Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

İsrail dünyaya ders olsun!

 

İsrail, 58. kuruluş yıldönümünü kutluyor. İsrail tecrübesinden dünya neler öğrendi? Filistinliler bu tecrübeden ders çıkarabildi mi? Peki ya İsrail?

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Geçtiğimiz hafta Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da askerî bir müzede açılan sergiyi gezen Çekler ülkelerinin tarihine ilişkin ilginç bir gerçeği öğrendi: Sergilenen silah, üniforma ve belgeler İsrail Devleti'nin kuruluş aşamasında komünist Çekoslovakya'dan askerî mühimmat satın aldığını gösteriyordu. Çekler kendi tarihlerinin İsrail'in kaderiyle kesiştiği o günleri öğrenedursun İsrail tecrübesi 58 yıldır dünyaya bir dizi ders vermiş durumda. İsrail tecrübesinden dünya, Türkler ve Araplar ne öğrendi? Aksiyon, yüzyıllardır kültürel ve politik açıdan İslam senteziyle yoğrulmuş Ortadoğu coğrafyasına 'kötü bir yabancı öğretmen gibi gelen' İsrail'den başta Filistinliler olmak üzere dünyanın neler öğrendiğini sorguladı.

 

Ortadoğu'daki varlığı uzun bir sürece dayanmamasına rağmen İsrail, kısa zamanda bölgede etkin bir yere sahip oldu ve izlediği siyasetle çoğu zaman bölge gündemini belirledi. İsrail'in 58 yılda Araplara ne öğrettiği sorusuna Cüneyt Ülsever, "Keşke İsrail Araplara demokrasiyi öğretebilmiş olsaydı, çünkü İsrail Ortadoğu'da, gerçek anlamda demokrasiye sahip tek ülke. Ama Arapların bunu öğrendiğini söyleyemeyeceğim." derken Araplarda milliyetçilik duygusunun gelişmesini İsrail'in sağladığına dikkat çekiyor. Ülsever, İsrail'in milliyetçiliğe paralel olarak işgalin ne demek olduğunu, Filistinlilere yurtlarının ellerinden alınabileceğini gösterdiğini kaydediyor. Ona göre İsrail'in dünya kamuoyuna verdiği en önemli ders de ufacık bir ülkenin etrafı hasımlarla çevrili olduğu bir ortamda var olma mücadelesi verebileceği.

 

58 yılda Filistin, Birleşmiş Milletler toplantılarında İsrail'i zor durumda bırakarak dünya kamuoyunu etkilemeyi öğrendiğini gösterdi. FKÖ'nün, bugün Birleşmiş Milletler'de gözlemci statüsüyle yer alması bunun en açık örneği. İsrail ve Filistin'de uzun müddet çalışan Radikal gazetesi yazarlarından Ayşe Karabat, Filistinlilerin İsrail'den 'halkla ilişkileri' öğrendiğini belirtiyor: "İsrail'in bence en büyük başarılarından biridir kendisini anlatabilme yeteneği ve kendisini anlatamayanı da her yolla etkileme çabası. Son zamanlarda Filistinliler de kamuoyunun ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Tabii asla İsrail kadar değil!"

 

Diğer yandan, 'vatanlarının işgal edildiği' gerçeği Filistinlilerin ekonomik ve teknolojik gelişmenin gerekliliğini görmelerini sağladı. İsrail'in varlığı sayesinde Filistin'in savaş kokan coğrafyasında Edward Said gibi, kitapları İsrail üniversitelerinde okutulan entelektüeller yetişme ortamı buldu. Diğer yandan Filistinliler geleceğe yönelik bir 'devlet' ideallerinin bilimden mahrum kaldıkları sürece asla hayat bulamayacağını idrak etti. Bugün Arap dünyasının 'en fazla eğitim görmüş millet'i olma konumuna ulaşmış olmaları Filistin'in bu dersi doğru algıladığını gösteriyor. Yakın bir zamanda İsrail'in bile muhtemel bir ciddi susuzluk durumunda elinde yeterince su mühendisi bulunmaması sebebiyle bu hususta yeterli beyin gücüne sahip Filistin'e muhtaç kalacağından endişe ettiği biliniyor.

 

Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Bacık, Filistinlilerin İsrail'den uluslararası sistem olarak tanımlanan mekanizmanın gerçekte nasıl işlediğini, hegemon güçlerin neye göre karar verdiğini, önceliklerin neler olduğunu kavradığını belirtiyor. Bacık'a göre Filistin, Batı'nın nazarında 'İsrail'e saygı' kavramının sistem düzeyinde bir ilke olduğunu öğrendi. Arapların Batı'nın Doğu'ya nasıl baktığını da öğrendiğini iddia eden Bacık, sözlerine şöyle devam ediyor: "Filistinliler 'Arap kardeşliği' gibi kavramların salt romantik yaklaşımlar olduğunu gördü. Yine de içerisinde bulundukları acziyete rağmen sistem içinde bir kavga verebileceklerini, bir şeyleri eksik de olsa başarabileceklerini de fark etti."

