Muhammet’i n’etsin Ey bu sazımızı titreten mızrap İkrarımızın aşkına Cem’imizi mübârek kıl Ali’den, Hüseyin’den, Nesîmî’den öğütler ver Hızır Paşa öğüdü n’etsin Şâh’a selâm, Pîr’e selâm, Erenler’e selâm Ozan da biziz semah duran da biziz Biz Anadolu’yuz şânımız burdan gelir Hızır Paşa şânı n’etsin Kerbelâ’da düşen şehitlere âşık bu gönül Mertlik hırkasını giysen ne fayda Pîr’i olmayan gönle aşkı niyâz ederim Hızır Paşa aşkı n’etsin Gel Hüseyin’im gel nur yüzlüm gel Kur terâziyi çek kılıcı sor hesâbı Âhir zaman yakındır bağlama dilleri Hızır Paşa terâziyi n’etsin Hakk’ın Dîvânı’nda âşıklar oturur İrfan defterimizi tutar vecd ile okur İcmâlî Hakk’tır ikrarımız savrulur Hızır Paşa ikrarı n’etsin Şâh’ın sevdâsı yürekte biter Kara günlerdir bunlar elbet geçer Devir döner, çark döner, turnalar döner Hızır Paşa dönmeyip de n’etsin 18.02.02
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Çocuk Aklı İşte Uçan kuşlar nereye kayboldu Bu havadaki şeyler de neyin nesi böyle Ben martılarımı isterim Geri verin bana martılarımı Pekî ya yunuslar nereye kayboldu Bu çirkin şeyler de neyin nesi böyle Ben yunuslarımı isterim Geri verin bana yunuslarımı Adamlar kafalarına ot takmış geziyor Be adam, onlar toprakta daha güzel değil mi! Yoksa kendini solucan mı sandın? Kendine siper diye yuva mı kazdın? Bu ne biçim oyun böyle Bir düşen bir daha kalkmıyor Gökten yağmur yerine kükürt yağıyor Geceyi yıldız yerine bomba aydınlatıyor Toprakta bir ölüm kokusu var Toprak çekiyor içine tel tel Hadi bitirin bu oyunu 13.12.00
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Hz. Herkes Hz. Herkes ne söylemişse öyledir elbet yaptığı her işte vardır bir hikmet ‘herkes şöyle düşünüyor, herkes böyle düşünüyor’ ‘herkes şöyle yapıyor, herkes böyle davranıyor’ Bu ne sağlam bir temel değil mi!? Hz. Herkes hepinizi seviyor ne duymak istiyorsanız onu söylüyor ne yapmak istiyorsanız onu yapıyor.. Mekânı Cennet olsun!.. 12.05.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Beni hiç’imle bırak.. Saat ayrılığı gösterdiğinde hiçlik de hiçiyor insanı.. Derin bir hiçme kaplıyor içimi. Teninin sıcaklığıyla ısıttığım, üstüme yorgan yapıp sardığım sen.. Hadi git gideceksen!.. Sen değil misin zâten hiç’le arama giren!? Daha ne istiyorsun benden.. Beni hiç’imle bırak.. Amour-vanitedir bizimkisi.. Sen!.. Tüm şiirlerin öznesi.. Tüm şarkıların gizli kahramânı.. Tüm ideolojiler seni kurtarmak için ortaya konmadı mı!? Plaudite amici, comoedie finita est!.. Sen!.. Tüm aşkların gizli nesnesi.. Tüm âşıkların dolaylı tümleci.. Tüm ayrılıklar senden kopup yine sana gelmedi mi!? Est res magna tacere!.. Hiç’tir git buradan!.. Beni hiç’imle bırak.. 03.04.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl lâ minörden hicaz besteler I. akıp gider hayat akıp gider zaman durduramazsın dünyâyı sarhoş yıllar önünde seni bekler kadehte yaşlandıkça anlarsın ah o günler dersin nâfile saçlarındaki aklar yüzünü aklar kaptırmışın kendini bir boş hayâle göz yaşların şâhidin aynalar her zaman doğruyu söylemez dostum gerçeği kalbine sor uzat ellerini sonsuzluğa dostum çünkü özgürlük senin kaderindir II. sevilmemiş ve unutulmuş bir bestedir hayat mâvi sonsuzluktan uzanır tâ içine bir gitar ve bir de yalnızlık titretir tellerini hayâtın ve öksüz hüzünler salınır gökyüzüne rayından çıkınca dünyânın III. seni sen yapan ne varsa hepsini koy kadehe içiver bir dikişte bırak akıp gitsin klozete bakma sen kozanı yırt da karış insanların içine demelerine çünkü onlar seni öldürmek istiyor sen çok mu cesursun aslında kaybetmekten yoksunsun yâni kaybedeceğin kadarsın çünkü özgürlük senin kaderindir 01.07.