tm_haberci Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2012 Mahkemenin Balyoz Davası kararının ardından ilk tepkiler hükümet ve ana muhalefet tarafından geldi. Haberin Devamı İçin Tıklayınız Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ tülvent Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2012 Erdoğan’ın 16 yıl önceki TSK planı!.. “Balyoz davası’nda kamu vicdanını yaralayan kararlar tartışılırken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) tamamen çökertilmek istendiğine ilişkin tartışmalar da büyüyor… Çünkü “Balyoz” denilen davada yargılanan 324 muvazzaf ve emekli askerin büyük bölümü çok ağır cezalara çarptırıldı… Hem de “terörist” suçlamasıyla!.. Bu karar; Milli Görüş zihniyetinin, Cumhuriyet’i kuranlardan rövanş almak için TSK üzerinde baskı yaptığına ilişkin toplumdaki yaygın kanaati ne yazık ki daha da güçlendirdi… İşte tam da “Balyoz” kararının “hukuki garabet” olarak tartışıldığı şu günlerde, çok ilginç bir video, internette izlenme rekorla- n kırıyor… Siz de Google’da, “Tayyip Erdoğan orduyu tasfiye edeceğiz” diye yazarsanız videoya ulaşabilirsiniz… O şaşırtıcı videoyu izleyen herkes aslında TSK ile ilgili tasfiye planı ve hedeflerinin çok eskilere dayandığını bir kez daha anlıyor… Bu video, 1996 yılında Ahmet Altan ile Neşe Düzel’in Kanal 6′da hazırlayıp sunduğu “Dinamit” adlı tartışma programındaki çok çarpıcı bir bölümü içeriyor… Biliyorsunuz, Neşe Düzel ne kadar tartışmalı ve tuhaf şahsiyet varsa onlara mikrofon uzatıp röportajlar yapıyor… Konuştuğu kişiler de genelde Cumhuriyete, Atatürk’e, laikliğe, rejime saldın- yor!.. Ahmet Altan ise Cumhuriyet’le ilgili ne varsa hepsine savaş açmakla yükümlü gazetesini yönetiyor… Ne ilginçtir ki Altan, bir zamanlar yere göğe sığdıramadığı AKP’yi bugünlerde “baskıcı bir statüko partisi” diye tanımlıyor!.. İşte Altan-Düzel ikilisinin sunduğu o Programın konuğu dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski RP milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan… Konuklardan biri de şimdiki AKP milletvekili Mehmet Metiner… ‘İktidara geldiğimizde!..’ Bakınız; paylaşım rekordan kıran videoda, Başbakan Erdoğan iktidara geldiklerinde orduyla ilgili yapacaklarını tam 16 yıl önce nasıl anlatmış: “Bir gerçeği ortaya koymak istiyorum; aslında orduyla ilgili kanaatleri, ordunun şu arıdaki atmosferi içerisinde etüt edersek bir yanlışın içerisine gireriz. Ayaklarımızın yere değmesi lazım. Ordudakilerin hepsini buna katmıyorum. Bizim Refah Partisi olarak orduya bakışımız bu; yani biz orduyu Demoklesin Kılıcı gibi hür iradenin tepesinde sallanır olarak görmeyeceğiz ve geldiğimizde de göstermeyeceğiz… Çünkü bu ülkede hür irade hakim olacaktır, silah değil.” Ne kadar ilginç değil mi?.. “Demoklesin Kılıcı” diye nitelenen orduya bu ilginç konuşmadan tam 16 yıl sonra “balyoz” darbesi vuruldu… Tayyip Erdoğan doğrusu, kafasına koyduğunu yapan büyük bir siyasetçi!!!.. Hatta askerden, siyasetçiden gazeteciden, köşe yazarından bile çok daha öngörülü. Baksanıza Erdoğan sözünde nasıl da durdu!!!.. Tam 16 yıl önce TSK ile ilgili kafasına koyduğu plan, büyük ölçüde, adım adım nasıl da gerçekleşti!!!