Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

YUREGI VATAN SEVDASI DOLU GAZI OKTAY YILDIRIM'I TURK HALKINA KARSI

>BOLUCULUK YAPANLARA VE IHANET EDENLERE YAZMIS OLDUGU BU YAZISI NEDENIYLE

>ALNINDAN OPUYOR , SEVGI SAYGI ILE KUCAKLIYORUM.

> KAPTAN

>

>

>Bu bir mektuptur.

>Kuş kanadına, suya, çöl kumlarına yazılmış mektupları okuyanlara veya bu

>mektupları yazanlara ithaf edilmiştir.

>Vatan üzerine.

>Bayrak üzerine.

>Onur üzerine.

>Namus üzerine.

>Vicdan üzerine.

>Akıl üzerine.

>Adı fark etmeyen ve ithal edilmiş tüm meseleler üzerine.

>Kelimeler ve kelimeleri çirkinleştiren kalemler üzerine.

>Kalemleri tutan riyakâr ve kan kokulu eller üzerine.

>Kalemlerini sapladıkları şehitlerin ve kadınlarının ve çocuklarının ve

>kardeşlerinin ve onların analarının yürekleri üzerine yazılmıştır.

>Mayın, bomba, pusu, baskın, yazar, çizer ve ihanete alet olan her şey

>üzerine.

>İstemeyen okumasın.

>Kanla yazılmış bir mektuptur bu. Güvercin kanadının gücü yetmez taşımaya,

>karabaşlı kartal olsa nafile.

>Ağırdır; zira eskidir ve unutuldukça kanla yeniden yazılır, şehit

>mezarlarının taşları üzerine.

>Bu mektup binlerce yıl önce yazıldı ve binlerce yıldır yazılıyor, yeni fark

>edenler utansın.

>Kardeş kardeşi öldürmez, öldüren kardeş falan değildir, kalleştir olsa

>olsa.

>Kalleşlerin en kalleşi ise kardeşim diyerek kalleşlik yapan kalleşlerdir.

>Ve aslında en kahpesi, mayın değil onu Adil Binbaşıların, Davut çavuşların

>yoluna döşeyen eldir, o eli alkışlayan ve ululayıp aklayan kalemdir.

>En az o el kadar suçludur o kalem, tarihin yanılmaz vicdanında.

>O mayınlara basıp parçalanan bedenler, Edirnekapı'dadır ve bizim

>yüreklerimizde ve hafızalarımızda yaşarlar.

>Kemerburgaz'daki Kemer Country villalarından görünmez Edirnekapı, çok

>uzaktır hem de çok.

>DAĞLARDA YARIM KALDILAR VATAN İÇİN

>Ellerimizde can verdi o parçalanan bedenlerin sahipleri, bayrakları

>dalgalansın diye.

>Vücudunda sigara söndürülerek, tüm kemikleri kırılarak, kafa derileri

>yüzülerek işkence edilen, sonra da ağaçtan kazıklarla öldürülen ve

>çığlıkları telsizlerden dinletilen vatan evlatlarının yeri bizim

>yüreklerimizdedir, o çığlıkları duymayanların yanı başında durmaz onlar.

>Bir de katillerinin yanı başında dururlar, kulaklarında çınlar haykırışları

>eğer bir yerlerinde bir parça insanlık kalmışsa.

>Yazıklar olsun, can veren o yiğitleri hainlerle bir tutanlara.

>"Ağabey diyordu bana telefonda Astsubay Zülfikar, geçen gün kız arkadaşımla

>gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı".

>"Ağabey diyordu, biraz daha uğraşırsam belki bisiklet bile sürebilirim".

>Daha on dokuz yaşındaydı Zülfikar, mezun olalı tam yirmi gün olmuştu, o

>***** ellerin döşediği mayınla ve bazı kalemler tarafından ululanan o

>hainlerin, ilk izleriyle tanışırken.

>Küskün veya kızgın değildi sesi, pişman veya aciz de değildi.

>Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisiklet sürebilse yeterdi.

>Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için.

>Bacağını payanda yapmıştı, Kemerburgaz'ın da üzerinde bulunan Türk

>egemenlik

>örtüsüne.

>Yazıklar olsun, çiçek toplayan küçük kızları öldürenlere ve yazıklar olsun

>o

>katilleri ululayan kalemlere.

>KAVGANIN BİR SEBEBİ VAR, İHANETİN DE

>Kavganın sebebini unutmadık, çünkü bu kavga hiç bitmedi.

>Kavganın sebebi vatandır çünkü bayraktır, onur ve namustur, vicdandır.

>Kimseye verilemeyecek olan, kimse ve hiçbir şey için vazgeçilemeyecek olan

>egemenlik hakkıdır.

>Atalarımdan bana kalmış olan ve benim çocuklarıma bırakmak zorunda olduğum

>mirasın vicdani sorumluluğudur.

>Hiçbir vicdana dayanarak reddedilemez, hiçbir çocuğun veya sevgilinin

>sevgisiyle değiştirilemez.