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl pisi-koloji pisi-koloji yâni kedi-bilimi yâni nankörlüğün ve bencilliğin bilimi yâni bunları meşru gösterme sanatı yâni senin anlayacağın kapitalizmin oyuncağı.. 09.06.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl İyi Alışverişler Türkiye oturmuş, alışveriş arabasının üstüne.. –Hadi bas gaza anne!.. al, al, al.. çeşit çeşit peynir al, zeytin al, pastırma al, sucuk al.. bir litre yetmez, beş litre süt al.. dolaptaki yemeği dök, şurdaki konservelerden al.. al, al, al.. hiç giymeyeceğin o fileli çoraplardan al, aslâ sürmeyeceğin kokulardan al, hiçbirimizin sevmediği reçellerden al.. hani vardı ya, Hacer Teyze’de görüp beğenmediğin terlikler, işte onlardan da al, belki ilerde beğenirsin.. geçen hafta aldığın bluzu at, yenisini al.. banyodaki paspası at, yeni banyo takımı al.. al, al, al.. ne istersen onu al.. hattâ istemediklerinden de al.. sen yeter ki al, sen al ki dönsün çarklar.. bol bol harca ki aç kalmasın Batılı zengin çocuklar.. İyi alışverişler Türkiye!.. 21.08.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Tarotçu Münevver Abla tarotçu Münevver Abla çıkmış tarot açar ekranlarda o kâğıtlara bakar, kadınlar ağzının içine diline sağlık e mi, sen çok yaşa.. –Arayın, sırlarımızı paylaşalım, dertlerinize ortak olalım!.. Değil mi ya!.. Çok reyting topluyor iç acıların teşhiri. Sık tekrar et numaranı, hemen arasınlar.. Aman dikkat et, numaranı anlamasınlar! Hadi boş durma, dağıt müjdeleri! Zengin koca ver, lüks otomobil ver, tripleks dâire ver.. Bunlar sürünün afyonu!.. Sponsorların sana kurbân olsun!.. Sen reyting topladıkça onların kasaları dolsun.. Gözümüz yok, hâşâ, bileğinin hakkıdır ne de olsa.. Minâre kandili gibi Ya Rab! Âleme tebliğ sunuyor.. Sen ne mübârek bir kadınsın Münevver Abla!.. Türkiye seninle gurur duyuyor!.. Ey kapitalist sistemin kraliçesi!.. Bilir misin ki sistemin sigortası sensin!.. Kendine çok dikkat et, aman n’olur.. Sen olmasan sistemin dengesi bozulur.. Sakın dilinden düşürme tevhîdi, besmeleyi.. Sen ki şu kâinâtın dengesi!.. Sevdir herkese kendini, hadi dağıt öpücükleri.. Ama yorum yapmadan önce hattan al ki müşterilerini, canlı yayında öpmesinler seni!.. –Kısmetim kapalı Münevver Abla!.. –Yok kızım, sana öyle geliyor, kendine biraz özen göster.. Değil mi ya!.. Pahalı rujlar, rimelleri, allıklar, yüksek topuklu ayakkabılar, şık çantalar.. Takıp takıştırsın ki zengin bir koca bulsun, öğret onlara Münevver Abla.. Öğret ki kendilerini adayacakları kocayı bulsunlar bir an önce.. Bulsunlar ki tüm hayatlarını onlar üzerine kursunlar.. Böyle yap ki sonunda sana bağansınlar.. Sen onların koruyucu meleğisin Münevver Abla!.. –Kocamın işleri iyi gitmiyor.. –Sen merak etme, ben gereğini yaparım!.. Değil mi ya!.. İnsanların ekmeğini sen dağıtırsın, kimin ne zaman çocuk doğuracağına, kimin kiminle birlikte yaşayacağına, kimin ölüp kimin sağ kalacağına, yâni herşeye sen karar verirsin.. Bir kâğıtla insanları yönetirsin, ama onlar yetmez sana.. Yayından sonra çık yıldızları da yönet, yakışır sana.. Diline kuvvet, uydur Münevver Abla!.. Her kâğıda bir kitap doldur, sonra da git kollarını altınla doldur!.. Korkma! Arkanda binlerce yılın geleneği var, rahat uydur.. Siz değil misiniz zâten kralların beynine giren, sonra da halkları birbirine düşman eden, onlar savaştıkça çâreyi büyüde, falda, iksirde gösteren.. Hay aklınıza sağlık!.. Savaş herşeyin babasıysa, sizin işiniz de analık.. Borsayı sen belirlersin, siyâseti, ekonomiyi, ticâreti.. İki dudağının arasındadır YTL’nin değeri.. ABD, AB senin yanında hiçtir!.. Spekülâtörler bile senin müşterindir!.. Sâhi kurdaki son dalgalanmalar ne olacak? Bize de bir ihsânda bulun da biz de nasiplenelim!.. Münevver Abla’nın ekmeğini yedik diyelim.. O derûn ilminden biz de istifâde edelim.. Sen varken ÖSS, ÖSYM … de ne gereksiz!.. Onca zahmet, onca emek, onca para boş!.. Bir horoskop haritası kâfîdir.. Bak da söyle, kim nereye girecek, kimin kızı hangi okula gidecek, kiminki evde oturup koca bekleyecek, kimin oğlu baba mesleğini sürdürecek.. Sen ki şu kâinâtın dengesi, hadi konuş da kurtar şu milleti.. Reytingin bol olsun Münevver Abla.. 12.07.