Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Sairlerle Resamlar bir arada...


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

kemanctarihgkselop3.jpg....Tarih Göksel

 

 

 

 

 

Vesaire

 

Ben hep sizi carptım sizi böldüm

Cıkardım topladım sizi bir bir

Kerrat cetvelim oldunuz ezberledim

Siz şimdi herşeysiniz elbet

Yedi dokuz on iki vesaire.

 

Ben hep sizi cizdim kağıtlara duvarlara

Oturdum bir güzel boyadım sizi

Fırcam oldunuz tuvalim oldunuz

Siz şimdi herşeysiniz elbet

Kırmızı, yeşil, mavi vesaire.

 

Ben hep sizi söyledim şarkılarda

Utlarla kemanlarla sizi caldım

Her makamda besteledim adınızı

Siz şimdi herseysiniz elbet

Rast, hüzzam, muhayyer vesaire.

 

Ben hep sizi kokladım saksılarda

Suladım bahcelerde güzelliğinizi

Yakamda ciceğim oldunuz pekala

Siz şimdi herşeysiniz elbet

Gül, menekse, karanfil vesaire.

 

Ben hep sizi ictim kadehlerde

Sarhoş oldum yükseldim yıldızlara

Meyhanelere güzelliğinizi öğrettim

Siz simdi herşeysiniz elbet

Konyak, votka, rakı, vesaire.

 

Sonunda ben hep siz oldum yalan değil

Bir gün baktım ki karşımda tüm sizsiniz

Böyle oldum sizinle beraber oldum

Siz şimdi herşeysiniz elbet

Göz, kirpik, dudak, vesaire.

 

 

Ümit Yaşar Oğuzcan

 

tb4rseox1.gif

  • 7 ay sonra...
Gönderi tarihi:

troyonfieldworkersnearatc3.jpg....Constant Troyon (1810-1865)

 

 

 

İÇİNİZDEKİ ŞEHİR

Sessiz bir pazarlıkla satın aldığınız içinizdeki şehirde yaşıyorsunuz.

Henüz borçlarınızı ödeyemediniz.

Siyahlayan göz kapaklarınız altında bir şeyler hissetmeye çalışıyorsunuz.

Kendinizden uzaklaştığınızı fark etmeden düşünce tellerini teleferik gibi kullanarak en uzaklara kayıp gidiyorsunuz.

Sayısız unsurlara dokundukça tüyleriniz ürperiyor. Sizi aşan sözlerinizin yankılarıyla sarsıldığınızı hissettiğiniz anlardaki bağırmalarınızla özünüzdeki kuşları kaçırıyorsunuz.

Nefes alışverişlerinizle gülleriniz soluyor. Çılgınlıklarınızla çatılarınızdan kristalleriniz dökülüyor.

Düşünme alanınız daraldıkça şehriniz büyüyor. Sokaklardan, caddelerden koştukça yoruluyorsunuz.

Gecelerinize gerilim makinelerinizin ışınları düştükçe robotlaşıyor insanlarınız.

Kirli sularınızdaki kurbağalarınız timsahları dahi korkutuyorlar.

İç yolculuğunuz yaşlandırıyor sizi.

İçinizdeki çığlıklar büyüyor.

Kırk ayaklı zorluklar üretiyorsunuz.

Laboratuarlarınızdaki yedek hücreler size tatlı anlar yaşatmaya fırsat vermiyorlar.

İçinizdeki korkunun göstergesi sizi yukarıdan aşağılara bırakırken siz sesinizi dahi çıkaramıyorsunuz. Saatler kıpırdadıkça mevsimler sökülüyor yüreğinizden...

Aklınızdan hep yalnızlığınız geçiyor.

 

 

 

Üzeyir Lokman ÇAYCI

Mantes la Ville – 22.09.2002

 

tb4rsevw1.gif

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

i

ressamasumandoanik1.jpg....Asuman Doğan

 

 

 

İLLA Kİ SAĞLIK OLSUN

 

 

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama.

Yarım saat erkene kurulsun saatin.

 

Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin...

Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin.

 

Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin.

Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.

 

Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart.

Çek kızarmış ekmek kokusunu içine

Bak güzelim kahvaltının keyfine...

 

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis.

Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.

Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.

 

Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,

Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,

Ohhh şöyle bir hafifle...

 

Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de.

Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık.

Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...

Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak.

Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al...

Sonra, şöyle bir düşün. Kimler sana yol açtı, sen çok dar da iken ?

Kimler seni ferahlattı, hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı ?

 

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi ?

Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara !

Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor !

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..

 

Günün güzeldi değil mi?

Akşamın da güzel olsun...

Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun...

Saklama tabakları, bardakları misafire.