>Hiçbir aşağılık pazarlığa konu edilemez, namustur çünkü istiklal, öbür

>ihtimal ölümdür.

>Ben dilimle, bayrağımla, hudutlarımla yaşamak için ölmeyi kayıp veya yazık

>değil, şeref sayarım.

>Bu paha ne ile biçilirse biçilsin, kimseye yalvarmam durdurun diye, benim

>olana uzanmışsa el, ben durdururum ellerimle.

>Meğerki ölüm varmış, sevememek varmış, çiçek koklayamamak, ne gam?

>Vermek vicdansa eğer, akılsa susmak, pusmak, yerle yeksan olmuştur onur ve

>şeref.

>MAYINLAR NEREDE

>Mayınların yeri bilinmez, döşeyen şerefsizin yeri bilinmedikçe.

>Ve dağlara döşenen mayından daha tehlikeli ve kahpecedir dimağlara ve

>bilinçlere döşenen mayınlar.

>Dağlara döşenen mayın tek kalır, tek can alır.

>Ürer her doğumda, her okunmada zihinlere döşenen mayınlar ve ihanet her

>doğumda bir daha artar.

>Başka zihinlere bulaşır, mayınların en tehlikelisidir bu, yayılır.

>Dağlardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barışla ve daha ne

>kadar varsa tüm süslü kelimeler alet edilir bu gizlemeye.

>İşte o anda ölür kelimeler, kahreder kaderine.

>Kullanıcısını seçme hakkı yoktur çünkü sevgi, bölen ve yıkanın ağzından,

>aşk

>yataklık edenin, sinsice zihinlere mayın döşeyenin kaleminden dökülür.

>Ölür kelimelerde sevgi.

>Ve barış artık, en fazla parayı verenin yatağını doldurur, en fazla paraya

>yazıp çizenin elinden.

>En pahalı kalemler pazarlar barışı, salyaları akan bölücülerin sofrasına.

>Bazen bir villanın çalışma odasında ve bazen bir gazete köşesinde dokunaklı

>kelimelerle süslenip öylece pazarlanır barış. Pazarlığı yapılmış ve satın

>alınmış bir fuhuş için.

>Bölmek ve parçalamak için yapılan hain savaş, fuhuş yapar barışla, tecavüz

>eder barışa hayâsızca.

>Dedim ya, bu eski ve ağır bir mektuptur, Türk nereye gittiyse obasıyla,

>ihanet en sondaki katırla takip eder göç kolunu.

>Soylu atlar hızlıdır, bu yüzden biraz geç gelir ihanet, yolda haram

>meralardan beslenerek.

>Bu eski bir hikâyedir, ne kuş kanadı ne suya atılan şişe taşıyabilir;

>ağırdır, kanla yazılmıştır, bir kısmı

>Edirnekapı'dadır, Çanakkale'de bir kısmı ve Karsta, İzmir'de, Muş ovasında,

>Malazgirt'tedir, Sakarya'dadır.

>Bir kısmı hala yazılmaktadır, Cudi'de, Gabar ve Körkandil'de, Masura

>çayında

> Ali boğazında, Cehennem deresinde cehennem sıcağında yazılmaktadır, şehit

>Mehmetlerin kanıyla.

>Yazıklar oluyor, onur ve şerefe, bayrağa, vatana, kutsal olan ne varsa

>yazıklar oluyor onursuz bir hayatla değiş tokuş edilirken.

>BU YAZGIYI KİM YAZMIŞ?

>Yazıklar oluyor yazgıya, çünkü yazgı ihanet edenin suçunu taşıyamaz, can

>alanın, ev yakanın, çocuk öldürenin yükü yazgıya bile ağır gelir.

>Kışlaya gidenin, askerden sonra evlenip çifte çubuğa bakmanın hayalini

>güdenin yazgısı Allahın ise eğer, çocuk öldürenin, mayın döşeyip pusu

>kuranın yazgısı kimindir.

>Kim yazar bu yazgıyı ve hangi kalem bunu yazgı diye ulular, hangi akıl buna

>inanır ve bu nasıl vicdandır?

>Bu ağır ve eski bir hikâyedir, kanla yazılmıştır ve ne kuş kanadı ne suya

>atılan şişe taşıyabilir;

>bir kısmı Edirnekapı'dadır ve Edirnekapı çok uzaktır, Kemerburgaz'daki bir

>villanın çalışma odasına.

>Adil Binbaşının bastığı mayının üzerinde "made in Italy" yazıyordu

>İngilizce

> Ama döşeyen eller İngilizce veya Latince değil Kürtçe konuşuyordu ve

>Kürtçe

>de "mayın" kelimesinin nasıl söylendiği önemli değildi, taşıdığı anlam

>ihanetti nasıl olsa.

>

>Kimseyi haklı veya haksız bulmayan kalemler, hakkı yazar sonra, hak için

>ölenlerin inadına.

