Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Niçin yaşıyorum, niçin arzuluyorum, ve niçin çalışıyorum ? Yaşantımda, kaçınılmaz olan ölümümle yok olmayacak bir anlam var mıdır?

 

.

.

.

Tolstoy'un İtiraflarım adlı kitabından alıntıdır... Yaşamına ortadoks bir hristiyan olarak başlayan, sonrasında ateistliğin evrelerinden ve sorgularından geçen bu ünlü düşünür, nihayetinde bütün dinleri araştırmış ve sonuç olarak insanlığın kendisine sorduğu en önemli sorunun cevabını yani "yaşam nedir"in cevabını en net biçimde inançta bulmuş. Yani akla dayandırılan bilimlerin reddettiği sorunun cevabı insan aklına dayalı olmayan bir bilgide bulunuyor; yani, İnançta... İnanç insan hayatının anlamını ve insanın mutluluğunun kaynağını gösteriyor. İnançsız bir insan için yaşam gibi ölümde anlamsız ve huzursuz edici. Oysa inanan için ölüm var oluş sebebine kavuşmaktır.

 

Saygılar

 

 

+1 :clover:

 

öncelikle insan niçin ve neden yaşadığını hep sorgulamalıdır çünkü Allah'ıutela bizi neden yarattı ve ne için yarattı bunların hepsinin bir sebebi olmalı, ve insanlar bunları iyice irdelemeli ve ben neden geldim neden yaşıyorum ve benim bu dünyadaki amacım nedir. bizler Allah'a kulluk görevimizi,insanlar için yararlı olabilecek bir takım şeyleri,ve kendimiz ve ailemiz için neler yapıyoruz neler yapmalıyız ve aslında en önemliside yaşadığımız bu vatan için ne yapıyoruz ve neler yapmalıyız bunları sorgulamamız gerekiyor aslında genel olarak sorgulama yapmayan okadar çok insan varki hep tek taraflı sorgulamalardan dolayı aslında pek bir yerlere gelemiyoruz..

 

sevgiler

Gönderi tarihi:

Tolstoy, 1880’den sonra Hristiyanlıktaki ölümsüzlük düşüncesini, Ortodoks Klisesi’ni ve her türlü siyasal iktidarı yadsıyan, kendine özgü bir tür hristiyanlık anarşizmi geliştirmeye başladı. Düşüncelerini açıkladığı ‘‘Dogmatik Teolojinin Eleştirisi’’, ‘‘O Halde Ne Yapmalıyız?’’ ve ‘‘Tanrı’nın Hükümdarlığı Kendi İçimizdedir’’ adlı makalelerin yayımlanmasından sonra 1901’de Kilise tarafından afaroz edildi. Bu dönemde yazdığı “İvan İlyiç’in Ölümü”, “Kreutzer Sonat”, “Hacı Murat” ve son büyük romanı sayılabilecek “Diriliş” gibi eserleri, aynı manevi arayışa, ahlâksızlıkla suçladığı sanatı ve dogmalar ve mucizeler üreten Kilise’yi yadsıyışına işaret eder.

1900’lerden itibaren bir yandan mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle ailesiyle arası açılırken, diğer yandan aydın Rus gençleri arasında giderek daha çok tanındı. Bu ikisi, derin bunalımını ve manevi yalnızlığını arttırdı. 7 Kasım 1910’da ailesini terk etmeye karar vererek yanına en küçük kızı ve doktoruyla yola çıktı. Ancak birkaç gün sonra Astapovo tren istasyonunda zatürreden ölmüş olarak bulundu.

 

Herhangi bir otoritenin sözünü mutlak bir gerçek gibi kabul etmek,

ya da destekleyici kanıtlar bulunamadığı zaman,

olayları doğaüstü gerçeklere bağlamanın bilimde kesinlikle yeri yoktur.

Gönderi tarihi:

Destekleyici kanıtlar çağdaş fizikle hergün bulunmaktadır...

Ortaçağ felsefesini ve bilmini bırakıp gözlerimizi açmaya davet ediyorum..

Birde alıntıların altına alıntı diye not düşersek daha etik olacak..

 

 

Saygılar-sevgiler..

Gönderi tarihi:

İnanç hangi cevapları verirse versin ve bu cevapları kime verirse versin, inancın verdiği her cevap insanın ölümlü varlığına sonsuzluk anlamı katıyordu;yani acılarla,fedekarlıklarla ve ölümle yok olmayan bir anlam.