Sizden ala misafir mi var bu dünyada ?

Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil.

Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi.

 

Tadına var akşamının...

Gece evinde, dostların olsun.

Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun...

Arkadaşım, hayat bu.

 

 

 

Daha ne olsun ?

Ama en önce ve illa ki sağlık olsun !

Can Yücel

 

tb4rseox1yz8.gif

 

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

neylan4691uf5.gif....Bedri Rahmi Eyuboğlu

 

ARKADAŞ DÖKÜMÜ

 

Evela dişlerimiz dökül dü

Sonra saçlarımız

Arkasından birer birer arkadaşlarımız

Şu canım dünyanın orta yerinde

Yalnız başına yapayalnız

 

Kırılmış kolumuz, kanadımız

 

Tatlı canımızdan usanmışız

 

Bir şüphedir sarmış yüreğimizi

Ya kendini aldatıyor demişiz ya bizi

Bir şüphedir demir atmış ciğerimize

Pamuk ipliği ile bağlamışlar bizi

Düğüm üstüne düğüm şöyle dursun

Bir çalım bir kurum hepimizde

Nereden inceyse oradan kopsun

 

Bu canım dünyanın orta yerinde

Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize

Yalan mı ? Gözünü sevdiğim karınca lar

İşte: Hamsiler sürü sürü

Arılar bölük bölük geçer

Leylekler tabur tabur

 

Ya bizler? Eşref-i .......! ..

Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz

 

Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur

 

Bizler sürü sepet

Yalnız birbirimizi öldürmüşüz

 

 

 

Bedri Rahmi Eyuboğlu

 

tb4rseox1nh0.gif

 

  • 4 ay sonra...
Gönderi tarihi:

dram.jpg....Ali Şenol

 

 

 

 

 

ZOR

 

"DAVUL DENGİ DENGİNE ÇALAR DERLERMİŞ"

 

BEN SENİN RİTMİNİ TUTTURAMADIM.

 

ÜNİVERSİTELER KAZANDIM DA ZOR SINAVLARDA,

 

HAYATTA TEK SENİ OKUYAMADIM.

 

Ali Şenol

 

 

 

 

 

 

 

Deli miyim Yoksa

 

Ne bakıyorsun öyle korkuyla şaşkın şaşkın

 

Gülmek suç mu kahkahalarla alabildiğine

 

Sen dememiş miydin değmez yazık gözyaşlarına diye

 

Işte ben de gülüyorum dünyanın şu acımasız rezil haline

 

Biliyor musun bir ünlü kişi ne demiş

 

Hayat duygulananlar için dram düşünenler için se bir komedidir

 

Duygularım çoktan çalınmış usumu düşünceler sarmış

 

Ve düşünüp düşünüp gülüyorum çaresizce

 

 

Nilgün ACAR 17.11.1977

 

tb4rseox1nh0.gif

  • 2 ay sonra...
Gönderi tarihi:

 

 

6583.jpg......Ibrahim Çallı

 

 

 

 

Ressam ( Izmir, Cal 1882 - Istanbul 1960 ). 1914 döneminin ressamları arasında sanat bakımından Ibrahim Çallı

 

kadar güclü olanlar vardı ama, hic biri, iğneleyici sözleri, hicivleri ve yaşantışıyle Callı' nin erdiği üne kavuşamadı.

 

 

Idadi ögrenimini Denizli' de bitirdikten sonra Istanbul' a gelen Çallı ( 1896 ), Adliye' de katiplik yaparak üc beş kuruş

 

kazanıyor, bir yandan da , geceleri mum ışığında resim yapmağa calışıyordu.

 

Sonun da bir gün ressam Şeker Ahmed Paşa' nın ilgisini cekti, Sanayii Nefise Mektebi müdürü Osman Hamdi' yle

 

tanıştırıldı ve okula girdi ( 1906 ) .

 

Dört yıl süren okul calışmalarından sonra acılan Avrupa yarışmasını kazanan Ibrahim 1910' da Paris' e gitti.

 

Devlet hesabına gittiği için yine bir devlet okulunda calışmak zorundaydı, Güzel Sanatlar Okulu' na yazıldı.

 

Orada, dört yıl Fernand Cormon' un atelyesinde çalıştı. 1914' te, Paris' te birlikte calıştıkları Ruhi Arel

 

ve Hikmet Onat' la Türkiye' ye döndü. Istanbul' a gelişinin ilk yılı, Fransa' da calışmış olmanın verdiği hizla meydana

 

getirdiği tablolarından, Ibrahim' in dört yıl atelyesinde bulundugu Cormon' dan bir şey almadıgı anlaşlıyordu.

 

Daha doğrusu oradan cıkar cıkmaz hocasının geleneksel, akademik öğütlerini unutmuştu.

