Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 19 yıl Bir erkegin düsünsel yetenegi, estetik birikimleri ne olursa olsun, hayatta durdugu kat, içine dogdugu kattir, tanidigi ilk kadinin, annesini onu biraktigi kat. Giyim zevkinin bulunmadigi bir bahçede dogduysaniz giyim zevkinizin gelismis oldugu bir bahçeye sizi ancak bir kadin götürür, sofralarini inceliklerle donatilmadigi bir katta dogduysaniz, incelikli sofralarin bulundugu kata sizi götürecek olan da bir kadindir. Birlikte oldugunuz kadin degistiginde, degisen yalnizca bir kadin degildir, hayatin neredeyse bütünü degisir, bir baska kata, bir baska bahçeye geçersiniz, orada hersey farklidir. Dinlediginiz müzik, okudugunuz kitap,yediginiz yemek, gittiginiz yerler, bulustugunuz arkadaslar, hatta taktiginiz kravat bile degisir. Bir erkegi hayatin içinde kadinlar gezdirir, hayatin katlari arasinda kadinlar dolastirir. Zevkli bir kadina rastlarsaniz zevkiniz, bilgili bir kadina rastlarsaniz bilginiz, esprili bir kadina rastlarsaniz espriniz, zeki bir kadina rastlarsaniz zekâniz gelisir; yeni huysuzluklar, kaprisler,kavga nedenleri, acilar da ögrenirsiniz. Hayat, kutsal kitaplarda anlatildigi gibi kat kattir; Babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. Bir terastan bir terasa sizi kadinlar götürür. Ve,bugün durdugunuz teras, seyrettiginiz manzara, gördügünüz hayat,yaninizdaki kadinin terasi, manzarasi, hayatidir; hayatin hangi katinda durdugunuzu, yaninizdaki kadinin durdugu kat belirler. Hayatiniz, seçtiginiz kadindir. 'BİR KADIN DEĞİL BİR HAYAT SEÇERSİNİZ ÇÜNKÜ' netten
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 19 yıl MİLLEYET GAZETESİNDEN TUBA AKYOL'UN KADINLARA DAİR YAZISINI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM BENDE......Kadın çiçektir ve de masadırKüçükken erkeklik organi kompleksim (Erkekllik organi envy-Electra kompleksi / Freud) vardı. O günlerde ayakta işemek için harcadığım enerjinin azıcığını şu hayatta bir şey olmak için harcasaydım, ihtimal o şey olurdum. Ancak olmak istediğim o şeyin ne olduğunu bir türlü bulamadım. Bulamayınca o şey olamadım. Olamayınca, olduklarımla yetinmeye karar verdim.Kadın olmanın kötü ya da iyi olmadığını, kadın olmak için kadınca olduğu düşünülen hareketleri taklit etmem gerekmediğini, zaten bir kadın olduğumu, yazılı ve sözlü tarihin aktardığı gibi olmasam da kadın olmaya devam edeceğimi bu esnada fark ettim. Bakınız, bir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü daha geldi geçti, ben hâlâ kadın olmaya devam etmekteyim.Kadın olmak; tıpkı masa, sandalye, iğne ya da kayık, kalorifer kazanı, bardak altlığı, çay kaşığı ya da kedi, köpek, orangutan, papağan ya da erkek olmak gibi... Nasıl masa denince herkesin aklına farklı bir form, yuvarlak ya da kare ya da dikdörtgen, dört ayaklı ya da tek ayaklı, ahşap veya cam bir masa geliyorsa, kadın da öyle işte. "Kadınlar çiçektir" değil yani; kadınlar, kadın dendiğinde aklınıza gelenler kadardır."Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?" (Erkekler yazdıkları bütün mektupları gönderiyorlar mı?), "Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten" (Biz farklı gezegenlerin insanlarıyız, Dünya’da buluşalım Nalan...) gibi muhtelif kitaplar kılavuzluğunda kadın ruhunu keşfettiğinizi sanıyor, kadın dendiğinde bu kitaplardan ve kadın- erkek dergilerinden arak cümleler beyninize hü*** ediyorsa eğer; siz gördüklerinizi, yaşadıklarınızı muhakeme ederek değil, başkalarının yargılarıyla bakıyorsunuz demek ki kadınlara. Yani bir nevi dezenformasyon kurbanısınız.Kadınlar ince, narin, kırılgan (mıymıntı, ağlak?) yaratıklardır. Kadınlar aşk için doğar, aşk için yaşar, aşkı arar, bulunca sarar sarmalar (nefes aldırmaz, boğar?), fedakar (başınıza kakar?), vefakar ve cefakardır. Kadınlar şudur, budur, peki aslında nedir? Kadınlığın bir formülü mü vardır? Bir davranış kalıbı mı vardır? Masaların kullanım, tasarım ve malzeme zenginliğine itiraz edilmezken, kadını herkesin zihninde benzer bir yere yerleştirmek için bu çaba niyedir?Şu çaba niyedir mesela?Şizofren bilim adamı John Nash’in hayatından esinlenilerek çekilen "Akıl Oyunları" filminde, gerçek hayatta şizofreni teşhisinin ardından kocasını terk eden Alicia acayip bir değişim geçirerek fedakar / vefakar bir kadına dönüştürüldü. Niye? Çünkü kadınlar, bir sevdiler mi pir sever, hastalıkta kocalarını bırakıp gitmezler. "Ayol bu adam bir şizofren, hayal dünyasında yaşıyor, hayallerine ara verdiğinde bilimle uğraşıyor, benim de canım var, ben de insanım, gideyim ben de kendi hayatımı yaşayayım" demezler.Böyle diyen bir kadın, bunca yıldır üzerimize yağdırılan kadınlık bilgisine aykırıdır. Bu yüzden böyle bir kadın ancak defolu, yani kötü olabilir. Ve ancak filmin sonunda cezasını buluyorsa senaryoya sızabilir. Yoksa senaryo değiştirilir, defo giderilir. Böylece empati kurabileceğimiz bir film / dünya yaratılır.Hande Ataizi şu sıralar dizi çekimlerine geç gidiyormuş, bütün ekiple papaz olmuşmuş. Bu bir haber. Peki niyeymiş? Haberi takip eden yorum şöyle: Çünküymüş; o çok aşıkmış, evlenecekmiş, kadınlar aleminde adet olduğu üzere kendini aşka kaptırmış, işi gücü gözü görmez olmuş.Nereden biliyorsunuz? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Kim öğretti size "aşık kadın" ve "işe geç kalıyor"u toplayınca "kadın aşık olduğu için işe geç kalıyor" sonucuna ulaşabileceğinizi? Belki böyledir ama belki de böyle değildir. Belki de bu masa, sizin evinizdeki masaya benzememektedir.
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 19 yıl 'BİR KADIN DEĞİL BİR HAYAT SEÇERSİNİZ ÇÜNKÜ' doğru söze ne hacett ona göre seçin beyler
Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2005 19 yıl BeN SeÇiLMeM SeÇeRİM seninde IQ yüksek sevdim seni dogrudur kadınlar secer ama erkekler bunu hec anlamaz janem
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.