Misafir birce Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 selam mavi60 ilk bi hosgeldin demek istiyorum, ayrica ilgin icin cok tesekkür`ler... vermis oldugun link i birdaha denermisin lütfen, bende acilma di ve gercekten aranan siir hangisidir diye hep merak etmisimdir.. bu basligi acan arkadasimiz serkanserkan da gelmedigi icin , hic bir bilgim yok bu konuda. saygilar 1 Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 28 Nisan , 2007 EVE MEKTUP Hıçkıra hıçkıra ağlayan benim, Çektiğim eziyeti bir ben bilirim. Öyle hasretim ki annecim sana, Bir yüzün sürmeye bin can veririm. Baba erkek adam ağlamaz diyorsun eminim. Kimbilir sen ne haldesin. Benim burda birtek kırılan kalbim. Hasretliğini seve seve çekerim. Ya sizler abilerim ablalarım, Sizleri unutmamda unutmadım. Kimbilir belki yarın,belki yarındanda yakın. Sizlere ölmez sağ kalırsam kavuşacağım. Bu şiire sakın aldanmayın, İçine biraz duygusallık kattım. Sizleri istemeyerek üzdüysem eğer. Sizlerde bana bir mektup atın. Ama içine hüzün ve ayrılık değil, Sağlık mutluluk dolu bir yaşam katın. Oğlunuz kardeşiniz, Sizlerin sevgisiyle beslenen askeriniz Kendinize çok iyi bakın. Mustafa Önal 1 Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2007 Ay-yıldızlı Rum şehit İsmi Vasil Harizanos. 1960’ta Erzurum’da askerliğini yaparken çıkan yangında alevlerin arasına dalıp üç arkadaşını kurtarıyor. Dördüncü arkadaşını kurtarmak isterken de dumandan boğulup ölüyor. Mezar taşında "Erzurum şehidi" yazan Harizanos, Cumhuriyet döneminde askeri törenle toprağa verilen ilk Rum asıllı askerimiz. 1960’ta Erzurum Orduevi’nde yılbaşı hazırlıkları sürerken bir askerin yaktığı sigara, büyük bir faciaya yol açacaktır. Buharlaşan benzinin alev alması sonucu, Orduevi’nin ahşap doğramaları tutuşacak ve binayı bir anda alevler kaplayacaktır. Sabaha karşı 03.45’te başlayan yangın, kısa sürede büyümüştür. Arkadaşlarının içeride kaldığını gören Kurtuluşlu er Vasil Harizanos, hiç tereddüt etmeden kendisini alevlerin arasına atacak ve üç arkadaşını dumandan boğulmak üzereyken dışarıya çıkartmayı başaracaktır. Dördüncü arkadaşı için tekrar içeriye girdiğinde ise bu kez boğulan kendisi olacaktır. Koma halinde hastaneye kaldırılan Vasil Harizanos, terhis olmasına kırk gün varken hayatını kaybedecektir. Nitelikli araştırmalarıyla tanıdığımız Rıfat N. Bali’nin Toplumsal Tarih Dergisi’nin Mayıs sayısında yayımlanan araştırmasına göre, piyade er Vasil Harizanos için İstanbul’da 30 Aralık’ta bir askeri tören düzenlenecektir. Ay-yıldızlı bayrağa sarılı olan tabut, tören için Kurtuluş Aya Dimitri Kilisesi’ne getirilmiş, tabutun etrafında aynı zamanda İstanbul Valisi olan Tümgeneral Refik Tulga, Merkez Komutanı Tuğgeneral Yusuf Alpmansu, Sıkıyönetim Komutanı Tuğgeneral Cemal Tural ve diğer resmi görevliler vardır. Kilisenin ortasındaki tabutun etrafında ise askerler nöbet tutmaktadır. Rıfat N. Bali’nin de belirttiği gibi, "Türkiye’de ilk defa bir Rum vatandaşın cenazesi bu şekilde bir askeri törenle kaldırılmaktadır." Silah arkadaşlarının omzunda Annesiyle Sehit er Vasil Harizanos, Kurtuluş Ortodoks Rum Mezarlığı’nda annesi Eleni Altınyuva ve büyük annesi Despina Harizanu ile birlikte yatıyor. Mezartaşında Vasil’in asker kepli fotoğrafı da yer alıyor. Vasil Harizanos’un askeri törenle kaldırılan cenazesinde Chopin’in Cenaze Marşı çalındı. Askerlerin taşıdığı tabutun arkasında Türk ve Rum vatandaşlar gözyaşları dökerek yürüdü. Vasil’in çerçeveli bir fotoğrafını asker arkadaşları taşırken, Rum din görevlileri de askerlerle birlikteydi. Vatandaşlar dükkánlarını kapatarak Vasil’in kahramanlığını selamladılar. 