Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Evet sevgili Forum katılımcıları bence mesele "savaşa" ve "şiddete" karşı olmaktır.

 

Yoksa suçlu kim? Savaşı kim başlatmış?Hangi taraf haklı hangi taraf haksız? bunları konuşmak ve tartışmak mesele değildir ve şu anda akan kanı durdurmak için yapılması gereken hiç değildir!

 

Elbette savaşın her iki tarafındada kabahat vardır ve hiçbiri sütten çıkmış ak kaşık değildir.

 

Israil'in geçmişten günümüze Filistinlilere(sivillere) yönelik izlediği acımasız şiddet politikalarını hepimiz biliyoruz. Özellikle Dünya'nın diğer ülkelerindeki lobilerini ve ekonomik(kapital) gücünü kullanarak bu ülkeleride kendi safına çekmeyi hep başarmış ve bugüne kadar çok defa uluslararası hukuku ve uluslararası örgütlerin aldığı kararları çiğnemiştir. Zaman zaman eylemlerini "devlet terörü" düzeyine vardırmıştır. Çünkü Israilde de her ülkede olduğu gibi ılımlılar ve barış taraftarlarının yanı sıra radikal Israillilerde mevcuttur!

 

Öte yandan başta Ortadoğu olmak üzere Dünya'nın pekçok yerinde Terör eylemlerini Islam'a ve onu savunmaya dayandıran radikal örgütler mevcut. Dünya'nın pekçok yerinde yaptıkları eylemlerle sivilleri hedef alan Terör örgütleri bunlar. Israilde yaşayan pekçok sivilin ölümüne yol açan eylemleride bu örgütler gerçekleştirmiş. Dünya üzerindeki Terör eylemlerinin pekçoğunu bu örgütler gerçekleştirmekte ama tabi hepsini değil. Başka amaçlara hizmet eden başka ülkelerce yaratılan ve desteklenen çok çeşitli Terör örgütleride var elbet.

 

Islam adına özelliklede Filistinlilerin varlığı yolunda mücadele verdiklerini belirten HAMAS ve Hizbullah gibi örgütler bölgede görünen ve bilinen Iran ve Suriye gibi ülkelerde desteklenmekte! Tabi bu ikisi dışında bu örgütlere ve pekçok diğer örgütlere doğrudan ve dolaylı destek veren pekçok ülke mevcut!

 

Iran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad açıkça "Israil'in varlığını tanımadığını ve Israil'i yok etmekten" söz ediyor. İşte böyle liderler yüzünden Dünya tarih boyunca büyük savaşlara sürüklenmiş.

 

Bağımsız bir ülke olarak kimse Israil in kendi ülkesini ve vatandaşlarını koruma hakkı olmadığını söyleyemez elbet! Bunu yaparken tabiki Uluslararası Hukuka ve İnsan Haklarıİlkelerine uygun hareket etmeli.

 

Ama Filistinliler veya Lübnan veya Iran veya Suriye sırf Müslüman diye körü körüne onları desteklemeyide doğru bulmuyorum. Bunların hiçbiri sütten çıkmış ak kaşık değil! Herkes ne ekerse onu biçiyor.

 

İşte bu noktada haklıyı haksızı aramak yerine ivedilikle akmakta olan kanı durdurmak gerekiyor.

 

Bence Türkiye olarak ilk önce kendi ülkemizin ve halkımızın çıkarlarını en ön planda tutmalıyız!

Gönderi tarihi:
Israil'in geçmişten günümüze Filistinlilere(sivillere) yönelik izlediği acımasız şiddet politikalarını hepimiz biliyoruz. Özellikle Dünya'nın diğer ülkelerindeki lobilerini ve ekonomik(kapital) gücünü kullanarak bu ülkeleride kendi safına çekmeyi hep başarmış ve bugüne kadar çok defa uluslararası hukuku ve uluslararası örgütlerin aldığı kararları çiğnemiştir. Zaman zaman eylemlerini "devlet terörü" düzeyine vardırmıştır. Çünkü Israilde de her ülkede olduğu gibi ılımlılar ve barış taraftarlarının yanı sıra radikal Israillilerde mevcuttur

 

"iki tarafta hatalıdır" demogojisine gireceksen, sana biraz bilgi.

 

İsrail sadece Filistinlilere şiddet uyguladığı için değil. Birleşmiş Milletler genel kurulu kararıyla. Filistin ve lübnana ait topraklarda Uluslararası Hukuka göre İŞGALCİ statüsünde olduğu, ve BM Güvenlik Konseyi'nin İsraile işgal ettiği topraklardan çekilmesi için yaptırım kararı aldığı bununda sadece ABD tarafından veto edildiği için. BM tarafından İŞGALCİ ilan edilmiş bir devlet olduğu için kafadan haksızdır. Yani senin anlıyacağın İzmiri işgal eden Yunanlılar ne kadar haklıysa İsrail de o kadar haklıdır. İsrail dünyaca tanınan sınırlarının dört beş katı kadar bir toprakta işgalcidir.

 

 

 

Öte yandan başta Ortadoğu olmak üzere Dünya'nın pekçok yerinde Terör eylemlerini Islam'a ve onu savunmaya dayandıran radikal örgütler mevcut. Dünya'nın pekçok yerinde yaptıkları eylemlerle sivilleri hedef alan Terör örgütleri bunlar. Israilde yaşayan pekçok sivilin ölümüne yol açan eylemleride bu örgütler gerçekleştirmiş. Dünya üzerindeki Terör eylemlerinin pekçoğunu bu örgütler gerçekleştirmekte ama tabi hepsini değil. Başka amaçlara hizmet eden başka ülkelerce yaratılan ve desteklenen çok çeşitli Terör örgütleride var elbet.

 

Bu paragrafan senin Filistin ve Lübnan hakkında alt derecede bile bir bilgin olmadığına sonucuna varabiliriz. Zira sana göre El-Kaide, Müslüman Kardeşler, Taliban la Filistinli islamcı örgütler aynı kefededir. yani Hamas, İslami Cihad ve Lübnan Hizbullahı. bu üç örgütün fikirlerini sevmem ancak, iş onların eylemlerine gelirse. sana biraz bilgi. bu üç örgütte, Filistin ve Lübnanda yaşayan gayrim müslümlere kuruldukları tarihten beri hiç bir saldırıda bulunmamışlardır. 90 lara kadar hiç bir filistinli örgüt İsrailli sivillere yönelik eylem yapmadılar. ancak, İsrailin ilk intifadadan itibaren Filistinli ve Lübnanlı sivillere yönelik ünlü katliamlarına devam etmeleri ve dünyanın buna seyirci kalması üzerine, israil şehirlerinde intihar saldırıları düzenlemeye başlamışlardır. Bu "Terör" değildir. bu haklı olanların haksızın uyguladığı yönteme cevap verme çabasıdır.

