2010 Türkiye için genel olarak dramatik bir yıl oldu, fakat kültür, sanat ve spor alanlarında Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı bir çok organizasyon 2010 yılını renklendirdi. Ne yazık ki, depremler, sel felaketleri, ölümler ve maden kazaları bizi en çok üzen olaylar oldu.

 

 

 

Şemdinli'deki baskının ardından Başbakan Erdoğan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Tekeli Tabur Komutanlığı'nı ziyaret etmesinin hemen ardından, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'la birlikte Irak sınırındaki askeri birlikleri ziyaret etti. Çömelme polemikleri gündeme geldi.

 

 

 

İnternete düşen seks kasetinin ardından CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, istifa etti. Deniz Baykal kaset için bu bir kaset olayı değildir, bir komplodur açıklaması yaptı.

 

 

 

 

Bu olayla birlikte Kılıçdaroğlu'nu CHP Genel Başkanlığına götüren süreç başladı.

 

 

 

 

Merkez üssü Elazığ'ın Karakoçan ilçesine bağlı Başyurt köyü olan 6 büyüklüğünde depremde 41 kişi yaşamını yitirdi, Elazığ depremi 17 Ağustos depreminin yaşattığı acıları tekrar günyüzüne çıkardı, deprem bu fotoğrafla hafızalara kazındı.

 

 

 

İş yerleri kapatıldığı için özlük haklarıyla kamu kuruluşlarına yerleştirilmelerini isteyen TEKEL işçilerinin eylemi yıla damgasını vurdu. 78 günlük çadır eyleminin ardından, Tekel işçileri 2010 yılında bir çok eylemle ses getirdiler.

 

 

 

32 yıl aradan sonra Taksim'de 1 Mayıs coşkusu yaşandı.

 

 

 

İstanbul'da konser veren U2'nin solisti Bono Başbakan Erdoğan'la görüştü ve Boğaz Köprüsü'nü yürüyerek geçti. İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda düzenlenen U2 konserine Zülfü Livaneli damga vurdu. "360 derece turu" kapsamında yapılan konseri 70 bine yakın kişi izledi.

 

 

 

İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından Haydarpaşa Garı'nın çatısı yandı. Tarihi Haydarpaşa Garı'nın çatısının tamiri ise 15 Aralık'ta başladı.

 

 

 

İstanbul Fashion Week'in açılışını Hollywood yıldızı Meg Ryan yaptı. Rus Tenisçi Anna Kournikova, Top Model Alessandra Ambrosio gibi ünlüler de organizasyona katıldı.

 

 

 

Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, hayatını kaybetti.

 

 

 

2010 Yılındaki anayasa paketi referandumu yılın en çok konuşulan konusu oldu. Anayasa değişikliği için 'evet' diyenlerin oranı yüzde 58, 'hayır' diyenlerin oranı yüzde 42 oldu.

 

 

 

Atatürk'ün yatı Savarona'da fuhuş yapıldığı iddiaları ortalığı karıştırdı. Atatürk'ün yatının Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilmesinin ardından Savarona müze olacak.

 

 

 

Türkiye'nin tartıştığı Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndaki (KPSS) kopya skandalından ardından, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) da kopya çekildiği ortaya çıktı.

 

 

 

Çanakkale'nin Gelibolu ilçesinde iç liman bölgesindeki deniz buz tuttu.

 

 

 

İstanbul'daki sel baskınları yıla damgasını vurdu. Associated Press foto muhabiri İbrahim Usta'nın bu fotoğrafı Yılın Basın Fotoğrafı seçildi.

 

 

 

Zonguldak'ta, 17 mayısta meydana gelen ve 28 işçinin hayatını kaybettiği ve 2 işçiye de ulaşılamayan TTK ocağındaki patlama...

 

 

 

2010 Fiba Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye'de düzenlendi.

 

 

 

2009-2010 sezonu şampiyonu Bursaspor oldu.

 

 

 

31 mayıs 2010'da Gazze'ye yardım konvoyuna İsrail saldırdı.

