Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

PAULO COELHO


nicomedias

Önerilen İletiler

Evimden on bin kilometre uzaktaki şehirde geziniyorum,aradaki tek fark deniz manzarası.Bunun dışındaki diğer her şeyde iki şehir birbirinin aynı ve ben iki aydır evimden uzakta,buralarda ne yaptığımı merak ediyorumSantiago de Compostela'ya yaptığım hac yolculuğunun 20.yıldönümünü rüzgar beni nereye götürürse diyerek ve araya beni şu anda yaşamakta olduğum gibi eve geri dönme hissine kapılma tehlikesinden koruyacak profesyonel ziyaretlerde sıkıştırarak çıktığım 90 günlük bu yolculukla kutlamak istemiştim.Yanlış bir kara mı verdim,fazla mı radikal davrandım?Tekrar otele dönüş yolundayım,bir kez daha gidip bavulumu toplayacağım,bir kez daha arkadaşlarıma veda edeceğim.yine hava alanında güvenlik kontrolünden geçeceğim ve beni aşağı yukarı aynı şeylerin beklemekte olduğu bir başka büyük şehire gideceğim.

 

Odama gidiyorum ve bilgisayaramı açıp bu yolculuk için oluşturduğum blog'u ziyaret ediyorum.Okuyucularım yorumlar göndermişAralarından biri bugün tüm gün boyunca hissettiklerimi tahmin etmiş gibi görünüyor,çünkü bana bi hikaye yollamış:

 

 

"Bir zmanlar Ali adında, fakir ama çok cesur bir adam vardı.Zengin ve yaşlı tüccar Ammar için çalışıyordu.Bir kış gecesi Ammar şöyle dedi:'Kimse böyle bir geceyi dağın tepesinde,battaniyesiz ve yiyeceksiz geçiremez.Ama sizin paraya ihtiyacınız var ve eğer aranızdan bunu başarabilecek bir çıkarsa ona büyük bir ödül vereceğim.Eğer başaramazsa,o zaman 30 gün boyunca para almadan çalışacak.' Ali bu teklife cevap verdi:'Yarın bu sınavı vereceğim!' Ama tüccarın dükkanından ayrıldıktan sonra Ali dışarıda buz gibi bir rüzgar estiğini gördü ve içini bir korku kapladı.Bunun üzerine en yakın arkadaşı Aydi'ye böyle bir iddiayı kabul etmekle delilik edip etmediğini sormaya kara verdi.Aydi onu dinledikten sonra bir süre düşünüp cevapladı:'Ben sana yardım edeceğim.Yarın dağın tepesine çıktığında tam karşıya bak.Ben de seninkinin hemen karşısındaki dağın tepesinde olacağım ve bütün geceyi senin için yakacağım ataeşin başında oturarak geçireceğim.Ateşe bak ve dostluğumuzu düşün -bu seni sıcak tutacaktır.Geceyi başarıyla geçireceksin,sonrasında ise ben senden bunun karşılığında bir şey isteyeceğim.'

Ali iddiayı kazandı,para ödülünü aldı ve arkadaşının evine gitti:'Benden bir karşılık istediğini söylemiştin'dedi.Aydi arkadaşını omuzlarından tuttu ve 'Evet,ama istediğim para değil' diye devam etti;Bana söz vermeni istiyorum,ne zaman benim hayatımda buz gibi rüzgarlar esse dostluk ateşini benim için yakacaksın.'''

 

Okuyucum hikayesini şu yorumla bitirmiş:"Şu anda nerede olursanız olun, bizi ziyaret ettiğiniz için teşekkürler.Ülkemize tekrar gelmeye karar verirseniz bilin ki,dostluk ateşi her zaman sizin için yanıyor olacaktır"

 

Yolculuğun verdiği yalnızlığı hala ruhumda taşıyor olsamda,şimdi neden burada olduğumu çok daha iyi anlıyorum.

PAULO COELHO

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

HOLLANDALI KIZ

1982 yılında bir plak şirketinde iyi bir işim olmasına ve şarkı sözü yazarlığında çok para kazanıyor olmama rağmen çok mutsuzdum.daha kötüsü,hayat bana iyi davrandığı için kendimi suçlu da hissediyordum.Bu sebeple herşeyi bir kenara atıp hayatın anlamını bulmak amacıyla dünyayı dolaşmaya karar verdim.

