Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Yaratıcı insanı insan olarak yatarmıştır. Hepimiz aynı donanımlara sahibiz. Yani hepimiz akla, bir beyne sahip olduğumuz gibi, hepimizin içersinde "vesvese" var, şüphe var.

 

İman sahibide olsanız, bir ateistte olsanız herkeste "şüphe" var. Şüphe yani vesveseler asla yok olmaz. Her zaman vardır. Çünkü şüpheyi verende Yaratıcı'dır. Bu insan iradesinin dışında cereyan eden bir hadisedir.

 

Peki neden şüphe vardır?

 

Şüphe ya kişiyi ya yanlışa götüren bir vasıta,bir alet olur olur. Kişi daha temelde yanlış mesnetlendirmeler yaptığı için,yapmış olduğu sorgulamalar neticesinde YANLIŞ SONUÇLAR elde eder. Dipsiz bir kuyuya, bir tuzağa düşmüş olur...

 

(Eğer inanç sisteminin metodolojisi iyi anlaşılamamış ve kişi imanını her hadise karşısında doğru temellendirmeler yapıp doğrulayamamışsa bu problem ortaya çıkabilmektedir.)

 

Ya da bu temellendirme çok iyi yapılmışsa şüpheler insanı ARAŞTIRMAYA sevkeder, tefekküre sevkeder, tefekkürün neticesinde de İLERLEMESİNE yardımcı olan bir motor görevi görür. BİR ÜST BASAMAĞA GEÇMEK İÇİN BİR VASITA OLUR.

 

Bu şüphe olmasa ARAŞTIRMA olmaz. Araştırma olmaz sa İLERLEME olmaz.

 

 

Biz müslümanlar asla DOGMA yakıştırmaları kabul etmiyoruz. Bakınız bizlere Allah'ın öğretmiş olduğu metodoloji aşağıdadır...

 

1-)ESER

 

2-)ESERİN ARKASINDAKİ FİİL

 

3-)FİİLİN ARKASINDAKİ FAİL

 

4-) FAİLİN ÜNVANI (İSMİ, ESMALARI)

 

5-)ONUN ARKASINDA ESMANIN KAYNAKLANDIĞI SIFAT

 

6-)SIFATIN KAYNAĞINI OLUŞTURAN ŞUUNAT

 

7-)ŞUUNATIN ARKA PLANINDA DA """"ZAT""" VARDIR.

 

 

Yani ben Allah'ı tanıyorum demeniz için yukarda sıralanmış olan basamaklardan TEKER TEKER hakkını vererek TEFEKKÜR EDE EDE geçmeniz gerekmektedir.

 

Bu basamakların TEK BİR TANESİNİ BİLE İHMAL ETSENİZ ORDA ""DOGMA"" DOĞAR....

 

Allah'ı tanımak bu basamakları geçme kabiliyetinize bağlıdır.

 

Örn: Gözlerimiz önünde var olan bir gerçek. Mesela çiçek. Çiçeği görüp direk aa bu çiçeği kim yarattı derseniz yukarda sıralanan metodolojiyi ihmal etmiş olursunuz...

 

Halbuki doğru yöntem aşağıdaki şekildedir....

 

 

 

Çiçek gözlerimizin önünde apaçık duran bir ESER dir. Peki şimdi bu eserin arkasındaki fiile bakalım. Çiçek güzeldir. Yani süslüdür. Yani çiçek eserinin üzerinde SÜSLENDİRME FİİLİ vardır. Çünkü çiçek deyince bizim dünyamıza süslü, ölçülü, güzel manaları gelir.

 

Demek ki çiçeğin varlığı arkasında devamlı onu güzel, düzenli anlamlı kılan bir FİİLİN VARLIĞINA işaret ediyor..Çiçeğin arkasında süslendirme, düzenleme, uyum, evren ile iletişim (mesela arılarla, mesela biz insanlarla ilgisi ) vs...fiili sürekli işliyor...Bunu asla inkar edemeyiz..(BİR ÇOK FİİL İŞLİYOR::)

 

Evet demek ki bu FİİLLER FAİLİ gerektirir. Bir fiil varsa mutlaka bir faili ve yapanı var. Bunu asla inkar edemezsiniz. Gözler önünde apaçık bir hareket, fiil bir aktivite var. BURADA BU FAİLİ YAPAN KİMDİR DİYE SORARSANIZ OLMAZ. HATAYA DÜŞERSİNİZ. ÖN KABULLER YAPMANIZ GEREKİR.. O YÜZDEN SORMUYORUZ. VE ARA BASAMAKLARDA HÜKÜM VERMİYORUZ..

 

Evet. Ortada bir eser var. Ortada bir sürekli işlenen fiiller var. Ve demek ki bir fail yada failler var.

 

Peki Bu faili yapanın özellikleri nasıl olmalıdır ki eser olsun.. Çiçeği yapan cemil birisidir. Süsleyen birisidir. Müzeyyin birisidir. Bakın ortada bir Allah yada Yaratıcı kelimesi yok henüz.. Süslendiren bu fiilini devamlı olarak yapıyor. Demek ki müzeyyin sıfatı çiçeğin bütün basamaklarında gözüküyor.