 

Bu güne bakabilirsin. İsrail Lübnan'da özellikle 60 çocuğun katledildiği son saldırıda olduğu gibi, Lübnanın her yerini sivil ,resmi demeden bombalarken. Hizbullahta cevap verebilmek için, israil şehirlerine roket atmaktadır. şimdu bu sana göre " terör müdür" ?

 

ayrıca Hamas, İslami Cihad ve Hizbullah. Filistin ve Lübnan'ın bağımsızlıüğı adına savaştıklarını söylerler. Hizbullah Lübnan'da hakimken Şeriat mı uygulamıştır ?. Hamas İktidarda olduğu Filistinde şeriatmı uyguluyor. sapla samanı karıştırmamak lazım dimi.

 

Iran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad açıkça "Israil'in varlığını tanımadığını ve Israil'i yok etmekten" söz ediyor. İşte böyle liderler yüzünden Dünya tarih boyunca büyük savaşlara sürüklenmiş.

 

İsrail'i sadece İran değil bir çok ortadoğu ülkesi resmi olarak Tanımaz. İran İsrailin resmi sınırlarına çekilmesi halinde, yani işgal ettiği toprakları terk etmesi halinde tanıyacağını söylüyor. İran ve diğer ortadoğu ülkeleri İsrail'i tanımamakta sonuna kadar haklıdır. hem hukuksal olarak hem siyasal olarak. Yani sence Suriye kendi topraklarını İşgal eden İsrail'i nasıl tanıyabilir. BM tarafından resmi olarak İşgalci kabul edilen bir ülkeyi tanımıyor diye nasıl birini suçlayabiliyorsun.

 

Arkadaşım unutma Türkiye Güney Kıbrısı tanımıyor şu anda. biraz empati dimi.

 

Bağımsız bir ülke olarak kimse Israil in kendi ülkesini ve vatandaşlarını koruma hakkı olmadığını söyleyemez elbet! Bunu yaparken tabiki Uluslararası Hukuka ve İnsan Haklarıİlkelerine uygun hareket etmeli.

 

Arkadaşım. İsrail " kendi ülkesini" korumuyor. İşgal ettiği toprakları koruyor. İsrail kalkıp filistin, suriye ve lübnan topraklarını hiç bir gerekçe olmadan işgal edene kadar kim ona ne dedi. biraz bilgi önce ya. İsrail şu an o "kendi ülkesi" olan sınırların 4 katı kadar toprağı işgal etti silah zoruyla. İsrail'in kendi ülkesi dünyaca tanınan resmi sınırlarıdır. o sınırların dışında başkalarının ülkesinde bulunan israil nasıl kendi ülkesini koruyor oluyor.

 

Ama Filistinliler veya Lübnan veya Iran veya Suriye sırf Müslüman diye körü körüne onları desteklemeyide doğru bulmuyorum. Bunların hiçbiri sütten çıkmış ak kaşık değil! Herkes ne ekerse onu biçiyor.

 

onları sırf müslüman oldukları için değil. ülkeleri işgal edilip, çoluk çocuk sivil demeden halkları katledildiği için destekliyoruz. kendi vatanlarında, ikinci sınıf insan muammelesi gördükleri için destekliyoruz. bir ülke tarafından İstanbul işgal edilirse ne hissedeceksek nablus işgal edilincede onları anladığımız için destekliyoruz. 60 tane çocuğun herkesin gözü önünde katledildiği için destekliyoruz.

 

İnsan olduğumuz için yani.

Gönderi tarihi:

SAVAŞ'a Karşı olmak diye birşey yoktur.İnsan olmanın ötesinde canlı bir yaşam var ise savaş her zaman olacaktır.Sadece cansızların böyle bir lüksü vardır.

Canlı doğmanın gereğidir.Kanunlar,vicdan her nekadar bunu engellese de neticede genetik bir özelliktir ne yazık ki. :(

Cocuk-yaşlı-kadın-yeni evli dinlemez.Nefes almak kadar kolaydır savaşta.Toplumsal bir histeridir.(vietnam filmlerinde de bu işlenir zaten)

Sadece zamansal olarak ertelenebilir.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Evet ilk yazımdada belirttiğim gibi kim haklı kim haksız tartışmasına girmeyeceğim elbet. Bana göre sivilleri ve silahsız insanları hedef alan herkes haksızdır ve asıl olan bu durumu sona erdirmektir.

 

İsrail'in tüm Uluslararası Hukuku ve Çokuluslu Örggütlerin aldığı kararları hiçe sayarak komşularının topraklarını işgal etmesi elbette kabul edilemez. İsrail'in Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte ve onunda desteğini alarak hukuksuz ve etik olmayan bir biçimde hareket etmesi elbette yanlış.

 

Ancak bana göre İsrailin Filistinli sivillere ve Lübnanlı sivillere karşı uyguladığı şiddet ile bölgedeki birtakım radikal dinci grupların İsrailli sivillere uyguladığı şiddet arasında hiçbir fark yoktur her ikiside Terör 'dür ve her ikiside kabul edilemez. Gerekçeleri ne olursa olsun haklı yanları yoktur.

 

Şu anda akan kanı durdurmanın tek yoluda yukarıda ifade ettiğim hususta tarafların hemfikir olmasından geçer. Bunun dışındaki tüm seçenekler kısır döngüyü devam ettirmekten başka işe yaramayacaktır.

 

Evet bana göre sivilleri hedef alan her eylem terördür. Kısasa kısas ya da intikam mantığı ile yapılmış olması bunu değiştirmez. Filistinliler veya Lübnanlılar o kadar cesur iseler ordularıyla çıkarlar Israil ordusunun karşısına adam gibi göğüs göğüse çarpışırlar. Ama yapamıyorlar çünkü korkaklar. Sivilleri vurmak daha kolay geliyor.

 

Henüz kendi içlerinde birlik ve beraberliği sağlayamayan Araplar(ya da Müslümanlar) her an kan kaybediyorlar.