9.05.2007/Hürriyet Bin el inançla birleşti. Gecenin geç saatlerinde Sayıyordu telgraf telleri Savaş alanında kalan ölüleri- O zaman dost ve düşman sessizleşti. Yalnız analar ağladı Her iki yanda. Bertolt BRECHT 1 Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2007 Tüm Annelerin anneler günü kutlu olsun... Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Anneler Günü'nü kutladı. Önemli gün ve haftaları günün anlam ve önemine uygun temalar taşıyan afişlerle kutlayan Genelkurmay Başkanlığı, Anneler Günü dolayısıyla da internet sitesinde iki afiş çalışmasına yer verdi. "Siz Her Şeye Değersiniz" başlıklı ilk afişte, annesine el sallayan bir asker görülürken, "Hep Yanımızdasınız" başlıklı ikinci çalışmada ise cüzdanında taşıdığı annesinin resmine bakan bir asker bulunuyor. Sitede, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'u 11 Mayıs 2007 günü ziyaret eden şehit anneleri adına konuşan şehit Hava Pilot Üsteğmen Mustafa Oğuz Önder'in annesi Hamdiye Önder'in konuşmasına da yer verildi. Her zaman kalbi hüzünle dolu, gözleri yaşlı ama başları dimdik şehit anaları olarak Anneler Günü'nde hatırlanmanın acılarını hafiflettiğini ve yaşama bağladığını ifade eden Önder, konuşmasında şunları kaydetti: "Şu an içinde bulunduğumuz zaman diliminin mana ve farklılığı da bu nedenle önemlidir, özeldir. Vatan ve ulus sevgisi ile cesaret, feragat ve fedakarlık gibi yüce duygularla yetiştirdiğimiz evlatlarımızı, yine bu ulvi değerler uğruna feda etmiş olmanın acı ve gururunu bir arada yaşıyoruz. Ne var ki bu vatan binlerle ifade edilecek şehit kanlarıyla sulanmış, gerektiğinde de yine şehit kanları ile sulanacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Biz analar bu vatan uğruna gerektiğinde evlatlarını yine feda etmekte de asla tereddüt göstermeyecektir. Anaların bu uğurdaki fedakarlığı sözde değil özdedir. Elbette analar yücedir ama şehit anaları daha da yücedir. Tüm unvanlar geçicidir ama şehit analarının unvanı bakidir. Kalpleri vatan sevgisi ile dolu, cesaret ve yiğitlik sembolü şehitlerimiz; hiçbir baş sizinkinden yüce değil, ak değil. Gözlerden ırak olan gönülden ırak değil. Özümüzde siz, sözümüzde siz, közümüzde siz varsınız. Hayalimizde siz, rüyalarımızda siz, dünyamızda siz varsınız. Yaşamımızın her evresinde, vücudumuzun her zerresinde, Kalbimizin en ücra köşesinde Sizler varsınız. Sizler olmasaydınız bizler olmazdık. Sizler olmasaydınız bu bayrak olmazdı. Sizler olmasaydınız bu vatan olmazdı Sizler özgürlüğün timsali, Sizler yaşam pınarımız, Sizler gururumuzsunuz." Hürriyet 13.05.2007 Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2007 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2007 Bugün ayriligin ilk günüdür ~~~ Sehit askerden geriye, asker arkadaslariyla beraber fotograflarinin yer aldigi http://www.gazeteport.com/TV-VIDEO/index.h...cName=GP_023715 klip kaldi Allah kimseye vermesin... evlat acisi Tüm Sehit Askerlerin Aylelerine bas sagligi diliyorum... Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2007 Açılmış Kanat En eski yüzlerimizle duruyoruz ayakta, alacakaranlığın kapısında kollarımızda yıkılmış tapınakların büstleri, yalın ve anlaşılır şeyler konuşuyoruz gelecek günler hakkında diyoruz ki: Artık kararmayacak sözün gümüşü, bir bulutun gölgesi olsun düşmeyecek alnımıza ölüler de yiyecekler güz yemişlerini,gece toplayacak uykunun dağılmış harmanını bir kez daha dinleyeceğiz toprağın öyküsünü, rüzgarın iteklediği bir dal nasıl direnirse Nasıl büyülerse kartalın açılmış kanatlarında ki görkem, sorularımızla şaşırtacağız suyu ve ateşi: Söyleyebilir mi bize şafakta gidilen yolun şarkısını vurulmuş bir askerin miğferinde biriken yağmur kanın ormanında, süren yangın? Salih Bolat Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2007 EY ŞEHİDİM Nice kurbanlar verdik, vatana tarih boyu, Kutsal emânet için, düşen cansın şehidim. Bu toprağın bağrında, huzur içinde uyu, Artık sen vatan oldun, vatan sensin şehidim. Yağan yağmurda türkün, yellerde nefesin var, Şırıldayan sularda, dinmeyecek sesin var, Yurdun her köşesinde, gururun var, yasın var, Meriçsin, Erciyessin, Ağrı, Vansın şehidim. Senin kurban olduğun, vatan bekçisiz kalmaz, Arslan yatan toprağı, bilir, çakallar gelmez, Dününden habersizin, yarınlarıda olmaz, Hem bugünsün, hem yarın, hemde dünsün şehidim. Seni anlamayanlar, ne anlarki vatandan, Onlar başka şey bilmez, rahat içinde candan, Ölüm onlara sondur, sana sıyrılış tenden, Bırak ....... seni, öldü sansın şehidim…. Yurda bahar gelende, açan güllerde varsın, Ovada esen yelsin, yüce dağlarda karsın, Toprağı vatan yapan, ruhtaki kutlu sırsın, Gönüllerde duasın, şeref, şansın şehidim.. ŞEHİDİM Toy düğünle gittiğin, vatan borcundan senin, Al bayrağa sarılıp, dönmen varmış şehidim. Sana gıpta ettimde, o mubarek annenin, Gözyaşına dayanmak, inan zormuş şehidim. Kara haber gelmeden, daha bir gece önce, Annenden seni sormuş, kardeşin ince ince, Babanın yüreğine, düşmüş kötü bir sancı, Nişanlın rüyasında, seni görmüş şehidim. Memleketten epeyce, hal, havadis sormuşsun, Dikenli bir çalıdan, kırmızı gül dermişsin, Helallik dilemişsin, sonra gülü vermişsin, Uyanınca yüreği, yanan kormuş şehidim. Çarptıkça bu yüreğim, sızlayan acın bitmez, Bin hainin ......., bir tek telini tutmaz, Dünyada hiçbir makam, senin şanına yetmez, Sana layık makamı, Allah vermiş şehidim. Bir kuru coğrafyayı, vatan eyleyen sensin, Bayrağıma rengini, bahşeden asil kansın, Ölürse beden ölür, sen ölmeyecek cansın, Ebede giden yola, ismin girmiş şehidim. Vatanın kıymetini, ancak sevenler bilir, Koçlar kurban edilir, vatan vatanca kalır, ........ vatanı bilmez, maddeye köle olur, Ruhsuzun gönül gözü, meğer körmüş şehidim. Kardelenler çıkanda, çiğdem çiçek açanda, Dumanlı zirvelerden, yalnız kartal uçanda, Bak hepsine, yörükler, yaylalara göçende, Manevi varlığına, selam durmuş şehidim. İlhan Esen Benim Naciz Vücudum Elbet Birgün Toprak Olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Ilelebet Payidar Kalacaktır Mustafa Kemal Atatürk Buradan da Hepinizin Cumhurriyet Bayaminizi Kutlarim Arkadaslar.. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Iki Yaralı Asker İkimiz yaralı askeriz artık Ve ikimiz de kaybettik bu savaşı Birimiz yüreğinden vuruldu birimiz sırtından Birimizde geç bir pişmanlık Birimizde acı bir gözyaşı Söyle kim artık kim yaralarımızı saracak Boşuna beklemek yarınları boşuna Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak İkimiz yaralı askeriz artık Kan kaybında aşkımızın tüm umutları Ve günlerdir komada… Hayatımızın o en bebek, o en çocuk duyguları İşte son nefeste sevdamız İşte mutluluğun ölüm fermanı Bir yol kalmadı artık yarınlara çıkacak Artık hiçbir şey ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak İkimiz yaralı askeriz artık Ve ikimizin gücü kalmadı artık savaşacak Bak üstümüzde koca bir bulut Elimizde ne cephane ne de umut En güzeli unut beni vefasızım unut! Görüyorsun gemimiz su alalı battı batacak Artık hiçbir şey ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak İkimiz yaralı askeriz artık Ve ikimizin bütün yolları kapalı Ve bütün köprüler koptu kopacak Ne bembeyaz ellerin kaldı ellerimi tutacak Ne masum gözlerin var artık yüzüme bakacak İşte üstümüzde göçmen kuşları, İşte içimizde hiç uçmayan ayrılık çanları Benim de gücüm yok artık her anı Böyle yaşayacak Ne yapsak boş acelecim boş… Artık hiçbir şey ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak İkimiz yaralı askeriz artık Ve ikimiz darmadağın, yıkık, perişan Birimizin yağmalanmış duyguları Birimizin kör topal artık bütün yarınları Ve işte aşkımızın son fotoğrafı Benim elimde teslim bayrağı Senin elinde ihanet madalyası Yıllarca hep böyle asılı kalacak Artık hiçbir şey ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak Ahmet Selcuk Ilkan Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 24 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 24 Nisan , 2008 ...Şehitlerimizin kemikleri sızlıyor Bugün Çanakkale Savaşları'nın 93. yıl dönümü. Binlerce kilometre öteden gelen Anzaklar, Ata'larını anmak için geliyor Çanakkaleye... Anzaklar, ölen Ataları için bir çıkartma düzenlediler. Anma görüntüleri için bölgede bulunan Kanal D Haber ekibi yürekleri sızlatan görüntülere sahne oldu. Şehitler Abidesinde bulunan Kanal D Haber öyle görüntüler ekranlara taşıdılar ki... Bu görüntüler, şehitlerimizin kemiklerinin sızladığını gösterdi. Ayrıca bizim şehitlerimize verdiğimiz değerinde ne kadar düşük olduğunu göstergesi oldu. Çanakkale savaşında, en şiddetli savaşın yaşandığı yer olan küçük Anafartalar'da dehşet görüntüler vardı. Şehit mezarlıkları görenleri şaşkına çevirdi. Çünkü şehitlerimizin kemikleri adeta yollara saçılmıştı. BÖLGE HALKI UTANÇ DUYUYOR Orada bulunan bölge halkı da bu durumdan epey utanç duyduğunu dile getirerek, "Şehit kemikleri bölgenin her tarafına saçılmış... İnsanların tüylerini diken diken eden görüntüler için yetkililere sesleniyoruz... " dediler. Kanal D Haber kameralarına yansıyan görüntüler şöyleydi, Bir şehit mezarından kemikler dışarıya