 

 

Gercekten de, hem Çallı' da hem de öteki arkadaşlarında göze carpan başlıca özellik, renk parlaklığı, saydamlığı,

 

acıkhava ressamlığıdır. Çallı ve arkadaşları için çok kullanılan izlenimcilik terimi bir bakıma doğru olmakla birlikte,

 

onları tam anlamiyle nitelendirmez.

 

 

Gerçi paletlerinden kara, koyu tonları ayıklayan ve tayf' in yedi rengini esas bilen izlenimcilerden çok şey öğrenmişlerdi

 

ama, bu akımla bağlantıları çok sıkı değildi. Önceki kuşaktan Osman Hamdi, Şeker Ahmed, Süleyman Seyyid,

 

bir bakımada Hoca Ali Riza doğaya sıkı sıkıya vermişlerdi kendilerini, kişilikleri doğanın kalın perdesi arkasına

 

saklanmıştı. Oysa başta Çallı olmak üzere, 1914 kuşağında görülen belirli eğilim, doğadan ayrılmamakla birlikte

 

onu daha rahat, daha lirik bir seyrediş, hele tenikte daha büyük bir özgürlük, bir çesit romantizim idi.

 

Osman Hamdi bir yana, eski ressamların hic biri insan resmin, figüre yanaşmamış , ondan korkar gibi olmuşlardı.

 

Görünümlerde, natürmort denilen cansız nesnelerde karar kılmışlardı. Çallı Ibrahim ,

 

adada çamlar altında gezinen beyaz meslahli hanımları, çıplak kadınları, portreleri, mevlevileri, manolyalariyle eski türk

 

ressamlarının o dar çerçevesi dışına cıkarak, cağdaş resiminizin kurucularından biri oldu.

 

Mevleviler dizisi belki de en ilginc yapıtlarıdır. Duru, sematik çizgilerinin, kahverengi ve yeşil renklerin egemenliği

 

altındaki bu orta çap düzenlemelerde izlenimcilikten çok anlatımcılığa yöneldiği görülen Çallı, tüm veriminin en ilginc

 

yapıtlarını meydana getirdi.

 

22 Mayıs 1960 yılında mide kanaması sonucu İstanbul’da yaşamını yitir di.

 

 

 

Üsküdar

 

Ak libasına sarınmış laciver aksam

Sönmüş yangın ıssızlığında karşı kıyı

Işıltıyla bakıyor tambur rengindeki cam

Dingin gülüşünün derinliğinde

 

Durmadan akıyor ve sürüklüyor anlamı

Ahşabına zamanı sindiren yalı

Yakamoz titreşiminde karara kılan

Hüznü hüzzamda vuran bir ses aramalı

 

Eski ormanların yetim dalları yaban

Tutuşmuş bir nefes huruç ediyor

Yankılanan ezgisi takılıyor ağlara

Su sesi saydamlığında bir bakıştır o an

 

 

 

 

Aydın Hatipoğlu

 

 

tb4rseox1nh0.gif

  • 2 ay sonra...
Gönderi tarihi:

dodrmehmetbabu.png... Doç. Dr. Mehmet BAŞBUĞ

 

 

 

1956 Yılında Diyarbakır’da doğdu. Bursa Eğitim Enstitüsü Resim-İş Eğitimi Bölümünden mezun oldu. Gazi Üniversitesi, Gazi EğitimFakültesi Resim Bölümü’nde

 

Lisans tamamladı. Gazi Üniversitesi Sosyal BilimlerEnstitüsü Resim Ana Bilim Dalı’nda “MASTER , “SANATTA YETERLİLİK” ve “DOKTORA”yaptı.

 

 

1976-1986 yılları arasında, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yaptı. 1986 –1994 yılları arasında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’nde

 

Öğretim görevliliği, 1994-1999 yılları arasında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kuruluş çalışmasında görev alarak Dekan yardımcılığı

 

ve Resim Bölümü Başkanlığı’nı yürüttü.

 

Halen Konya Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesidir.

 

 

Yurt içinde ve dışında Kuveyt, Kazakistan, Kırgızistan,Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Tataristan, Makedonya’da sanatsal ve kültürel incelemelerde bulundu.

 

1997 yılında 6 aylık süre ile Tataristan’da ki okullarda görev alarak dersler verdi. İdil-Ural Bölgesi Türk sanatları hakkında araştırma ve incelemelerde bulundu.

 

1999 yılında kısa adı TÜRKSOY olan Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi’nce Osmanlı İmparatorluğu’nun 700.Yılı dolayısıyla Bursa’da düzenlenen II. Türk Dünyası Ressamlar Buluşması Programı’naTürkiye’yi temsilen davet edildi.