 

Herhangibir ülkeyi "tanımamak" ile o ülkeyi "haritadan silmeyi istemek" arasında son derece açık,görülebilir ve anlaşılır bir fark olsa gerek ne dersin? Elbette her bağımsız ülke bir diğer ikinci ülke ile ilişkikurup kurmayacağını kendisi belirler. Her ülke diğerini diplomatik olarak tanıyacak diye bir mecburiyet yoktur. Ama biri çıkıpta senin ülkeni haritadan sileceğim der ise bu apayrı bir husustur. Dolayısı ile konu Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum Devletini tanımaması ile yakından uzaktan alakalı değildir. Bu noktadada senin değiminle "Empati" yapmayı gerektirecek bir husus yoktur.

 

İsrailin kendini koruması derken kendi halkının güvenliğini sağlamasını kast ettim. Topraklarını korumasından bahsetmedim zaten.

 

Ben yinede Filistin ve Lübnan'ı destekleyebilecek ve desteklemesi gereken o kadar ülke varken Türkiye'nin bu konuda fazla öne çıkmasını doğru bulmuyorum. Evet haksızlığa uğramış bu iki ülkeye insani yardımlarımızı yapalım İsraili ve Amerika'yı gerektiğinde uyaralım ama Bu ülkelerin üyesi olduğu Arap Birliği birşey yapmaz iken bizim aşırı reaksiyonlar vermemizi yerinde bulmuyorum.

 

Zamanında Türkiye kendi halkının canına kast eden Terör örgütüne Kuzey Irak'ta sınır ötesi harekat yapmaya girişirken Arap Birliği'nin ülkemize karşı yaptığı cürretkar açıklamaları çok iyi hatırlıyorum. Lübnan'ın,Suriye'nin,Iran'ın ve hatta Filistin'in PKK Ya nasıl destek verdiklerini ve hatta bazılarının nasıl bu örgüte ev sahipliği yaptığınıda çok iyi hatırlıyorum.

 

İngilizler tarafından Para ve Kadın vaadleriyle kandırılan arapların Osmanlı İmparatorluğuna karşı nasıl ilk isyan edenlerden olduğunuda biliyoruz elbet..

 

Dolayısı ile PAdişahtan çok padişahcı olmaya gerek yoktur. Ya da birşey yapılacaksa tam yapılmalı yapılmayacaksa söylenmemelidir.

Gönderi tarihi:
Evet bana göre sivilleri hedef alan her eylem terördür. Kısasa kısas ya da intikam mantığı ile yapılmış olması bunu değiştirmez. Filistinliler veya Lübnanlılar o kadar cesur iseler ordularıyla çıkarlar Israil ordusunun karşısına adam gibi göğüs göğüse çarpışırlar. Ama yapamıyorlar çünkü korkaklar. Sivilleri vurmak daha kolay geliyor.

 

senin mantığın şimdi anlaşılıyor " arap düşmanlığı" bunun için böyle argümanlar kullanmana ya da fikrini saklamana gerek yoktu. Ki yine bilgisizlik ön planda. Ordularıyla karşılarına çıkarlar he. Peki sen Filistin ve Lübnana uygulanan silah ambargosunu biliyor musun. Ya da sence bir intihar komandosu nasıl "korkak" olabilir. ki o kişi en büyük korku olan ölüm korkusunu hiçe saymıştır. El deki olanaklarla savaşmak ne demek biliyor musun. Ve ne büyük demogojidir ki. Tüm dünya daki yahudi lobisi ve amerika tarafından desteklenen silahlandırılan güçlü bir ülke ve yoksul iki ülke arasındaki savaşın biçimini sen korkaklık olarak görüyorsun. Ve yine ne bilgi olmadan ahkam kesmektir ki. İsrail ordusuyla filsitinli ve lübnanlı militanların çatışmalarını göz ardı ediyorsun.

 

Yani senin mantığınla İşgalcilere karşı, mücadele eden kuvay-ı milliye çeteleri, korkak oldukları için mi bu yöntemi tercih ediyorlardı. Yoksa düzenli ve güçlü bir ordu henüz olmadığı için mi. Ya da sana göre. güçlü ve düzenli orduları olmadıkları için Filsitin Ve Lübnan oturup ülkelerinin işgalini seyretmelidir öyle mi.

 

Ya da bana söyler misin. Tabi hayatında silah veya bir ordu gördüysen. Bir tankın karşısına tüfekle çıkmanın, yada bir savaş uçağına karşı makineliyle savaşmaya çalışmanın cesaret değilde aptallık olup olmadığını. İsrail güçlü ve düzenli bir orduya sahiptir. Cesaret dediğin şey. mekanize, balistik, ve hava gücü olarak üstün donanıma sahip bir ordunun karşısına, tüfekli, roketatarlı piyadelerle çıkmak değildir. bu sadece aptallık ve intihar olur. Senin savaş formansyonalrı hakkında bir fikrin olamyabilir. Ancak "gayri nizami harp usulleri" korkaklık değil. Amerikayı Vietnamdan atan harp taktiğidir.

 

Tekrar soruyorum. sence 2000 feet ten bir plajda oynayan çocuklara füze atan pilot mu. yoksa bir kontrol noktasında kendisiyle beraber nöbet tutan israil askerlerinide havaya uçuran intihar komandosu mu daha cesurdur senin mantıksız "cesaret" anlayışınla.

 

 

İsrailin kendini koruması derken kendi halkının güvenliğini sağlamasını kast ettim. Topraklarını korumasından bahsetmedim zaten.

 

İsrail halkını korumak ve huzur içinde yaşatmak istiyorsa. çok ama çok basittir. başka halkların topraklarını işgal etmeyi bırakır. kendi sınırlarına çekilir.

 

Ben yinede Filistin ve Lübnan'ı destekleyebilecek ve desteklemesi gereken o kadar ülke varken Türkiye'nin bu konuda fazla öne çıkmasını doğru bulmuyorum. Evet haksızlığa uğramış bu iki ülkeye insani yardımlarımızı yapalım İsraili ve Amerika'yı gerektiğinde uyaralım ama Bu ülkelerin üyesi olduğu Arap Birliği birşey yapmaz iken bizim aşırı reaksiyonlar vermemizi yerinde bulmuyorum

 

bu tabi gündemden bihaber olmakla ilgili. ABD nin BOP ile ilgili projelerini tamamalamasının ardından, İsrailin iki asker bahanesiyle lübnana saldırmasının altında yatanları görmemek, İsrailin Kuzey Irakta PKK militanalrını eğitmesi. İsrail komandolarının kuzey ırakta Kurdistan kimlikleriyle dolaşması. İsrail parlamentosuna katılan her milletvekilin ettiği yeminin içinde, ele geçirilmesi için savaşılacağı belirtilen toprakların arasında dicle ve fırat havzalarınında olması, Ve Türkiyenin Ortadoğuyu yeniden şekillendirme planlarında toprak vermeye zorlanacağı aşikarken. bölgesinde bu planın planlayıcılarının giriştiği harekatlara sessiz kalmasını beklemek, tarihi hiç anlamamak, savaşı dahi magazinden takip etmek. asıl mantığını argümanların arkasına saklamaktır. Lübnan, İran peki sonra sıra kimdedir. başka kim vardır güçlü ortadoğu ülkesi ?