çıkmış, bacak kemikleri ve kalça kemiği toprağın üzerinde. Baş tarafı ise çalıların altında kalmış. YETKİLİLERE UYARI! Kanal D muhabiri, eline yerde bulduğu bir şehit kafatasını alarak "Her adım atışımızda bir şehit kemiğiyle karşılaşıyoruz, lütfen şehitlerimize sahip çıkın" dedi. KÖPEKLER CİRİT ATIYOR Bunlar da yetmiyormuş gibi Anafartalar da şehitlerimizin kemikleri köpeklerin de oyuncağı olmuş... Mezarlıkların üzerinde köpekler resmen cirit atıyor... Başlık BU UTANCIN SAHIBI KIM ? Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 10 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 10 Eylül , 2009 Simidin İki Yarısı İlkokula başladığımız günü hatırladın mı Aynı sırayı kapmıştık koşarcasına Nasıl da sevmiştik birbirimizi Dost olmuştuk taparcasına Tanımadan bilmeden kimliğimizi Hangimiz simit alsak bölerdik orta yerden Yarısı senin yarısı benimdi Hastalansan bir gün okula gelmesen ya Yarısı paketlenir yarısı boğazıma düğümlenirdi Her şeyi böler paylaşırdık Artık simidin iki yarısı olmuştuk Simidin iki yarısı Hatırladın mı ? Cebimizdeki bozuklukları döker masanın üstüne sayardık Farketmezdi bende fazla sende eksik Oldu mu iki bilet parası,haydi sinemaya Film de kafamıza göre değildi ya 'Gönül Yarası' Olsun, biz yine giderdik.Maksat birliktelik... Hatırladın mı ? Resim öğretmenimiz 'Mum Boya' istemişti Kuru boyalar zaten harçlığımızı bitirmişti Bir kutu alıp da bölmüştük renkleri Ne farkederdi Birlikte boyamıycak mıydık resimleri Sen de saklar mısın hâlâ,atmamışım küçülmüşleri Bende siyahı,sende sarısı,kalemler... Kalemler bile simidin iki yarısı Hayallerimizi de paylaşırdık,hatırladın mı Ben de evlenecektim ileride sen de Benim kızım seninse oğlun olacaktı Çoktan takılmıştı isimleri de Dostça,kardeşçe sevmeyi öğreneceklerdi,kenetlenmeyi Daha dahası,bir simidi ortadan bölmeyi Kim bilir,severlerdi birbirlerini aşkla belki de evlenirlerdi Ne güzel hayallerdi Benim kızım senin oğlunun karısı,hayaller... Hayaller bile simidin iki yarısı Ne kadar oldu görüşmedik bilmiyorum kayboldun birden O günden beri simidin yarısı elimde yarısı boğazımda düğüm Ben şerefli bir görev aldım Orduda kızım büyümekte İsmi de kararlaştırdığımız gibi,ya sen Hep seni merak edip durdum,evlendin mi oğlun var mı Ta ki...Kanımı donduran o güne kadar o harekât gününe Savaş alanındaydık,senin elinde silah benim elimde silah Savaşmak zorundaydık bire-bir bırakmıştı kader Ölmek-öldürmek değildi beni kahreden Bir can borcumuz vardı,ha bugün ha yarın ödenecekti zaten Ne düşündüğünü bilememek ve öğrenememekti beni öldüren Kıpırdamadan duruyordun,bir heykelden farksız bir ölüden sessizdin Davranmaman şaşkınlık mı yoksa sevginin bedeli miydi,bir bilebilsem 'Davran' diyordum'Seni öldürmem için yüce bir sebebim var,ölmem için de' Vatan-Millet sağolsun Yine de istiyordum kendime ait bir sebebim olsun Tüm savaşlar sevgiyi kurtarmak içindir Ve şu anda öldürmek istediğim de Bir simidin bedeli sevgiyle ödenirmiş Bir sevginin bedeli ölüp ölüp dirilmekle 'Davran,seni bu şekilde öldüremem' Sesim dağlara çarpıp yankılanıyordu Öldürsem de ölmüştüm,öldürmesem de Ne Vatanıma ihanet edebilirdim ne de sevgine Belli ki sen de keskin