Φ berceste Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Ata el-Horasani anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Musafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin." Alıntı
Φ ZEMHERiM Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 "Resûlullah (sav): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular. (Meâlen): "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu." Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Berceste karteşim bu konuyu açmana çok sevindim Allah(cc) razı olsun Ömer b. El-Hattâb (ra)'den: Demiştir ki, günün birinde Resûlullah (sav) Efendimiz'in huzûrunda bulunduğumuz sırada bir de baktık ki elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuğa delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve böyle iken yine hiç birimizce tanınmayan bir kimse karşımıza çıka geldi. (sokula sokula) nihâyet Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri'nin yanına (varıp) oturdu. Ve dizlerini dizlerine dayayıp ve her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: "Ya Muhammed, İslam nedir? Bana söyle" dedi. Resûlullah (sav): "İslâm Allah'dan başka hiç bir ilâh ve Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehâdet etmen, namazı ikâme etmen, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beytu'llâh'a hac etmendir." buyurdu. O (yabancı kimse): "Doğru söylüyorsun." dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-ı Resûl'e soruyor, hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: "Bir de imân nedir?" söyle." diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: "İmân Allah'a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayır ve şer (tatlı, acı hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir." buyurunca yine: "Doğru söylüyorsun." dedi. Ve: "ihsan nedir? söyle" diye bir daha sordu. Cenâb-ı Risâlet-meâb Efendimiz de: "İhsan, Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni görüyor." buyurdu. O, yine: "Doğru söylüyorsun." dedikten sonra: "Kıyâmet (in ne zaman kopacağın)ı bana haber ver." dedi. Cevâben: "Bunda sorulanın ilmi sorandan ziyâde değildir." buyurdu. "Öyle ise emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir" dedi. Cevâbında: "Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir davar çobanlarının hangimizin kurduğu binâ daha yüksektir diye (servet ve sâmânca) yarışa çıktıklarını görmendir." buyurdu. Bundan sonra o (yabancı) kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra: "Yâ Ömer, bilir misin o soran kim idi?" diye sual buyurdu. "Allah ve Resûlü a'lemdir". dedim. Buyurdular ki: "O, Cibril idi. Size dininizi öğretmek için geldi." Alıntı
Φ haksöz Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 79-.............. Aişe’den naklen rivayet: Ebû Huzeyfe’nin âzâdlısı Sâlim, evlerinde Ebû Huzeyfe ile ailesinin yanında bulunuyormuş derken, Sehle binti Süheyl, Peygambere gelerek: - Sâlim artık erkeklik çağına geldi; ve erkeklerin akıl ettikleri şeylere akıl erdirmeye başladı ama yanımıza giriyor. Zannediyorum ki, bundan Ebû Huzeyfe’nin hatırına bir şey geliyor; demiş. Bunun üzerine peygamber ona: “Salim’i emzir, ona haram ol da Ebû Huzeyfe’nin hatırına gelen şey gitsin!” buyurmuş. (Sehle bunu yapmış ve) dönerek: - Ben onu emzirdim; Ebu Huzeyfe’nin hatırına gelen şey de gitti; demiş. (Müslim, 27/371 Cilt 7 Ahmet DAVUTOĞLU, Sönmez Neşriyat A.