Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

İNSAN HAKLARI DERNEKLERİ SUSKUNLUKLARINI NE ZAMAN BOZACAKLAR?..

 

Geçen hafta basın-yayın organlarına yansıyan haberlerde, “PKK, İsviçre’de Cenevre Çağrısı Örgütü yetkilileri ile yaptığı görüşme sonrasında, kara mayınlarını kullanmamayı kabul etti” deniliyordu.

 

PKK’nın televizyonu Roj TV’ye konuşan örgüt sözcüsü Bahoz Erdal da (27 Temmuz 2006), mayınlardan en fazla sivillerin zarar gördüğünü, PKK’nın, kara mayınlarının kullanılmaması yönündeki anlaşmaları kabul ettiğini ve bu konuda uluslararası kuruluşların denetimine açık olduklarını ilan ederek, PKK’nın “AB’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması gerektiğini” savunuyordu.

 

Bu açıklamanın üzerinden 24 saat geçmeden televizyon ekranlarına ve gazetelere yansıyan bir haber, PKK’nın samimiyetini ve gerçek yüzünü bir kere daha gözler önüne serdi; “Bingöl'ün Genç ilçesi kırsalında terör örgütü PKK mensuplarının döşediği mayının patlaması sonucu 2 çocuk öldü, 3 çocuk ağır yaralandı.”

 

Son üç ayda PKK’nın döşediği mayınlar nedeniyle aralarında çocukların ve kadınların bulunduğu 23 sivil hayatını kaybederken, yüzlercesi de sakat kaldı. (Aksiyon Dergisi, 24 Temmuz 2006)

 

Nisan tarihini “Dünya Mayın Tehlikelerine Karşı Korunma Günü” olarak ilan ettiğini açıklayan Birleşmiş Miletler Genel Sekreteri Kofi Annan, “Mayınların insanlık için felaket olduğunu, dünyada her yıl yaklaşık 20 bin çocuğun ve yetişkinin mayın kurbanı olduğunu, özellikle terör örgütlerinin son yıllarda mayınlama eylemlerine yöneldiğini ve bu tür eylemlerden en büyük zararı sivillerin gördüğünü” vurgulamıştı.

 

Kofi Annan’ın da dikkat çektiği gibi, terör örgütleri tarafından kolay bir eylem biçimi olması nedeniyle son yıllarda yaygın şekilde kullanılan mayınlar, PKK açısından özel bir anlam içeriyor.

PKK tarafından son dönemde yaygın olarak kullanılan uzaktan kumandalı bomba ve mayın patlatma türü eylemler, hedef gözetmemesi nedeniyle insanlık dışı olarak nitelendiriliyor. Türkiye’de terör örgütünün mayınlarına en çok kurban veren illerin başında; Tunceli, Bingöl, Siirt, Diyarbakır ve Van geliyor.

 

PKK’nın bölge halkına en büyük zulmü olarak nitelendirilen “mayın kurbanları” ile ilgili birkaç haber daha…

 

“Serdar Dönmez isimli vatandaş evine giderken, Tunceli-Ovacık karayolunda PKK’lı teröristler tarafından yola döşenen mayına basması sonucu hayatını kaybetti. Serdar Dönmez, Tunceli İl Çevre Müdürlüğü’nde memur olarak çalışıyordu.” (Zaman Gazetesi, 2 Mart 2006)

 

“Van’ın Çaldıran ilçesinin Gülizar köyünde yaşayan Veysel Ezer ve Şeref Ecer, koyunlarını otlattıkları arazide, PKK tarafından döşenen mayına basarak hayatlarını kaybettiler.” (NTV, 7 Mart 2006)

 

“Bingöl’ün Genç ilçesi yakınlarında kadastro çalışması yapılan arazide mayın patlaması sonucu Fehmi Doğan isimli kadastro teknisyeni öldü, mühendis Furkan Yazar ve işçi Ayhan Ağırbaş ağır yaralandı. Mayının el yapımı olduğu ve PKK’lı teröristler tarafından döşendiği tespit edildi. (Sabah Gazetesi, 17 Mart 2006)

 

“Şırnak’taki bir okulun yanındaki yolda top oynayan çocuklar, teröristlerin daha önceden döşedikleri mayına bastılar. Patlamada yaşları 10-16 arasında değişen 2 çocuk ölürken, 6’sı ağır yaralandı. Mayınların patladığı bölgede yapılan araştırma sonucunda, mayınların okul yakınındaki polis karakoluna giden güvenlik görevlilerini hedef alan tuzaklama mayını olduğu anlaşıldı.” (Milliyet Gazetesi, 13 Nisan 2006)

 

