Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:
PKK"nın Ramazan döneminde tek taraflı ateşkes ilan etmesinde kuşkusuz mütedeyyin Kürt kitlesi nazarında imaj kaybetmeme kaygısı önemli bir yer işgal etti. Ama bu kaygıyı inkâr edercesine gelişen bir olayda Hakkâri"de sabah namazına giden bir imamın (Aziz Tan) haince vurularak şehid edilmesi, PKK"nın dini ve İslam"ı sadece "kullanılacak araç" olarak gördüğünün bir deliliydi.

 

Son zamanlarda PKK"nın mevlidler düzenlemesi, 90"lı yıllardan bu yana İmamlar Birliği, Dindarlar Birliği gibi açılımlar içine girmesi.

 

Bunların hepsi taktik açılım ve görünümlerdi.

 

Devlet, laisist bir çılgınlıkla bu hayati alanı PKK"ya bırakmıştı. PKK, devletin yaptığı hatayı yapmadı ve bu dini sahayı kendi retoriğiyle yoğurmaya başladı.

 

Ama örgüt dine ve din adamlarına olan kinini çoğu zaman saklamayı başaramadı. Gereken infazlar da bir taraftan yapılmaya devam ediyordu.

1992–1996 yılında hain PKK teröristlerince bölgedeki 41 din görevlisi şehid edildi.

 

20 Eylül'e kadar diye belirlenen bir PKK ateşkesi var.

 

Ramazan ayını kana bulamamak, bu noktada Kürt kanaat önderlerinin tavırları elbette belirleyici. Ama PKK açısından belirleyici olan dine göstermesi gereken saygı değil, bölgedeki PKK potansiyelini riske etmemek gerçeği.

 

Yoksa bu şeytanların neye taptığı, Öcalan"ın yüce dinimiz İslam hakkında neler düşündüğü bellidir. Bu hususları “Kürt Buhranı” isimli kitabımızda belirtmiştik.

 

Özellikle Öcalan"ın "Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine" ve "Oligarşik Cumhuriyet Gerçeği" isimli eserlerinde Apo"nun ve PKK"nın İslam"a bakışı çok belirgin hatlarıyla ortadadır.

 

Önemli bir nokta şu ki; PKK militanları ve sempatizanları Öcalan"ı Allah tarafından Kürt halkına gönderilen bir önder olarak görüyorlar ve yıllarca da göstermeye çalıştılar.

 

Sosyalist ve ateist bir yapıda bulunmasına rağmen tüm Kürtleri temsil edebilme iddiasıyla dini değerler ve duyguları her aşamada kendi lehine kullanmaya çalışan terör örgütü PKK, Abdullah Öcalan"ın Kürtleri kurtarmak için Allah tarafından görevlendirildiğini savunan ve bölgede dağıtılan “İslam dinini istismar eden T.C"yi Tecrit ve Teşhir edelim.” başlıklı dağıtmış olduğu belgede Öcalan"la ilgili şu şekilde açıklamalarda bulunmuştur;

 

“ Yeri, göğü, taşı, toprağı, canlı cansız bütün varlıkları, yoktan var eden, vardanda yok edecek olan, ay ve güneşin şavkıyla tüm karanlıkları aydınlatan, iyi ile kötüyü ameline göre cezalandıran ya da mükafatlandırılan en son dinimiz olan Müslümanlığı yeryüzüne yaymak için Hz.Muhammed (S.A.V.)" i yaratan ve bu gün de katliamcı, barbar, zulümkar faşist Türk egemenlerine karşı Kürdistan halkının önderliği yapmasını emrettiği Abdullah Öcalan"ı başımıza önder eden yüce rabbimize şükürler ederiz. Yine yüce Allah"ımızdan dileriz ki zalimlere ve kâfirlere karşı, ezilen mazlum halkların, hak sahibi insanların başından, hak arayan böyle önderler eksik etmesin.”

 

İlginç değil mi?

 

PKK, liderlerinin semadan gönderildiğine ve görevlendirildiğine inanıyor ve bunun propagandasını yapıyor.

 

Öcalan ise İslam"ı değiştirmek ve materyalist bir evrime tabi tutmak istiyor.

 

Abdullah Öcalan, din ve özellikle İslamiyet konusunda kendi sözleriyle şu tespitleri yapmaktadır

 

“…Çok geciktirilen dindeki reformasyonu sonuçlandırmak, hem de daha önemli olan özgür bireye yol açmak için, dini doğmayı tümüyle çözen hamle başlatılmalıdır… Bununla bağlantılı ibadet biçimleri yerine tüm halkın anlayabileceği bir dille kutsal kitapların ve eklerinin tarih, sosyoloji, siyaset, ekonomi, sömürü, özgürlük, bilim, ilerilik, gerilik, materyalist diyalektik, idealist metafizik, ahlak vb. konularla ilişkilerin temelinde derinliğine çözümlemeler geliştirmek esas alınmalıdır. Ayet ve sünnet yorumlamalarını bu temelde geliştirmek gerekir.

 

PKK"ya sempati duyan dini hassasiyetli Kürt kardeşlerimizin Öcalan"ın ve PKK"nın İslam dini hakkındaki gerçek görüşlerini iyi bilmeleri gerekmektedir.

 

Öcalan, camilerin bilim ve sanat merkezi olmasını istiyor. Camilerde tiyatrolar oynanmalıymış ve Namaz bir tiyatroymuş.

