Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2006 YUREGI VATAN SEVDASI DOLU GAZI OKTAY YILDIRIM'I TURK HALKINA KARSI >BOLUCULUK YAPANLARA VE IHANET EDENLERE YAZMIS OLDUGU BU YAZISI NEDENIYLE >ALNINDAN OPUYOR , SEVGI SAYGI ILE KUCAKLIYORUM. > KAPTAN > > >Bu bir mektuptur. >Kuş kanadına, suya, çöl kumlarına yazılmış mektupları okuyanlara veya bu >mektupları yazanlara ithaf edilmiştir. >Vatan üzerine. >Bayrak üzerine. >Onur üzerine. >Namus üzerine. >Vicdan üzerine. >Akıl üzerine. >Adı fark etmeyen ve ithal edilmiş tüm meseleler üzerine. >Kelimeler ve kelimeleri çirkinleştiren kalemler üzerine. >Kalemleri tutan riyakâr ve kan kokulu eller üzerine. >Kalemlerini sapladıkları şehitlerin ve kadınlarının ve çocuklarının ve >kardeşlerinin ve onların analarının yürekleri üzerine yazılmıştır. >Mayın, bomba, pusu, baskın, yazar, çizer ve ihanete alet olan her şey >üzerine. >İstemeyen okumasın. >Kanla yazılmış bir mektuptur bu. Güvercin kanadının gücü yetmez taşımaya, >karabaşlı kartal olsa nafile. >Ağırdır; zira eskidir ve unutuldukça kanla yeniden yazılır, şehit >mezarlarının taşları üzerine. >Bu mektup binlerce yıl önce yazıldı ve binlerce yıldır yazılıyor, yeni fark >edenler utansın. >Kardeş kardeşi öldürmez, öldüren kardeş falan değildir, kalleştir olsa >olsa. >Kalleşlerin en kalleşi ise kardeşim diyerek kalleşlik yapan kalleşlerdir. >Ve aslında en kahpesi, mayın değil onu Adil Binbaşıların, Davut çavuşların >yoluna döşeyen eldir, o eli alkışlayan ve ululayıp aklayan kalemdir. >En az o el kadar suçludur o kalem, tarihin yanılmaz vicdanında. >O mayınlara basıp parçalanan bedenler, Edirnekapı'dadır ve bizim >yüreklerimizde ve hafızalarımızda yaşarlar. >Kemerburgaz'daki Kemer Country villalarından görünmez Edirnekapı, çok >uzaktır hem de çok. >DAĞLARDA YARIM KALDILAR VATAN İÇİN >Ellerimizde can verdi o parçalanan bedenlerin sahipleri, bayrakları >dalgalansın diye. >Vücudunda sigara söndürülerek, tüm kemikleri kırılarak, kafa derileri >yüzülerek işkence edilen, sonra da ağaçtan kazıklarla öldürülen ve >çığlıkları telsizlerden dinletilen vatan evlatlarının yeri bizim >yüreklerimizdedir, o çığlıkları duymayanların yanı başında durmaz onlar. >Bir de katillerinin yanı başında dururlar, kulaklarında çınlar haykırışları >eğer bir yerlerinde bir parça insanlık kalmışsa. >Yazıklar olsun, can veren o yiğitleri hainlerle bir tutanlara. >"Ağabey diyordu bana telefonda Astsubay Zülfikar, geçen gün kız arkadaşımla >gezdim biraz ve kimse bacağımın takma olduğunu anlamadı". >"Ağabey diyordu, biraz daha uğraşırsam belki bisiklet bile sürebilirim". >Daha on dokuz yaşındaydı Zülfikar, mezun olalı tam yirmi gün olmuştu, o >***** ellerin döşediği mayınla ve bazı kalemler tarafından ululanan o >hainlerin, ilk izleriyle tanışırken. >Küskün veya kızgın değildi sesi, pişman veya aciz de değildi. >Gururlu ve biraz pusluydu sadece, bisiklet sürebilse yeterdi. >Koşmayı, atlamayı, denize girmeyi feda etmişti vatanı için. >Bacağını payanda yapmıştı, Kemerburgaz'ın da üzerinde bulunan Türk >egemenlik >örtüsüne. >Yazıklar olsun, çiçek toplayan küçük kızları öldürenlere ve yazıklar olsun >o >katilleri ululayan kalemlere. >KAVGANIN BİR SEBEBİ VAR, İHANETİN DE >Kavganın sebebini unutmadık, çünkü bu kavga hiç bitmedi. >Kavganın sebebi vatandır çünkü bayraktır, onur ve namustur, vicdandır. >Kimseye verilemeyecek olan, kimse ve hiçbir şey için vazgeçilemeyecek olan >egemenlik hakkıdır. >Atalarımdan bana kalmış olan ve benim çocuklarıma bırakmak zorunda olduğum >mirasın vicdani sorumluluğudur. >Hiçbir vicdana