“Nesin Öner, 14 yaşında. Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Uzunova Köyü’nde 2 Nisan 2006 tarihinde PKK’nın döşediği mayının patlaması sonucu sol gözünü, sol kolunu, sol ayağını ve sağ elinin üç parmağını kaybetti. Nesin Öner, yaşadıklarını güçlükle anlatıyor; ‘Okuluma gidiyordum. Birden bir patlama oldu. Gözlerimi yoğun bakımda açtım. Baktım kolum, ayağım yok, yüzüm de görünmüyordu. Yüzümü yıkamak istiyorum, tuvalete gitmek istiyorum; yapamıyorum. Aynaya bakamıyorum. Çocukken geldim bu hale. Normal arkadaşlarım gibi koşabilmek isterdim. PKK mayını, bacağımı, kolumu, yüzümü almakla kalmadı, hayatımı çaldı.’ Anne Nazime Öner; ‘Sabah kalkıyoruz, üzülüyor. Neden elinin ve yüzünün olmadığını, biz olmadan nasıl yaşayacağını soruyor. Hep yanında olacağımı, ona bakacağımı, onu besleyip, tuvalete götüreceğimi, yıkayacağımı, yemeğini yapacağımı, hiçbir zaman yalnız bırakmayacağımı söylüyorum. Ama o kendi başına yapmak istiyor. Yapamayınca da kahroluyor, ölmek istediğini söylüyor. Mayını yerleştirenlere lanetler okuyarak, kendisine bunu yapan teröristlerden hesap sorulmasını istiyor.” (Zaman Gazetesi, 10 Nisan 2006)

 

PKK mayını kurbanlarının açıklamaları yürekleri parçalarken, terör örgütü dağılma ve çözülmeleri ört bas etmek için gözü dönmüş bir şekilde yerleşim bölgelerinde, mezralarda veya herhangi bir köyün etrafında, yolunda, patikasında mayın arazileri oluşturmaya devam ediyor. Bu arazilerde yaşayan siviller her gün ölümle ve uzuvlarını kaybetmek riskiyle karşı karşıyalar.

 

PKK’lı teröristler, Kuzey Irak’taki örgüt kamplarında bomba eğitimi alırlarken, birbirleriyle yaptıkları konuşmalarda “Bu sene mayın tarlasında hasılat nasıl?..” Birkaç yüz ölü, bin kadar bacak, yarısı baldırdan aşağı, bir de el ve çok sayıda parmak, birkaç göz, kulak…” diyerek, insan yaşamını hiçe saymayı sürdürüyorlar.

 

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr. Muammer Kaya’nın, “mayın mağdurları”nı konu alan basın toplantısındaki şu sözleri, aslında terörün korkunç boyutunu gözler önüne sermeye yetiyor; “PKK terör örgütü tarafından döşenen mayınlara basma sonucunda Türkiye’de 1999-2006 yılları arasında 299’u güvenlik görevlisi, 289’ü sivil, 588 kişi öldü, 3 binin üzerinde kişi de sakat kaldı.”

 

Lübnan’da bebeklerin ***** füzelerle vurulduğu dakikalarda, Bingöl’de ***** bir mayın daha patladı… Bizim bebekler oradaydı… Elif öldü… Hani şu bacağı kopan… Öbürü Bayram… Can çekişti, ama nefesi yetmedi... Ahmet ile Besile de ağır yaralı.

 

Gazetelerin ön sayfalarında bu çocukların fotoğraflarını göremedik. Çünkü Lübnanlı bebekler vardı manşetlerde. Evet, “bebek bebektir, Lübnan’ı Türkiye’si olmaz…” Haklısınız, ama ben diyorum ki, Lübnanlı bebekler manşet olurken, bizim bebekler neden haber olmuyor?

 

Vahşet sınırlarımızın dışında olunca, İnsan Hakları Dernekleri nutuklar atmaktan kendilerini alamıyorlar. Peki, ülke sınırları içinde PKK mayınları sonucu bebeklerimiz havaya uçunca, neden çıtları çıkmıyor? Bu günahsız yavruların PKK tarafından katledilmesini normal mi buluyorlar?

 

PKK terör örgütü ile mücadelede en küçük bir olayda dünyayı ayağa kaldıran İnsan Hakları Dernekleri, elini, kolunu, bacağını, yüzünü, gözünü, canını PKK mayınına kurban veren çocukların acı çığlıkları karşısında da suskun kalabilecekler mi?.. Susmak, onaylamaktır. Sivil toplum örgütleri, isimlerine yakışır hareket etmezlerse, bırakın toplumu, kendi vicdanlarına karşı nasıl dürüst kalacaklar?..

 

Kemikleri, henüz kemik değil, süt adeta… Parmakları minyatür. Sizi bilmem, ben en çok parmaklarına bayılırım bebeklerin.. Bir santim. Oyuncak insan… Okşamaya çekinirsin. Zedelenecekmiş gibi gelir. Opücük kondururken bile özen gösterirsin. Ama bakıyorum… Hepsi kan revan içinde. Birinin bacağı kopmuş. Oracıkta ölmüş hemen tabii. Zaten ne canı var ki. PKK’nın ***** mayını canını alıvermiş oracıkta…

 

Nail Amudi

[email protected]

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.