Ş.) Salim’in yaşı konusunda yine Müslim’de şu ifadeler geçmektedir. - Koskoca adam olduğu halde onu nasıl emzireyim dedi. “Resûlullah gülümseyerek onun koskoca adam olduğunu biliyorum.” cevabını verdi. (Müslim, 26 C.7 Sönmez Neşriyat ). - Sehle; ama o saçlı sakallı (adam)dır, dedi. (Müslim, 30/373 C.7 Sönmez Neşriyat ) . 80 ............. Âise (Radıyallâhu anhâ)’dan; Şöyle demiştir: (Ebû Huzeyfe’nin karısı) Sehle binti Süheyl (Radıyallâhu anhüm) Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek: - Yâ Resûlullah! (Evlatlığımız) Sâlim’in yanıma girmesinden dolayı (kocam) Ebû Huzeyfe (bin Utbe)’nin yüzünde cidden bir hoşnutsuzluk görüyorum, dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) (Sehle’ye:) - “Sen Sâlim’e süt emzir” buyurdu. Sehle: - O, yetişkin bir adam olduğu halde ben nasıl onu emzireyim? dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) gülümsedi ve: - “Ben onun yetişkin bir adam olduğunu şüphesiz biliyorum.” buyurdu. Sehle (Radıyallahu anhâ) (gidip bu işi) yaptıktan sonra Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’e )’e gelerek: Ben (Sâlim’e süt emzirdikten) sonra (kocam) Ebû Huzeyfe (Radıyallahu anh)’ ın yüzünde bir hoşnutsuzluk görmedim, dedi. Sâlim (onun sütünü emmeden önce ) Bedir savaşına katılmış idi.” (İbn’i Mace, H.1943, Sünen-i İbn-i Mace, S.412 C.5 Baskı 1992 Kahraman Yayınları. ) Hadisci arkadaşlar bu hadislerdeki öğretileri uygulayın bakalım samimi iseniz Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 dilediğin gibi yaşa, muhakkak öleceksin istediğini sev muhakkak ayrılacaksın ve dilediğini yap karşılığını göreceksin" hadis-i şerif Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'den işitdim, buyurdu ki benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın. Buhârî'ye göre: Rib'ıyy b. Hırâş, Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'den Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in "Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'e girsin." buyurduğunu işittiğini kendisinden duymuş. Alıntı
Φ ZEMHERiM Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." Ebu Hureyre ilaveten dedi ki: "Dilerseniz şu ayet-i kerimeyi okuyun. (Mealen): "Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükâfaatların saklandığını kimse bilemez" (Secde 17). Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ben kıyamet günü cennetin kapısına gelip açılmasını isterim. Hâzin (kapıcı melek): "Sen kimsin?" diye seslenir. Ben: "Muhammed'im!" derim. Bunun üzerine: "Sana açıyorum. Senden önce kimseye açmamakla emrolundum!" diyecek!" Müslim, İman 333, (197). Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (Hz. İbrahim'in duası olan): "Ey Rabbim şüphesiz ki o putlar insanlardan pek çoğunu saptırmıştır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerime karşı gelirse, şüphesiz ki sen çok bağışlayıcı, çok merhamet edicisin" (İbrahim 36) mealindeki ayeti ile, Hz. İsa'nın duası olan: "Eğer onlara azab edersen onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, elbette sen dilediğini yapmaya kadirsin ve sen herşeyi hikmetle yaparsın" (Maide 113) mealindeki ayeti tilavet buyurdu ve ellerini kaldırdı, şöyle yalvardı: "Allahım! Ümmetimi (mağfiret et), ümmetimi (mağfiret et!)" ve ağladı. Allah Teâla Hazretleri: "Ey Cibril, Muhammed'e git! dedi. -Rabbin bildiği halde- niye ağladığını sor!" diye emretti. Cebrail aleyhisselam, O'na gelip niye ağladığını sordu. (Rabb Teâla'ya dönüp Muhammed'in) ne söylediğini -O çok iyi bildiği halde- haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâla Hazretleri: "Ey Cebrail! Muhammed'e git ve ona söyle ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz, asla kederlendirmeyeceğiz." Müslim, İman 346, (202). Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2006 mahşerde güneş dünyaya 1 mil yaklaşıcak ve yeryüzünde sadece Allahın gölgesi bulunucak ve o gölgenin altında 7 sınıf insan bulunucak 1 adaletli imam(lider) 2 kuytu yerde Allahı anıp ağlayan 3 bir kadın çağırdı vakit ben Allahtan korkarım diyen 4 gençliğini Allah yolunda harcayan 5 Allah için buluşup ayrılan 2 kişiden 2 si 6 gönlü mescide bağlı olan 7 sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek kadar gizli yardımda bulunan birde hadis değil ama çok beğendiğim bir söz Hz Ali den zayıfları korumaya gücün yetmiyorsa onlara şevkatle sarıl Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Allah katında en sevgiliniz,ahlâkı güzel olan,halk ile geçinenler ve kendisiyle geçinilen,yumuşak huylu olanlardır.Ve Allâh yanında buğz . . edilenlerinizde, insanla arasında biribirine lâf götürüp getirmekle uğraşan, onların kusurlarını arayarak din kardeşlerinin aralarına tefrika sokanlardır.(Hadis-i Şerif) Alıntı
Φ oguz_ Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Biz de yazalim bir kac Hadis-i serif; "Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca dünyada depremler olur" İbni Kesir, 2/29; 50/1 devam edecegiz. "Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamış ve taşlama cezasını uyguluyorlardı. Onları bu haklı işte desteklemek için ben de taş atarak yardım ettim" Buhari 63/27 devam edecegiz 6154 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın fercine (cinsel organına) hiç bakmadım -veya "görmedim. devam edecegiz "Peygamber hiç bir vakit ayak üstünde işemedi" Hanbel 4/196; 6/136,192,213 deavm edecegiz "Peygamberin ayak üstünde işediğini gördüm" Buhari 4/60,62; Hanbel 4/246; 5/382,394 deavm edecegiz "Peygamber, savaşta kadınların va çocukların öldürülmesinin bir sakıncası olmadığını söyledi" (Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113). devam edecegiz "Peygamber nerede güzel bir kadın görse hemen eve koşar Zeynep'le yatardı" (Buhari, Hibe/8). Simdilik bu kadar.. talep olursa daha devam ederiz cunku cuvallarcasi mevcut... Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Bu kirli zihniyetinle dünyaya bakarsan emin ol ki bütün kirlilikler seni bulacaktır! Sahih hadis denen birşey var kardeşim git bir arastır öğren ordan burada islam düşmanı bir yıgın insanın yazdıklarını bilip bilmeden yayınlamayı ne sanıyorsun sen!!! Yaptıgını mataf bişi sanıyorsun anlaşılan ama ben sadece sana ve senin gibilere acıyorum.... İslam ve Efendimiz sizin bu çirkin ithamlarınızdan çok ala bir yerdedir... Siz ancak kendi zihinlerinizi daha da karartır ve o bataklıkta bogulur gidersiniz bu kirli ithamlarınızla... Güneş balçıkla sıvanmaz! Edep yahu!!! Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2006 En üstün sadaka, aç bir canlıyı doyurmaktır.(Beyhaki).En üstün sadaka, iki kişinin arasını düzeltmektir.(Beyhaki). En üstün sadaka, dili (yalan, gıybet, iftiradan) korumaktır.