Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2005 19 yıl ww.allahvesistemi.org/ahmedhulusidekavramlar/i1.htm İBADETLER HANGİ GAYELERE YÖNELİKTİR? A -Kendini tamamiyle bu beden kabullenmeye ve sırf bedene dönük yaşamaya engel olmak üzere düzenlenmiş ibâdetler. B -Beynin bioelektrik enerjisini en yararlı şekilde elde etmeye yönelik olarak düzenlenmiş ibâdetler. C -Beynin mevcut bioelektrik enerjisini, dalga enerjiye çevirerek «RUH» adı verilen halogramik dalga bedene yükleme faaliyetlerine dönük ibâdetler. D - «ALLAH’ın ahlâkıyla ahlâklanma» şeklinde özetlenen, tasavvufta «ALLAH’a vâsıl olma» veya «ALLAH’a erme» diye izaha çalışılan, evrensel kozmik bilinçle özdeşleşmeye yönelik ibâdetler. Dört ana madde şeklinde toparlamaya çalıştığımız, kısaca «ibâdet» denen bütün bu faaliyetler, görüldüğü üzere hep BEYİN ile ilgilidir... İNSANI KİM, NİÇİN CEHENNEME ATIYOR? Allah’ın kurmuş olduğu sistem ve düzen gereği, insanda meydana gelen her şey beyin aracılığıyla ortaya çıkar,farkedilir hale gelir! Beyinde hangi konu ağırlık kazanırsa,o konu üzerinde beyindeki açılımlar genişler ve alışları artar! Verme fiili,beyindeki ilgili kapasitede genişleme oluşturur.Hangi fiiller kişiden açığa çıkarsa,o fiillerin kökeni olan hücre bloğunda büyüme ,genişleme olur..o alanda faaliyet gösteren hücrelerin sayısı artar! “Anlamasan da ibadet et” önerisinin ardındaki gerçek budur! Fiiller ,açılımları zorlar ve yeni kapasiteler meydana getirir! “Ben O’nun için namaz kılıcam,O’nun için oruç tutucam” zannediyoruz.İslam Dini kapsamında olan ve de yapmamız tavsiye olunan şeylerin hiçbirisi Allah için-yukarıda bir tanrı için- değil! Hepsi de bizâtihi kendimiz için . Nasıl sana tavsiye ediyorsak “şu vitamini al,bunun yararını görürsün!…Şimdi bunları sen benim rızam için-benim için mi alacaksın?… Hayır! Kendin için alacaksın.Ben sadece sana yararı olacak şeyleri söylüyorum İşte Hz.Muhammed S.A.V’ın insanlara ilettiği tekliflerde insanların kendi yararı için insanlara teklif edilmiş şeyler,ya bunu değerlendirirsin faydasını görürsün.Ya bunu ihmal edersin sonucuna da sen katlanırsın.Ondan sonra hayatın Cehenneme döner.Döndüğü zaman da “Niye ben Cehennem’e gittim?,Niye Cehennem’de kaldım?”! İşte o zaman âyet tecelli eder; ”Allah sizi atmadı,siz ellerinizle kendi kendinizi Cehenneme attınız” Niye? Bilgisizlik yüzünden yapmanız gerekenleri yapmadınız, sonunda hayatınız Cehenneme döndü.Bütün meselenin esası bundan ibaret. Hz. Rasûlullah Aleyhisselâm’ın açıkladığı “Din”de, sistem ve düzen gereği olarak bize teklif edilen ve “ibadet” adı altında toplanan birtakım çalışmalar sözkonusudur.. Ancak biliriz ki, her yapılan çalışmanın bir amacı, bir hedefi vardır!... Niçin bunu yapıyoruz, sorusu, amacın ne olduğunu sorgular... İBADET, KULLUĞUMUZ GEREĞİ DEĞİLDİR! -"ALLAH" kelimesi bir isimdir ve bir varlığa işâret etmektedir sadece... "ALLAH" isminin işâret ettiği varlığın özelliklerine, yani sıfat ve özelliklerine de yine çeşitli isimlerle işaret edilmektedir... Öyle ise bizim isimlerle uğraşmayı bırakıp, isimlerin işâret ettiği anlamlar doğrultusunda, işâret edilen ZÂT’ı anlamaya çalışmalıyız ki, bu da somut bir ismi olan obje değildir!.. Dolayısıyla bizim çok iyi anlamamız gereken husus şudur: Evrende bir nokta bile olmayan Dünya’da yaşayan varlıklar, "ALLAH" ismiyle işaret edilenin özelliklerinin yanında ; o isimlerin (Esmâ’nın ) işâret ettiği özelliklerle yaratılmışlardır ki , sonsuz varlık içinde bir hiçtir!... Tüm algılananlar, O`nun yarattıkları içinde bir hiçtir!... Bizler, gene onun dilediği özelliklerle, ve KENDİSİNİ düşünebilecek bir kapasite ve özellikle yaratıldığımız için de bu