 

Bu dolaşmalarım sırasında bir dönem Holanda'nın Amsterdam şehrinde yaşadım,burası benim için her anlamda tam ve sonsuz bir özgürlüğü sembolize ediyordu.Orada benim gibi insanların bir araya geldiği bir çeşit kulüp olan Kosmos'un müdavimi olmuştum.

 

Bir gece orada Hollandalı bir kız bana Brezilya'nın nasıl bir yer olduğunu sordu.

Ona orada yaşadığımız problemleri anlatmaya başladım:Askeri rejimin baskısını,sosyal eşitsizlikleri,acıyı ve şiddeti.

 

"Ama sen dünyanın en güzel yerinde yaşıyorsun" diye ekledim sonunda."Her sabah Cennet'te uyanmak nasıl bir duygu peki?"

 

Hollandalı kız önce uzun bir süre sessiz kaldı ve sonra şöyle cevap verdi:

"Korkunç.Buradaki herşey o kadar doğru ve düzgün ki,meydan okuyacağın,savaş vereceğin hiç bir şey ve hiç bir duygu yok.Keşke sizin problemleriniz bizde olsaydı-o zman kendimi tekrar insanlığın bir parçası gibi hissedebilirdim."

 

PAULO COELHO

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevmek

 

Sevmek; uyuşturucu almak gibidir.

Başlangıçta kendini iyi hissedersin,

bütünüyle verirsin.

Ertesi gün, daha fazlasını istersin.

Henüz zehirlenmemiş,

o duygudan hoşlanmışsındır

ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın.

Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür,

sonraki üç saat boyunca unutursun.

Ama yavaş yavaş onun varlığına alışır,

ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin.

Böylece onu üç saat düşünür,

iki dakika unutmaya baslarsın.

Yakınında değilse,

bağımlıların uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri

şeyi hissedersin.

Uyuşturucu bağımlılarının,

gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman

hırsızlık yaptıkları gibi,

kendilerini aşağıladıkları gibi,

aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır.

 

Paulo Coelho

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KÖRDÜ AMA...

 

Arjantinli yazar Jorge Luis Borges 80 yaşında Meksika'yı ziyarete gitti.Editörü bana Borges'in günlerce süren konferanslar,seminerler ve kutlamaların ardından bir öğleden sonra serbest kalıp Yucatan'daki Aztek piramitlerini ziyaret etmek istediğni söyledi.

 

Editörün anlattıklarına göre piramitlere gitmek taksi,uçak ve jeep gerektiren son derece yorucu bir yolculuk olacaktı.Anacak Borges'i vazgeçirmek mümkün değildi,sonuçta Uxmal'a gidebilmesi için gereken herşey ayarlandı.

 

Yorucu bir günün sonunda Borges hava kararırken gideceği yere vardı.10. yüzyıladan kalma piramidin önüne oturdu ve hiç konuşmadan yarım saat kadar oturduğu yerde kaldı.Sonunda ayağa kalktı ve kendisine eşlik edenlere teşekkür etti:"Bu öğleden sonra ve bu unutulmaz manzara için teşekkür ederim."

 

Bildiğimiz gibi,Borges kördü.Ama bu durum,çevresindekileri ruhuyla görüp anlayabilmesini engellememişti.

 

PAULO COELHO

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan tehlikeye atılmayı bilmeli, diyordu.Yaşamın mucizesini ancak , beklemediğimiz şeyler olup bittiğinde gerçekten anlıyoruz.

Tanrı güneşi her gün yeniden doğurarak , bizi mutsuz kılan her şeyideğiştirmemiz için zaman tanıyor bize.Oysa biz her gün , böyle bir zamanın bize bağışlandığını görmezden geliyoruz,bugünün düne benzediği gibi , yarına da benzeyeceğini düşünüyormuş gibi davranıyoruz.Ama dikkatini yaşamakta olduğu güne veren veren kişi , o büyülü anın varlığını keşfediyor .O büyülü an belkide sabah anahtarı kilide soktuğumuz dakikada , akşam yemeğini izleyen suskunluk sırasında , bize birbirinin benzeri gibi gelen bin bir şeyde gizli.