>Böylece hakkı, batıla pazarlar aynı sabıkalı eller ve kalemler, aynı

>hayâsız

>fuhuş için.

>Ne gariptir ki bu kalleş ellerin döşediği mayınlara daima anayasal

>yolculuklara çıkanlar basar. Onlar ki; bu yolculuğa siyasal veya mukaddes

>yolculuklar yapılabilsin diye çıkarlar.

>Yazıklar olsun, baktıkları kırık camlı siyasal gözlükleri ile ödenen

>bedellerin mukaddesatını göremeyenlere.

>Yazıklar olsun!

>DİL KAVGANIN VE İHANETİN SEBEBİ MİDİR YOKSA ARACI MI?

>Korku salan ve öfke çağrıştıran meselelerin parçaları değil, esas

>gerekçeleridir aslında Türkçe dışındaki başka diller.

>Dil özgür olunca, Özgürlük dil olur artık ve bütün bölünmeler böyle başlar.

>Özgürlük daima yeni sınırlar ister.

>Okul der, ayrı olsun.

>Bürokrasi der, bu dilde anlayamıyorum ayrı olsun.

>Bayrak der sonra, ayrı olsun dilim ayrı nasılsa, ben de ayrıyım ve bu da

>varlığımın sembolüdür.

>Toprak der arkasından, ayrı olsun birazını bana ver, nasıl olsa daha önce

>dilinin, özgürlüğünün birazını vermedin mi?

>Hem ne olacak, birazcık topraktan ne çıkar biz kardeş

>değil miyiz?

>Özgürlük paylaşılmaz oysa.

>Birinin özgür olduğu yerde, diğeri özgür olanın kurallarını ve özgürlüğünü

>tehdit edinceye kadar özgürdür.

>Yani dilin de kişinin de özgürlüğü esas mülk sahibinin özgürlüğünü ve

>geleceğini tehdit edene kadardır.

>Sonrası anarşi, sonrası terör, sonrası bölücülük, kahpelik ve ihanettir.

>Sonra arkadan vurmalar ve mayın döşemeler başlar yollara ve zihinlere.

>Ama her hal ve şart altında, tüm bölücülerin yardım ve yataklığa

>ihtiyaçları

>vardır. Gizli olmalıdır, yardım ve yataklık, sinsice.

>Kimse fark etmeden yapılmalıdır, Türkçe konuşmalıdır ama aslında başka

>dilde

>anlaşılmalıdır.

>Acındırmalıdır ama aslında acımadan katletmelidir, dili, egemenliği ve onun

>bekçilerini.

>Yardım ve yataklık yapanın da yardıma ihtiyacı vardır.

>Dışarıdan.

>Çok uzaktan, denizler ve tarihler ötesinden. Eski kinlerden ve hesaplardan

>ve o hesapların sahiplerinden beslenir yataklık yapan.

>Para alır, vaat alır, AFERİN alır.

>

>Bu eski ve çok ağır bir mektuptur.

>Türk bağımsızlığını koruyanların kanları ile yazılmıştır.

>Ne suya salınan bir şişenin ve nede kuşkanadının taşımaya gücü yeter;

>karabaşlı kartal olsa nafile.

>Başlığı binlerce yıl önce atılmıştır ve Edirnekapıda'ki şehit mezarlarının

>taşları üzerine yazılmaya devam etmektedir.

>Emin olun binlerce yıl daha yazılmaya devam edecektir.

>Türkçenin sahipleri yaşadıkça bu kanlı mektup yazılmaya devam edecektir

>çünkü Türkçenin ve onun sahiplerinin özgür yaşamasını istemeyenler, yollara

>ve zihinlere mayın döşemeye, parçalamak ve bölmek için çabalamaya,

>parçalamaya çalışanlara yardım ve yataklık etmeye devam edeceklerdir.

>Bu eski mektup bir yazıttır aslında Türk'ün var oluş destanıdır, binlerce

>yıldır yaşlı dünyanın bağrına saplı kaidelere ve mezar taşlarına yazılır.

>Yazanlar asla diz çökmezler ve kimseye yalvarmazlar.

>Kimsenin toprağını, dilini veya özgürlüğünü istemezler ve kendilerinin

>olanı

>da kimseye vermezler.

>Bu bir mektuptur.

>Vatan, Bayrak ve Onur üzerine yazılmıştır.

>Vatansızlar, dilsizler, hainler, bölücüler ve toprak hırsızları gibi aczi

>ve

>acınmayı anlatmaz.

>Var olduğu yerde kendinden gayri herşeyi önemsizleştiren, vatan ve bayrak

>aşkını anlatır.

>Onurlu ve egemen ölebilmenin, onursuzca ve esir yaşamaktan daha önemli

>olduğunu anlatır.

>Asla diz çökmeyeceğimizi anlatır.

>Yüreği olan varsa gelsin de çöktürsün diye, Yüreği olan varsa okusun diye

>yazılmıştır.

>

>

>"VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"

>

>OKTAY YILDIRIM

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.