Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 BARIŞ NEDİR SEVGİLİM barış nedir sevgilim biliyor musun bir köprü müdür üstüne gölgeler düşünce çöken halka açılamadan batan bir şirket iki savaş arasında verilen çay molası mıdır barış yoksa hurdacıya söylediği son sözler mi bisikleti vurulan bir çocuğun söyle sevgilim Einstein'ın Roosevelt'e yazdığı mektup mudur barış Lozan'dan gelen telefon mu Mustafa Kemal'e çöplerini bilimin süpürdüğü bir sokak mıdır barış yoksa söyle sevgilim de ki tünediği balkon uçuruma düşen yavru bir kuştur barış saatçiyi hapse attıkları için kurulamayan bir meydan saati ayağımızdaki paslı çiviyi bacağımızı keserek çıkaran bir melek de ki aptalların türküsü oyuna getirilenlerin ülküsüdür barış dişleri sökülmüş Asya kaplanıdır kapitalizmin sirkinde de ki sevgilim içine bayat pil konmuş el feneridir barış fosforlu izleridir bayrakların üzerinde gezen salyangozların barış düşsel beyaz buluttur bir kaleye çarpıp dağılan kör bir toplumun tehdit dolu yazılarla kirlettiği bir defterdir barış kendinde bulamayıp başkalarında aradığıdır insanın barış halkının üzerine devrilen bir devlettir zor dönemeçlerde açılmadığı için posta kutusunda ölen bir mektuptur barış patlayıp seyircileri öldüren bir futbol topudur son dakikada bunların hiçbiri hiçbiri değilse barış söyle sevgilim savaşın düş kurduğu yerlerde hangi yüzsüzün uydurduğu bi' sözcüktür şu dillerden düşmeyen barış Akgün Akova Alıntı
Φ Dreamer Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 cok guzel.... yaa... nerden buluyorsun bunları karcicegim.... Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2005 askimiz bir gun ucup giderse aramizdan sevgilim sirt cantali bir duman gibi bir melekle carpisan kelebegin kanadindan dokulen toz bir caglayanda suruklenen bir dal parcasi gibi istemedigimiz yerlere giderse askimiz sevgilim yalnizca kanatlarina guven kendi yarattigimiz boslugun ucunda siki siki tuttugumuz bir kapi koludur yasam ve ask, en derin kuyumuza dusen keman yurudugumuz yollar daralirken cokerken altimizdaki merdivenler sevgilim yalnizca kanatlarina guven sevdalilar bilir bir kus yagmurudur ilkbahar sevmeyi beceremeyenlerin koydugu yasaklar cozulup gider cocuk golgelerinde yazin ve agzimizin icinde dagilir ask sapsari bir seker gibi erirken sonbahar bitmeyen bir kistan soz acilirsa sevgilim sevgilim yalnizca kanatlarina guven elimi uzattigimda sana gemileri gostermek icin dumende kan kokusuyla bayilmis bir kaptan atesin yuregine suruklenen bir ulke ufukta ve cekirge suruleri yolcu bavullarindan cikan sevgilim dokulurken tuyleri savas ucaklarina carpan guvercinlerin her gun degisen atlaslarin icinde tara saclarini ve yalnizca kanatlarina guven gotururlerse bir gun beni ellerim iplerle bagli siirlerimin bilmedigi yerlere ve hic kimsenin alnimdan firlayacak gocmen bir kus gibi dur dunyanin paslanmis sirtinda ve bensizlige havalanirken korkma sevgilim sevgilim yalnizca kanatlarina guven Akgün Akova Alıntı
Φ mizyal Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2005 Ateş ve su Ates bir gün suyu görmüs yüce daglarin ardinda sevdalanmis onun deli dalgalarina. Hirçin hirçin kayalara vurusuna, yüregindeki duruluga Demis ki suya: Gel sevdalim ol, Hayatima anlam veren mucizem ol... Su dayanamamis atesin gözlerindeki sicakliga al demis; Yüregim sana armagan... Sarilmis atesle su birbirlerine sikica, kopmamacasina... Zamanla su, buhar olmaya, ates, kül olmaya baslamis. Ya kendisi yok olacakmis, ya aski... Bastan alinlarina yazilmis olan kaderi de yüregindeki kederi de alip gitmis uzak diyarlara su... Ates kizmis, ates yakmis ormanlari... Aramis suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmis, suya varmis yolu Bakmis o duru gözlerine suyun, biraz kirgin, biraz hirçin. Ve o an anlamis; askin bazen gitmek oldugunu. Ama gitmenin yitirmek olmadigini.... Ates durmus, susmus, sönmüs askiyla. Iste o zamandan beridir ki: Ates sudan, su atesden kaçar olmus.. Atesin yüregini sadece su, Suyun yüregini Sadece ates alir olmus... Alıntı
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2005 yaşamın çıkmaz sosklarında yürürken, bir kuyruklu yıdıza çarpmaktır aşk.Söylendikçe bizim olan bir şarkıdır.Tene dağılan mıknatıstır,isteğin masalıdır.Uzun bacaklı bir yaban hayvanıdır aşk.En derin kuyumuza düşen kemandır.Dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran.Aşk yasemin kokan bahçeleri ve ateşböceklerini bir arada anımsamaktır.Çocuk kalmışlar derneğine üyedir aşk.Kente kanadı kırık melekler yağdırır.Aşk ilkyardım çantası olmak dalgakıran olmaktır.Kırık camlara sevdiğinin adını yazmaktır iki kişinin bildiği bir dille.Aşk sevenlerin yüzlerinde tahtlar devirir.saraylar yıkar.Bilgisayarları eritir.oyuncak mağazaları için soygun planları yapar.Aşk öpüşen çiftleri alkışlama ekipleri kurdurur sevilenlere.O uzun saçlı bir yıldızdır,yüreğin içinde taranır. Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açıklanabilir ancak. AKGÜN AKOVA Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.