Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2005 19 yıl Taner Akçam Hakkında Gizlenen Gerçekler Ermeni fanatizminin bilimsellikten uzak yorumlarının tarihi gerçeklerle ilgisi bulunmayan “siyasi” kazanımlar üzerinde odaklandığı biliniyor. Bu noktada, ırkçı Taşnak zihniyetinin sürdürdüğü propagandanın en önemli alt kadrosunda da Türkiye aleyhtarı faaliyetleri ile tanınan kişiler yer alıyor. Bu şahsiyetler arasındaki en ilginç karakterlerden birisi de “Taner Akçam”. Bilindiği gibi Akçam, yaklaşık 20 yıl önce Marksist-Leninist çizgisi ile adından söz ettirdi ve aradan geçen yıllar boyunca bölücü örgütlerle olan organik ilişkisi ile anıldı. Bu nedenle aşırlıkçı çizgisini günümüze değin sürdüren Akçam’ın, Ermeni örgütleri tarafından fark edilmesi gecikmemiş, yasa dışı faaliyetleri nedeniyle arananlar listesinde olduğu için önce Almanya’yı yurt edinmiş daha sonra ise ABD’nde ortaya çıkmıştı. 1990’lara gelindiğinde ise, Ermeni terör örgütlerinin Türk diplomatlarına yönelik katliamları sonrasında entelektüel boyuta taşınmasına olanak sağlanan sözde iddiaların yarattığı “tek yanlı tartışma zeminlerinde” boy gösteren isimler arasındaki yerini almıştı. Süregelen yıllarda, her sözde soykırım konferansında, her panelde, her röportajda Taner Akçam ön saflarda yer aldı. Türkiye’nin soykırım suçlusu olduğunu iddia etti, yaşananların bilimsel argümanlarda yeri olduğunu savundu, Ermeni kaynaklarını örnek gösterdi, halen gerçekliği ispatlanamayan konu hakkında imzasını taşıyan kitaplar yazdı, Türk ve Batı gazetelerinin köşelerinde kendisine yer buldu… Ne var ki günümüze kadar Taner Akçam’ın bilimsel kimliği sorgulanmadı. Oysa, Taner Akçam; Osmanlıca bilmiyordu, yıllardır Türkiye’de olmadığı için Osmanlı Arşivlerine girip tek bir incelemede bulunmamış ve ilmi niteliği olan kayda değer bir araştırma yapmamıştı. Ayrıca, iddialarını sahiplendiği tarihi bir konu hakkında bilgisi olmadığı gibi Ermeni tezlerini içeren yayınları da tercüme etmesine imkan tanıyacak yabancı dillere de hakim değildi. Öte yandan, tezlerini savunduğu sözde katliam mağdurlarının kullandığı ifadeleri yorumlayacak ne ilmi kapasiteye, ne de yeterli Ermenice bilgisine sahipti… Ancak, T.Akçam’ın bu durumundan yararlanan ve soykırım mitosunun dünyaya yayılmasına imkan yaratan perde arkasındaki unsurlar, “Akçam’ın taşıdığı kimlik nedeniyle uzun yıllar kendisinden yararlanmalarına rağmen” Akçam’ın gerçek portresini birden bire deşifre etme yolunu tercih etmeye başladılar. Öyle ki, Kanada’da bulunan Zoryan-Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucusu Prof.Dr.Vahakn Dadrian tarafından Rusya’da yayın yapan http:\\ armenianhouse.org.ru\akcam\also_ru\gulakyan.html adresli bir internet sitesinde yer verilen Ekim 2004 tarihli röportaj, Taner Akçam hakkında bilinmeyenleri gün ışığına çıkardı. “Düşünülmüş olan her şeyi gerçekleştirememiş olmaktan korkarım” başlıklı röportajda Dadrian’ın: “Taner Akçam Osmanlıca bilmez… Bu nedenle Ermeni davasının farklı bir gözden incelemesi amacıyla işsiz bir şekilde ortalıkta dolaşırken kendisine iş buldum, hem de Amerika’da… Osmanlıca’yı da öğrenmesi için çok çalıştım ama olmadı.Her şeye rağmen ondan çok memnunum, çünkü dediklerimi harfiyen yapıyor. Daha da önemlisi hiç itiraz etmiyor, beni ve savunduğum fikirleri sorgulamıyor. Bu nedenle kendisine ilgilendiğimiz konu ile ilgili dokümanlar verdim. Oldukça “sığ” olarak nitelendirdiğim bilgilerini kaleme dökmekte zorlandığı için yazılarında kendisine yardımcı oldum. Hatta bazı zamanlar oldu ki, bazı konferanslarda kullanmadığım tebliğ metinlerinin altında yer alan ‘Prof.Dr.Vahakn Dadrian’ imzasını çıkararak “Taner Akçam” imzasıyla yayınlatılmasını sağladım. Yazılanların objektif olarak algılanması açısından bu gerekliydi, sonuçta o, düşündüklerimizi insanlara aktarmamız için özveri ile çalışıyordu…” şeklindeki ifadelerine yer verildi. Gelinen bu noktada, halen Türkiye’de yayınlanan AGOS gazetesinde köşesi bulunan Taner Akçam’ın, yazılarını kendisinin kaleme almadığı anlaşılıyor. Ancak akıllardaki şu soru açıkta kalıyor: “Sözde Ermeni soykırımının önde gelen savunucularından biri olan Vahakn Dadrian neden bu açıklamayı “şimdi” yapma gereği hissetti ? Ayrıca, Taner Akçam gibi fanatik Ermeni ırkçılığına angaje olmuş, gerçek tarih ve Türkiye düşmanının, “Bilirkişi” hüviyetinin büyük ölçüde zedelenmesine hatta yıkılmasına neden imkan yaratıldı? Bize göre, tarihi gerçeklerle yüzleşmekten köşe bucak kaçan T.Akçam gibi “sözde” bilim adamları, Türkiye’deki hassas araştırmalardan son derece rahatsız olmaktadırlar. Ermeni bilim adamlarının Viyana’da gerçekleştirilmesi planlanan ve arşiv belgelerinin tartışılacağı “Viyana Türk-Ermeni Platformu (VAT)”na son anda katılmaktan vazgeçmesinin ise bunun en son örneğini oluşturduğu da göz önüne alındığında, Taner Akçam’ın asılsız iddialara hizmet süresinin dolduğu ve artık bu iddiaları destekleyen çevreler tarafından finanse edilmeyeceği fikri ağırlık kazanıyor. TGT Başkanı Sn.Emre TÜRK
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.