 

Bu demektir ki, yaşamanın anlamı ve imkanı yanlızca inançta bulunabilir. Peki inanç nedir? Şunu kavradım ki inanç yanlızca görülmeyen varlıkların açığa çıkması, yanlızca vahiy değildir.(Bu,inançların özelliklerinden yanlızca birinin tanımıdır.) İnsanın Allah ile ilişkisi değildir.( Önce inancı sonrada Allahı tanımlamak gerekir.

Yani Allah aracılığıyla inancı değil).

 

Dini kabul, inancın çoğunlukla insanın Allah ile ilişkisi ve insana söylenmiş olan şeylerin kabul edilmesi olarak anlaşılır.Oysa inanç, insan yaşamının ya da anlamının öğrenilmesidir. O sayede insanın kendi varlığını yok etmeyerek yaşamını sürdürdüğü şeydir. inanç, yaşamın gücüdür. İnsan yaşıyorsa, bir şeylerede inanıyordur.

 

Eger ona bir şeylerin yaşamayı emrettiğine inanmasa, o zaman yaşayamaz. İnsan, ölümlünün bir gölgeden

ibaret olduğunu kavrıyorsa , o zaman sonsuz olana inanmak zorundadır.

 

Çünkü inançsız yaşayamaz. Bugün bütün o iç çatışmalarımın başlangıcını ve gidişatını hatırladığımda ürperiyorum..

 

İnsanın yaşayabilmesi için ya sozsuz olanı görmemesi ya da bir cevaba ulaşmış olması gerekir, benim böyle bir cevabım vardı. Ama ölümlüye inandığım sürece ona ihtiyaç duymuyordum, akılla onu sınamaya başladığımda aklın ışığı karşısında o zaman kadar geçerli olan bütün açıklamalar silinip gitti ve ölümlüye inanmaya artık son verdiğim zaman geldi...

 

Bildiğim şeylerin akla yatkın temellerine dayanarak kendime yaşamın anlamını verebilecek bir açıklama çıkarmaya başladım. Fakat bir açıklama bulmak mümkün olmuyordu. İnsanlığın en seçkin bilgeleri ve dehalarıya aynı sonuca ulaşıyordum. (0=0) Böyle bir sonuç aldığıma çok şaşırıyordum, ama zaten başka türlü bir sonuç çıkmazdı.

 

Tolstoy

 

Saygılarımla

Gönderi tarihi:

İnsan, tarihte din ile, yaşam kurallarına ve ahlaka sahip çıkmaya çalışmış.

 

Ancak getirilen bu hükümler daha çok hakim sınıfın çıkarlarını korumak için oluşturulmuş.

Çalışan ve emek veren kesimi de, şükretki diğer dünyayı kazanasın.

Şükreti ki orada şarap ve huriler var. Birde her türlü meyve.

Bunun dışında hiç bir şey yok emekçi kesim için..

 

Bu vaadler garibim fakirin özendiği, elde edemediği şeyler.

Bu özentilerle hakim sınıfın imtiyazına ve özel mülkiyetine,

tahammül ve bekçilik görevi üstlenmiş.

Bu, halen böyle devam edegelmiş.

 

Sosyal eşitlği, uygar yaşam kurallarını içeren sosyal bilimlere ait hiç bir kural,

dini yaptırımların hiç birini desteklemiyor, eksik buluyor.

Örnek verir misiniz, sayın bilimselci... İnanç nerede garibim halkın ezilmesine müsamaha göstermiştir. Bazı insanlar yoksulluk, hastalık gibi sorunlar yaşarlar, ama hepsinin kendinden daha beter olanı vardır değil mi? İşte burada hep kendinden daha kötü durumda olanları görüp kahretmemen, sabretmen ancak sabrederken kendini bırakmaman direnmen, mücadele etmen ama harama göz dikmeden, dürüstçe çalışarak kazanman, hasta isen tedavi görmen emredilir.

 

Uygarlıkların yükselmesinde dinlerin önemi yadsınamaz...