 

 

Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında binden fazla karma ve grup sergilerine katıldı. Çeşitli yarışmalara katılarak 17 ödül aldı. Yurtiçinde ve dışında 60 kişisel sergi açtı. Çeşitli sergi ve yarışmalarda jüri üyeliğinde bulundu.

 

Makedonya’dan Moğolistan’a Türk Kültür Coğrafyası’nın önemli başkentlerinde ve şehirlerinde kişisel sergilerin yanı sıra resimler yaptı,sanatsal, kültürel araştırma ve incelemelerde bulundu, konferanslar verdi..

 

Çok sayıda eserleri özel ve resmi koleksiyonlarda, müzelerde bulunan Sanatçı, Ankara Ressamlar Birliği kurucu üyeliği ve kısa adı GESA Molan, 5846 Sayılı Yasa ile kurulan Türkiye Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği kurucu üyesi ve halen yönetim kurulu üyesidir.

 

-http://www.mehmetbasbug.com.tr/biografi.php-

 

 

 

 

 

30 Ağustos

 

 

 

Kocatepe’ nin büyük düşünceleri

 

Doğuyor kalplere aydınlık, zamanlı

 

Uyku tutar mı Ağustos geceleri

 

Bu ay cümle fetihlerle heyecanlı

 

Heyecanlı hey.

 

 

 

Mustafa Kemal’ in dudağında eli,

 

Gözlerine vurmuş vaktin en güzeli.

 

Bu dağlar, askeri deli eder deli

 

Vermiş omuz omuza destanlı destanlı

 

Destanlı hey.

 

 

 

Hazırol vaktinde şafaklar

 

Hazır, yürümeye topraklar

 

Tepe tepe kımıldanıyor...

 

 

 

 

Endişeli,uzakların benzi uçuk,

 

Düşman, düşman ama çocuk kadar, küçük

 

Yirmi altı Ağustos, saat beşbucuk

 

Dram Dumlupınar’da başlıyor, kanlı

 

Alkanlı hey.

 

 

 

Taarruz şafağı söktü, al,

 

Analar sütü kadar helal

 

Toprak, bulgur gibi kaynıyor...

 

 

 

Gece, bayrak olmak emri geldi aya,

 

Can bulası yaralı kuşa, yaylaya

 

Kocaman bir nehir batıya batıya

 

Memleket bir parmağın ucunda canlı

 

Dev canlı hey.

 

 

 

Akdeniz, yüzümüze, masmavi güler,

 

Güler,dallarla kardeş kardeş süngüler...

 

Izmir yollarında bulduğumuz zafer

 

Insana, toprağa bayrağa nişanlı,

 

Nişanlı hey.

 

 

 

Mustafa Necati Karaer

 

 

tb4rseox1nh0.gif

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

74100x80yuva.jpg ...Zeynep Akgün / 2006 / Yuva

 

 

 

Yüreğimiz Sırıl – Sıklam

 

 

-Çocuklara -

 

 

Anneniz ben ikimiz

 

Bildiğimiz yollardan caddelere indik

 

Nasıl cicekler bahce bahce allı morlu

 

Bir coşup acmışlar dal dal baş baş

 

Özlem özlem mavilere doğru

 

Nasıl tormanmışlar ağac ağac

 

Nasıl büyümüşler gölge gölge

 

Inip havuzlarda derinliğine

 

 

Amma siz yoktunuz...

 

 

Boyunca korkuluklar kaldırımların boyunca parmaklık

 

 

Duvarlar öyle yüksek öyle dik

 

Zincir üstüne zincir kilit üstüne kilit

 

Öylesine simsıkı

 

Öylesine kapılar üstlerine kapalı

 

Renkler aşamaz bu yasağı taşamaz sokakları

 

Kokularından duyup bildik

 

 

 

Anneniz ben ikimiz bir sabah vakti bir kuşluk

 

Aynı yolda aynı aralıklarda bakınıp duruduk

 

Önümüzde elele iki çocuk

 

Erkek de kız da

 

Esmer de beyaz da.. olabilir

 

 

Bir kara gözlü bulut dolaştı başımızda bucak bucak

 

Güneşte gecikmiş bir yağmur yağdı yüzümüze sicak sıcak

 

 

Amma siz yoktunuz

 

 

Icimizde bir soğuk bir soğuk

 

Yüregimiz sırıl- sıklam

 

Bir kuşkulu bir zehir gibi boşluk

 

Tepeden tırnağa ıslandık

 

 

Kim demis ?.. Hayır !.. biz ağlamadık

 

 

 

SITKI YIRCALI

tb4rseox1nh0.gif

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.