(Deylemi).En üstün sadaka, fakire gizlice verilen sadakadır. Hadis-i Şerif (Taberani Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2006 "Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca dünyada depremler olur" Lemalar 14,lema 2, makam İbn-i Abbas (R.A.) gibi zatlara isnad edilen sahih bir rivayet var ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan sormuşlar: "Dünya ne üstündedir?" Ferman etmiş: عَلَى الثَّوْرِ وَالْحُوتِ Bir rivayette bir defa عَلَى الثَّوْرِ demiş, diğer defada عَلَى الْحُوتِ demiştir. Muhaddislerin bir kısmı, İsrailiyattan alınma ve eskiden beri nakledilen hurâfevâri hikâyelere bu Hadîsi tatbik etmişler. Hususan Benî İsrail âlimlerinin müslüman olanlarından bir kısmı, kütüb-ü sâbıkada "Sevr ve Hût" hakkında gördükleri hikâyeleri, Hadîse tatbik edip, Hadîsin mânâsını acib bir tarza çevirmişler. Şimdilik bu sualinize dair gâyet mücmel Üç Esas ve Üç Vecih söylenecek. Birinci Esas: Benî İsrail ulemâsının bir kısmı müslüman olduktan sonra, eski malûmatları dahi onlarla beraber müslüman olmuş, İslâmiyete malolmuş. Halbuki o eski malûmatlarında yanlışlar var. O yanlışlar, elbette onlara aittir, İslâmiyete ait değildir. İkinci Esas: Teşbih ve temsiller, havastan avama geçtikçe, yâni ilmin elinden cehlin eline düştükçe, mürur-u zamanla hakikat telâkki edilir. Meselâ: Küçüklüğümde Kamer tutuldu. Ben valideme dedim: "Neden ay böyle oldu?" Dedi: "Yılan yutmuş." Dedim: "Daha görünüyor?" Dedi: "Yukarıda yılanlar cam gibi olup, içlerinde bulunan şey'i gösterirler." Bu çocukluk hatırasını çok zaman tahattur ediyordum. Ve der idim ki: "Bu kadar hakikatsız bir hurâfe, vâlidem gibi ciddî zatların lisanında nasıl geziyor?" diye düşünürdüm. Tâ, felekiyat fennini mütalâa ettiğim vakit gördüm ki: Validem gibi öyle diyenler, bir teşbihi hakikat telâkki etmişler. Çünki Derecat-ı Şemsiyyenin medârı olan "mıntıkat-ül-bürûc" tâbîr ettikleri daire-i azîme, menâzil-i Kameriyenin medârı bulunan mâil-i Kamer dairesi birbiri üstüne geçmekle, o iki daire herbiri iki kavis şeklini vermiş; o iki kavise felekiyyûn uleması lâtif bir teşbih ile büyük iki yılan namı olan "tinnineyn" namını vermişler. İşte o iki dairenin tekatu' noktasına, baş mânâsına "Re's", diğerine kuyruk mânâsına "Zeneb" demişler. Kamer Re'se ve Şems Zenebe geldiği vakit felekiyyun ıstılahınca "Haylûlet-i Arz" vukubulur. Yâni Küre-i Arz tam ikisinin ortasına düşer, o vakit Kamer hasfolur. Sâbık teşbih ile "Kamer, tinnînin ağzına girdi" denilir. İşte bu ulvî ve ilmî teşbih, avâmın lisanına girdikçe, mürur-u zamanla, Kamer'i yutacak koca bir yılan şeklini almış. İşte Sevr ve Hût namiyle iki büyük melek, bir teşbih-i lâtif-i kudsî ile ve mânidar bir işaretle Sevr ve Hût namiyle tesmiye edilmişler. Kudsî, ulvî lisan-ı Nübüvvetten umumun lisanına girdikçe, o teşbih hakikata inkılâb etmiş, âdeta gâyet büyük bir öküz ve dehşetli bir balık suretini almışlar. Üçüncü Esas: Nasılki Kur'anın müteşabihatı var; gâyet derin mes'eleleri temsilât ile ve teşbihatla avama ders veriyor. Öyle de: Hadîsin müteşabihatı var; gâyet derin hakikatları me'nûs teşbihatla ifade eder. Meselâ: Bir iki Risalede beyan ettiğimiz gibi: Bir vakit huzur-u Nebevîde gâyet derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennem'in dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." Birkaç dakika sonra birisi geldi, dedi: "Yetmiş yaşındaki meşhur münafık öldü." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın gâyet belîğ temsilinin hakikatını ilân etti. Senin sualin cevapına şimdilik "Üç Vecih" söylenecek. Birincisi: Hamele-i Arş ve Semavat denilen melâikenin birinin ismi "Nesir" ve diğerinin ismi "Sevr" olarak dört melâikeyi, Cenab-ı Hak Arş ve Semavata saltanat-ı Rubûbiyetine nezaret etmek için tâyin ettiği gibi, semavatın bir küçük kardeşi ve seyyarelerin bir arkadaşı olan Küre-i Arz'a dahi iki melek, nâzır ve hamele olarak tayin etmiştir. O meleklerin birinin ismi "Sevr" ve diğerinin ismi "Hût"tur. Ve o namı vermesinin sırrı şudur ki: Arz iki kısımdır: Biri, su; biri toprak. Su kısmını şenlendiren balıktır. Toprak kısmını şenlendiren, insanların medâr-ı hayatı olan ziraat, öküz iledir ve öküzün omuzundadır. Küre-i Arz'a müekkel iki melek, hem kumandan, hem nâzır olduklarından, elbette balık taifesine ve öküz nev'ine bir cihet-i münasebetleri bulunmak lâzımdır. Belki, وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللّهِ o iki meleğin âlem-i melekût ve âlem-i misalde sevr ve hût suretinde temessülleri var. (Hâşiye) İşte bu münasebete ve o nezarete işareten ve Küre-i Arz'ın o iki mühim nevi mahlûkatına îmaen lisan-ı mu'ciz-ül-beyan-ı Nebevî, َاْلاَرْضُ عَلَى الثَّوْرِ وَالْحُوتِ demiş, gâyet derin ve geniş bir sahife kadar mes'eleleri havi olan bir hakikatı, gâyet güzel ve kısa birtek cümle ile ifade etmiş. İkinci Vecih: Meselâ nasılki denilse: "Bu devlet ve saltanat hangi şey üzerinde duruyor?" Cevapında: عَلَى السَّيْفِ وَ الْقَلَمِ denilir. Yâni "Asker kılıncının şecaatine, kuvvetine ve me'mur kaleminin dirayetine ve adâletine istinad eder." Öyle de: Küre-i Arz madem zîhayatın meskenidir ve zîhayatın kumandanları da insandır ve insanın ehl-i sevâhil kısmının kısm-ı âzamının medâr-ı taayyüşleri balıktır ve ehl-i sevahil olmayan kısmının medâr-ı taayyüşleri, ziraatle öküzün omuzundadır ve mühim bir medâr-ı ticareti de balıktır. Elbette devlet, seyf ve kalem üstünde durduğu gibi; Küre-i Arz da, öküz ve balık üstünde duruyor denilir. Zira ne vakit öküz çalışmazsa ve balık milyon yumurtayı birden doğurmazsa, o vakit insan yaşayamaz, hayat sukut eder, Hâlık-ı Hakîm de Arz'ı harab eder. İşte Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gâyet mu'cizane ve gâyet ulvî ve gâyet hikmetli bir cevap ile: َاْلاَرْضُ عَلَى الثَّوْرِ وَالْحُوتِ ______________________________ (Hâşiye): Evet Küre-i Arz, bahr-i muhit-i havâîde bir sefine-i Rabbaniye ve nass-ı Hadîsle Âhiretin bir mezraası, yâni fidanlık tarlası olduğundan, o câmid ve şuursuz büyük gemiyi o denizde emr-i İlâhî ile, intizam ile, hikmet ile yüzdüren, kaptanlık eden melâikeye "Hût" namı ve o tarlaya izn-i İlâhî ile nezaret eden melâikeye "Sevr" ismi ne kadar yakıştığı zâhirdir. demiş. Nev-i insanînin hayatı, ne kadar cins-i hayvanînin hayatiyle alâkadar olduğuna dair geniş bir hakikatı, iki kelime ile ders vermiş. Üçüncü Vecih: Eski Kozmoğrafya nazarında Güneş gezer. Güneş'in her otuz derecesini, bir burç tabîr etmişler. O burçlardaki yıldızların aralarında birbirine rabtedecek farazî hatlar çekilse, birtek vaziyet hasıl olduğu vakit, bazı esed (yâni arslan) suretini, bazı terazi mânâsına olarak mîzan suretini, bazı öküz mânâsına sevr suretini, bazı balık