Gönderi tarihi:

Örnek verir misiniz, sayın bilimselci... İnanç nerede garibim halkın ezilmesine müsamaha göstermiştir. Bazı insanlar yoksulluk, hastalık gibi sorunlar yaşarlar, ama hepsinin kendinden daha beter olanı vardır değil mi? İşte burada hep kendinden daha kötü durumda olanları görüp kahretmemen, sabretmen ancak sabrederken kendini bırakmaman direnmen, mücadele etmen ama harama göz dikmeden, dürüstçe çalışarak kazanman, hasta isen tedavi görmen emredilir.

 

Uygarlıkların yükselmesinde dinlerin önemi yadsınamaz...

 

 

Sayın sardunya,

 

Dinler toplumsal oluşumlardır.

Egemen sınıf, her türlü oluşumu kendi lehine kullanmasını bildiği gibi dini de kullanır.

Dinin egemenlerin elinde kitlelerin itaatli olmasını sağlayacak bir özelliği vardır.

Din itaat emreder. Din insanlara öteki dünya sunar, hak aramayı oraya bırakır.

 

"Sana bir tokat atana öteki yüzünü çevir" diyen papazları dinleyen halk,

efendilerinin tokatlarına karşılık vermeyi unutmuştur.

 

"mücadele etmen ama harama göz dikmeden, dürüstçe çalışarak kazanman,"

 

Bu kural sadece çalışan kesim içindir. Egemen kesim bunlara uymaz.

Bu dini deyimi de çalışan kesim için tehdit olarak kullanır.

 

"Bu dünyada cefa çeken diğer dünyada sefasını sürecek" diyerek,

çalışan kesimin iyicene ezilmesi dinlerce fazla abartılmıştır.

 

Zekat gibi bir sosyal ayıbı kurallaştırarak toplumu zengin ve fakir,

yardımsever ve muhtaç gibi sosyal sınıflara ayırmıştır.

Bu sosyal sınıf farklılığı her ne kadar dini hüküm gibi gösterilip bastırılmaya çalışılsa da,

sürekli sosyal patlamalara sebep olmuştur.

Sendikal mücadeleler bu sınıf ayrılıklarının somut göstergeleridir.

 

"Uygarlıkların yükselmesinde dinlerin önemi yadsınamaz..."

 

Dinler aksine uygarlığık için hep engel olmuştur.

Yeniliklere yapıları gereği karşıdır.

Uygarlığın gelişmesi, din kurallarının alternatifleri olan,

Bilimle, demokrasiyle, özgür sorgulamalarla ve hak arama yolunda

(demokratik toplum örgütleri) mücadelelerle mümkün olmuştur.

 

Sevgi ve dostlukla...

Gönderi tarihi:

Eğer kesinlikle hiçbir şeyin var olmadığı bir zaman var idiyse, o zaman hala daha kesinlikle bugün hiçbir şey olmayacaktı.

Bu yüzden şans veya zaman gibi açıklamalar anlamsızdır. Hiçbir şey yokken şans eseri var olduğumuza inanmak, Allah'ın varlığına inanmaktan çok daha zordur.

 

 

saygılar

Gönderi tarihi:

İnsan beyni eşzamanlı bir şekilde sayısız bilgiyi işler. Beynin, etrafındaki gördüğü şekilleri, renkleri, kokuları, ısıları, ayağının altındaki basıncı, ağzınızın nemini, elinizdeki ve üzerinizi kaplayan elbiselerin dokusunu aynı anda işler.

 

Beynin duygusal yanıtları, anıları ve düşünceleri kaydeder. Aynı zamanda bedeninin düzenli işlerini sürdürür, nefes alman, göz kapaklarını açıp kapaman, yürümen, iç organlarını çalışması bunların bir kaçıdır.

 

İnsan beyni bir saniyede bir milyondan daha çok mesajı işleme tabi tutar. Beynin bütün bu veriyi tartar, önemine göre süzgeçten geçirir, göreli olarak önemsiz gözükenleri geri plana atar. Dünya üzerinde yaşamanı ve işlev görmeni sağlayan işlemci, beynindir.

 

Her saniye milyonlarca veriyi işleyen, bedeninin bilinçli ve bilinçsiz işlevlerini sürdüren ve sayısız etkinliği, yaratıcılığı olan insan beyninin şan eseri oluşmuş bir et parçası olduğunu kim iddia edebilir???

