Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:



  • 25YUVAb%C3%BCy%C3%BCk.jpg

  • Balkonda küçük bir çocuğun rüzgar gülü dışarıdaki karlı havanın etkisiyle dönüp duruyor. Pencereler kapalı, perdeler örtük. Çiçeklerle dolu balkon kapısının ardından inceden acı uzun bir çığlık bu görünenleri karartıyor. Çığlığın ardından odalarda dolaşıyoruz. Yemek masası, yerdeki halı, duvardaki saat ve kocaman bir ailenin neşe dolu gülümsedikleri fotoğrafın çerçevesi çığlıkla beraber devriliyor, yıkılıyor. Küçük bir çocuk, erkek ya da kız… Duvarda bir gölge, kocaman bir siluet. Kısa bir süre kesilen çığlık yere düşen rüzgar gülüyle tekrar başlıyor…

  • Bu görüntüler Ebubekir Çetinkaya’nın ikinci kısa filmi ‘Yuva’nın ilk sahnelerinden. Kimsenin konuşamadığı, herkesin kulaklarını tıkadığı bir konu ensest. Üstelik en güvenli yer zannettiğimiz evimizin içinde. 2007 yılında Aktüel dergisinde yayınlanan bir haberde “Dünya Bankası verilerine göre 15-44 yaş arası kadınların aile içi şiddete ve tecavüze maruz kalma riski kanser, trafik kazası, savaş ve sıtma riskinden daha yüksek”. Bu haber yönetmen Ebubekir Çetinkaya’yı harekete geçiriyor ve başlıyor çalışmalarına. ‘Yuva’, aile içinde tacize ve tecavüze uğrayan yaşları 6 ile 40 arasında olan biri erkek 5 karakterin kendi seslerinden hikayelerini anlatıyor. 2010 yılında çekimlerine başlanan filmde, ensest mağdurlarının deşifre olmaması için oyuncu kullanan Çetinkaya, filminde farklı çekim ve kurgu teknikleri kullanıyor.

  • Daha önce ‘Beyoğlu’nda Bir Leurten’ adlı kısa filmin yönetmenliğini yapan Çetinkaya’nın ikinci kısa filmi ‘Yuva’nın müzikleri Cem Adrian’a ait. Film 11 Uluslararası Bağımsız filmler Festivali, İstanbul kapsamında ‘Daha Çocukken Büyürüz’ seçkileri arasında yer alıyor.
     
    Aile içi taciz ve tecavüzü yaşamış beş karakteri seçerken neydi dikkatinizi çeken?
    Birçok bölgeden, sınıftan, statüden kişilerin aile içi cinsel tacize ve tecavüze uğradığını gösteren araştırmalar vardı. Bu nedenle biz de herhangi bir sınıf, bölge kimlik belirtmeden karakterler seçtik. Bizim için karakter bulmak çok zordu çünkü aile içi taciz ve tecavüz ifadesini duyan herkes kaçıyordu. Bu nedenle çok uzun süre binlerce mağdur olduğunu bildiğimiz halde kimseye ulaşamadık. Uzun süre kadın kurumlarıyla irtibattaydık. Kendimizi ve projemizin amacını anlatmaya çalıştık. Zamanla bize ulaşmaya başlayanlar oldu. Psikolog, Avukat, Psikiyatr vb. ilgili kişiler aracılığıyla projeden insanları haberdar duruma getirdik. Ve bir sureden sonra inanılmaz sayıda kişi bize ulaşarak aile içerisinde yaşadığı istismarı anlatmaya başladı.

  • KANSER, TRAFİK KAZASI VE SAVAŞ RİSKİNDEN DAHA YÜKSEK
    Bir belgeselci olarak sizi ensesti anlatan bir filme ne yöneltti?
    2007 yılında Aktüel dergisinde yayınlanan bir haberde ensest mağdurlarının durumuna dikkat çeken bir haber vardı. Bir belgeselci olarak bu gerçeği okuyunca hayretler içerisinde kalmıştım. Haberde şu ibare vardı: “Dünya Bankası verilerine göre 15-44 yaş arası kadınların aile içi şiddete ve tecavüze maruz kalma riski kanser, trafik kazası, savaş ve sıtma riskinden daha yüksek.”
    Uzun süre bunun üzerine araştırmalar yaptım, ensest ve aile içi cinsel istismar şeklinde iki kavram söz konusu oldu. Mesela yetişkin bir yeğen dayısıyla rızası dahilinde ilişki yaşamışsa bu benim ilgilendiğim ve projeye dahil ettiğim bir konu değil. Eğer aile içi cinsel istismar ve mağduriyet varsa o zaman çalışmaya dahil edebilirdim.