… Hem de herkesin gözleri önünde!!!.. Haaaa!!! “Hak hakim” oldu ” mu işte o çok ama çok tartışmalı!!!.. M FARAÇ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ tülvent Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2012 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Eylül , 2012 Hedef neden TSK? Aslında bana kalırsa bu soruyu sormak “abesle iştigal”değil mi? Balyoz davası acaba sadece hukuk devletinin yok sayılması anlamına mı geliyor, yoksa bu kararın altındaki imzalar 88 yıllık Türkiye Cumhuriyeti Ulus Devleti’nin ortadan kaldırılması için mi atıldı? Bağımsız bir ulus devletinin dışişleri bakanı nereden cesaret alarak ya da hangi uluslararası projenin uygulanmasında ‘Ulusalcılarla ve ulus devletle uğraşmanın zamanının geldiğini” söyleyebilir. Sayın Dışişleri Bakanı artık beyninin arkasındaki gerçek fikri söylüyor; ulus devleti yıkacaklar, ulusalcıları yok edecekler ve federasyona geçecekler. Bundan kim memnun olacak? - Elbette önce federasyon fikrini savunan ve bu nedenle PKK terörünü kucağında büyüten ABD. - Sonra yıllarca önce Sayın Demirel başbakanken ve Bay Kohl’un Demirde söylediği gibi “ Şu ulusalcılıktan ve üniter yapıdan vazgeçip ille de federatif sisteme geçilmesini öneren” Almanya’nın da içinde bulunduğu federasyon aşığı AB ülkeleri. Yıllar önceki bir diyalog Sizlerin kafasında var olduğunu bildiğim önemli bir soruya bir anıyla başlamak istiyorum. Sayın 9. Cumhurbaşkanı Demirel ile Washington da bulunuyorduk. Demirel Beyaz Saray’da başkan Clinton’la konuşmuş ve oteline dönmüştü. Cumhurbaşkanının Amerikan Başkan’ın bütün ısrarlarına rağmen; “İran’ı terör ihraç eden ülke olarak ilan etmekle kanıt istemesi üzerine toplantı Clinton için pek verimli geçmemişti.” O akşam Demirel’in kaldığı otelde Rahmi Turan, ben, Sebahattin Önkibar, Türk ve Amerikan diplomatlarıyla konuşuyorduk. Ortaya şöyle bir soru attım: “ABD acaba TSK’yi Ortadoğu’nun bekçisi ve kendi askeri gibi kullanmak mı istiyor?” Şaşırdılar ve şöyle dediler: “ Bunu da nereden çıkardınız? Bu Beyaz Saray’ın aklından geçmez!” Önce Lozan sonra Montreux Balyoz davasında mahkûm olanlara bir bakınız. Çoğu TSK’nin bağımsızlıktan yana generalleri, Dahası çoklukla deniz kuvvetlerinin yetenekli subayları. Neden aklınıza “niçin denizciler” sorusu gelmez ki? ABD işin başından beri -Montreux’yü yok sayarak- Rusya’nın da hoşuna gideceği umuduyla boğazlarımızın ardına kadar açılmasını ister. Deniz Kuvvetleri komutanı rahmetli i Oramiral Güven Erkaya’dan beri Türk Deniz Kuvvetleri bu düşünceye karşıdır hatta Irak Harekâtı sırasında Amerikan gemilerinin boğazlan kullanarak İstanbul üzerinden Karadeniz’e çıkmasını önlemişlerdir ve Montreux Lozan gibi delik deşik edilememiştir. Deniz Kuvvetlerinin vatansever mensupları tepeden tırnağa bu vatan görevini sürdürüyordu. Peki, bunların böylece karasularımızı ve boğazlan korumasına daha ne kadar izin verilecekti? 2008 yılında başlayan Ergenekon operasyonu gerisindeki BOP’dan güç alarak paçaları sıvadı. 21 Eylül 2012′de açıklanan Balyoz karan bırakın hukuki ya da siyasi olmayı açıktan görünen bir “teslimiyet” kanıtıdır. Artık Lozan’ı deldirdik, hiç değilse Montreux’yü deldirmemek için ulus olarak harekete geçmenin ve demokratik direnme hakkını kullanmanın zamanı değil mi? K. ALTUĞ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.