 

 

Saygılarımla

Gönderi tarihi:

Tolstoy,

 

Herhangi bir otoritenin sözünü mutlak bir gerçek gibi kabul etmek,

ya da destekleyici kanıtlar bulunamadığı zaman,

olayları doğaüstü gerçeklere bağlamanın bilimde kesinlikle yeri yoktur.

 

mutlak gerçeklikten sözetmiyoruz ki sayın bilimselci...

 

bir düşünürün sözlerinden faydalanıyoruz, üstelik önemli bir düşünürün. her beynin algıladığı, çözümlediği ve paylaştığı bilgi her insan için önemlidir. çünkü düşünen beyin az bulunur, o yüzden düşünürlerin bu birikimlerinden faydalanmak gerekir.

 

doğaüstü olaydan ise hiç sözedilmiyor burada. ayrıca bilim çözümleyemediği ve açıklayamadığı bazı paranormallere de "doğaüstü" diyerek, gözardı eder ve dışlar...

 

dikkat ettiğim bir nokta ise, insanlar, kendi fikirlerine ters düşen diğer fikirler ile alay ederek sözüm ona konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar. insan hakikaten anlaşılması zor bir varlık...

 

saygılar

Gönderi tarihi:

mutlak gerçeklikten sözetmiyoruz ki sayın bilimselci...

 

bir düşünürün sözlerinden faydalanıyoruz, üstelik önemli bir düşünürün. her beynin algıladığı, çözümlediği ve paylaştığı bilgi her insan için önemlidir. çünkü düşünen beyin az bulunur, o yüzden düşünürlerin bu birikimlerinden faydalanmak gerekir.

 

doğaüstü olaydan ise hiç sözedilmiyor burada. ayrıca bilim çözümleyemediği ve açıklayamadığı bazı paranormallere de "doğaüstü" diyerek, gözardı eder ve dışlar...

 

dikkat ettiğim bir nokta ise, insanlar, kendi fikirlerine ters düşen diğer fikirler ile alay ederek sözüm ona konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar. insan hakikaten anlaşılması zor bir varlık...

 

saygılar

 

Sayın sardunya,

 

Ne söylediğini umarım tekrar kontrol edip hatanı anlayabilirsin.

 

"mutlak gerçeklikten sözetmiyoruz ki sayın bilimselci..."

Mutlak gerçeklikten bahsetmiyorsak eğer,

Gerçek olmayan gerçeklerden(!) bahsedeceğiz.

 

Sonrada kalkıp insanlara;

 

"kendi fikirlerine ters düşen diğer fikirler ile alay ederek sözüm ona konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar."

 

diye bir suçlamada bulunuyorsun.

 

Kim kimle alay ediyor.

Seninle şimdi gerçek olmayan gerçeklerden mi bahsedeceğiz?

Gerçek olmayan gerçekler tarihte insanlara ne kazandırmıştır?

 

Bak, benim de bir gerçek olmayan gerçeğim var sayın sardunyam,

 

Dünya içerisinde dev bir ejderha var.

Kükredikçe depremler oluyor.

Bazende ağzından alevler çıkartıyor.

Bunu da, yanardağlar diye isimlendiriyorum.

Bu da benim inancım.

 

Alay edersen, benim inancıma ve bana hakaret etmiş olursun.

Yanlış görüpte beni ikaz etmezsen, insanca görevini yapmamış olursun.

En önemliside diğer insanları da uyutmama kayıtsız kalmış olursun.

Sen hangisini yapmak istersin sayın sardunya ?

Heralde gerçek olmayan gerçeklerimin, gerçek olmadığını söylemeye çalışırsın.

Bununla hem beni hemde uyutamadığım kişileri kazanırsın.

 

Şimdi birde kalkıp bana senin gerçek diye ispatlamaya çalıştığın şey gerçek değilki diceksin.

İşte sana, senin cümleni kullanacağım o zaman.

Benim "değerlerimi küçümseme lutfen."

Herkes biribirine bunu söylüyor. Evet söylüyor ama gerçekte işin özü nedir.

İşin özü ; Yüzlerce inancın ispatlanamaması, veya ispatladığını (!) iddia etmesi.

Yanılgı, bu....

 

"konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar."

 

Gerçek konuların önemini kimler azaltıyor?

 

Burada yapmamız gereken nedir sayın sardunya ?

İnsanlığın sayısız sıkıntılarını gündemde tutarak,

Hiç olmazssa bizi ilgilendiren acil olanları,

Aç olanlara iş, cahil olanlara eğitim olanakları,

Hastalara sağlık imkanı vs.