mânâsına hût suretini göstermişler. O münasebete binaen o burçlara o isimler verilmiş. Şu asrın Kozmoğrafyası nazarında ise, Güneş gezmiyor. O burçlar boş ve muattal ve işsiz kalmışlar. Güneş'in bedeline Küre-i Arz geziyor. Öyle ise o boş, işsiz burçlar ve yukarıdaki muattal daireler yerine, yerde Arz'ın medâr-ı senevîsinde küçük mikyasta o daireleri teşkil etmek gerektir. Şu halde burûc-u semaviye, Arzın medâr-ı senevîsinden temessül edecek. Ve o halde Küre-i Arz her ayda burûc-u semaviyenin birinin gölgesinde ve misalindedir. Güya Arz'ın medâr-ı senevîsi bir âyine hükmünde olarak semavî burçlar, onda temessül ediyor. haa içmden geldi Hortladı firavunlar hortladı nemrutlar Allah dan korkmayan kullar Allahın da hesabı var anlamassanız açıklamaya çalışırız ama risale de kendi okumanın daha faydalı olacaktır.Çünkü okuyan anlayabileceği kadarını anlar anlatırken de daha azını anlatır.Biz sizi kısıtlamayalım Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2006 Zandan sakının. Çünkü zan, insanın içinden geçen en yalancı düşüncedir. İnsanların gizli ve özel hayatını araştırmayın. Ayıplarını öğrenmeye çalışmayın. Birbirinize karşı üstünlük yarışına girmeyin. Birbirinizi kıskanmayın. Birbirinize karşı kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler olun! Hadis (Buhari). Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Ebu Sa'îdi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah Teâla hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah'a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar." Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Kişi, hanımının ve çocuklarının rızkını karşılamak için çalışmaya çıkarsa, Allah yolundadır. Yaşlı anne ve babasının bakımını sağlamak için yola çıkarsa, Allah yolundadır. Nefsini harama karşı korumak niyetiyle çalışmaya çıkarsa, Allah yolundadır. Eğer insanlara gösteriş ve başkalarına öğünmek için yola çıkarsa, Allah yolunda değil, şeytanın yönlendirdiği yoldadır. Hadis-i Şerif ( Taberani ) Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Allah'a iman ettim de ve dosdoğru git... Alıntı
Φ çoban Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 261, 1. Üç şey vefa hazinesidir! Hastalığı gizlemek, musibeti gizlemek, sadakayı gizlemek. Ravi: Hz. Enes (r.a.) Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2006 261, 1. Üç şey vefa hazinesidir! Hastalığı gizlemek, musibeti gizlemek, sadakayı gizlemek. Ravi: Hz. Enes (r.a.) Günümüzde de fazlasıyla ihtiyacımız olan ama hakkıyla yapamadığımız..... Alıntı
Φ Panteidar Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2006 İnandın mı tam inanacaksın, arasından kafana göre düzgünlerini seçip, ya da farklı yorumlayıp, çarpıtıp zamana uydurmaya çalışarak yarım inanmayacaksın. Örneğin kadın konusu. Dünyadaki tüm karışıklıkların, çekişmelerin, kavganın, fitnenin, fesatın menşei kadındır. Şeytan en çok kadını kullanır. Kadını zaptedebilirsen iyi bir anne olabilir. Zaptedemezsen düşmandan daha beterdir. Bu tüm kutsal kitaplarda açıkça belirtilmiştir. Kadın= erkek diyen zihniyet yalan söylüyor. Dinde yok böyle bir eşitlik. İşte ispatı: ERKEĞE SECDE : "Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim." Tirmizi, Rada, 10/1159; Ebu Davud, Nikah 40/2140 Ahmed b. Hanbel, Müsned VI, 76; İbn Mace, Nikah 4/1852 "Ey kadınlar! Eğer kocalarınızın