Ama öyle bir an var ve işte o anda yıldızlar tüm güçleriyle içimize doluyor ve bizi mucizeler gerçekleştirmeye hazır hale getiriyor....

 

piedra ırmağının kıyısında oturdum ağladım kitabından yazdım

kopyalamadığım için sonuna kadar yazamadım ama devam ederim :blushing:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İYİ VE KÖTÜ

 

Leonardo da Vinci 'Son Akşam Yemeği' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı... İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı...

 

Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi.

 

Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı... Leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı.

 

Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı. Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı.

 

Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı.

 

Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu...

 

Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü.

 

Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi:

'Ben bu resmi daha önce gördüm...'

'Ne zaman?' diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı.

'Üç yıl önce' dedi adam..

'Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...'

 

İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır...

Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır...

 

Paulo Coelho

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Aslan ve Kediler

 

Aslan derin bir konuşmaya dalmış bir grup kediyle karşılaştı. “Onları yiyeceğim,” dedi kendi kendine.

 

Ama birden bire tuhaf bir sükunet çöktü üstüne ve kedileri yemek yerine, konuşmalarını dinlemeye karar verdi.

 

“Sevgili Tanrım,” dedi kedilerden biri, aslanın varlığından habersiz: “Bütün gün gökyüzünden üzerimize fare yağdırman için dua ediyoruz.”

 

“Ve hiçbir şey olmuyor,” dedi bir başka kedi; “Belki de tanrı yoktur!”

 

Gökyüzünden hiçbir cevap gelmedi. Ve kediler inançlarını kaybettiler. Aslan yattığı yerden kalktı ve kendi yoluna giderken düşündü: “Kim bilebilirdi ki? Orada dikilmiş o küçük yaratıkları öldürmeye hazırlanıyordum ve Tanrı beni durdurdu. Oysa kediler sadece istedikleri şey başlarına yağmadı diye yüce varlığa inanmaktan vazgeçtiler.

 

PAULO COELHO

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Küçük hatalar

 

Sceta’daki keşişlerden biri Başrahip Matoes’e şöyle dedi:

 

“Dilim bana her zaman bela getiriyor. İnançlıların arasındayken kendime hâkim olamıyorum ve eninde sonunda onların hatalı davranışlarını yargılıyorum.”

 

Yaşlı başrahip kafası karışmış keşişe cevap verdi:

 

“Eğer kendini kontrol edemediğini düşünüyorsan ders vermeyi bırak ve tekrar çöle dön. Ama sakın unutma: Yalnızlığı seçmek bir zayıflıktır.”

 

“Peki sizce ne yapmam gerekir” diye sordu keşiş.

 

“Bu zararlı üstünlük duygusundan kaçınmak istiyorsan bazı hataları kabul et. Güçlü olanlar sınırlarının farkında olan ve bunu bildikleri halde yollarına devam edenlerdir.”

 

PAULO COELHO

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Sevmek

 

Sevmek; uyuşturucu almak gibidir.

Başlangıçta kendini iyi hissedersin,

bütünüyle verirsin.

Ertesi gün, daha fazlasını istersin.

Henüz zehirlenmemiş,

o duygudan hoşlanmışsındır

ve onun üzerindeki egemenliğini sürdürebileceğini sanırsın.

Sevdiğin kişiyi iki dakika düşünür,

sonraki üç saat boyunca unutursun.

Ama yavaş yavaş onun varlığına alışır,

ona bütünüyle bağımlı hale gelirsin.

Böylece onu üç saat düşünür,

iki dakika unutmaya baslarsın.

Yakınında değilse,

bağımlıların uyuşturucu bulamadıkları zaman hissettikleri

şeyi hissedersin.

Uyuşturucu bağımlılarının,

gerek duydukları şeyi bulamadıkları zaman

hırsızlık yaptıkları gibi,

kendilerini aşağıladıkları gibi,

aşk için her şeyi yapmaya sen de hazırsındır.

 

Paulo Coelho

 

güzel bir yazı.. ;):clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.