 

Arapların devletleşmeyi bir türlü beceremediğini düşünen Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel de İsrail'in 58 yıllık varlığının dünyaya hedefe kilitlenmenin, bu hedefe dair siyaset üretmenin, örgütlenmenin ve disiplinli hareket etmenin önemini fark ettirdiğini söylüyor: "Arapların en büyük talihsizliği liderlik problemi! Arafat Filistin milliyetçiliğinin canlı kalmasını başardı, ama Filistin'in devletleşmesi konusunda aynı başarıyı gösteremedi." Soli Özel, Arapların İsrail toprakları içinde dahi eşit haklara sahip olmadığını söylese de Wisconsin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Kemal Karpat bu kanaatte değil. Karpat kendi gözlemlerinden hareketle İsrail Devleti'ndeki Arap ve Yahudi toplumlarının aynı siyasi örgüt içinde birbirlerinden ayrı, ama 'sulh' içinde yaşamayı öğrenmiş toplumlar olduğu fikrini savunuyor.

 

Tarihî, sürecin Filistinlilere öğrettiği en büyük ders 'bir vatan istiyorlarsa' bunu ancak kendilerinin, Araplardan yardım beklemeksizin gerçekleştirmeleri gerektiğidir. Yeni Asya gazetesi yazarlarından Mustafa Özcan İsrail'in başarılarından bu anlamda ders alınması gerektiği kanaatinde. "İsrail'in kuruluşunda büyük bir romantizm, bir esrar ve ciddi bir mücadele var. Bunlar olumlu olan davada doğru şeyler." diyen Özcan, konuya farklı bir cihetten yaklaşıyor: "İsrail'in hedefi yanlıştı, zira başkalarının toprağını kendi toprağıymışçasına işgal etti. Yoksa bu devletin gayretini, mücadelesini alkışlamamak mümkün değil. Hatta örnek almamak mümkün değil. Fakat işin özü mahiyetiyle başkalarının hukukuna bir tecavüz var, bu yönü yanlış. Evet, ısrar ve gayret başarı getirmiştir. Lakin özü yanlış olduğundan kalıcı olmayacaktır!"

 

Prof. Mim Kemal Öke uluslararası kamuoyunun ve Arapların, İsrail'in varlığından ne ders çıkardığının değil, asıl İsrail'in neler öğrendiğinin önemli olduğunu düşünüyor. "İsrail saldırganlıkla bir yere varılamayacağını öğrendi. 1948'deki sınırlarından taşarak agresif bir dış politikayla, Arapları hiçe sayarak, militarizmle güvenliğini sağlayamayacağını öğrendi." şeklinde konuşan Öke'ye göre İsrail güvenliğin ancak barışla tesis edilebileceğini de kavramış durumda.

 

Ortadoğu, Osmanlı hâkimiyetinden çıktı çıkalı siyasi istikrardan mahrum kalmış bir bölge. Semavi dinlerce kutsal kabul edilen bu coğrafyada 50 yılı aşkın süredir toprağın kan kokuyor olması tüm dünya halklarının vicdanında derin bir etki yapıyor. Halbuki tarih devletlerin sınırlarını savaşsız olarak ayırabildiğini ve barış içinde bir arada yaşayabildiklerini de gösteriyor. Tıpkı Çek ve Slovakların Çekoslovakya'yı barışçıl bir süreç sonunda iki devlete dönüştürmesi gibi. Muhtemelen Prag'daki askerî müzeyi gezen Çekler kendilerine bu soruyu soruyorlar: "Neden dünyaya pek çok şey öğreten İsrail ve Filistin Çekoslovakya'nın tecrübesinden bir şeyler öğrenemiyor?"

 

 

 

ÖĞRENİMLERİN TARİHÇESİ:

 

1948 - En-Nakba Felaketi

 

Filistinliler vatanlarını kurtarma işini başka milletlere devretmemeleri gerektiğini öğrendiler.

 

1956 - Sina Savaşı

Mısırlılar başta olmak üzere Araplar İsrail'i haritadan silmek yerine kaybettikleri toprakları geri almaya çalışmak zorunda olduklarını öğrendiler.

 

1967 - Altı Gün Savaşı

Araplar savaşın güçle değil istihbaratla kazanıldığını ve artık İsrail'in silinmemek üzere haritaya yerleştiğini öğrendiler.

 

1973 - Yom Kippur Savaşı

Araplar İsrail'in yenilmez olmadığını öğrendiler.

 

1979 - Camp David Antlaşması

Dünya eski teröristlerin dahi barış anlaşması imzalayabileceğini öğrendi.

 

1982 - Kudüs'ün başkent ilan edilmesi

Dünya ve Araplar, İsrail'in Kudüs'ten asla vazgeçmeyeceğini öğrendi.

 

1987 - Birinci İntifada

Filistinliler sivil itaatsizliğin en etkili mücadele olduğunu öğrendiler.

 

1991 - Oslo Antlaşması

Dünya İsrail-Filistin barışının ancak tarafların ikili görüşmeleriyle sağlanabileceğini öğrendi.

 

1997 - Tünel Faciası

İsrail, Kudüs'te statükoyu değiştirecek her hamlenin barış sürecini baltalayacağını öğrendi.

 

2000 - Aksa İntifadası

Dünya Mescid-i Aksa'nın Ortadoğu çatışmasının merkezinde olduğunu öğrendi.

 

2002 - 2005 Batı Şeria Duvarı'nın İnşası

Dünya Batı Şeria'nın yeryüzünün en büyük açık hava hapishanesi olduğunu anladı.

 

2006 - Şaron hastaneye kaldırıldı

İnsanlık 'demir-yumruk' liderlerin de ölümlü olduğunu öğrendi.

 

 

Kübra Avcı - 15.05.2006 - AKSİYON

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.