Zıplanacak içerik

Cumhurbaşkanı Sezer: "Çağdaşlaşma Yolundan Geri Dönülemez"

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye'nin Yolunun Aydınlanma ve Çağdaşlaşma Yolu Olduğunu Vurgulayarak, "Ülkemiz Bu Yoldan Geri Döndürülemeyecektir" Dedi.

 

 

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye'nin yolunun aydınlanma ve çağdaşlaşma yolu olduğunu vurgulayarak, ''Ülkemiz bu yoldan geri döndürülemeyecektir'' dedi.

 

Sezer, Ramazan Bayramı mesajında, tüm yurttaşların, Kıbrıs'taki soydaşların, Türk ve İslam dünyasının bayramını kutladı.

 

Cumhurbaşkanı Sezer, çocukların ve gençlerin çağdaş eğitim almalarına; aklın ve bilimin öncülüğünü kabul etmiş, sistemli düşünen, tartışan, üreten, barışa, emeğe, insan haklarına inanan, demokratik değerleri her şeyin üzerinde tutan aydın kuşaklar olarak yetiştirilmelerine özen gösterilmesi gerektiğini belirterek şunları kaydetti:

 

''Atatürk Cumhuriyeti'nin 83 yıllık aydınlanmacı çizgisine, temel değerlerine ters düşecek yaklaşımlardan uzak durulmalı, Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması öncelikli ödev olarak algılanmalıdır. Türkiye, kendisine dünyada saygınlık kazandıran, büyük atılımlar gerçekleştirmesinin yolunu açan, laik, demokratik, çağdaş bir ülke olma niteliğiyle gelişmesini sürdürecektir.''

 

 

 

"SAĞDUYULU OLMALIYIZ''

 

KAYNAK :

http://www.haberler.com/haber_531603.asp

Gönderi tarihi:

merhaba önce bayramını kutlarım..

 

Başka bir Başlık altında bu yazımı tekrar yazmiştim..

 

Maziye geri dönüş turları düzenlediğimiz de..

Cumhurresimizin Suriye''ye olan sevgisi bende şaşkınlık yaratmişti..

Bu kanıya nasıl vardiğima gelince..

Malumunuz Göreve İlk şeçildiğinin haftasın''da hemen Suriye''ye Gidip hafiz Essat'ın Cenazesin de el açip dua ettiler..Ayni şekil de Bir sonraki yılda tekrar ettiniz..

Düşündüm maziye geri dönüş turuma ara vermeden Suriye Bize yıllarca Kök söktürdü..

Ayrıca Hatay Vilayeti hali hazırda hala haritaları''nın için de yer almaktadıır..

Bunu Eleştirirken Tayyib Beg'i es geçmek olmaz tabi ki ABD''ye karşi Suriyeyi savunmasına anlam verememiştimm..

 

Suriye''ye atılacak TOkat yerine anlayamadığım neden mükefatlandırdılar..

 

Sonra Biri ben değiştim diyor ne kadar inandırıcıdır..Evet değişmiştir paranın Kulu olmuştur..

 

Cumhurreismizin söylemleri ile yaptıkları da kafami kariştirmiyor değilim..Atatürk Cumhuriyetini her fırsatta dile getiriyorsun ancak Bu cumhuriyete bu millete düşmanlık edenPKK''yı ülkesidne barındıran devlete karşi sempati duymasını anlayamıyorum..

 

Açıkçası Söylemlerine inanmıyorum inandırıcılığı yok Tıpki TaYyib Beg gibi...

 

 

SayGıLar..

 

Atatürk''ün Huzurundan Kovduğu Masonları 2005 yılında Köş''te ağirlayan bir Cumhurreis mi bize Çağdaşlaşmayı ögretecek..

 

Atatürk ''ün iiznde oldugunu söleyecek...

 

İnandırıcı değiL..

 

SayGıLar..

Gönderi tarihi:

İslam’a Düşmanlıkta Kim Daha Önde?

 

Papa İslam dinini ve Peygamberini “Vahşi ve Akıl Dışı” nitelerken, Ahmet Necdet Sezer ise “Dogma ve Boş İnanç” olarak değerlendirdi.

 

Hz. Muhammed (S.A.V)’e, Danimarka’da yayınlanan bir gazetenin yayınladığı karikatürlerle hakaret edilmesinin ardından, şimdi de Papa’nın Almanya’da yaptığı konuşmada peygamberi ve İslam dinini vahşi ve akıl dışı göstermesi bir kez daha gergin bir ortamın doğmasına ve bir çok yerde protestolara neden oldu.

 

Danimarka gazetesinin ve Papa’nın ********* hakaretlerine maruz kalan Müslümanların gösterdikleri tepkilerin doğallığı kadar, aslında mevcut süreçte doğallık sınırlarını zorlayan yerel tepkilerle de hemhal olduk.