 

Zamanında Türkiye kendi halkının canına kast eden Terör örgütüne Kuzey Irak'ta sınır ötesi harekat yapmaya girişirken Arap Birliği'nin ülkemize karşı yaptığı cürretkar açıklamaları çok iyi hatırlıyorum. Lübnan'ın,Suriye'nin,Iran'ın ve hatta Filistin'in PKK Ya nasıl destek verdiklerini ve hatta bazılarının nasıl bu örgüte ev sahipliği yaptığınıda çok iyi hatırlıyorum

 

PKK geçmişten beri ABD ve İsrail tarafından desteklenir, bunu sokakta ki çocuklar bile bilir. Türkiyenin körfez savaşında ABD ye üsleri açmasından sonra gerilen ilişkilerde, terör örgütünün bögledeki varlığına ses çıkarılmamasına rastalanmıştır. Bu diplomatik bir y asadır. sen bir ülkenin düşmanını desteklersen, oda senin düşmanını destekler. Akıl ve mantık dersek. Türkiye körfez savaşında ABD ye üslerini açmasında ne kadar haklıysa, bölge ülkelerinin pkk ya kapılarını açmasıda o kadar haklıdır. Türkiye irana karşı savaşan ABD yanlısı " Halkın Mücahitleri" örgütünün geçmişte silah teminine ve türk sınırının içlerinde ABD lilerle buluşmasına ses çıkarmadığı yıllarda. şüphesiz İranın PKK ya izin vermesine şaşaırmamak gerekir değil mi. İrandan kaçan SAVAK ajanlarının Türkiyede mülk edinip faaliyetlerine devam etmesine izin vermekte ne kadar haklıysa İran da o kadar haklıdır.

 

Ancak bu gün görüyoruz ki. İran PKK kamplarını bombalamakta, saldırmaktadır. Dış politikada ne ekersen onu biçersin. Ahmet Necdet Sezer'in ABD nin ikaz ve tehditlerine rağman Suriye yi ziyareti ardından. Suriyede kalan pkk kampları ve yöneticilerinin sınır dışı edilmesiyle neticelenmiştir. Türkiye bu gün, Komşularının aleyhinde olan faaliyetlere katılammayı netice de öğrenmiş ve meyvesini almıştır.

 

 

işte ırkçılık böyle bir şeydir arkadaşlar, yani Arapların 100 öncekileri, Osmanlıya isyan etti diye. bu gün bizim onların katledilmesine ses çıkarmamamız gerekiyor öylemi.

 

Pardon ben yanlış hatırlamıyorsan. O arap ülkeleri Osmanlının sömürgeleriydiler, ve tarih boyunca, sömürgelerin ayaklanması ne zaman ayıplanması gereken bir şey oldu ?

 

 

 

evet de İsrail'den çok israilciliğede gerek yoktur kanımca. Bir vahşeti ve haksızlığı mazur gösterebilmek için, ajitasyonlar yapmaya da gerek yoktur.

 

bu arkadaşımızın kaba mantığıyla, mesela Hitlerin yaptığı katliamla, Almanyada Hitler öncesinde terör saldırıları düzenleyen Yahudi savaş örgütü aracılığıyla, Yahudilerle Nazileri aynı derecede suçlu görürüz :)

 

dünya bu ırkçı mantıktan bıktı. Korkmanyın ya haksızlığa haksızlık demek ne sizi üzer, nede marjinal görünme çabasına sekte vurur.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Sevgili CYRANO

 

Herşeyden önce şunu belirtmem gerekir. Benim yazılarım taraf olmak adına yazılmış yazılar değildir. Ben yukarıdaki yazılarımı yazarken konuya tarafsız bakmak ve daha çok kendi ülkemizin ve insanlarımızın çıkarlarını düşünmek kaygısıyla yazdım. Bana göre doğru olanda budur. Türkiye olarak ve Türk insanı olarak bize düşen ilk önce kendi ülkemizin ve insanlarımızın çıkarlarını korumak ve kollamaktır.

 

Bu noktada ülkemizi ve ülkemiz insanlarını tehdit eden Terör öğelerini doğrudan ve dolaylı olarak destekleyen hiçbir ülke dost ülke olarak kabul edilemez.

 

Senin PKK(Kadek ya da herneyse) konusunda yazdığın ve bu eli kanlı Terör örgütünü ABD ve İsrailin desteklediğine yönelik ifadelerini bende daha önceden duymuştum. Ancak bu konuda bazı işaretlerin dışında kesin bir delil olduğunu görmedim. Kaldı ki eğer öyle ise bu noktada Türk'ün Türkten başka dostu yoktur tezi dahada güçlenecektir.

 

Geçmişte bazı komşularımızın (İran,Irak,Suriye,Yunanistan,Ermenistan ve Güney Kıbrıs Rum Y) PKK yı desteklemiş olmaları ki (Lübnan ve Filistinde dahil) bundan sonra desteklemeyecekleri anlamına gelmez. Madem uluslararası ilişkiler seninde dediğin gibi çıkar ve karşılıklılık mantığı ile yürütülür bizimde Filistin ve Lübnan başta olmak üzere diğer Güney komşularımıza çokta güvenmemiz doğru olmaz. Ben Osmanlıya karşı ayaklanma örneği olarak Filistin'i verirken bunu Araplara yönelik bir ırkçılık mantığından yola çıkarak vermedim sadece bazı Tarihi gerçekleri ortaya koydum. Zaten HEP TARİHİMİZİ İYİ BİLMEDİĞİMİZ VE ÇABUK UNUTTUĞUMUZ için değil midir ki bir yere varamıyoruz! TARİH bazı dersler almak için mevcuttur!

 

Öte yanda ben Ortadoğudaki radikal grupların Israil askeri hedeflerine yönelik intihar saldırısı yapmasından zaten bahsetmedim. Benim KORKAKLIK olarak nitelediğim SİVİLLERİ hedef alan saldırılardır ve bence BU EN ADİ KORKAKLIK TÜRÜDÜR. KAYNAĞI,NEDENİ,İDEOLOJİSİ VE ÇIKIŞ NOKTASI NE OLURSA OLSUN!

