Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

istanbul.jpg

 

 

 

''...

 

yaz biter, sonbahar gelir gibi olur istanbul'a.. serin bir poyraz eser, hafifçe ıslatıp gider. kanlıca'da, emirgan'da, çengelköy'de oturup boğazı seyretmenin zamanı gelir, mehmet rauf'un eylül'ünü okumanın: ''yazın mazi olduğunu hissettiren esef ve hasret ayı'' der üstad, sonbahar için..

 

sonra eylül geçer, sonbahar gelir. marmara akşam inerken sarıya boyanır, güneş ilahı batmaktadır adaların arkasından, ışığı balıkçıların misinalarında yakamozlanır.. yağmurlar yağar boğaziçi'nin tenha tepelerine, yokuşlardan aşağılara şırıl şırıl sular akar. parklara, korulara giderim, elimde zamansızlığımın piri tanpınar: büyük korularda dallar, üşüyormuş gibi birbirlerine yaslanmak istiyorlar, kuru yapraklar en ufak bir sarsıntıda düşüyor''.

 

bilirim, şairler dertlidir şimdi, geceleri dolunay bulutların arasında gri, içkievlerinin camları buğulu.. sinema girişleri kalabalıklaşır hafiften, okullardan cıvıl cıvıl çocuk sesleri yükselir, kızılcık reçeli yapmanın zamanı gelmiştir.. yalnızlık çökmüştür anadolu kavağı'na, vapurlar simsiyah siluetlerdir koyu mavi kadifede..

 

istanbul'un en güzel mevsimi dalga dalga yayılmaktadır tüm emareleriyle işte şehre.. gönül adamı eyüp mezarlıklarına tatile gider, ''ölüm asude bahar ülkesidir rinde'' der, ''sonbaharda bir başka güzeldir istanbul mezarlıkları''. haklıdır. oturup aşiyan mezarlığı'nın kenarcığına, düşünürüm hayatı, ölümü.. düşünürüm aşkı, sensizliği..

 

vurup giderim sonra, bu kadar keder yeter diyerek arnavutköy'e.. adem baba'da nefis bir torik ızgara beni

beklemektedir... ''

 

 

zaman sokaklarda kayboluyordu, 21.06.2011

 

 

 

www.resimmax.com_istanbul_bogazi.jpg

 

 

 

''...

 

pazarcılar artık naylon gerer tezgahlarının üzerine. orada toplanan yağmur suları zamansız boşalıverir, elleri poşetlerle dolu insanların üzerine. nevizadedeki masalar birer ikişer içeri taşınmaya başlar. sıraselvilerdeki asfalt hep ıslaktır artık. saatler geceyarısını geçtiğinde asfaltta rengarenk ışıklar yansır. vapurda artık sadece senin gibiler dışarıda oturur, sımsıkı sarılınır çay bardaklarına, sigara avuç içinde yakılır. istanbul yapış yapış yazın gidişiyle birlikte biraz silkelenir yozluğundan.

sanki terli bir adamın tecavüzünden kurtulmuşçasına ağlar geceleri. artık geri gelmez bekareti ama her yağmur biraz daha yıkar günahlarını.

 

beşiktaştaki deniz kıyısı ikiz çay bahçelerinde bir çocuk görevlendirilir. oturanları dalgalara karşı uyarsın diye.

tarabyaya rutubet iner yeniden. ağır bir gemi kokusu olur yetmiş metrekareden küçük ruhsatsız evlerde. artık sadece uzun lastik çizmeli, yeşil ya da sarı yağmurluklu gerçek balıkçılar vardır sahilde ve galata köprüsünde.

 

beyazıtta sabahın körü kurulan rus pazarı tenhalaşır. deriden örülmüş kazaklar ve heybeler, biraz bile ıslansa tüm meydana salar kokusunu. uzun boylu romen kızların paçaları çamurludur artık, saçları haşarıca dağınık, montlarının yakaları kürklü.

 

herkeste bir şaşkınlık, ince giyenler üşür, tedbirlice olanların ellerinde zor taşınan montlar, omuza atılmış hırkalar. gridir gökyüzü, insanların yüzüne de grilik vurur.

hızla yürünür artık yollarda. herkesin aklında hüzün veren bir kayıp hikayesi.

 

bir aşk acısı çekmek ister insan. griyi rakı beyazıyla boğmak. ama tüketmeye o kadar alıştırmıştır ki bizi şehir, hemen aşık olup, acısı hemen çekilmek istenir ki her doğan gün yeni hikayeler yazılacak, yaşanmayan duygu, yaşanmamışlığıyla kalacaktır, ancak şapkalı hanımefendi ve uzun şemsiyelerini baston olarak kullanan beyefendi istanbullular yaşayabilmiştir haliçe kadeh kaldırıp, rakıyı gözyaşları ile beyazlatmanın tadını. onlar yetişmişlerdir istanbulun teselli verdiği günlere.

 

istanbul yıkımların ve küllerinden yeniden doğanların şehridir. sonbahar da onun mevsimi. topkapı yeterince heybetli değildir üzerinde devasa bulutlar gezinmedikçe. toprak ve çimen kokusu duyulmayınca ıhlamur kasrının anlamı yoktur. sehrin silüeti anlam kazanır sonbaharın ezan vakitlerinde.

 

umutsuz aşklar, hazin sonlar şehri istanbul, içten içe demlenir, gecelerin sonbahar sarhoşluğu bundandır. iç çeker istanbul, piyer lotideki selviler, eyüpteki barınakta kayıklar sallanır.

