Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

KONUŞSAM SESSİZLİK SUSSAM AYRILIK

 

resmin rehindir gurbetimde

gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba

ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin

 

alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana

sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına

konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana...

 

ve akşam, bir kez daha

saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara

“bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır”

 

çekmiyorsun!

 

akarsuları imrendiren yüzün de

sabahçı kahveler de biliyor

görüşmeyeli yorgunum

yıkık kentler kanadı sevinçlerimle

görüşmeyeli ya sen nasılsın

adım, adresim durur mu defterinde?

şimdi siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim

beynimde iklimsiz papatyalar

ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde

 

sokakların gün batınca neden boşaldığını

ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum

konuşsam: sessizlik/gitsem: ayrılık

 

sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne

al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara

gurbetini rehnetme özlemimde…

 

YILMAZ ODABAŞI

Gönderi tarihi:

SAKLA YAMALARINI KALBİM

 

ne gül

ne yarın!

 

gül,

küle karılmış günlerin tortusunda

yarın,

vurulmuş yatıyor bugünün avlusunda

 

sakla yamalarını kalbim...

 

insanlar büyüdükçe günler kısalırlar

günlerimiz gibi aşklarımız da

yittikleri duraklarda kalırlar

 

sakla yamalarını kalbim...

 

kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla

yürü, arkana bakma, ama umursa

bazen anılara en çok yakışan elbise

birkaç damla gözyaşıdır unutma...

 

YILMAZ ODABAŞI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SAVRUL GEL

 

“eksikliğim çoktur ben de bilirim

“eksiklikle kabul eyle gel beni”

-Pir Sultan-

 

ılıklığımı seriyorum gökyüzü çıplaklığına bölüş gel

dola gel saçlarını sabahlarıma

iner yol, sokulur gece uykularına bozkırların

yolları ve uykuları tüket gel a gülüm savrul gel

soluğuna sarıl rüzgârlarımın

 

beni böyle darmadağın uykularda buluyorsun

üşüyorum sarıyor, seviyorum gülüyorsun

beni böyle temmuz sabahlarına dolayıp gülüşünle

gölgelere

gölgelere koyverip gidiyorsun

dön de gel a gülüm sırılsıklam sevdalara dol da gel!

 

şu benim yosunsuz, kumsalsız kıyısızlığım

ak da gel

ak da gel!

 

darmadağın akşamlarda umutlar bulacaksın

sırılsıklam hüzünlerde öksüz sevinçler

karanlığı tüket a gülüm umutları topla gel…

 

YILMAZ ODABAŞI

Gönderi tarihi:

DEFOLU ÇIKAN HAYAT VE İYİ YÜREKLİ ÇOCUKLAR

 

I

uzun boylu ağrılara atıldım

sokaklarda

hırçın rüzgârlara katıldım

iyi yürekli çocuklar sessizce

büyümekte

“dünyanın şavkı kendine,

efkârı bize mi?” demekte;

kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte

kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara

düşmekteydiler

uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler...

 

iyi yürekli çocuklar

günlerin rahmine yaslarken düşlerini

bazen apansız ölmekte

ölmekteydiler...

 

ama şalvarları gül desenli döne’ler

yeniden dillenip döllenmekte

doğrulup yeniden dillenmekte

ve sokakların, a(damların), kedilerin üstünden

rüzgârlar esmekteydiler...

(gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “püsküvit”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... iyi yürekli çocuklar düzineler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler... hep aynı nakaratta köhne bir hayat...)

sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler

ve her aşkın künyesine bir gün

dökülen küller...

 

sonrası pazaryerleri: patates, pırasa vs.

taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da

bu ay da sürüm sürüm

turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda

 

defolu çıkmış hayat

kimin umurunda!

 

II

kimin umurunda

yeni donlar giyen eski kadınlar

ve bilumum “öteki”ler

dolup boşalan kültablaları

bozuk sifonlar

****** adisyonlar

ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar

 

kimin umurunda

buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı

ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder...

 

/sürerken ıssızlığın ödül töreni

sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../

 

III

“-vay anasını bu maçı da alamadık abiler

ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler!”

 

iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte

en pahalı düşleri dolara endeksleyip

en ucuz pazarlara sürmekteydiler

sonrası aşkın

ve şarabın şanına düşen gölgeler...

 

gölgeler

kimin umurunda?

yoruldu yorgunluk da

aşk bir yana, düş bir yana!

 

paranın sultası düştükçe

düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya

her şey hızla ayrışmakta

üstelik gün ortası, ışıkta!

 

her şey pazar

ve karmaşa...

/sürerken ıssızlığın ödül töreni

sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../

IV

iyi yürekli çocuklar sessizce

o aşınmış saçaklarda, yollarda

ısrarla yanlış atlara binip

ısrarla düşmekteydiler...

 

-yok yoluna geçti geçen günler

..k yoluna kaldı kalan günler geride

bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler?

camları buğulu bir genelev odasında

vizite fiyatına...

 

solarken

gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar...

 

V

sürerdi

yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat

“bu maçı da alamazken abiler”

iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte

büyüdükçe kirlenmekte

kirlendikçe ölmekte

öldükçe bilmekte

bildikçe acımakta

acıdıkça görmekteydiler

ki her fırtınadan ve anıdan geride

herkes figüran

yaşamın sahnesinde...

 

sahnesinde

yaşamın

kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler

minibüslerde demlenmiş ter ve çürük sperm kokusu

sahnesinde

aşklarla rus ruleti

ve tel kaçıran çorapların kederi...