 

Etrafı ARAP Komşularıyla çevrili FİLİSTİN'e nasıl oluyor da SİLAH AMBARGOSU Uygulanıyor oda bir muamma tabi. Peki Hizbullah ve Hamas O füzeleri nereden elde ediyor bu silah ambargosuna rağmen???! Yapmayın allahaşkına hep bu mazlum ağlamalarından gına geldi!

 

BOP'a gelince bir haritadan bahsediliyor elbet. Gerçi harita olmasa da BOP a karşıyım ve ne mal olduğunu biliyorum. Bu noktada Türkiye olarak uyanık olmalı,ölçülü,mantıklı kendi çıkarlarımızı ön planda tutan ve hatta bazen birileri için beklenmedik adımlar atmamız gerekir diye düşünüyorum..

 

NOT: Yazılarını muhattabını birşey olmak ya da birşey olmamak ile itham eden bir üslupla yazmaktan kaçınırsan daha akılcı ve seviyeli bir fikir paylaşımı olabilir. Muhattabına tepeden bakan ve fazlasıyla duygusal ifadeler içeren yazılar kimseye birşey kazandırmaz...

 

 

Ayrıca yazında tutarsızlık var..... Hem PKK geçmişten beri ABD tarafından destekleniyor diyorsun hemde Türkiye ABD ye üs verdiği için PKK Iran,Irak ve Suriye tarafından da destekleniyor diyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Eğer PKK bunların hepsi tarafından destekleniyosra zaten bizim hiçbiri için bundan sonra yapabileceğimiz birşey olamaz.... Hem İran hem Israil PKK'yı Türkiyeye karşı kol kola destekliyorlarsa geçmişten bugüne zaten olay benim yazdığıma geliyor. Yani Padişahtan çok padişahçı olmayalım... Yesinler birbirlerini... noktasına geliyor....

Gönderi tarihi:

Şimdi PKK'nın ABD ve İsrail tarafından, desteklendiğini asılsız bir "iddia" oalrak sunmuşsun. ben bunu gündemi takip etmemeye bağlıyorum.

 

Zira:

 

-"Amerikalılar bize geldiler, etnik milliyetçiliği körükleyin, farklılığınızı ortaya koyun dediler" diyen eski DEHAP genel başkan yardımcısını

 

-Osman Öcalan'ın örgütten kaçıp, CIA ya sığınması ardından CIA ve PKK arasında görüşmeler yapılıp Öcalan'ın tekrar örgüte dönmesi.

 

-200.000 ABD askerinin bulunduğu ve ABD nin haberi ve rızası olmadan yaprak kımıldatılamıyan, Kuzey Irak'ın herşehrinde PKK'nın bürolar açıp faaliyette bulunması. Ha keza kırsalında PKK nın kamplarının bulunması.

 

-Suriye'de PKK taraftarı kürtler ayaklandığında, aralarında Sivil Kıyafetli ABD büyükelçiliği 5. ve 6. sınıf diplomatlarının yakalanamsı Suriye polisince. (beşinci ve altıncı sınıf diplomatlık makamı her zaman istihbarat için kullanılı)

 

-1999 dan sonra tek tük ve münferit dereceye düşen PKK eylemlerinin ABD'nin Irak müdahelesiyle patlaması.

 

-İsrailli komandoların Kuzey Irak ta PKK kamplarında eğitimler vermesi, silah sağlaması gibi.

 

Bu ülkenin gündemini aylarca meşgul etmiş. ve mecliste defalarca ABD ve İsrail'e nota verilmesi için önergeler hazırlandığını, bilmemek ilginç tabi.

 

son olarak PKK konusunda Türkiyenin muhatabbının ABD olduğunu gören herkes bu soruyu sormaz.

 

 

iki keredir bunu söylüyorsun ama sormadan edemiyeceğim Lübnan ve Filistin ne zaman PKK yı barındırmış ve destek vermiştir. bana küçücük bir örnek verebilir misin bu konuda. Genellemeye seven bir arkadaş olduğun bellide. cidden merak ettim bunu ben.

 

Etrafı ARAP Komşularıyla çevrili FİLİSTİN'e nasıl oluyor da SİLAH AMBARGOSU Uygulanıyor oda bir muamma tabi. Peki Hizbullah ve Hamas O füzeleri nereden elde ediyor bu silah ambargosuna rağmen???! Yapmayın allahaşkına hep bu mazlum ağlamalarından gına geldi!

 

Arkadaşım şimdi cidden saçmalıyorsun. Eline bir harita alır ve Filistinin dört tarafınında İsrail tarafından işgal edildiğini görürsün. Daha İsrail in Filistinin neresini işgal ettiğini bilmeden bu kadar yorum yapma bence. BM nin İsraili işgalci ilan ettiği topraklar Filistinin dört tarafını çevreleyen topralardır.

 

 

Hizbullah'ın fırlattığı füzeler toma hawk değildir. basit katyuşa füzeleridir. bunlar en küçük silahlı örgütlerin elinde bile vardır. Silah Ambargosu bir devletin güçlü bir orduya sahip olması için gereken, hava savunma sistemler, hava saldırı silahları, zırhlı araçlar, ağır silahlar almasının ambargo ile engellenmesidir.

 

işte bu ambargodan sonra senin gibi arkadaşlar sorar "niye ordularını israilin karşısına çıkarıp savaşmıyorlar" diye.

 

BOP'a gelince bir haritadan bahsediliyor elbet. Gerçi harita olmasa da BOP a karşıyım ve ne mal olduğunu biliyorum. Bu noktada Türkiye olarak uyanık olmalı,ölçülü,mantıklı kendi çıkarlarımızı ön planda tutan ve hatta bazen birileri için beklenmedik adımlar atmamız gerekir diye düşünüyorum..

 

Evet senin yazdıklarına bakınca, Türkiyenin ABD ve İsrail'in bölgedeki planlarına sesini çıkarmayıp Sıranın kendisine gelmesini beklemesini beklemek. ABD nin de planı budur. bütün ortadoğu ülkelerini birbirinden ayırıp tek tek hesaplaşmak. Türkiye İsrailin Lübnana tüm herşeyi çiğneyip saldırmasına ses çıkarmayıp yarın, kendisi bu saldırıların muhatabı olduğunda ve savaşın en önemli unsuru" müttefik" ihitayacı duyduğunda, tüm ortadoğunun ABD güdümündeki devletelre dönüştürüldüğünü görürse şaşmamak lazım.

 

unutma Türkiye'nin Kurtuluş Savaşını kazanmasında müttefik ,Rusya, Pakistan ve Afganistan'ın katkılarını.