dayanarak reddedilemez, hiçbir çocuğun veya sevgilinin >sevgisiyle değiştirilemez. >Hiçbir aşağılık pazarlığa konu edilemez, namustur çünkü istiklal, öbür >ihtimal ölümdür. >Ben dilimle, bayrağımla, hudutlarımla yaşamak için ölmeyi kayıp veya yazık >değil, şeref sayarım. >Bu paha ne ile biçilirse biçilsin, kimseye yalvarmam durdurun diye, benim >olana uzanmışsa el, ben durdururum ellerimle. >Meğerki ölüm varmış, sevememek varmış, çiçek koklayamamak, ne gam? >Vermek vicdansa eğer, akılsa susmak, pusmak, yerle yeksan olmuştur onur ve >şeref. >MAYINLAR NEREDE >Mayınların yeri bilinmez, döşeyen şerefsizin yeri bilinmedikçe. >Ve dağlara döşenen mayından daha tehlikeli ve kahpecedir dimağlara ve >bilinçlere döşenen mayınlar. >Dağlara döşenen mayın tek kalır, tek can alır. >Ürer her doğumda, her okunmada zihinlere döşenen mayınlar ve ihanet her >doğumda bir daha artar. >Başka zihinlere bulaşır, mayınların en tehlikelisidir bu, yayılır. >Dağlardaki gibi otla ve toprakla gizlenmez, sevgiyle, barışla ve daha ne >kadar varsa tüm süslü kelimeler alet edilir bu gizlemeye. >İşte o anda ölür kelimeler, kahreder kaderine. >Kullanıcısını seçme hakkı yoktur çünkü sevgi, bölen ve yıkanın ağzından, >aşk >yataklık edenin, sinsice zihinlere mayın döşeyenin kaleminden dökülür. >Ölür kelimelerde sevgi. >Ve barış artık, en fazla parayı verenin yatağını doldurur, en fazla paraya >yazıp çizenin elinden. >En pahalı kalemler pazarlar barışı, salyaları akan bölücülerin sofrasına. >Bazen bir villanın çalışma odasında ve bazen bir gazete köşesinde dokunaklı >kelimelerle süslenip öylece pazarlanır barış. Pazarlığı yapılmış ve satın >alınmış bir fuhuş için. >Bölmek ve parçalamak için yapılan hain savaş, fuhuş yapar barışla, tecavüz >eder barışa hayâsızca. >Dedim ya, bu eski ve ağır bir mektuptur, Türk nereye gittiyse obasıyla, >ihanet en sondaki katırla takip eder göç kolunu. >Soylu atlar hızlıdır, bu yüzden biraz geç gelir ihanet, yolda haram >meralardan beslenerek. >Bu eski bir hikâyedir, ne kuş kanadı ne suya atılan şişe taşıyabilir; >ağırdır, kanla yazılmıştır, bir kısmı >Edirnekapı'dadır, Çanakkale'de bir kısmı ve Karsta, İzmir'de, Muş ovasında, >Malazgirt'tedir, Sakarya'dadır. >Bir kısmı hala yazılmaktadır, Cudi'de, Gabar ve Körkandil'de, Masura >çayında > Ali boğazında, Cehennem deresinde cehennem sıcağında yazılmaktadır, şehit >Mehmetlerin kanıyla. >Yazıklar oluyor, onur ve şerefe, bayrağa, vatana, kutsal olan ne varsa >yazıklar oluyor onursuz bir hayatla değiş tokuş edilirken. >BU YAZGIYI KİM YAZMIŞ? >Yazıklar oluyor yazgıya, çünkü yazgı ihanet edenin suçunu taşıyamaz, can >alanın, ev yakanın, çocuk öldürenin yükü yazgıya bile ağır gelir. >Kışlaya gidenin, askerden sonra evlenip çifte çubuğa bakmanın hayalini >güdenin yazgısı Allahın ise eğer, çocuk öldürenin, mayın döşeyip pusu >kuranın yazgısı kimindir. >Kim yazar bu yazgıyı ve hangi kalem bunu yazgı diye ulular, hangi akıl buna >inanır ve bu nasıl vicdandır? >Bu ağır ve eski bir hikâyedir, kanla yazılmıştır ve ne kuş kanadı ne suya >atılan şişe taşıyabilir; >bir kısmı Edirnekapı'dadır ve Edirnekapı çok uzaktır, Kemerburgaz'daki bir >villanın çalışma odasına. >Adil Binbaşının bastığı mayının üzerinde "made in Italy" yazıyordu >İngilizce > Ama döşeyen eller İngilizce veya Latince değil Kürtçe konuşuyordu ve >Kürtçe >de "mayın" kelimesinin nasıl söylendiği önemli değildi, taşıdığı anlam >ihanetti nasıl olsa. > >Kimseyi haklı veya haksız bulmayan kalemler, hakkı yazar sonra, hak için >ölenlerin inadına. >Böylece hakkı, batıla pazarlar aynı sabıkalı