 

 

 

Vee... İstanbul 2010 Avrupa kültür başkenti oldu.

Çarpıcı gelişmelerin kısa ve öz ama güzel özeti için teşekkürler.

 

Hepimizde bir sıfırlanma ve yeniden güzel bir başlangıç duygusu vardır. Bu gece siyaset yok artık. Hepimiz daha güzel bir başlangıç umuduyla yeni yılı karşılayalım. Mayalar bu duyguyu inanç haline getirmişlerdi. Maya dininde dünyanın sona erdiği ve öbür dünyanın başladığı, bu dünyanın mutlak sonu diye bir kavram yoktu. Maya toplumu sonsuz bir döngüye inanıyordu. Halen de o bölgede gelenek öyledir. Maya geleneğinde Orta Doğu kaynaklı inanışa benzer bir kıyamet anlayışı yoktur. Mayalar bir güne kin derlerdi. 20 kin bir vinal, 18 vinal de yaklaşık bir yıla denk gelen 1 "tun" ederdi. 20 tun 1 katun, 20 katun da bir baktun ederdi. 1 Baktun bittiğinde dünyanın yeniden kurulacağına, her şeyin yeniden başladığına inanırlardı.

 

Dünyanın kuruluşundan beri kaç baktun geçtiğine inandıklarını sormaya gerek yok, sonsuz... Mayalar dünyanın sonsuzluğuna inanıyordu. Ama her baktunda dünyanın sıfırlanıp yeniden kurulduğunu düşünüyorlardı. Yani bu, duvar takvimimizin 31 Aralıkta sona ermesi ve ertesi gün sıradan bir 1 Ocak gününün gelmesinden çok farklı bir inanış.

 

Bu aslında yolda arabayla giderken bir noktada 999999 kilometreyi dolduran kilometre sayacının 000000 olmasından hiç farklı değil. Ne araba stop eder, ne herhangi bir değişiklik olur arabada, eğer kilometreye bakmadıysanız farkına bile varmazsınız.

 

Mayaların inancı, 20 Aralık 2012 gecesi dünyanın yenileneceği, ertesi gün güneşin yeni bir dünya üzerine doğacağı yönünde. Bu gecenin yılın en uzun gecesine denk geliyor evet, ancak Mayaların bunu hesap edebilmesi olanaksız değil. Her yılbaşı en uzun geceye denk getirildiğinde 400 yılda bu hesap şaşmaz.

 

Yani 21 Aralık 2012 günü sıradan bir gün olacak. Ama sıradan bir gün nedir? Bir canlı türünü daha yeryüzünden sildiğimiz, ormanları acımasızca kesip düzlediğimiz, nehirlere, göllere zehir akıttığımız, atmosfere zehir saçtığımız, okyanuslarda devasa atık pet adaları oluşturduğumuz normal bir gün mü? Bütün bunlar normal, sıradan mı? Belki de dünyanın bir yenilenmeye gerçekten ihtiyacı var. Dünya, sırtında taşıdığı bu sorumsuz, acımasız, talancı ve duygusuz, merhametsiz, bencil türden belki de bıktı.

 

Bu inancın bu kadar içimize yatkın gelmesinin nedenini sorgulamak gerek. Vicdanımız kirli, suçlu ve günahkarız. Kirlettik, yaktık, yok ettik, talan ettik ve yağmaladık, acımadık, düşünmedik, sorgulamadık...

 

Dünyamıza uzaydan baktığımızda sonsuz siyah boşlukta yapayalnız bir küçük mavi bilye olduğunu, ulaşabildiğimiz tüm gök cisimlerinde ya kuru ve soğuk çöllerden, ya da cehennemi zehirli bir atmosferden başka bir şey olmadığını gördüğümüzde hissettiğimiz ürpertiyi çok çabuk unuttuk. Çevreci hareketlere verilen destekler çok çabuk azaldı. Politikacıları, sanayicileri çevreyi korumaya, hepsi evrimsel özbeöz kardeşlerimiz olan tüm canlıların yaşam haklarına ikna edemedik!

 

Herkese mutlu yeni yıllar…