 

 

 

Ayrıca yazında tutarsızlık var..... Hem PKK geçmişten beri ABD tarafından destekleniyor diyorsun hemde Türkiye ABD ye üs verdiği için PKK Iran,Irak ve Suriye tarafından da destekleniyor diyorsun. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Eğer PKK bunların hepsi tarafından destekleniyosra zaten bizim hiçbiri için bundan sonra yapabileceğimiz birşey olamaz.... Hem İran hem Israil PKK'yı Türkiyeye karşı kol kola destekliyorlarsa geçmişten bugüne zaten olay benim yazdığıma geliyor. Yani Padişahtan çok padişahçı olmayalım... Yesinler birbirlerini... noktasına geliyor....

 

bunu ben diplomasi olayını anlıyamamaya bağlar ve çok basit bir örnek veririm. İkinci dünya savaşından beri Düşman olan, hatta kuzey Kore savaşlarında askerlerinin birbiriyle çatıştığı ABD ve Çin,

 

Sovyetler Birliğinin Afganistan müdahelesinden sonra. Sovyetlerle Savaşan Afgan örgütünün iki büyük destekçisi vardır. ABD ve Çin.

tabi sen bunu anlıyamazsın. yani iki büyük düşman ABD ve Çin'in nasıl aynı aktörü desteklediğini.

 

not: ben yazılarımda kişileri değil yazdıklarını değerlendiririm. yazılan şeyin ırkçılık olduğunu gördüğümde adını koyarım. bir kişi Bu gün İsrailin Lübnan'lı araplara olan saldırısı karşısında Türkiyenin sessiz kalması için. Arapların Osmanlıya başkaldırmış olmasını gösterirse, bunun adını koyarım. Zira ölen 60 çocuğa yapılanı değerlendirirken. ONların yüzyıl önceki atalarının Osmanlıya başkaldırmış olmalarını gündeme getirmek. ırkçılıktır.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Evet. Duygusalız maalesef öyle ki muhatabımızın ne demek istediğini anlamak yerine sadece anlamak istediğimizi anlamaya çalışmakla sonuçlanan bir duygusallık bu.. Haklısın aslında insan Televizyonlarda savaşa kurban verilen çocukların görüntülerini görünce bayağı doluyor doğrusu...

 

Öncelikle ben PKK'nın ABD ve Israil tarafından desteklendiğinin "asılsız bir iddia" olduğu şeklinde bir yorum yapmadım. Bu konuile ilintili çok sayıda işaretin bulunduğunu ancak bölgedeki koşullar dikkate alındığında birtakım kesin kanıtlardan yola çıkarak hareket etmenin daha doğru olduğunu ifade etmeye çalıştım. Ancak ne yazık ki görüşlerim ya da yaklaşımım muhattabımınkilerle %100 örtüşmediği için gündemi takip etmeyen biri yerine koyuluverdim...

 

PKK'nın Lübnandaki Bekaa vadisinde bir zamanlar eğitim kamplarının bulunduğunu herkes net bir biçimde hatırlayabilir. Bölücü Terör örgütünün eylemlerini kendi davalarıyla bir tutan Filistin'in ArapBirliği'nin de desteğini alarak bu örgüte nasıl sempati ile baktığını da. Ya da Türkiye'nin yaptığı her sınır ötesi harekatının ardından AB nin açıklamalarını takiben Amr Musa'nın Arap Birliği adına birliğin genel sekreteri olarak yaptığı Türkiye'yi uyaran ve kınayan hadsiz açıklamalarını.. Suriye ve İran ın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda Terör'ü Türkiye'ye karşı nasıl kullandığınıda herkes bilir. Kaddafi'nin açıklamalarından bahsetmeye gerek yok herhalde..

 

Bildiğim kadarıyla Filistin'in Ürdün ile sınırı var ve Ürdün'de önemli miktarda Filistinli yaşıyor. Ancak tabi Kral Hüseyin'in Vefaatından sonra Ürdün'ün başına Kral Abdullah'ın nasıl getirildiğini az çok biliyoruz. Yinede Filistin %100 izole edilmiş değil senin dediğin gibi. Ama tabi Gaza öyle...

 

Filistin ve Lübnan'a yönelik silah ambargosu var ise bu ne kadar süredir var onu merak ediyorum ben? Peki bahsettiğin ve o geri teknoloji olduğunu vurguladığın katyuşa füzelerini kendileri mi üretti bu gruplar ya da gökten zembille mi indi? Elbette Iran ve Suriye Gönderdi... Demek ki sözkonusu ambargo o kadar da delinemez değilmiş?

 

Bütün bunların ötesinde şunu özellikle hatırlatmam gerekiyor galiba. Ben Türkiye'nin mevcut durum karşısında hiçbirşey yapmaması gerektiği gibi birşey kesinlikle demek istemedim. Ama maalesef yine anlamak istediğimiz gibi anlamışız... Benim burada kast ettiğim taraf olmaktan ya da taraf gibi gözükmekten çok politik olabilmek ve farklı kanallar vasıtasıyla yaşananların sona ermesi için çaba sarf edebilmek. Ancak bunu yaparken kendi ulusal çıkarlarımızı en öncelikli planda tutmak. Eğer Arap Birliği'nin konuyu görüşmek üzere yaptığı son toplantıda Arap Birliği'nden ABD ve İsraile karşı güçlü bir açıklama(yaptırım tehdidini de içeren) çıkabilseydi zaten bu saldırılar son bulmuş olurdu.. Ama sonuca bir bak istersen.. Her arap ülkesi kendi çıkarını ön plana aldı.. İplerini kaptırdıkları için ya da Suudi kralları ABD bankalarında yatan kapitallerinin başına birşey gelmesin diye yapılan açıklamalara bak. Mısır,Ürdün ve Suudi Arabistan tarafından...??

 

Bu noktada biz neden uzun süreler iyi ilişkilere sahip olduğumuz Israil ve ABD 'ye karşı daha sert bir tutum takınalım ki? Sence bu mantıklı olur mu? Hele Arap komşularımız bu kadar güvenilmezken... Bak bugün son krizi görüşmek üzere Malezyanın başkenti Kuala Lumpur da yapılan olağanüstü OIC toplantısına? Arap ülkelerinin katılımı ne kadar düşük. O zaman daha iyi anlarsın ne demek istediğimi....