eller ve kalemler, aynı >hayâsız >fuhuş için. >Ne gariptir ki bu kalleş ellerin döşediği mayınlara daima anayasal >yolculuklara çıkanlar basar. Onlar ki; bu yolculuğa siyasal veya mukaddes >yolculuklar yapılabilsin diye çıkarlar. >Yazıklar olsun, baktıkları kırık camlı siyasal gözlükleri ile ödenen >bedellerin mukaddesatını göremeyenlere. >Yazıklar olsun! >DİL KAVGANIN VE İHANETİN SEBEBİ MİDİR YOKSA ARACI MI? >Korku salan ve öfke çağrıştıran meselelerin parçaları değil, esas >gerekçeleridir aslında Türkçe dışındaki başka diller. >Dil özgür olunca, Özgürlük dil olur artık ve bütün bölünmeler böyle başlar. >Özgürlük daima yeni sınırlar ister. >Okul der, ayrı olsun. >Bürokrasi der, bu dilde anlayamıyorum ayrı olsun. >Bayrak der sonra, ayrı olsun dilim ayrı nasılsa, ben de ayrıyım ve bu da >varlığımın sembolüdür. >Toprak der arkasından, ayrı olsun birazını bana ver, nasıl olsa daha önce >dilinin, özgürlüğünün birazını vermedin mi? >Hem ne olacak, birazcık topraktan ne çıkar biz kardeş >değil miyiz? >Özgürlük paylaşılmaz oysa. >Birinin özgür olduğu yerde, diğeri özgür olanın kurallarını ve özgürlüğünü >tehdit edinceye kadar özgürdür. >Yani dilin de kişinin de özgürlüğü esas mülk sahibinin özgürlüğünü ve >geleceğini tehdit edene kadardır. >Sonrası anarşi, sonrası terör, sonrası bölücülük, kahpelik ve ihanettir. >Sonra arkadan vurmalar ve mayın döşemeler başlar yollara ve zihinlere. >Ama her hal ve şart altında, tüm bölücülerin yardım ve yataklığa >ihtiyaçları >vardır. Gizli olmalıdır, yardım ve yataklık, sinsice. >Kimse fark etmeden yapılmalıdır, Türkçe konuşmalıdır ama aslında başka >dilde >anlaşılmalıdır. >Acındırmalıdır ama aslında acımadan katletmelidir, dili, egemenliği ve onun >bekçilerini. >Yardım ve yataklık yapanın da yardıma ihtiyacı vardır. >Dışarıdan. >Çok uzaktan, denizler ve tarihler ötesinden. Eski kinlerden ve hesaplardan >ve o hesapların sahiplerinden beslenir yataklık yapan. >Para alır, vaat alır, AFERİN alır. > >Bu eski ve çok ağır bir mektuptur. >Türk bağımsızlığını koruyanların kanları ile yazılmıştır. >Ne suya salınan bir şişenin ve nede kuşkanadının taşımaya gücü yeter; >karabaşlı kartal olsa nafile. >Başlığı binlerce yıl önce atılmıştır ve Edirnekapıda'ki şehit mezarlarının >taşları üzerine yazılmaya devam etmektedir. >Emin olun binlerce yıl daha yazılmaya devam edecektir. >Türkçenin sahipleri yaşadıkça bu kanlı mektup yazılmaya devam edecektir >çünkü Türkçenin ve onun sahiplerinin özgür yaşamasını istemeyenler, yollara >ve zihinlere mayın döşemeye, parçalamak ve bölmek için çabalamaya, >parçalamaya çalışanlara yardım ve yataklık etmeye devam edeceklerdir. >Bu eski mektup bir yazıttır aslında Türk'ün var oluş destanıdır, binlerce >yıldır yaşlı dünyanın bağrına saplı kaidelere ve mezar taşlarına yazılır. >Yazanlar asla diz çökmezler ve kimseye yalvarmazlar. >Kimsenin toprağını, dilini veya özgürlüğünü istemezler ve kendilerinin >olanı >da kimseye vermezler. >Bu bir mektuptur. >Vatan, Bayrak ve Onur üzerine yazılmıştır. >Vatansızlar, dilsizler, hainler, bölücüler ve toprak hırsızları gibi aczi >ve >acınmayı anlatmaz. >Var olduğu yerde kendinden gayri herşeyi önemsizleştiren, vatan ve bayrak >aşkını anlatır. >Onurlu ve egemen ölebilmenin, onursuzca ve esir yaşamaktan daha önemli >olduğunu anlatır. >Asla diz çökmeyeceğimizi anlatır. >Yüreği olan varsa gelsin de çöktürsün diye, Yüreği olan varsa okusun diye >yazılmıştır. > > >"VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN" > >OKTAY YILDIRIM Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.