Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Spinoza için esas olan dünyâyı ussal bir biçimde açıklamadır. Onun bu açıklamasında çokluk birliğe indirgenir ve yine oradan çıkarsanır. Bu nedenle Spinoza’nın bilgi kuramı görüşleri ontoloji görüşleriyle iç içe: Spinoza varlığın belirli bir bütünsellik içinde olduğunu düşünür ve ‘tanrı ya da doğa’ der; varlığı töz (substantiam) kavramından hareketle açıklamaya çalışır. Töz tanımını Etika’da buluruz: Spinoza’nın dilinde töz kendinde olan ve salt kendisi yoluyla kavranabilendir (Etika, Birinci Kitap Tanım: 3). İmdi tanrıdan başka bir töz vârolamaz ve kavranılamaz. Eğer olsaydı tanrıyla aynı doğada olan başka bir tanrının vârolduğunu ve onu sınırlandırdığını kabûl etmemiz gerekirdi ki bu saçmadır. (Etika, Birinci Kitap Önerme: 14)

 

Spinoza’ya göre tanrıya ancak tözün kiplerinin bilgisi aracılığıyla ulaşılabilir. İmdi Spinoza’nın dilinde kip tözün değişikliklerine/duygulanımlarına ya da kendi kendisine değil; başka bir şeyde vârolan ve bu şey aracılığıyla kavranılan şeydir (Etika, Birinci Kitap Tanım: 5). Bir kipin nedeni başka bir kiptir ve bu nedenler zinciri töze gelir dayanır. Teklerin varlığıyla ilgili olarak söylenenler de önünde sonunda tanrıyla (da) ilgili olacaktır; çünkü onlar tek bir töze âit; fakat farklı perspektiflerden dile getirilen yargılardır. Vârolanlar birer kiptir ve onları olanaklı etkilenimlerle biliriz. Vârolanlara ilişkin olarak insanın bilebildiği öz nitelikler uzam ve düşüncedir. Spinoza’nın dilinde öz nitelik ise anlama yetisinin tözün özünü oluşturan şey olarak algıladığı şeydir ve salt uzam ve düşünce insan bilgisine açık iki öz niteliktir. Başka deyişle vârolanlara uzam ve düşünce olmak üzere iki farklı perspektiften bakmak mümkündür. Her iki perspektiften de yine aynı tözün farklı görünümleriyle karşılaşırız.

 

İmdi Spinoza’nın bilgi kuramı görüşleri böyle bir ontolojik temele dayanır. Bu görüşlerini de daha çok İnsan Anlağının İyileştirilmesi Üzerine’de (Tractatus de Intellectus Emendatione) buluruz:

 

Spinoza süjeyi bilme ediminde başat bir konuma yerleştirir. Nitekim insan türünün her türlü ilkeyi keşfedebilme yetisine sâhip olduğuna; fakat her tek bireyin bunları keşfedebilecek bir donanıma sâhip olması gerektiğine inanır. İmdi donanım sâhibi insan vârolanların gerçek bilgisine götüren yolu ve kurallarını araştıran ve bulan insandır. Bilgi kuramının ve bilginin temel işlevini de tanrının bilgisine ulaşma olarak görür ve vârolanların tanrının (ya da tözün) kendi özü gereği kendini açığa çıkartması veveya kendini gerçekleştirmesiyle varlık kazandığına inanır. Vârolanların ideaları tanrıdadır; tanrı kendini açığa çıkartırken bu idealara göre eylemde bulunur. Onun bilgisine ulaşıldığında ideaların bilgisine de ulaşılır. Ne var ki tanrıyı bilmek kolay değildir; ilk önce anlağın iyileştirilmesi gerekir. Spinoza anlağı iyileştirme çabasını etikle aynı pota içinde eritir. Spinoza’ya göre tanrının bilgisine ulaşmak için belirli bir yaşam ilkesine sâhip olunmalıdır; ancak bu ilke deneyimle kazanımlanamaz; çünkü o, yaşamda sık sık karşılaşılan herşeyin boş ve anlamsız olduğunu gösterir. Bu nedenle Spinoza kendini başka bir yoldan bu ilkenin arayışına adar ve şunlarla karşılaşır:

 