 

sahnesinde

brüt bir yaşam

net bir ölüm

 

(bırak rezil gündüzleri

geceye yaslan gülüm!)

 

VI

iyi yürekli çocuklar o mahallelerden

düzineler halinde geçmekteydiler...

uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler

 

-işte bu vuruşlar sürdükçe

maç mı alınır ulan sayın abiler

ipne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler!

 

aşkta

düşte

işte

birer

birer

inerken

beyaz

bayrakları

 

/bizim çocuklar,

bütün maçlarda yenildiler.../

 

YILMAZ ODABAŞI

Gönderi tarihi:

VAR GİT ARTIK

 

buralarda gece uzun

gün ışığı yakındır

var git artık

bakma ardına

ölüme fazla sokulma ama

düşün ki

mevsim rüzgarlarının savurduğu

bir orman insan

sev onu, sokul, konuştur

doludur fazla üstüne varma

 

hep susmak

susmak...

yetmiyor bazen

işte bu yüzden

bütün ışıkları yanmalı yeryüzünün

ozanlar her şeyi anlatmalı

 

var git artık

acıyı aşındırma

tut

ve at sevdaya uzayan çağlayana

 

 

KİRALIK KEDER

 

dicle kadar kurudum

ne sustum ne konuştum

çöplükte bir gül gibi

 

böyledir savruluşlar

 

ben yaktım yangınımı

ben inledim, ben izledim

ölüm, seni gözledim

 

ömrümde çırpınışlar

 

şimdi kim anlar beni

soğuk hayat, soğuk duvar

sıcak birşey özledim

 

kalmadı başlangıçlar

kalmadı başlangıçlar…

 

YILMAZ ODABAŞI

Gönderi tarihi:

DIŞARDA ÜŞÜYEN HAZİRAN KALBİMDE HAZAN

 

“uygarlık ve barbarlık kardeştir.”

-Havel-

 

dünya sığmıyor insana havel

yüzlerdeki, yüreklerdeki maske

parada kir, suda klor, havada nem

yüksek borsa, alçak basınç

ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler

 

/insan, sığmıyor insana havel!/

 

ve her şey:

şey!

mesela o takvimler, o günler

her biri şimdi kim bilir neredeler

yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler

bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler

bize kalan kurt kapanı sözleşmeler

ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler

 

oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır havel?

biz bu kentlerde

bu ömürlerin gecelerinde çürüsek bile

şimdi eski dağlarda vakur bir şafak yırtılmaktadır

ve dışarıda üşüyen bir haziran

kalbimde yılların tufanından artık bir hazan

 

(kalbimde hazan

ve şairdir elbet

sözcüklere rus ruleti oynatıp yazan!)

 

dışarıda üşüyen bir haziran

kanımda nikotin cehennemi

kısa kibrit uzun duman

yaan!

yine yaan! yine yaaaan!

yan ki yangınlar bile yansın

haklıdır içindeki abdal bırak ağlasın...

bırak ağlasın artık gündüzlerin ışığında aşk

gecelerin sularında yakamozlar yok

ve kuşlar konsun diye gerilmiyor balkonlara

çamaşır ipleri

duyuyorsun işte şiir de yazıyorlarmış iğfal şebekeleri(!)

 

dışarıda üşüyen bir haziran

dışarıda aşksız aşk, aids, hepatit b

dışarıda hormonlu sevinçler, kokmayan güller

viagra cinsellikler, çıldırtan günler!

 

ve dışarıda dostluğun, puştluğun kolunda gülümsemesi

ama öğrendim karanlıklardan ışık destelemeyi

ve baka baka irkilmiş gözlerine hayatın

inatla!

inatla gülümsemeyi

öğrendim içimdeki abdalı hünerle gizlemeyi...

 

(herkes fanusuna asmış kendini

bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri...)

dışarıda üşüyen bir haziran

dışarıda öldü insan

öldü insan

hiçbir kitaba yakışmadan!

 

ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi

her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi

 

bu yüzden her şey:

şey!

havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan;

hepsi bu işte basit, olağan

her şey şey’dir; inandıklarımızdır belki de yalan

abarttığımızdır,

kül’dür herkesin payına kalan...

 

YILMAZ ODABAŞI

Gönderi tarihi:

EY HAYAT

 

(ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın

aslında yokum ben bu oyunda

ömrüm beni yok saysın…)

 

yaşam bir ıstaka

gelir vurur ömrünün coşkusuna

hani tutulur dilin

konuşamazsın!

 

tırmandıkça yücelir dağlar

sen mağlupsun sen ıssız

ve kalbinde kuşların gömütlüğü

tutunamazsın…

 

eloğlu sevdalardan dem tutar

aşk büyütür yıldızlardan

yasak senin düşlerin

dokunamazsın...

 

birini sevmişsindir geçen yıllarda

açık bir yara gibidir hâlâ

hâlâ ne çok özlersin onu

ağlayamazsın...

 

yolunda köprüler çürür

sesin, sessizlik sanki bir uğultuda

savurur hayat kül eyler seni

doğrulamazsın!

 

yapayalnız bir ünlemsin

dünyayı ıslatan şu yağmurlarda

herşey çeker ve iter

anlatamazsın...

 

yaşam bir ıstaka

gelir vurur işte ömrünün coşkusuna

sesinde çığlıklar boğulur ama

bağıramazsın…

 

sonra vakt erişir, toprak gülümser sana

upuzun bir ömrün ortasında

ne hayata ne ölüme

yakışamazsın!

 

yazdırmalısın mezar taşına:

ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın

aslında hiç olmadım ben bu oyunda

ömrüm beni yok saysın…

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.