  • KAFEDEKİ GARSON LAVABODA AĞABEYİNİN TECAVÜZÜNÜ ANLATTI
    Biraz karakterlerinizden bahsedelim...
    Birçok kişiyle görüştük. Birçoğunun yaşadığı travma benzerdi. Bu nedenle 5 kişiyle sınırladık çalışmamızı. Mesela babası tarafından tecavüze uğrayan bir kadın karakterimiz için 1 yıl bekledik. Destek aldığı uzman bizi arayıp “Bu alanda bir katkı sunarak rahatlayabilir” deyince gidip görüştük. Facebook ve e-maillerle bize ulaşıp öyküsünü paylaşıp daha sonra irtibatı koparanlar oldu. Fark ettik ki cidden sayı beklediğimizden çok fazla. Mesela bir kadın yürüyüşünde genç bir kadın ‘Projenizi duydum. Babam tarafından tecavüze uğradım’ diyerek gitti. Bir kafede sohbetimize tanık olan bir garson lavaboda beni yakalayıp abisinin tecavüzünü anlattı.
     
    Filminiz bu insanların geçmişini anlatıyor. Peki bugünleri yarınları hakkında ne düşünüyorsunuz?
    Onlar için olumlu diyebileceğim tek şey yıllarca yaşadıkları suçluluk duygusunu artık yaşamıyor olmaları.

  • ‘BEN BU YARAYA BAKAMAM’ DİYENLERE GÖSTERMEK İSTEDİK
    ‘Yuva’ ilk kez gösterildi. Salondan çıkan izleyici nasıl etkilenmiştir sizce?
    Aile içi taciz ve tecavüzü duymak, görmek ve haberdar olmak, istemediğimiz bir gerçeklik. Filmde 5 kişi yüksek sesle bu istenmeyeni yaşadıklarını söylüyor. Bizler izleyici olmanın dışında artık tanık da oluyoruz. Tanık olmak büyük bir mevzu. Umarım tanıklığımız sırt çevirmeyle sonlanmaz. Filmin İzleyicileri rahatsız etmesini isterim. Kutsadığımız ve sürekli korumaya çalıştığımız mutluluğumuzun arkasındakileri görmemiz gerekir. Umarım tek yapacağımız şey kısa süreli üzülmek ve filmdekilere acımak olmaz. Üzülmek ve acımak görmezden gelip sırt dönmekten farksız değil.
  • Bu bizim için bir kariyer çalışması değildi. Ortada olan bir yara için “Ben bu yaraya bakamam, içim kaldırmaz’ diyenlere kaçacakları başka bir dünya olmadığını ve bu yarayı görmek zorunda olduklarını göstermeyi istedik.

  • ERKEK, ‘ERKEK ADAM’LIĞINDAN KİMSEYE ANLATMIYOR
    Filminizdeki erkek karakterin konuşması önemli. Genelde erkek örnekleri göremiyoruz. Saklamayı tercih ediyorlar...
  • Genelde kadınların ve kız çocukların cinsel istismara uğradığı düşünülür. Oysa erkekler de cinsel istismara uğrayabilir. Ancak bilirsiniz erkeklik, erkek adam kimliğinden ötürü bunu gidip birine anlatmaz. Genelde aile içerisinde istismarı yaşayanın dışında bir tanık olur ve bu da genelde annedir. Ancak anneye öğretilen “yuvanı bozma” nasihati etkin olur.
  • Erkek bir yönetmen olarak karakterlerinizle iletişim zorluğu yaşadınız mı?
    Erkek yönetmen olarak taciz ve tecavüzü ele almak da çok zor. Çünkü taciz ve tecavüzün kimliği erkek olarak tanımlanırken bunun karşısında travma yaşayan bir çok kişiyle görüşmek, kadın kurumlarıyla irtibatta olmak, onların hissettiklerini erkek olarak da hissedebileceğimi inandırmak çok kolay olmadı

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.