Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2005 19 yıl Bu yazimida silerseniz Gercekler karsisinda nekadar aciz oldugunuz ortaya cikacaktir bana gore.. Ortpas etmekle bi yere varilmaz tam aksine bi durum bi sorun varsa ortada, paylasilmasi gerekir ve ona bi care bulunmasi gerekir. Herkes bi nutuk tuttumus Demokrasi Demokrasi diyor insan haklari diyor vicdan ozgurlugu din inanc ozgurlugu diyor Ama kimse demokrasinin ne oldugunu ne anlama geldigini hic dusunmek bile istemiyor.. Özgurlukler dedikleri syler goz onunde herkes goruyor zaten bu konuda yorum yapmaya gerek yok... Demokratik parlamento seçiminin anlamı Demokratik sistemin yasama kurumu olan parlamentoya üye seçimidir. Yani insanların toplumsal yaşantılarında, bireylerin birbirleriyle, devletle, sosyal, ekonomi ve siyasî işlerinde uyacakları kuralları, hükümleri, ölçüleri, emir ve yasakları, kanunları belirleyen kurumun üyelerini seçme işidir. İslâmî açıdan bunun anlamı şirktir. Yani "Hüküm ancak Allah’a aittir" hakikatine terstir. İnsanların yaşantısına hüküm koymakla, ya Allah’ı hiçe saymak ya da O’na ortak koşmak demektir. İşte bu seçime katılmak bir takım insanları milletvekili sıfatı ile bu şirki işlemeye itmek demektir. Bu o kişiye yapılabilecek en büyük kötülük ve zulümdür. Zira o kişi, parlamentonun komisyonlarına katılarak veya genel kurul oylamalarına katılarak yasama faaliyetlerine Allah’ın hükümranlığını hiç kabul etmeyip milletin egemenliğini esas kabul eden mevcut anayasanın çerçevesinde katılarak şirk işlemine, cürümüne isteyerek ya da istemeyerek ortak olur. İsteyerek ve benimseyerek katılınca şüphesiz müşrik olur. Benimsemeyerek katılırsa en azından fasık yani günahkar olur. Yasama faaliyetlerine katılmayıp da o faaliyetlerin yapıldığı esnada orada oturursa, pasif üyelik yaparsa o zaman da günahkar olur. Çünkü Allah’a açıkça isyanın yapıldığı bir yerde Müslüman tepkisiz bir şekilde o cürümü işleyenlerle beraber oturup kalamaz. Zira Allahu Teâla şöyle buyurdu: “Ayetlerimiz hakkında (ileri geri konuşmaya) dalanları gördüğünde onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak ol (meclislerini terk et). Eğer şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (hemen kalk) o zalimler topluluğu ile oturma.” (En’am 68) “O, Kitapta size indirmiştik ki; Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini, yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle beraber oturmayın, yoksa sizde onlardan olursunuz. Elbette Allah, münafıklar ve kafirleri cehennemde bir araya getirecektir.” (Nisa 140) Görüldüğü gibi ayet-i kerimelerde Allahu Teâla, Allah’ın ayetlerinin inkar edildiği ya da alaya alındığı yani hükümlerinin hiçe sayıldığı yerlerde tepkisizce oturup kalmayı kesinlikle nehyediyor. Çağdaş şirk sistemlerinden biri olan demokratik sistemin yasama organı olan parlamentoda Allah’a karşı en büyük isyan, cürüm işleniyor. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi çerçevesinde “hüküm (egemenlik) ancak Allah’a aittir” hakikati inkar edilerek “millet” “ilah” yerine konuluyor. Böylelikle Allah ya inkar ediliyor ya da O’na küstahça şirk koşuluyor. Küfür ve şirk elbette ki Allah katında en büyük cürümdür, zulümdür, tağutluktur, sapıklıktır, cahiliyyedir. İşte bununla ilgili bazı ayet-i kerimeler: “Hüküm ancak Allah’ındır. O da, kendisinden başkasına kulluk yapmamanızı emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf 40) “Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet-yönet ve onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmalarına dikkat et. Eğer (Allah’ın hükümlerinden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak günahlarının bir kısmını onların başına bela etmek ister. İnsanların bir çoğu da zaten fasıktırlar (yoldan çıkmışlardır). Yoksa onlar cahiliyye (İslâm