nişancıydın ben de Yoksa gönderirler miydi bizi birbirimize Aynı anda karşılıklı iki kurşun ve iki beden Düşen Beyaz karlar üstüne Sızan Kanımız değildi Hani,lisenin köşesinde takıldığımız kafe vardı ya İçtiğimiz tavşan kanı çayların demiydi Cebimizden çıkan üç-beş kuruşu gördün mü Sende eksik,bende fazla,ne farkeder Tam iki bilet parasıydı Bu film de kafamıza göre değildi ya'Gönül Yarası' Olsun,maksat birliktelik,haydi sinemaya Hasretten açık kalan gözlerimizde son hayallerimizi gördüm Benim kızım senin oğlunun karısıydı Beyaz karlardan bedenlerimize yansıyan ışığı gördüm Güneşin sarısıydı Ellerimizde sımsıkı sarıldığımız ve gevşeyen avuçlarımızdan kayan Simidin İki Yarısıydı Duyuyor musun şimdi arkamızdan yalan yanlış zanlar Aynı anda ikisi ha,yanlış yargılayanlar Al eline kalemi,yazalım taşımızı Bende siyahı,sende sarısı Söylesin taşlar,söylesin yazgımızı -'Çekinmedim Vatan uğrunda öldürmekten' -'Kaçınmadım sevgim uğruna ölmekten' Kimdi bizi bize böylesine düşman eden Şüphesiz ki yaşarlar bir simidi ikiye bölmeden Yarısı sende yazsın,yarısı bende Bizi kim anlar,ancak zamanlar Bir simidi ikiye bölen zamanlar Zamanlar... Zamanlar bile Simidin İki Yarısı Simidin İki Yarısı. Zehra Birsen Yamak Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2009 Asker Ocağı Sabah kalk düzelt yatağını giy üstünü 15 dakika da Burası ana kucağı değil asker ocağı Bir saat boyunca mıntıka sonra işdimaya Burası ana kucağı değil asker ocağı Sabah kahvaltısı beş zeytin çay kaşar Öğle akşam yemekte değişik bir koku var Pilavları hiç karıştırma içinde taşlar Burası ana kucağı değil asker ocağı Akşam bot boya birde traş var Bir yandan soğuk bir yandan rüzgar Üst değiş saat on deyince herkes yatar Burası ana kucağı değil asker ocağı Yağmurda çamurda eğitim yapıyor Soğuk kış demeden çalışıyor Çamur içerisinde bıkmadan geziyor Burası ana kucağı değil asker ocağı Mektup bekliyor uzaktaki sevdiklerinden Nöbet tutarken türkü söylüyor içinden Yarini özlemiş belli oluyor gözlerinden Burası ana kucağı değil asker ocağı Anonym Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2009 Gelmedin Oğul Seni gelesin diye gönderdim askere Gittiğin yerlerden dönmedin oğul! Umudumu haberlerine bağladım Gelmedi, hayırlı haberin oğul! Kulaklarım hala telefonda, Ses vermedin, küstün mü oğul? Gözlerim kapıda girişini özledim, Gelmedin, gelemedin mi oğul! Gözlerimde yaş kalmadı, gel! Dudağımdan harf çıkmadı, gel! Kulağım sesine hasret kaldı, gel! Kalbimde sızın dağ oldu gel! Gelmedin oğul, görmedin gözü yaşlı, Beli bükülmüş ananı, hasta babanı, Elbiselerini koklayan ablalarını, bacını, Gel ŞEHİDİM, Gel melek yüzlüm gel! Gel, benim fidan boylum, Gel, anasının nazlı kuzusu, Vatanımın bekçisi, yüreğimin içi Gel seni bekliyoruz, seni özlüyoruz. Ömrüm senindir yeter ki sen gel, Nefesim senindir, yeter ki iste! Beni boynu bükük, kolsuz, kanatsız, Beni sensiz, evlatsız bırakma oğul! Gözyaşlarımı nöbete koydun oğul! Çadır kurdular gözpınarımın başında, Baba değişini, sarılışını özledim oğul, Soğuk taşları okşuyorum, alışamadım! Seni o kabristana yakıştıramadım oğul! Gülfüz SARIÇAM Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.