Spinoza’ya göre insanlar arasında üç şey vardır ki bunlar en yüksek iyilik olarak adlandırılır: zenginlik, ün ve duyusal hazlar. Anlak bu üçü tarafından öylesine karıştırılır ki neredeyse onlardan ayrı bir iyilik üzerine düşünemez olur. (age. syf: 58) Nitekim bunlar insanların yıkımına neden olur (syf: 59). Bu yıkımdan uzak durmak ve dolayısıyla tanrının bilgisine ulaşmak için anlağı iyileştirme hakkında önerdiği kurallar insanları daha mutlu kılacak ve ideâl bir toplum düzeni de bunlara göre yaşamını sürdüren insanlar sâyesinde tesis edilecektir (syf: 60). Bu kurallar aynı zamanda bilimlerde ve her türlü bilgisel etkinlik için de geçerlidir. İmdi gerek bu alanlarda görev yapanlar kendi nesnelerini salt insansal bir erekle irdelerken gerekse bu bilgiye ulaşmak isteyenler şu üç temel kuralı gözeterek iş yapmalıdır: her defâsında salt çoğunluğun anlayabileceği kavramlarla konuşmak, hazlara kapılmaktan uzak durmak ve yaşamsal gereksinmelerini karşılamak için gerekenden fazlasını beklememek. Bu kurallar yerine getirildiğinde yukarıda betimlenenler gerçekleşecek ve kişiler donanım sâhibi kişiler olacaktır. Bu da onlarda tanrı sevgisini açığa çıkartacaktır. Öte yandan bu kurallar aynı zamanda bilgikuramsal çalışmalar için de geçerlidir.

 

Spinoza’ya göre anlağın iyileştirilmesinin ardından kazanılacak bilgiler özsel bilgilerdir. Ancak tüm bilgiler bu türden değildir. Nitekim Spinoza bilgi türlerine ilişkin bâzı ayrımlar yapar, ilk önce imgelem ile algıyı birbirinden ayırır. Doğruluk sorunu hakkında dile getirdiği çözüm önerisi de bu ayrımdan bağımsız değil: Spinoza’ya göre bir şeyi doğrulamak ya da yanlışlamak için imgelem değil; ancak algılar devreye girebilir; imdi doğruluk upuygunluktur ve bu da ancak algılarla sağlanır. Bilgi türleri hakkında konuşmak için de öncelikle algı türlerini incelemek gerekir. Böylelikle Spinoza algı türlerini algının kaynağına bakarak dörde ayırır, bunlar: söylentiden doğan algı, rastlantısal deneyimden doğan algı, çıkarımlardan doğan algı ve özün kendisinden doğan algı. Söylentiden doğan algıyla örneğin doğum günümüzü, rastlantısal deneyimden doğan algıyla örneğin öleceğimizi veya yağın ateşi beslediğini suyun ise söndürdüğünü, çıkarımlardan doğan algıyla örneğin beden ile ruhun insanda birleştiğini veya bulutlu bir günde yağmur yağma olasılığının daha yüksek olduğunu ve özün kendisinden doğan algıyla da örneğin iki ile üçün toplamının beş ettiğini öğreniriz. (syf: 62-3) İmdi bunlar Spinoza’ya dört tür bilgi olduğunu düşündürür, bunlar: söylenti bilgisi, deney bilgisi, çıkarımsal bilgi ve özsel bilgi. Ne var ki Spinoza, Etika’da üç tür bilgi olduğunu savunur, bunlar: bulanık deney bilgisi, akıl bilgisi ve özsel bilgi. Görünen o ki bu üçlü ayrımı daha sonra biraz inceltir.

 

İmdi Spinoza bu algı türlerinin eleştirisini yaparak ilk üç algı türüyle salt sıradan bilgilere ki onlar yetersiz bilgilerdir; fakat özün kendisinden doğan algıyla gerçek bilgilere ulaşılacağını iddiâ eder. Söylentiden doğan algıları belirsiz bulur, rastlantısal deneyimden doğan algıların ise ancak doğa hakkında konuşulduğunda salt ilinekleri algılamada ve sınamada bir işe yarayabileceğine inanır. Çıkarımlardan doğan algıya gelince: o, vârolanların özü hakkında hiçbir şey yansıtamaz. İmdi salt özün kendisinden doğan algıya güven duyulmalıdır.