 

Demek ki bu çiçeğin faili müzeyyindir. Güle baktığımızda bir ilim var. Rastgele olmuyor. Düzen ve ölçü içersinde oluyor. Yapraklarının ölçüsünün bir düzeni var. Güneşle olan bir pozisyonu var. Dikenlerle olan pozisyonu var. fotosentez yapabilmesi için yüzey alanına ayarlaması gerekir. böceklerle ilişkisi var. Ekolojik sistemle olan ilişkisi var. var var var. Demek ki bu fiili yapan aynı zamanda ilim sahibi olmalıdır. Bu fiil herhangi bir şekilde yapılmıyor. BU FAİL YÜKSEK BİR İLİMLE YAPILIYOR.

 

Bu gülü yapan fail yüksek sonsuz bir ilimle, bütün ayrıntıları düşünerek yapıyor..işte bunlar FAİLİN ÜNVANLARIDIR.

 

Demek ki çiçeği yapan Fail Alimdir. Celimdir. Kerimdir. Müzeyyindir. vs... Çiçek bunu bize anlatıyor..

 

Yukarda anlattıklarımız gayet mantıklı ve akılcı çıkarımlardır..

 

Evet bu esmalardan SIFAT lara geçiyoruz. İsimlerden sıfatlara geçiyoruz. Bu Fail basir olmalı. Gören olmalı. Bilen olmalı.

 

Bu sıfatların içersinde öyle sıfatlar var ki. Hayatı Gerektirir. YANİ ÇİÇEĞİ YAPABİLECEK BİR FİİLİ İŞLEYEBİLECEK BİR FAİLİN SIFATLARI BİZE ÇİÇEĞİ YAPANIN MUTLAKA HAYAT SAHİBİ OLMASI GEREKTİĞİNİ İŞARET EDİYOR..

 

Çiçeği yapan fail gören olmalı işiten olmalı ki çiçeğin toprakla etrafla kainatla olan irtibatını bilsin ve ona göre ihtiyacına göre yapsın.

 

Çünkü çiçek görülüyormuş, ihtiyaçları işitiliyormuş gibi yapılıyor. Bir kuşun sesinin nağmelerini işitmeyen birisi o seslerdeki güzel ahengi kuşa verebilir mi? ( Bir besteciyi düşünün defalarca sesleri dinler ve dnledikten sonra nizama sokar... Teşbihte hata olmaz..)

 

 

Demek ki çiçeği yapan, GÖREN, İŞİTEN, İRADE SAHİBİ, İLİM SAHİBİ VE "HAYAT SAHİBİ" "KELAM SAHİBİ" OLAN BİRİ OLMALIDIR.

 

Artık sıfata geçince birisini tanımlıyor işaret ediyorsunuz...

 

Sıfat bir zatı tanımlıyor. Biz zata işaret ediyor..Bunu inkar edemeyiz.

 

Sıfat Dışa vuran özellikler Şuunat ise içsel özellikleri ifade ediyor. Şuunat daimidir. Kesintiye uğramaz.

 

Şuunat sıfatın dışa vurması açığa çıkması halidir.

 

Mesela birisi çok şefkat sahibi. Bu kişiden asla bir kuşun kafasını koparması beklenemez. Dışa böyle birşey yansımaz..Kuşun kafasını koparan merhamet sahibidir diyemezsiniz.

 

Demek ki Şefkat sahibi birisi her zaman şefkatli fiiller işler.

 

Şuunat sıfatlarla iç içedir.

 

Tüm bu basamaklardan sonra ancak ZAT tan sözedilebilir. ZAT bütün bunlardan anlayacağımız şeydir.

 

İşte hiçbir önkabul yapmadan adım adım akılcı bir metod kullanarak ulaştığımız bu neticeden sonra bu sonuca ulaşılır. bunu asla inkar edemezsiniz.

 

İşte siz bu metodoloji neticesinde ulaştığımız ZAT kavramına ve onun özelliklerine...

 

 

isterseniz "MADDE" diyin, isterseniz ""TABİAT" diyin isterseniz "YARATICI" diyin.

 

Demek ki inananlarla inanmayanlar arasındaki TEMEL FARK. Yapılan faaliyetin ve işlenen fiillerin inklarından kaynaklanmıyor. Bunu kimse inkar edemez. Ortada bir çiçek var. Süslü her hali güzel bir çiçek var. Evrenle ilişkili bir çiçek var. Yüksek bir ilimle yapılan fiiller neticesinde ortaya çıkan bir çiçek var.

 

 

SORUN YATARICI'NIN ÖZELLİKLERİNDE DEĞİL, SORUN BU ÖZELLİKLERİNE KİME VERDİĞİMİZDE....

 

 

Tek bir İlahı bırakıp sonsuz ilahlar edinmek.....hiç de akıllıca bir tercih değildir..

 

 

 

DEMEK Kİ ORTADA KÖRÜ KÖRÜNE ARAŞTIRMA SORGULAMA YAPMADAN KABUL EDİLEN BİRŞEY YOKTUR.

 

 

Çok yorucu oldu. Umarım maksadına ulaşır...

 

Saygılar..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.