Gönderi tarihi:
Öncelikle ben PKK'nın ABD ve Israil tarafından desteklendiğinin "asılsız bir iddia" olduğu şeklinde bir yorum yapmadım. Bu konuile ilintili çok sayıda işaretin bulunduğunu ancak bölgedeki koşullar dikkate alındığında birtakım kesin kanıtlardan yola çıkarak hareket etmenin daha doğru olduğunu ifade etmeye çalıştım. Ancak ne yazık ki görüşlerim ya da yaklaşımım muhattabımınkilerle %100 örtüşmediği için gündemi takip etmeyen biri yerine koyuluverdim...

 

Gündemden bihaber olmak eleştirisi fikirlerin için değil, ki ben daha fikri göremedim. Gündemi aylarca oyalayan bu " kesin kanıtlar" dan bi haber olmana istinaden söylenmiştir.

 

 

PKK'nın Lübnandaki Bekaa vadisinde bir zamanlar eğitim kamplarının bulunduğunu herkes net bir biçimde hatırlayabilir. Bölücü Terör örgütünün eylemlerini kendi davalarıyla bir tutan Filistin'in ArapBirliği'nin de desteğini alarak bu örgüte nasıl sempati ile baktığını da. Ya da Türkiye'nin yaptığı her sınır ötesi harekatının ardından AB nin açıklamalarını takiben Amr Musa'nın Arap Birliği adına birliğin genel sekreteri olarak yaptığı Türkiye'yi uyaran ve kınayan hadsiz açıklamalarını.. Suriye ve İran ın kendi ulusal çıkarları doğrultusunda Terör'ü Türkiye'ye karşı nasıl kullandığınıda herkes bilir. Kaddafi'nin açıklamalarından bahsetmeye gerek yok herhalde..

 

işte ben şimdi yine bir şey derim, sen buna takılırsın. Yani ne bileyim az çok tv seyreden herkes Bekaa vadisinin Lübnan'ın değil Suriye'nin kontrolunde olduğunu bilir dimi. Dolayısıyla Bekaa vadisindeki üslerin ve kamplar üzerinde Lübnan devletinin geçmişten beri bir tasarrufu olmadığı. Hatta Suriye ile ters düştüklerinde, Lübnan hükümetine saldırı yapan örgütlerin kamplarınında Bekaa vadisinde olduğunu düşünürsek. Türkiye'nin de bekaa konusunda muhatabının Suriye olduğunu ve Suriye'yi Türkiye'Nin 1999 da Bekaa Vadisini bombalamakla tehdit ettiğini de göz önüne alırsak. Bekaa vadisinde pkk kampları olmasını Lübnan'ın Pkk ya destek verdiğinin parametresi ansıl olduğunu açıklamayı sana bırakıyorum.

 

Kaldı ki Aynı iddiayı Filistin içinde yapmışsın. Buna nasıl bir argüman geliştiriyorsun onuda merak ettim.

 

İran ve Suriye'nin Pkk konusunda ki tavrına gelince. Bilmem haberdar mısın bu ülkede çok konuşuldu. Türkiyenin Özal dönemi ve sonrasında, Komşularıyla arasını açacak ve onlarla soğuk harpler yaratacak dış politika uygulamaları, bunun ülke ekonomisi ve istikrarında yarattığı tahribatlar.

 

Yani sen Bölgede İsraille adı geçen ülkeler arasında her an savaş çıkabilecek günlerde. Dünya da İsraille ortak tatbikat yapan ilk ve tek ülke olursan, elbette bu bir mesaj ve taraf beyanı içerir. diplomasi de de bir etkisi olması normal dimi.

 

Yine bu dönemin sonucu politikalar arasında. Hiç bir mantıklı izahı olmayan. Ve bu gün Türkiyenin birincil dereceden düşmanı sayılan Barzani ve Talabani'nin her anlamda Irak devletine karşı desteklenmesi. Türkiye sınırlarında kamplar açmasına müsade edilmesi. Silah ve para yardımı yapılması ?

 

Suriye'ye İsrailin isteğiyle, su ambargosu uygulanması.

 

Daha önce de yazdığım gibi. İrana karşı savaşan ABD destekli Halkın Mücahitleri'Nin desteklenmesi yine liderlerinin türkiye de barındırılması, İran ordusunun operasyonları sırasında Türk sınırları içine bu örgütün militanların kaçmasına müsade edilmesi. İran dan Kaçan SAVAK ajanlarının türkiyede mülk edinmesine müsade edip , faaliyetlerine devam etmesi.

 

Böyle bir dış politika sürecinde. şaşırıyor musun İran ve Suriye'nin pkk ya destek vermesine ?. Ama bu gün neden tavırları farklı. Ahmet Necdet Sezer'in ABD nin uyarılarını hiçe sayıp Suriye'yi ziyaret etmesinden sonra, Suriyenin var olan pkk liderlerini sınır dışı etmesi. İran'a yapılan uluslararası baskı sırasında Türkiye'nin askeri müdaheleye karşı çıkması sonucu. İran ordusunun bırak İran da ki kampları. Kuzey Irak'ta ki Kandil dağıda dahil PKK kamplarını bombalaması.

 

Türkiye Özal döneminden beri süren, yanlış dış politikası ki bu gün bu yanlış dış politikanın sadece Ekonomik zarar maaliyeti , yüz milyarlarca dolarla ifade ediliyor. Bu politikadan v azgeçilmesi sonucu, komşularla olan ilişkiler, ne kadar farklı dimi.

 

Bildiğim kadarıyla Filistin'in Ürdün ile sınırı var ve Ürdün'de önemli miktarda Filistinli yaşıyor. Ancak tabi Kral Hüseyin'in Vefaatından sonra Ürdün'ün başına Kral Abdullah'ın nasıl getirildiğini az çok biliyoruz. Yinede Filistin %100 izole edilmiş değil senin dediğin gibi. Ama tabi Gaza öyle...

 

İşte ben saçmalıyorsun dediğimde sinirleniyorsun dimi. Ya arkadaşım allasen Filistin'le Ürdün sınırı dediğin yer BATI ŞERİA ya hiç mi tv izlemiyorsun BATI ŞERİA hakkında bırak İsrail işgalini duvar var orada ya artık. Filistin ve Ürdün arasındaki sınır hattı nın adı BATI ŞERİA dır ve BATI ŞERİA BM nin İsraili boşaltması için uyardığı işgale dayanan İsrail toprağıdır.

 

Benim dediğim gibi değil. İlkokul haritasına bile bakan herkesin diyeceği gibi Filistin %100 izolasyon altındadır.

 

 

Filistin ve Lübnan'a yönelik silah ambargosu var ise bu ne kadar süredir var onu merak ediyorum ben? Peki bahsettiğin ve o geri teknoloji olduğunu vurguladığın katyuşa füzelerini kendileri mi üretti bu gruplar ya da gökten zembille mi indi? Elbette Iran ve Suriye Gönderdi... Demek ki sözkonusu ambargo o kadar da delinemez değilmiş?