Bunları yapamıyorsan,

Yapması gerekenlerle de demokratik tavrını koyabilirsin.

 

 

"Gerçek olmayan gerçeklerle " (!), insanlığı daha ne kadar uyutacağız...

İnsanlığa, gerçeklere, gerçekten yazık oluyor.

Günah işliyorsunuz.

 

Günah → Cürüm, Hata, Hıyanet, İhanet, Kabahat, Kusur.

 

İyi dileklerimle...

Gönderi tarihi:

Ne söylediğini umarım tekrar kontrol edip hatanı anlayabilirsin.

 

mutlak gerçeklikten sözetmiyoruz ki sayın bilimselci...

Mutlak gerçeklikten bahsetmiyorsak eğer,

Gerçek olmayan gerçeklerden(!) bahsedeceğiz.

 

 

mutlak gerçeklikten sözetmiyoruz ki sayın bilimselci...

 

bir düşünürün sözlerinden faydalanıyoruz, !!!!!!! gerçek olmayan gerçekler bir düşünürden faydalanmak mıdır?

 

Sonrada kalkıp insanlara;

 

"kendi fikirlerine ters düşen diğer fikirler ile alay ederek sözüm ona konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar."

 

dikkat ettiğim bir nokta ise, insanlar, kendi fikirlerine ters düşen diğer fikirler ile alay ederek sözüm ona konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar. insan hakikaten anlaşılması zor bir varlık...

 

 

diye bir suçlamada bulunuyorsun.

 

Kim kimle alay ediyor.

Seninle şimdi gerçek olmayan gerçeklerden mi bahsedeceğiz?

Gerçek olmayan gerçekler tarihte insanlara ne kazandırmıştır?

 

gerçek olmayan gerçekler diye bir tanımlamada bulunmuşmuyum ben, sadece bir düşünürden faydalanmaktan sözetmişim. size ancak bu kadar yanlış anlayabilirsiniz diyorum

 

Bak, benim de bir gerçek olmayan gerçeğim var sayın sardunyam,

 

Dünya içerisinde dev bir ejderha var.

Kükredikçe depremler oluyor.

Bazende ağzından alevler çıkartıyor.

Bunu da, yanardağlar diye isimlendiriyorum.

Bu da benim inancım.

 

şimdi bu alay etmek değil de ne? siz inancı bu kadar hafife alıyorsunuz işte... bir masala benzetiyorsunuz...

 

Alay edersen, benim inancıma ve bana hakaret etmiş olursun.

Yanlış görüpte beni ikaz etmezsen, insanca görevini yapmamış olursun.

En önemliside diğer insanları da uyutmama kayıtsız kalmış olursun.

Sen hangisini yapmak istersin sayın sardunya ?

Heralde gerçek olmayan gerçeklerimin, gerçek olmadığını söylemeye çalışırsın.

Bununla hem beni hemde uyutamadığım kişileri kazanırsın.

 

alay etmek benim yapımda yoktur. hiç kimsenin inancı ile alay etmem, inancını benimsemesem bile... ancak alay edenlere de göz yumman... siz gerçek olmayan gerçeklerinizin, gerçek olmadığını biliyorsunuz zaten bunun için sizi uyarmama gerek yok ki!!!

 

Şimdi birde kalkıp bana senin gerçek diye ispatlamaya çalıştığın şey gerçek değilki diceksin.

İşte sana, senin cümleni kullanacağım o zaman.

Benim "değerlerimi küçümseme lutfen."

Herkes biribirine bunu söylüyor. Evet söylüyor ama gerçekte işin özü nedir.

İşin özü ; Yüzlerce inancın ispatlanamaması, veya ispatladığını (!) iddia etmesi.

Yanılgı, bu....

 

"konunun önemini azalttıklarını sanıyorlar."

 

Gerçek konuların önemini kimler azaltıyor?

 

gerçek konu İslamiyettir. Ve onun bazı değerleri ile alay etmeye çalışanlar bunu yaparak İslamiyetle değil ancak kendileri ile alay etmiş olurlar.

 

Burada yapmamız gereken nedir sayın sardunya ?