 

Bu noktada şu soru sorulabilir: Spinoza’ya göre çıkarımsal bilgi hem sıradan bir bilgidir hem de Spinoza’nın ontolojisi bu bilgilerle iş görür ki bu bir çelişki değil midir? Değildir: Spinoza’nın bilgi kuramında iki tür çıkarımsal bilgi vardır: bunlardan bir tânesi salt günlük hayâtı sürdürebilmek için yapılan gündelik çıkarımlar aracılığıyla kazanılan bilgidir. Yukarıda verilen bir örnek; yâni bulutlu bir günde yağmur yağma olasılığının daha yüksek olduğuna ilişkin bilgi çıkarımların bu türü aracılığıyla kazanılan bilgilere örnektir ve bunlar sıradan bilgiler kategorisine girer. Öteki çıkarımlar; yâni felsefece girişilen işlerde kullanılan felsefî çıkarımlar aracılığıyla ortaya başka türden bir çıkarımsal bilgi konur ki Spinoza’nın ontolojisinde yer alan çıkarımsal bilgiler bu türendir. Bunlar arasındaki fark da çıkarımlarda kullanılan öncüllerin kaynağı ve yapısı arasındaki farktan gelir. Nitekim felsefî çıkarımlarda kullanılan öncüller tanrı sevgisiyle dolu bir anlığın tamâmen sezgisel bir yolla edindiği bir ilkeye -Spinoza için bu ilke: tanrı ya da doğa ilkesidir; başka deyişle özsel bir bilgiye dayanırken, gündelik çıkarımlarda kullanılan öncüller taşıdıkları bir tür empirik bilgi olma özelliğinden dolayı başka bir kategoridedir.

 

İmdi Spinoza algı ve bilgi türleri ayrımı yapmakla kalmaz, aynı zamanda da bu ayrıma denk düşen bir bilme düzeni olduğunu savunur ve şuna hükmeder: donanım sâhibi insan bu düzenin yapısını bilen ve bu düzen içinde özsel bilgiye ulaşan insandır. Nitekim bu insan diğer bilgi türlerini geride bırakarak özsel bilgiye ulaşmış ve bu bilgi türünün diğerlerinden olan farkını kavramıştır.

 

Spinoza’ya göre tüm bilgiler vârolana ilişkin bilgilerdir; vârolmayanın bilgisine sâhip değiliz. Vârolanlar da bilgiler gibi birer algı nesnesidir. Ancak bu, vârolanlar ile bilgiler arasında bir ayrım yapılamayacağı anlamına gelmez. Öte yandan vârolanların kendisi ile ideaları arasında da fark vardır. Nitekim vârolanların kendisi olumsaldır; ancak ideası ise kişiye bağlı değildir; onlar kişi olmadan da vardır, ideaların yurdu tanrının zihnidir. (syf: 65) Ancak bu olumsallık, skeptik türden bir kuşkuculuğa imkân veremez. Bu kuşkuculuk bilimlerde bir işe yarayabilir; ancak vârolanların kendisi hakkında savunulduğunda kişileri büyük açmazlara sokar: özsel bilginin farkını anlamak için diğer bilgilerin dolayımından geçilmeliydi ve bu bilgilerin olanaklı koşulu da hakkında oldukları vârolanlardı; ne var ki skeptik kuşkucular bu olumsallıktan dolayı onlara ilişkin hiçbir bilginin olanaklı olmadığını savunur. Oysa ki Spinoza’ya göre bu aslâ kabûl edilebilir değildir. (syf: 69)

 

Spinoza’ya göre anlak kimi ideaların bilgisine doğrudan, kimilerininkine de çıkarımla sâhip olur (syf: 88). Donanım sâhibi insan tanrının bilgisine ulaşıp ideaların bilgisine de sâhip olacaktır ve insanın ödevi budur. Böylelikle Spinoza ontoloji, bilgi kuramı ve etik arasında böyle sıkı bir ilişki kurar ve insanın bu ödevinin gerçekleştirilmesi için anlağı iyileştirmek üzere neler yapılması gerektiğini araştırmayı ve anlatmayı kendine misyon edinir.

 

***

 

Gün Dönümü I; Amor Fati’den

  • 2 yıl sonra...
Gönderi tarihi:

Spinoza'nin yeri cok ayri sanirim bende.

Optik camlari yontarak gecinen, ve bunun arkasinda insanlarin varolusunu baska bir cerceveden savunan ender filozoflardandi diyebiliriz.

Tanri'yi gokten alip hepimizin icine koydu, hepimiz derken dogayi kastediyorum. Umarim yanlis hatirlamiyorum, Einstein demisti sanirim ben Spinoza'nin tanrisina inaniyorum, diye...

 

Spinoza hakkinda hala okuyuyorum, ve okudukca insana okuma istegi veriyor. Acikcasi beni cok etkiledi dusunce tarzi...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.