 

bak hala ben silah Ambargosu diyorum sen bana. cidden bunu anlamak istemediğini düşünüyorum artık.

 

bak hala ben silah Ambargosu diyorum sen bana. Katyuşa Füzelerini örnek gösteriyorsun. Silah Ambargosu bu füzeler gibi hafif silahlar değil. Tank, Uçak , Zırhlı, Savaş Gemisi, konvansiyonel silahlar, roketler. yani güçlü bir ordunun ihtiyaç duyduğu ağır silahlar konusundadır. Füze vs sınırlardan kaçak olarak geçirilir. Ama bir Tank'ın kaçak olarak bir ülkeye sokulabileceğini düşünmüyorsundur herhalde. Yada bir savaş gemisinin. Uçağın ya da.

 

Yani PKK da türk sınırlarından bu silahları kaçak olarak geçirmektedir dimi. Helikopterlerimiz düşürülmüştür bu tür silahlarla. Herhalde Türk sınırlarında PKK ya sialh ambargosu olmadığını düşünmüyorsundur.

 

 

Arap Birliği dediğin şey, yönetimin ABD yanlısı ülkelerin kontrolunde olduğu naylon bir oluşumdur. Ne dünya ne de Ortadoğu siyaseti üzerinde Arap Birliğinin tavsiye niteliğinde bile bir etkisi yoktur.

 

Ayrıca senin matnığınıda anlamak mümkün değil, Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt , BAE gibi ülkelerin Büyük Ortadoğu Projesinde çıkarları var. Benim anlamadığım senin nasıl bunların tavrını kriter olarak aldığın. Kuzey Irak ta kurulacak bir Müslüman İsrail bu ülkeler için bir sakınca doğurmuyor. Ancak Türkiye bunu "SAVAŞ SEBEBİ" sayıyor deği mi. yani ABD ve İsrail'İn bölgedeki planları Arap Bilriğinin lider ülkelerinin işine geliyorsa, Bunun Türkiye'nin tavrıyla ne alakası var.

 

Bu noktada biz neden uzun süreler iyi ilişkilere sahip olduğumuz Israil ve ABD 'ye karşı daha sert bir tutum takınalım ki? Sence bu mantıklı olur mu? Hele Arap komşularımız bu kadar güvenilmezken... Bak bugün son krizi görüşmek üzere Malezyanın başkenti Kuala Lumpur da yapılan olağanüstü OIC toplantısına? Arap ülkelerinin katılımı ne kadar düşük. O zaman daha iyi anlarsın ne demek istediğimi....

 

Öncelikle bana bu "iyi ilişkilerin" bize ne kazandırdığını bir söylesene. ABD nin ambargo uyguladığı ülekere bizimde ambargo uygulamız sonucu sadece Irak la yapılmayan ticaretin kaybı 36 milyar dolar. Suriye ile İsrail'in isteği üzerine yapılmayan su anlaşmalarından kayıp 9 milyar dolar. biz bu ekonomik kayıpları telafi etmek için bu iki ülkenin öncüsü olduğu İMF den krediler aldık ve aynı İMF ye şu an faizin faizini ödüyoruz.

 

Türkiye'nin tamamen kendi imkanlarıyla sınırlarının dışına attığı, Liderini yakaladığı ve eylemlerini bitme noktasına getirdiği Terör belası. bu senin "iyi ilişkiler" e sahipiz dediğin ülkenin bölgeye girmesiyle, tekrar eskisi gibi artmış ve canlanmıştır.

 

Türkiye'nin " Savaş Sebebi" sayacağını belirttiği Kürdistan projesi bu "iyi ilişkiler" e sahip olduğumuz ülkenin ırak'a girmesiyle bir hayal olmaktan çıkıp detaylarının konuşulduğu bir plana dönüşmüştür.

 

Neden mi sert çıkacağız. Söyliyeyim Ancak gerçekten sert çıktığımızda, son günelrde olduğu gibi. PKK konusunda olduğu gibi, dediğimiz yaptırma şansımız olduğu için.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Ne olursa olsun Türkiye olarak duygusal ve tepkisel bir dış politikadan çok akılcı,ulusal çıkarlarımızı gözeten,uzun vadeli ve aynı derecede de onurlu bir dış politika yürütmrmiz gerektiğini düşünüyorum. Bana cevaben yazdığın tüm yazılar gösteriyor ki uluslararası ilişkilerde dostluğa ve duygusallığa yer yoktur. Her koyun kendi bacağından asılmakta her ülke kendi çıkarlarını herşeyin üstünde tutmaktadır. Uluslararası ilişkiler çıkar temellidir.

 

Benimde altını özellikle çizdiğim hususta budur. Ben ne ABD ne de Israil yanlısı değilim elbet. Tabiki bende zulme uğrayanın yanındayım. Ama ağlayıp sızlayarak ya da kendi ulusal çıkarlarımızı hiçe sayarak bir yere varamayız.

 

Hepimiz biliyoruz ki Israil halkı geçmişte onlara yaptığımız bazı yardımlardan dolayı Türkiye'ye sıcak duygular beslemekte. İşte bu noktada Türkiye bunu kullanarak bazı Israil politikalarının değişmesini sağlayabilir. Özellikle halk bazında dikkate alındığında İsraillilerin Türklere karşı düşmanca tutum sergilediğini görmedim. Ama herşeyin bir görüneni birde görünmeyeni var tabiki.

 

Özellikle Ermeni,Yunan ve Rum lobilerinin Dünya'nın herhangibir yerinde Türkler aleyhine yaptığı çalışmalar esnasında Türkler en büyük dayanışma ve desteği yahudi lobilerinden görmekte.

 

Oysa Suriye ve de özellikle Lübnan da yaşayan ve ermeni kökenli olan insanların etkisiyle ülkemiz aleyhinde özellikle Sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili kararlar alınabilmekte..

 

Yani demek istediğim herhangibirine düşman olmak yerine hepsine mesafeli durmanın gerekliliği.

 

Eğer illa sert çıkılması gerekiyorsa hedef Israil değil ABD olmalıdır diye düşünüyorum.

 

Evet 50'nin üzerinde üyesi bulunan Islam Konferansı Örgütü toplantısını yaptı. Sonuç ne mi oldu. Zirveye hiçbir Arap ülkesi üst düzeyde katılmadı... İşte abartılı destek vermememiz gereken insancıklar....

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.