 

madem ki yaz geceleri tepinmişiz üzerinde, hoyratça yarmışız denizini teknelerle, göğünü yırtmışız havai fişeklerle, kusmuşuz boğazına, surlarında sızmış, hisarlarını çinlatmışız kahkahalarla, bu toprağın insanı olmayanların paralarını alabilmek için alaşağı etmişiz kapalı çarşının haysiyetini, yalınayak dalmışız sultanahmetmete, savrulmuşuz oradan oraya bütün bir yaz, sırtımızda bir tek şile bezi gömlekle, şimdi mecburuz derdine ortak olmaya, durulmaya, hiç silmekle uğraşmamalı üzerimize sinen beton grisini, sonbahar sarısını.

 

sonbahar gelince bir nefes almak, derdine dalmak ister, acısını içine atmak ister istanbul, içindeki biziz, alırız acısını, yaza geri vermek üzere.

 

kaçan kurtulur, kalan kısırdöngünün parçası olur. çıkamaz artık,istanbul yedi tepe, dört mevsim, bin zindan, döner durur, döner durur....

 

t. temcik, 12.10.2004

 

 

 

6173282px4.jpg

 

 

 

''...

 

yalnızlık istanbul limanına yanaşmaz, ilk marinaya girer, korunmaya çalışır, dış yükler altındadır, dayanamaz bunun esaretine, soğuk bir tokat gibidir, suratına çarpar insanın, yorgun yakalar, aslında yalnızlığın yorgunluğudur bu.. bir titreyiş başlar istanbulda, renk solar, göz yaşları daha çok akmaya başlar, ondan nemlidir istanbul sonbaharda. yolları yapraklar değil, buz kaplar, dayanamaz sevişir arabalar.. kışı anlatır sonbahar. çaresizliği anlatır.. nivyorku özendiren gökdelenler içindeki sıcak kıçlarla beraber, açlıktan ve soğuktan ölenleri de barındırır. ben yine yazacağım sözlük başında.. azerbeycan doğalgaz yollamaya devam ederse yine ısınacak kıçım en gökdelendeki kıçlar kadar. ölen ölecek yine. geçerken banka matik içinde uyuyan sokak çocuklarını göreceğim. sttirin diyecek kaba saba bi adamın sesi. bu sefer iftar çadırında göreceğim, ellerinde yarım ekmekle diğer elinde tinerle.. yine ölecekler bir şekilde. katil soğuk, katil açlık sanılacak yine.

 

esen şiddetli rüzgarla beraber sert birşey çarpacak kapıya, açtığımda bir zarfın içinde aşkı bulacağım. diğer aşklardan farklı bir aşk bu. sonbahar aşkı. dondurulmuş yazdan kalan meyveler eriyecek. onlar bile ısıtamayacak bu aşkı. soğuk bir aşk hüzün dolu. sevişemeyeceğim, elini bile tutamayacağım ne diyorsun sen..

 

4 şeker atacağım çayımın içine, üşümüyüm diye, inadına daha çok üşüyeceğim. içerken o çayımı, beşiktaş-kadıköy arası vapuru düşleyeceğim. elimi cebime atıp biraz özenerek de aldığım kanyak şişesini bulup, hadi lan yaparsın sen diyerek yolu tutacağım. daha otobüs beklerken sıkılacağım. işte otobüs geldi, içeri girdim, ister istemez bir sürtünme kuvveti, bir sıcaklık oluşacak. soğuğu özleyeceğim. indir beni diyemeyeceğim açık bir kafa boşluğu pencereden nefes almaya çalışırken. insan sonbaharda daha mı çok terliyor ne? 3 durak öncesine yürümüştüm, boş otobüse binmek için. 3 durak sonra bizim evin önü. dayanamayıp inecem. inmesem de atacaklar gibi o otobüsten zaten. git evine otur.

mesleğini icra etme mevsimi sonbahar. kimse izin almaz, sonbaharda prag çok güzelmiş diyip kimse 10 günlük iznini kullanmaz. halbuki cidden sonbaharda prag çok güzel. alsam bi bilet gitsem.. ya da gitmesem..

 

kararsızlık mevsimiymiş sonbahar.. karar veremiyorsun birşeye. otobüse bindiren de indiren de sonbahar.. ya istanbul? sittiret istanbulu. bol dökümlü gömleğin içinde sincap olan o kuş nerede? nerden görmüş de yazıyor tek y li süreya?? diyor ki bir bilen: beşiktaş adalar arasında simit dileniyor martılar. sincaplar da yıldız korusunda, saklanıyorlar.. bir de yüzümü kızartmak için sanki devam ediyor: görmesini bilmektir mühim olan.

kadını keskin bıçak, taze kan gibi sıcak. gecesi sümbül kokan, türkçesi bülbül kokan, istanbul, istanbul. sonbahar da ara da bul. ''

 

h.amca, 15.10.2004

 

 

ulusparkidy9.jpg

 

 

784750480f93602bc0oce6.jpg

 

 

 

7865111076de0f1eedah9.jpg

 

 

 

88607323578eab386drf1.jpg

 

 

 

89749755f86a827599fm6.jpg

 

 

 

90393224f607f96591lo0.jpg

 

 

 

90751231caaa8c3509lx6.jpg

 

 

 

91807076f3ca7210afrn4.jpg

 

 

 

921430347094f93b79rm6.jpg

 

 

 

92786504653efdbc07do8.jpg

 

 

 

93208022df9c8c7fa6tj5.jpg

 

 

 

9504975437f860cc21mv0.jpg

 

 

 

972757648cb0689836zy3.jpg

 

 

 

98377844a4562b136acc7.jpg

 

 

 

9862156102ac9bfd97lg8.jpg

 

 

 

98636756c7cddb34bcle1.jpg

 

 

 

9882914241644f93d0rq7.jpg

 

 

 

994895623c6f794cfduz2.jpg

 

 

 

10010292450d9946c1czj8.jpg

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.