dışı) yönetim mi istiyorlar? İyi anlayan bir topluma göre hükmü bakımından Allah’tan daha iyi kim vardır?” (Maide 49-50) “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Zira onlar tağutla (Allah’ın indirmediği sistemlerle) yönetilmek istiyorlar. Halbuki onu (tağutu) inkar etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.” (Nisa 60) “Hayır, Rabbine and olsun ki, aralarında çıkan antlaşmazlık hususunda seni (şerîatı) hakem kılıp sonra da verdiğin hükme (şerîatın hükmüne) içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa 65) “Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse-yönetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (Maide 44) “Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse-yönetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide 45) “Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse-yönetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir." (Maide 47) “Muhakkak ki şirk en büyük zulümdür.” (Lokman 13) Bu ayet-i kerimelerin ışığında görüldüğü gibi Allah’ın indirdiği ile yönetmemek, Allah’ın indirdikleri hükümlere rağmen hükümler, yasalar ortaya koyarak insanları yönetmeye kalkmak gerçekten en büyük isyandır, zulümdür. İşte demokratik sistemin yasama organında yapılan da budur. O halde oraya üye olması için birisini oyla da olsa desteklemek, o kişiyi günah işlemeye en azından zalim ve fasık olmaya itmek ve o yolda desteklemek demektir. Halbuki bir Müslüman’ın takınacağı tavır, oy vermeye davet etmek ve ona koşmak değil bilakis oy vermekten kaçmak ve sakındırmak olmalıdır. Zira Allah'u Teâla günahta değil takvada yani Allah’ın hükümlerine sarılmakta yardımlaşmayı şöyle emrediyor: “İyilik ve takva (Allah’ın yasaklarından sakınıp emirlerine uyma) hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan korkun (Onun şeriatına bağlanın). Çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (Maide 2) Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “İster zalim olsun, ister mazlum (mü’min) kardeşine yardım et. Oradan bir adam; “Ya Rasulullah, mazlum ise ona yardım ederim, fakat zalim ise nasıl yardım edebilirim? dedi. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: Onu zulüm yapmaktan alıkoyarsın. İşte bu ona yardımdır.” (Buhari, K. Mezalim ve’l Gasb, 2264)
Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2005 19 yıl Nisa Suresi Cüz:5 Sure:4 Ayet:58-59 Haberiniz olsun ki, Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit adaletle hükmetmenizi emrediyor.Gerçekten Allah size ne güzel öğüt veriyor.Şüphesiz ki allah işiten ve bilendir. Ey iman edenler, Allah'a itaat edin,sizden olan yetkililere de.Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düştünüzmü, hemen Allah'a ve ve Peygamberine arz edin onu, eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan mümminler iseniz.Bu hem hayırlı hem de netice itibariyle daha güzeldir. Bu da blogumdan... Artık yorumu sana kalmış... Yorumda biraz aşırıya kaçıyorsun galiba...
Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2005 19 yıl Asiriya kacilan bir durum yok aslinda. Dini layikiyla uygulamanin essiz örnegi ile karsi karsiyayiz. Bu tebliglerle, insanlara artik yolunuzu secin, ortalarda oynamayin denmek isteniyor. saygilar
Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2005 19 yıl Asiriya kacilan bir durum yok aslinda.Dini layikiyla uygulamanin essiz örnegi ile karsi karsiyayiz. Bu tebliglerle, insanlara artik yolunuzu secin, ortalarda oynamayin denmek isteniyor. saygilar 14434[/snapback] İnanıyor musun arkadaşım??? Dinde belirli bir derinlik mi kazandın??? Dini layıkıyla uygulamayı biliyor musun??? Allah Allah... Herkes işine geleni söylüyor... Ben şu da var unutma diyorum Sen hayır efendim odur diyorsun...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.