size olan haklarını bilseydiniz, ayaklarının tozunu yüzlerinizle silerdiniz." Hafız ZehebiBüyük Günahlar Sayfa 187 KADIN=KARA KÖPEK=EŞEK=DOMUZ : "Namazı bozan şeyler kara köpek, eşek, domuz ve kadındır." Sahihi Müslim, Salat 265; Tirmizi Salat 253/338 Ebu Davud, Salat, 110/720 KADIN UĞURSUZDUR : "Uğursuzluk üç şeyde vardır: Kadında, evde ve atta." Ebu Davud, Tıb, 24/3922; Müslim, Selam, 34/115 Buhari, Nikah, 17/4805 MAKYAJLI KADIN LANETLİDİR : "Eğer bir kadın peruk takarsa, eğer kol ve yüzüne dövme ya da ben yaparsa, yüzünden ve kaşlarından cımbızla kıl aldırırsa, yüzüne güzellik vermek için şekil değiştirirse lanetlenmiştir." İmam Şarani – Uhudul Kubra – Sayfa 313, 867, 889 KADIN EVDE OTURMALI : "Kadınları zarar vermeyecek miktarda aç, aşırı gitmeyecek kadar da kıyafetsiz bırakınız. Çünkü kadınlar iyice doyar, güzelce giyinirlerse onlar için dışarı çıkıp gezmekten daha sevimli bir şey yoktur. Fakat onlar biraz aç, biraz da çıplak kalırlarsa onlar için evde oturmaktan hayırlı bir şey yoktur." İbnül Cevzi, Mevzuat, II/282283; Suyuti, Leali, II/154 İbn Arrak, Tenzihü’şŞeria, II/212213 KADIN SÖZÜ DİNLEMEYİN : "Kadınlara danışmayın, onlara muhalefet edin. Kadınlara muhalefet edin, zira kadınlara muhalefet berekettir." Kadınlara Dîni Bilgiler 44,45 Suyuti, Leali II, 147; İbn Arrak, Tenzihü’ş Şeria II, 210 "Kim ki karısına itaat ederse Allah (cc) onu yüzüstü Cehenneme atar." İbn Arrak II, 215 Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 9 Haziran , 2006 MEVZU HADİSLER VE KADIN Hadis, peygamber efendimizin sözlerine denir. Mevzu hadis, kendi şahsi, siyasi,... emellerine ulaşmak için peygamberimizin ağzından uydurulan, Hz. Resül'ün söylemediği halde kendisine mal edilen sözlerdir. Uydurma- mevzu hadisler genellikle kadınlar, siyasi görüşler, ırkçılığa dayanan konular... çerçevesinde dönmektedir. Kadınla ilgili bazı uydurma-mevzu hadisler: " Kadınlara okuma- yazma öğretmeyin: " İbn-i Cevzi, İbn-i Hıbban, İbn-i Adıyy hadisi kabul etmez, uydurmadır derler. (Kitabul Mevzuat 2/268) " Kadınlarla istişare edin, onlara tanışın ve onların söylediklerinin zıttını yapın": Sehavi ve İbn-i Arrak hadisi merfu görmezler. Ebu Hatim, İbn-i Adıyy , İbn-i Cevzi, İbn-i Hıbban hadisin uydurma olduğu görüşündedirler. ( El- Makasıdul Hasene: 248 , Tezkiretul mevzuat :128, Tenzihuş Şeria : 2-204, Silsiletul Ehadis: 432 ) .Ayrıca, Hz. Resul Ümmü Seleme ile istişarede de bulunmuştur (Makasıdul Ha-sene: 585, Silsile: 436, Keşful Hafa :2-3) " Kadınlara iteat pişmanlıktır." : Sehavi, Ukayli hadisi uydurma kabul ederler. ( Tezkiratul Mevzuat : 128, Kitabul Mevzuat : 2, 272) " Kadınlar olmasaydı Allah'a hakkıyla ibadet edilirdi". Suyuti, Buhari, İbn-i Adıyy, Ebu Hatim, İbn-i Cevzi, Muhammed Nasuriddin, İbn-i Hıbban hadisi mevzu kabul ederler. ( Silsiletul Ehadisuzzaif : 74, Tenzihuşşeria : 1/62, El-leali : 2/59) " Kadınlar olmasaydı, erkekler cennete girerdi." : İbn-i Arrak, Es- sakafi hadisi kabul etmezler. ( Camiussağir: 2/113) "Güzele bakmak sevaptır veya ibadettir, gözü kuvvetlendirir.." : Ebu Nuaym, Durekutni, İbn-i Cevzi, Sehavi, İbn-i Hacer, Iraki, Zehebi, İbn-i Kayyim, Muhammed İbn-i Arrak, Nasıruddin... hadisi uydurma kabul ederler. ( El- Maka- sıd: 129, Silsiletul Ehadissuzaif : 164, Kitabul Mevzuat: 1/63, Mevzuati Aliyyul Kari: 124, Keşful Hafa: 2/317, Tenzihuşşeria: 