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Guano Barında Bir Akşam Hey barmen! Bana bir porsiyon kâğıt, bir duble de kalem lütfen.. Mürekkebi bol olsun! Gecemiz uzun olsun.. Nereden çıktın be Müjgân? Benden sana hayır yok bu akşam! Yine efkârlıyım bu akşam! Lütfen konuşma bu akşam.. Ooo siz de mi buradasınız küçük hanım? Topuklu ayakkabılarınıza hastayım.. Makyajınız mı akıyor nedir? Yoksa saat on ikiye mi gelmektedir!? Sizi evinize bırakmamı ister misiniz? Yoksa hâlâ o adamın metresi misiniz? Pekî öyleyse, keyfiniz bilir.. Hey barmen! Kemâl Âbi’ye bir kahve benden.. O da kahveci cemaatindendir, bilirsin.. Bunlar kahveleri içip içip vecd olurlar, sonra da dünyâyı değiştireceklerini sanırlar.. Kahve onların afyonudur!.. Aman elini çabuk tut, bu matiz heriflerin hâli başkadır.. Çek elini yakamdan Müjgân!.. Dedim ya ilişme bana bu akşam.. Sâhi işler nasıl bu aralar? Teselliyi senin göğsünde arayanlar? Gömleklerini çıkarmadan yatanlar? Hey barmen! Müjgân Abla’na da bir kahve benden.. Onu da uyutalım âcilen.. O zâten her defâsında son diyor, belli ki kendini buna hazırlıyor.. Ne o Kemâl Âbi, ayaklandınız!? Yoksa bana mı darıldınız? Sâhi kaç sattı son kitabınız? Tamam gelmeyeyim üstünüze, yorgunsunuz. Gerçi ben sizin gençliğinizi de bilirim.. Benim derdim mi ne? Ooo Kemâl Âbi, ihsân buyurdunuz.. Şu âciz kulunuza âtıfette bulundunuz. Bilirim, bir kahve içsem bitecek, cemaatinize girence hüdâya ericem, kendimi insanlığa adıyacam, vs.. vs.. vs.. Siz çok büyük insansınız! Lûtfedip beni aranıza katarsınız.. Ben ki zavallı, ben ki ayyaş bir kaldırım filozofu.. Ben sizi alıkoymayayım Kemâl Âbi, Kahveniz bol olsun!.. Hey barmen! Yardım et Celâl Âbi’ye lütfen.. O da son ayıklardandır.. Sen otur yerinde Müjgân! O senin dengin değil.. Şimdi nasılsınız Celâl Âbi? Münzevîlik size yaramış.. Gençleşmiş misiniz nedir? Bir bardak Herakleitos içer misiniz? Yok Celâl Âbi yok.. Bunu bizden başka anlayan yok.. Bu düzeni gerçekten de değiştirmek isteyen yok.. Bu düzen onların, onlar bu düzenin evlatları! Guano Barında bir akşam. Her akşam sanki ilk akşam.. Hadi Celâl Âbi gidelim buradan.. 05.07.06
Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2006 18 yıl Adı İnsanlık siyah havyarlar buz gibi şampanyalar boya küpüne dalmış kokonalar kırmızı halıların üzerinde koklaşanlar aldatılan eşler, ayaküstü sevişenler.. Lâkin modern hayat bu!.. Trilyonluk nikâh kıymış hazret. Bilmez mi ki o parayla kaç çocuk okutulur, kaç hasta şifâ bulur, kaç açın karnı doyurulur.. Bunları bilir bilmesine lâkin, belli ki umursamaz.. Dînime küfreden bâri Müslüman olsa!.. Binbir Gece Masallarında bile düğün, yoksulun, fukarânın düğünü.. Lüks otelde nikâh kıyan yankesici çocuklar ne yapsın!? Fâizler düşünce cıyak cıyak ağlar, borsa yükselince gülücükler saçar.. Siz ki para babası.. Dilerim çocuklarınız sormaz bu müsrifliğin hesâbını.. Kirâlık smokinler, kirâlık takılar kirâlık limuzinler, kirâlık konuklar kirâlık yüzler, kirâlık gülümsemeler.. Lâkin bir konuğu çağırmamışsınız. Belli ki onu kirâlayamamışsınız.. Merak ettiyseniz söyleyeyim: adı insanlık.. 17.07.06
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.