 

Aşağıda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Eğitim yılının başlaması nedeniyle yaptığı açıklama’da ifadelendirdiği sözlerle Papa’nınkileri yan yana getirdik ve kendi kendimize sorduk; Papa, Batı’nın asırlardır “öteki” olarak gördüğü ve arasına hep o aşılmaz duvarları örmeye çalıştığı kesimlere yönelik olarak hıristiyan tarih algısının dışavurumu olan ifadelerle seslenirken ve bunlar sağcı-devletçi-Osmanlıcı-muhafazakar vb kesimlerin ortak reflekslerine malzeme olurken, aydınlanmanın dogmalarından aldığı “güven”le köhnemiş pozitivist, laik, maddeci ideallerini sosyo-politik ve kültürel alana nakşedenler, neden hiç olmazsa en az Papa kadar eleştiriye hak kazanmazlar?

 

Neden yıllardır hem teorik, hem de fiili bazda İslamı, Müslümanları aşağılayan, toplumun önemli bir kesiminin haklarını gaspeden, hukuk katliamlarıyla malul, düşünceye prangalar vuran, sadece İslam’ın hor gördüğü ve haram kıldığı unsurlara karşı değil, bizatihi tıpkı Sezer’in konuşmasında olduğu üzere İslam’ın temel kaynaklarına saldıran uslup sahiplerine de hadlerini bildirmeye çalışmazlar?

 

En basit ifadesiyle, Allah’ın emri olan başörtüsünü ‘bez parçası’ nitelemesine tabi tutup, temel yaşam kaynağımız Kur’an’ı ‘dogma’ ve ‘boş inanç’ olarak nitelendirme cüretini gösteren kişi, en az Papa kadar tepkiye layık değil mi?

 

‘Dış saldırılar’ hususunda Fatih’in fedaisi Kara Murat refleksiyle risk içermeyen “kimlikleri” kuşananların olması doğaldır. Doğal olmayan şey, yerli Jakobenler karşısında sürekli görmezden gelme ve dut yemiş bülbülü oynama tavrıdır.

 

İşte Papa’nın ve Ahmet Necdet Sezer’in İslam hakkındaki görüşleri;

 

Papa 16. Benediktus Konuşması

 

 

"Geçenlerde, engin bilgi sahibi bir adam olan Bizans İmparatoru 2. Manuel Paleologus ile eğitimli bir İranlı arasında Hristiyanlık ve İslam, ve ikisinin gerçekleri üzerine yapılan bir diyalogdan bir bölüm okurken de aklıma bu geldi.

"Bu görüşme belki de 1391'de, Ankara yakınlarındaki kış karargahında yapılmış. "Yedinci konuşmada imparator kutsal savaş konusuna değiniyor.

 

"Ayrıntılara girmeden, örneğin 'Kitap ehli' ile kafirlere yapılan muamele arasındaki farka değinmeden ve şaşırtıcı bir hışımla muhatabına çok temel bir konudan, dinle şiddet arasındaki genel ilişkiden bahsetmeye başlıyor.

 

"Diyor ki: 'Muhammed'in getirdiği yenilikleri bana göster. Orada yalnızca şer dolu ve insanlık dışı şeyler bulacaksın, tıpkı peygamberliğini yaptığı dini kılıç gücüyle yayma emrini vermesi gibi.'

 

"İmparator kendisini bu kadar açık ve güçlü bir şekilde ifade ettikten sonra, dini şiddet yoluyla yaymanın neden mantığa sığmadığını ayrıntılı biçimde anlatmaya başlıyor. 'Şiddet Tanrı'nın doğasına aykırıdır, ruhun doğasına aykırıdır' diyor.

 

'Tanrı kan dökülmesinden memnun olmaz' diyor, 'Akılcı davranmamak da Tanrı'nın doğasına uygun değildir. İnanç ruhtan doğar, vücuttan değil. Birisine inancını kabul ettirmek isteyen kişinin hitabeti güçlü olmalı ve şiddete, tehditlere başvurmadan başarılı bir şekilde mantık yürütebilmelidir."

 

A.Necdet Sezer:

 

Eğitim, kesinlikle devlet denetiminde ve gözetiminde, Atatürkçü düşünceden ve laiklik temelinden ödün verilmeden yürütülmelidir. Bu bağlamda, dogmalarla ve boş inançlarla çocukları ve gençleri etkileme amacı güden okulların ve kursların varlıklarını sürdürmeleri engellenmeli, çocuk ve gençlerimizin çağdaş bir eğitim alarak geleceğe hazırlanmaları konusunda toplum doğru bilgilerle yönlendirilmelidir.

 

(Haksöz-Haber - Çarşamba, Eylül 20, 2006)

 

 

 

Bu mudur çağdaşlaşmak???

 

sayGıLar..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.