Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2013 11 yıl “Mübah mıdır? Günah mıdır? İslamiyette yeri var mıdır? İslamda düşmanını yenmek için her türlü hileye başvurulabileceği belirtilmektedir.” “Mübah mıdır? Günah mıdır? İslamiyette yeri var mıdır? İslamda düşmanını yenmek için her türlü hileye başvurulabileceği belirtilmektedir.” ABD’nin kontrolündeki Fetullah Gülen’in, Pensilvanya’daki karargahında-Haziran başlarında ‘Hizmet’ olarak ismi geçen Türkiye’deki “Yeşil Gladio” elemanları ile yaptığı bir toplantının konuşma tutanakları, Roj hack’in gerçekleştirdiği sanal bir operasyonla ele geçirildi. İçlerinde istihbaratçılar, polisler, bürokratlar, gazeteciler, iş adamları ve akademisyenlerin bulunduğu “Hizmet” isimli “Yeşil Glado” elemanları ile Fetullah Gülen’in konuşma tutanaklarını yorumsuz olduğu gibi yayınlıyoruz. KONUŞMA TUTANAKLARIN ÇÖZÜMÜ Hoca Efendi: Bütün her kes hoş geldi. Buraya kadar yorulup geldiniz, Allah razı oldun, Allah bütün zahmetleri, acıları, gönülde kalmış mübarek ancak ulaşılmamış amaçları bilendir, görendir. Şüphesiz insana en iyi yardımcı olandır. Elinden tutup zirvelere çıkarandır, yeri geldiğinde göklere çıkaran, yeri geldiğinde kendi katına çıkarandır. Çektiğiniz acılar bu nedenle mübarektir, daha iyi bir ahiret için büyük sevaptır. Buraya kadar gelirken çektiğiniz zahmetler de öyle. Ne zamandır böyle bir şey düşünüyorduk. Aslında geçmiş yıllarda çok deneyimli arkadaşlar vardı burada. Yurt dışında eğitimlerini yüksek başarı ve özveri ile bitirdiler. Ancak Türkiye'de devletin ve hükümetin siyasi duruşu değişince bunlar da duruma karşı pozisyon aldılar. Çok farklı şeylere bulaştılar. O nedenle burada her türlü çalışmayı yürütecek bir ekibe şiddetle ihtiyacımız var. Bugünkü cemaatimizde çeşitli yerlerden gelen arkadaşlarımız var. Türkiye’den, Kuzey Irak’tan, Suriye’den, Avrupa’dan... Çeşitli alanlardan... Siyasetçi, gazeteci, iş adamı, diplomat, yazar ve akademisyen... Biz ülkemizin muhafazası, yükselişi, birliği ve kaybettiklerini tekrar bulabilmesi için ta buralara kadar gelmiş, buralarda, özlemler içinde, gurbet elde, acılar çekerek, ölümün nereden gelip ne zaman alacağını bilmeden, bir daha vatanımızı, topraklarımızı, Peygamber yatağını, döşeğini görüp görmeyeceğimizi bilmeden canhıraş uğraşırken, o topraklarda bereket ve zenginlik içinde kalıp da durumun ne olduğunu değerlendiremeyen, gözden geçiremeyen, bunun için kendinde takat dahi bulamayan yol arkadaşlarımız nedeniyle Allah biliyor çok acı çekiyoruz. İki dakika şöyle, bir dur. Etrafına bak. Ekranlardan dünyaya bakıyorlar, bütün bir dünya, sen de bak. Yıkılan ülkeler, iktidarlar, saltanatlar, krallıklar, firavunlar, diktatörler, zalimler... Yıkılan memleketler, şehirler, evler, ocaklar... Dünya bir yıkılış süreci yaşıyor. Bir dünya da izliyor. Hiç mi ders çıkaran yok? Hiç mi yoğunlaşan yok! İstediğin kadar yaş ol, dalları seni sarmaşık misali sarıp sarmalamış kuru ağaçlar yanarken sen yanmayabilir misin? Hz. İbrahim değilsin ki, Allah “ey ateş yakma, ey alev bahçe ol” desin. Memleket ateist dolu, sokaklar mini etekli kadınlarla gark olmuş, memleketin dört bir tarafında resmi ve resmiyetsiz kerhaneler var, bir vücut pis hastalıklarla dolmuş, taşmış. Bu ateşin yakmayacağı kadar mübarek mi sanıyorsun kendini? Neye güveniyorsun ki, etrafına bakmadan, kendine bir çeki düzen vermeden, bu ateşi içeriden de harlayacak olan maddeleri ateşten korumadan, böyle hızını alamayan dört nala koşan at gibi, at gözlüğü de takmış demiyorum ama böyle ateşe sürüklenir gibi gitmek nedendir? http://lekolin.org/news_detail.php?id=3726#.Uk0iF2aHDQc.twitter
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.