İnsanlığın sayısız sıkıntılarını gündemde tutarak,

Hiç olmazssa bizi ilgilendiren acil olanları,

Aç olanlara iş, cahil olanlara eğitim olanakları,

Hastalara sağlık imkanı vs.

Bunları yapamıyorsan,

Yapması gerekenlerle de demokratik tavrını koyabilirsin.

"Gerçek olmayan gerçeklerle " (!), insanlığı daha ne kadar uyutacağız...

İnsanlığa, gerçeklere, gerçekten yazık oluyor.

Günah işliyorsunuz.

 

Uyarınız için teşekkür ederim, sizin bu bahsettiğiniz sosyal dayanışma İslamda mevcut, öylesine ki "komşusu aç iken tok uyuyan bizden değildir" diyecek kadar yoğun bir şekilde üzerinde durulmuştur. "ilim Çinde de olsa gidip alınız" diyecek kadar bilgiye önem verilmiştir. Ve üstelik bu bahsettiğiniz şeyler her insan için önemli olmalı çünkü bunlar olmassa toplumda ki düzen bozulur, anarşi başlar ve sosyal düzen bozulur.

Şimdi siz bunları biliyorsanız neden bir şey yapmıyorsunuz diyebilirsiniz. (bunu müslümanlar adına söyledim) bilmek ile kavramak farklı şeyler olduğu için, bunlar biliniyor ancak önemi kavranamıyor. Ve üstelik İslam ülkelerinin bugün neden bu hale geldiğini hepimiz biliyoruz. Hemen her ülkede "Lawrens"lar mevcut...

Gönderi tarihi:

Galiba biraz daha net açıklamak gerekecek.

 

"destekleyici kanıtlar bulunamadığı zaman,

olayları doğaüstü gerçeklere bağlamanın bilimde kesinlikle yeri yoktur."

 

Bu tolstoyun bir yazısı. Büyük fikir adamı.

Dünyaya sesini duyurmuş bir insan.

Bilimsel bir cümle kurmuş. Bilimsel bir izah.

Kalın harflerle yazdımki iyi görüne diye.

Bu kezde renkli yazayım, iyicene gözüksün.

Her zaman demezmisiniz inançları bilim kabul ediyor diye.

Bir kez daha, bir kez daha oku lutfen.

 

Hemen altına yazmışsın;

"mutlak gerçeklikten sözetmiyoruz ki sayın bilimselci..."

Bu şu anlama da gelmezmi ?

Mutlak=gerçek'ten;

"Mutlak(gerçek) olmayan gerçeklerden bahsediyoruz sayın bilimselci."

Ben de bu anlama geldiğini söylüyorum.

 

Sonrada şu cümleyi yazıyorsun bir değerlendir bakalım:

"gerçek olmayan gerçekler diye bir tanımlamada bulunmuşmuyum ben, sadece bir düşünürden faydalanmaktan sözetmişim. size ancak bu kadar yanlış anlayabilirsiniz diyorum"

 

Diyebilirsin, hep dersiniz zaten, alışkınız..

 

Düşünürde, o kalın harflerle belirtilmiş yazısında, mutlak gerçekten bahsediyor.

Eee, bu ne demek oluyor şimdi...

 

"o yüzden düşünürlerin bu birikimlerinden faydalanmak gerekir."

 

Nasıl yararlanmak bu.

Gönderi tarihi:

Galiba biraz daha net açıklamak gerekecek.

 

"destekleyici kanıtlar bulunamadığı zaman,

olayları doğaüstü gerçeklere bağlamanın bilimde kesinlikle yeri yoktur."

 

 

 

Düşünürde, o kalın harflerle belirtilmiş yazısında, mutlak gerçekten bahsediyor.

Eee, bu ne demek oluyor şimdi...

 

"o yüzden düşünürlerin bu birikimlerinden faydalanmak gerekir."

 

Nasıl yararlanmak bu.

 

bizde öyle yapıyoruz sayın bilimselci, düşünürün fikirlerinden yararlanıyoruz... aksini mi iddia ediyorsunuz? bu topici açma sebebimde Tolstoy gibi değerli bir düşünürün fikirlerinden yararlanmaktır, eğer sizde kendisinin değerli sözlerini bizimle paylaşmak isterseniz memnun oluruz...

 

mutlak gerçeklik konusunda nedense sizinle bir ortak payda bulamadık. fikirler tartışılır, üzerine düşünülür ve paylaşılır...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.