yönden KULLUK yapmaktayız... Gerçek kulluğumuz budur!... “İbadet”adı altında yapılan çalışmalar ise, ”Kulluk” kapsamında değil, yeme-içmenin insana yararı gibi değerlendirilmek zorundadır... Bu çalışmalar, yani, zikir, namaz, oruç; bilinçli yapılmak sûretiyle beyni geliştireceği için, kendini Vareden’le arandaki perdeleri kaldırır... Denizdeki bir bardak suyun, kendini kızdırarak camı çatlatıp-kırıp denizle bütünleşmesi misâlinde olduğu gibi!... Yani, ana konu, sen bardaktaki su olarak; denizle bütünleşmeni engelleyen camı yani beşeri değer yargıları ve şartlanmalarını kırarak, "ALLAH" ahlâkıyla ahlâklanırsın ki; böylelikle denizle bütünleşmenin yolu açılır... Musa Aleyhisselâm’a, -SEN, “B”ENİ göremezsin- denmesinin sebebi, bardaktakini denizden ayıran cama işarettir... Kendini, şeffaflığından dolayı fark edemedikleri cam sananlar!!!... Ya da camı görüp, içinde su olduğunun farkında olmayanlar.... Denizin bereketinden mahrûm kalmış bir hâlde geçip giderler bu Dünya’dan... Su her ne kadar deniz suyu ise de, bardak onu sınırladığı için, cam kayıtları içinde yaşayıp ; kendi varlığını da; Teklik bilgisini almış olduğu için, deniz sanıp; öylece avunarak ebedi yaşamlarına geçerler!... “İBADETLER” ,KUR’ÂN ‘IN EMRİ DEĞİLDİR! “İslam Dini”, Allah’ın var etmiş-yaratmış olduğu kendi sistem ve düzenine dayalı olarak Allah Rasûlü tarafından bize tebliğ edilmiş ve bu “Allah sistem ve düzen”ine göre kendimizi geleceğe hazırlamamız TEKLİF edilmiştir!. “Teklif edilmiştir!” Namaz,oruç,hac,vesair çalışmaların hiçbirisi Allah’ın emri değil ,teklifidir! Allah’ın emrine karşı gelebilecek hiç bir yaratılmış yaratılmamıştır! Allah’ın herhangi bir emrinin yerine gelmemesi muhaldir! Dolayısıyla İslam Dini esaslarına göre Hz.Muhammed Aleyhissalâtı vesselâm bize belli teklifleri getirmiştir ” Eğer bu çalışmaları yaparsanız şu neticelere erersiniz,şayet bu çalışmaları yapmazsanız bunun sonucunda da bu sıkıntılara -bu azaplara katlanırsınız” anlamında olarak! Nebi ve Rasûller arasındaki açıklama farkları, toplumların anlayış seviyesi ile alâkalıdır! Onun içindir ki Hz.Musa’da aynı İslam Dini’ni anlatmasına , Hz.Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ da aynı İslam Dini’ni anlatmasına rağmen aralarında anlatım farkları vardır. Bu anlatım farkları hitap ettikleri toplumun anlayışı dolayısıyladır. İslâm dininin sistem ve düzeninde zorlama yoktur. Kur’ân dahi, insana bir takım çalışmaları teklif yollu getirmiştir. Şunları şunları yaparsanız, sizin hakkınızda hayırlı olur denmiştir. Allah’ın hükmüne, emrine karşı gelebilecek her hangi bir yaratılmış söz konusu değildir. Buna rağmen Allah insanlara, emir ve hüküm yolu bunu yapacaksın dememiştir. Teklif yollu talepte bulunmuştur. Bunu yaparsanız, sizin için hayırlıdır diyerek. Farz diye bildiğimiz ibadetler dahi TEKLİF’tir. Teklif olduğu için de zorlamaya yer yoktur. O kişi teklifi kabul eder veya etmez, sonucuna katlanır. Dolayısıyladır ki, dünyanın hangi ülkesinde ve neresinde olursa olsun insanların hiçbir şeye zorlanması doğru değildir, yanlıştır. Ayrıca güçlü olanların ya da güçlü toplulukların, güçsüz olan topluluklara zorla birtakım şeyler yaptırması, Allah’ın sistem ve düzenini inkâr manâsına gelir
Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2006 19 yıl Selam Dost Burasi bir demet insan in sergilendigi bir sofra , ben ise bir hic olarak seyretmedeyim bu alemi. Insanin cok degisik versionlarini göreceksin burada,lakin taktirin böyle oldugunu idrak etmis FAKR lar icin bu durum hic de yadirganir degil , yaniliyormuyum dostum ? Tanisma ümidiyle ,kal selametle
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.