Gönderi tarihi: 8 Temmuz , 2006 19 yıl Filistinlilere destek!... Yarın Çağlayan Meydanı’nda “Filistinlilere Destek” mitingi yapılacak. Beni de arayıp bahsetmemi rica ettiler. Büyük bir katılım bekleniyor. On binlerce insan kanuni çerçevede tepkilerini dile getirecekler. Ne zaman Filistinliler toplu halde saldırılara maruz kalsa -Der Yasin, Sabra-Şatilla, Refah, Cenin, Batı Şeria-Gazze vs.- ilk aklıma gelen “Sözün bittiği yer...” cümlesi geliyor. Bir noktadan sonra söyleyecek söz bulamıyor insan. Dünyanın 5. büyük ordusuna sahip bir devlet ve karşısında hafif silahlarla direnmeye çalışan bir halk. Son olaylar, yine “sözün bittiği yer”e getirdi bizi. Deniz kenarında piknik yapan bir aileyi İsrail bombaladı, bir genç kız hariç hepsini parçaladı. Bütün gözlemciler, İsrail’in amacının, Hamas’ı “terör” damgası vuracağı yeni bir “intihar eylemi”ne zorlamak olduğunu söylüyor. Hamas, seçilmiş, yasal bir yönetim! İsrail, Hamas’tan “nefret” ediyor. Filistin’in mücadele tarihinde hiçbir güç veya örgüt Hamas’tan daha ağır bir zayiat verdirmedi İsrail’e. Eylül 2000’den önce yaklaşık 1 milyon Yahudi İsrail’i terk ediyordu, Şaron, bu geri göçü durdurmak için Mescid-i Aksa’ya baskın yaptı, bütün anlaşma şartlarını ortadan kaldırıp “kendi yöntemleri”ni kullanmaya başladı. İsrail, çareyi “utanç duvarı” inşa etmede buldu. Bu çağda duvar örmek ne kadar ayıp! Gelen hiçbir tepkiyi ciddiye almadı, zamanın Dışişleri Bakanı Silvan Şalom, Uluslararası Adalet Divanı duvar aleyhinde bir karar çıkartırsa, bunu kaale almayacaklarını söyledi. İsrail “özel imtiyazlar”a sahip bir devlet. Siyonizmin üç ideolojik/politik parametresi var: a ) Seçilmiş millet; b ) Vaat edilmiş toprakların ele geçirilmesi (Tesniye, Bab: 11/24-25.); c) Hiçbir halka (ve ulusa) tanınmayan ayrıcalıkların İsrail’e tanınması. Bunlar nahif gelebilir size. Ama üçü de gerçek. Dünyanın gözü önünde 1,5 milyon insan temerküz kampında. Elektrik santralları, yollar, hastaneler, okullar, resmi binalar bombalanıyor. Yerleşim birimleri yerle bir olmuş. 1,5 milyon insan karanlıkta; gölgede 40 derecenin olduğu cehennemî sıcakta ameliyatlar olmuyor, sari hastalıklar almış başını gidiyor, içecek su yok. Ehud Olmert, “Kimse elektriksizlikten ölmez.” diyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği uluslararası toplantıya katılan David Kimche -ki kendisi eski Mossad ikinci başkanı oluyordu- “Asıl saldırgan Filistinliler.” diyor. Sahi, barış, karşılıklı anlayış, dinlerin evrensel çağrısı ve diyalog gibi yüksek değerlerin konuşulduğu bir toplantıda Mossad ikinci başkanının işi ne? Bu bir teolog mu, filozof mu, sivil toplum temsilcisi mi? Ama BM’nin Filistin Özel Raportörü John Dugard öyle demiyor. Hazırladığı rapora göre “Dünya en kötü muameleyi Filistin’e yapıyor.” (Zaman, 24 Haziran 2006.) Şimdi gelelim Hamas’ın yeni eylemine! Hamas umulmadık bir şey yaptı. Kazdığı bir tünelden ustalıkla bir askeri kaçırdı. Kimsenin burnu kanamadı. İsrail, karşılığında sivilleri vurdu. Hiç çekinmeden uçaklarını Şam üzerinde uçuruyor. Adalet Bakanı, Meş’al’e suikast düzenleyebileceklerini söylüyor; bakanları ve milletvekillerini tutuklayıp hapishanelere atıyor. İsrail sahiden muvazenesini kaybetmiş sanki. Şimdi karşısında seçimlere katılıp sandıktan başarıyla çıkan, çatışmaya girmesi beklenirken El Fetih’le koalisyon kuran bir Hamas var. El Kaide bile “Hamas eskisi gibi değil, ben işgal altındaki topraklarda eylem yapacağım” demeye başladı. Asker kaçırma “yeni bir eylem ve direniş stili”! Filistin halkı bu yeni stilden çok memnun. Bombalar altında; ama moralleri yüksek. İsrail’in hapishanelerinde 8 bin tutuklu var; kadınlar ve çocuklar da tutuklu. Gelelim çifte standarda. Çifte standart yok, “tek standart” var. Bütün bunlar olup biterken ABD “İsrail’in kendini koruma hakkı var” diyor; AB ülkeleri, kaçırılan asker için dünyayı ayağa kaldırıyor. Bu arada Filistin’de siviller öldürülürken, Türkiye ve başka ülkelerde “propaganda makinesi” de eşzamanlı harekete geçiyor. Mesela haberler şöyle veriliyor: “Asker kaçırma ile başlayan bunalım…” Filistin militanları ile İsrail askerleri arasında çatışma..” Ve tabii TRT dahil, belli başlı kanallar peş peşe İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca Yahudi’ye reva görülen soykırımı anlatan filmleri gösteriyorlar. Hamas’ın ne “iflah olmaz bir terör örgütü” olduğunu anlata anlata bitiremeyen dostlarımız hâlâ suskun. Ali Bulaç 08.07.2006
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.