Φ tropic Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 18 Nisan , 2006 Aşk hakkında bu kadar çok şey yazılıp çiziliyoken onun varlığını inkar etmek dogru olmaz heralde... aşkın bi bagımlılık olduguna inanıyorum ben kimi zaman zehir gibi en mutlu anınızda bile sizi hüngür hüngür aglatabilecek kadar güçlü, kimi zaman da hiçbişeyle kıyaslanmayacak derecede mutlu eden bir duygu karmaşası delilikle dahilik arasındaki ince çizgiye benzetiyorum cogu zaman.. sızın fıkırlerınızı merak edıyorum ozellıkle de suanda asık oldugunu dusunen arkadaslar varsa Alıntı
Φ kriptex1000 Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Sesini duyduğunuz anda avuclarınız terlemeye, kalbiniz deli gibi carpmaya baslıyorsa... Bu aşk degil HOŞLANMAK tır.. Ellerinizi ondan cekemiyor sürekli dokunmak sarılmak istiyorsanız.. Bu aşk degil ARZULAMAK tır.. Yanınızda bir tek o oldugu için onu istiyorsanız.... Bu aşk değil YALNIZLIK tır.. Herkes onunla olmanızı beklediği için onunlaysanız... Bu aşk değil SADAKAT tir.. Size sıcak, yakın davrandığı için onunlaysanız... Bu aşk değil KENDİNE GÜVENSİZLİK tir.. Üzülmesini istemediğiniz için onunlaysanız... Bu aşk degil ACIMAK tır.. Ona değer verdiğiniz için hatalarını hoşgörüyorsanız.. Bu ask değil ARKADAŞLIK tır.. Bütün gün ondan başka hiçbirşey düşünmediğinizi söylüyorsanız.. Bu aşk degil KOCA BİR YALAN dır.. Onun iyiligi icin kendinizden çok şey feda edebiliyorsanız... Bu aşk degil YARDIMSEVERLİK tir.. O üzgünken sizin de kalbiniz acıyorsa... İste bu AŞK tir.. Tarif edemediğiniz bir çekim yüzünden ondan bir türlü kopamadığınızı düsünüyorsanız.. İste bu AŞK tir.. O herkese güclü görünmesine rağmen içindeki zayıflığı hissedebiliyorsanız.. İste bu AŞK tir.. Başkalarını da çekici bulmaniza rağmen hiç pişmanlık duymadan onunla kalmaya devam edebiliyorsanız.. İste bu AŞK tir.. Alıntı
Φ emre_s Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Bir kırlangıç, bir adama âşık oldu. Ve adamın penceresinin önüne konup ona “Ben seni çok seviyorum, lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yaşayalım” dedi. Adam “Olmaz alamam... Sen bir kuşsun ve bir kuş bir adama âşık olamaz!” diye yanıt verdi. Kırlangıç bir süre sonra tekrar geldi ve “Lütfen pencereyi açıp beni içeri al birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum canın da sıkılmaz birlikte yaşar gideriz...” dedi. Adam onu yine geri çevirdi. Zaman geçti, sonbahar geldi. Kırlangıç üçüncü ve son kez pencerenin önüne konup adama tekrar şöyle dedi: “Lütfen beni içeri al... Artık soğuklar da başladı, dışarıda kalamam biliyorsun ben sıcak havalarda yaşayabilirim yalnızca... Beni içeri almazsan sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri al da burada kalayım. Birlikte yemek yer, omzuna konar, seni neşelendirir, sana yarenlik ederim. Hem sen de benim gibi yalnızsın...” Adam, “Git derhal başımdan!.. Ben yalnız kalırım” dedi ve kuşu kovdu... Kırlangıç da bu yanıt üzerine üzüntülü bir biçimde uçtu ve uzaklara gitti. Adam kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmeye başladı. “Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir adamım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık” dedi kendi kendine ve kırlangıcı sıcak ülkelere gönderdiği için çok pişman oldu. Adam pişman olmuştu ama iş işten geçmişti. Sonunda kendi kendine “Nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir. Ben de onu içeri alırım, birlikte mutlu bir yaşam süreriz” dedi. Ve penceresini sonuna dek açıp beklemeye başladı. Yazın gelmesiyle kırlangıçlar da gelmeye başladı. Ama onun kırlangıcı gelmemişti. Adam yazın sonuna dek hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında bekledi ama boşuna... Kırlangıç yoktu. Gelen kırlangıçlara sordu ama onun kırlangıcını gören olmamıştı. Sonunda bir bilge kişiye halini danışmak ve ondan bilgi almak için gitti. Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişinin verdiği yanıt çok kısa olmuştu: “Kırlangıçların ömrü 6 aydır...“ anlamını yazamasamda önemini yazmak istedim Alıntı
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir. Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 19 Nisan , 2006 Sevmek; farkında olmaksa yaşadığının Sevmek; bakmak değil görmekse eğer Aklın başından gitmesi değil, Duymak ve bilmekse eşit olarak; Yemeden, içmeden kesilmeden Çoğalmaksa sevmek eksilmeden, Çağına tanıklık ederek Ve kahrolmamaksa arabeske inat. İçin içine sığmamaksa Bir coşku, bir şenlik, bir erdemse sevmek; İnsanları, çocukları, kuşları unutmadan Verem olmamaksa sevmek senin aşkından Daha sağlam basıyorsam toprağıma, Unutmak, şaşkınlık, azap değilse; Bilinç, öğreti ve sevinçse, Paylaşılan bir ekmek gibiyse sevgi; SENİ SEVİYORUM ! bence budur Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.