201...) "Uğursuzluk kadın, at ve evdedir." : Peygamber Efendimiz Hz. Mö ammed 'in eşleri, Hz. Aişe bu sözü duyunca: Kur'an-ı indirene yemin ederim ki, bunu rivayet eden, Ebul Kasım'a (Hz. Muhammed'e) iftira etmiştir. Resulullah sadece, "Cahiliye insanları, uğursuzluk, kadın, ev ve hayvandır" dediklerini söylerler. Hz. Resul bu sözü cahiliye dönemi (İslam öncesi dönem) insanlarının bir sözü olarak nakleder . İslam, cahiliye görüş ve adaletlerini tümden reddettiği gibi, uğursuzluk kavramını da kabul etmemekte, reddetmektedir. " Kadınların akılları ferclerindedir :" : Sehavi, Aliyyul Kari, Acluni sözün uydurma olduğunu kabul ederler. ( El-Makasıd:292, El esrarul Merfua : 246, Keşful Hafa: 2/62)) " Döl getiren siyah bir kadın, döl getirmeyen beyaz bir kadınla hayırlıdır". Iraki, hadis uydurmadır der. ( Mevzuatı Aliyyul Kari : 73). İslâm'da hayırlı olmanın ölçüsü takva (Sevgi ile karışık korku)'dur. Ayrıca Kur'an çocuk sahibi olmanın veya olmamanın Allah'tan gelen bir imtihan vesilesi olduğunu da bildirir . (Şura Suresi : 49-50) Karı ve kocayı birbirinin dostu ilan eden (Tevbe Suresi : 71), eşlerin ikisinin de birbirine ısınıp aralarında muhabbet ve merhamet oluşturan (Rum Suresi : 21). Allah'ü Teala'nın yüce Resül'ü "Sizler (Kız-erkek) çocuklarınızı seviniz, kız çocukları kendi kendilerini sevdirirler" buyururlar, Hz. Ömer:" Cahiliye döneminde kadınları, hiç bir şey saymazdık. Taki İslam geldi, Allah'u Teala onlardan bahsedince, o zaman kadınların üzerimizde bir takım hakları olduğunu gördük" derken, iyi amel işleyen kadın veya erkeğin cennete gideceğini bildiren (Nisa Suresi:124) dinimizin ve onun yüce ilahının kulları arasında ayırım yapacağını kabul etmek imkansızdır. O, rahman ve rahimdir. (alıntı islam üstündür) Lütfen dikkat edelim farketmeden vebal altında kalmaya sebep olmayalım Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Kişi dostunun yolundadır.O halde sizden her biriniz dost edineceği kimseye iyi dikkat etsin.(Hadis-i Şerif) Mazlumun bedduâsından sakın.Çünkü,onun duâsıyla Allah arasında (kabûlünde mani) bir perde yoktur.(Hadis-i Şerif) Sizin hayırlınız,kadınlarına ve kızlarına hayırlı olandır..(Hadis-i Şerif) Alıntı
Φ Panteidar Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2006 Bir hadise göre Ashabı Kiram karılarının pencere ve kapı aralıklarından dışarıyı seyretmelerini ve erkek görmelerini önlemek üzere evlerinin pencerelerini sıkı sıkıya kapatırlar, dışarıya bakanlara dayak atarlardı. İmamı Gazaliİhyayı Ulumuddin 2/122 Kadınlarınıza evlerinin kapısında oturmamaları için yeni elbise yaptırmayın, çünkü elbiseleri güzel ve yeni olursa kalplerine dışarı çıkmak arzusu gelir. İmam Gazali/Kimyayı Saadet sayfa:178 İbn Ebi Şeybe, Musannaf, IV/II, 420 Dışarı çıkması kesin gereken kadın ise kocasından izin aldıktan sonra dışarı çıkacak ve şu kurallara kesin uyacaktır: 1. Sıkı sıkıya örtünüp kötü giysilere bürüne, 2. Hiç çıkmamış gibi davrana, 3. Başını öne eğip kimsenin yüzüne bakmaya, 4. Kalabalığa karışmaya, 5. Erkeklerin bulunduğu yerlere yanaşmaya, 6. Herkesin dolaştığı sokaklardan uzak dura, 7. İşini bir an önce bitirip evine döne, İmamı Gazali – İhyayı Ulumuddin – 2/290 Büyük alimmiş Gazali hazretleri. Helal olsun! Allah razı olsun ondan da bu kıymetli sözlerinden de.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.