 

Bakın nasıl anlatıyor bunları:

 

Camiler ve benzeri yerler o yörenin bilim sanat merkezleri rolünü oynayabilmeli ve soylu tiyatro eserleri oynatmalıdır. Unutmamak gerekir ki namazın kendisinde ilk drama oyunlarının daha sonraki biçimidir. Namazın kendisine genel anlamda bir tiyatrodur. Tekrarlıyorum; orucun, namazın, kurbanın, bayramların kaynağı araştırılsın, o zaman görülecektir ki kökenleri halkların önemli mevsimsel zamanlarda yaptıkları gösterilerdir. İbadetler bu gösterilerin, tiyatronun ilk biçimlerinin (drama, trajedi ve komedya) daha sonra ihtiyaçlara göre dönüşmüş biçimleridir.

 

Dolayısıyla dönemine göre bir sosyalleşme tedbiri olan namaz, oruç, kurban ve dua törenlerinin hepsi bu temelde dönüştürülmelidir. O zaman doğuşunda bütün dinlerin kaynağındaki anlam daha iyi gerçekleşmiş olur. Bunun ey iyi yolu başta camiler olmak üzere, kutsal yerlerin halkın eğitildiği akademi ve tiyatro gibi sanatsal bir işleve kavuşturulmalıdır.

 

Peki, Öcalan, Kurban vecibesi hakkında ne düşünüyor?

 

…Diğer ibadet biçimleri içinde benzer düzenlemeler gerekir. Tam bir vahşet halini alan kurban yerine, parasıyla yoksullara ve daha hayırlı işlere fon oluşturmak yararlı olacaktır.

 

Görüldüğü gibi katil Apo, dini bir ibadetimiz sayılan Kurbanı vahşet olarak takdim ediyor.

 

Hâlbuki kurban sadece İslam"da değil pek çok dinde önemli bir ibadettir.

 

Kurban'a vahşet diyerek İslam"a saldıran Öcalan, dünyanın ne olduğunu bile bilmeyen, tertemiz yavruları bombalarla ve mermilerle paramparça ettirirken, kadınları vahşice öldürürken çok modern, ilerici ve özgürlükçü bir iş yaptığını iddia ediyor. Bunlar vahşet değil mi?

 

Yoksa bebek ve kadın öldürmek, her daim masum insan canına kıymak PKK"nın ibadet tarzı mı? Öyle gözüküyor.

 

Devam ediyor terörist başı:

 

Oruç sınırlı olarak ve nefsi terbiye amacıyla uygulanmalıdır.

 

Velhasıl tüm ibadet uygulamaları çağın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlemelidir.

 

Görüldüğü gibi gerek insanımızın ve gerekse bölge insanının dinini bir peygamber ve tek adam edasıyla tekrar yorumlamaya ve düzenlemeye kararlı bir Apo var.

 

Cumhuriyet kurulurken de en çok İslam ile oynanmıştı. Tuhaf ki, bir Kürt devleti kurulsa ilk iş olarak yine en çok İslam ile oynanacak.

 

Amaç; İslam"ın içini boşaltıp kendi emellerine hizmet eden yeni, pozitivist ve etkisiz bir İslam tesis etmek.

 

Cumhuriyet kurulurken denendi, bir ölçüde başarılı oldu. Bugün Türkiye"de "Devlet İslamı" ve "Halk İslamı" gibi farklı bir düal görünüm var.

 

"Kürdistan" kurulsa veya kurulmasa öyle görülüyor ki yine Kürt kardeşlerimizin iman dolu bağırlarından PKK ideolojisiyle asla bağdaşmayan İslami düşüncenin koparılması çalışmaları maalesef bir seviyeye kadar sonuç verebilecektir.

 

Masumların, bebeklerin ve kadınların canları ve akan kanları üzerine kimse özgürlük veya devlet bina edemez.

 

Etsen bile yanına bırakmazlar.

 

Bir gün başına yıkarlar.

 

Öcalan"ın dinimiz ve aziz peygamberimiz hakkındaki hezeyanlarını anlatmaya devam edeceğiz.

 

 

ÖCALAN: İSLAM, KÜRTLÜĞE İHANET EDEN BİR HASTALIK!

 

Marksist felsefe atmosferinde bir sıkıyönetim ikliminde doğan ve olağanüstü hal atmosferinde boy atıp, bayrağındaki orak-çekiç"i çıkarıp etnik kimlikli bir terör hareketine dönüşen PKK"nın ve Öcalan"ın dini nasıl istismar ettiğini iyi anlamak gerekmektedir.

 

PKK ve Öcalan, İslam düşmanlığını gizlemek ihtiyacını hissetmektedirler. Zira kendi tabanlarının bulunduğu güneydoğu halkı büyük ekseriyetle mütedeyyin kitleden oluşmaktadır.

 

Özellikle Öcalan"ın İslam"a bakışı kendi kitaplarında çok açık bir şekilde ortadadır.

 

Öcalan"a göre İslam bir hastalık

 

İslam hakkında şu ifadeleri kullanıyor terörist başı:

 

“…Ortadoğu kültüründe çok güçlü olan doğma ve ütopya gericiliğini kırmadan, Rönesans"ı gerçekleştirmek mümkün değildir. Binlerce yıl öncesinin gelişmemiş bilim ve tekniğin ürünü olan, ama bir o kadar da toplumsal eşitsizliğe zorlayan koşullara dayanarak geliştirilen tasarımları, halen en büyük kutsallık olarak ve anlamını da hiç bilmeden tapınış konusu yapmak, her halde en büyük toplumsal ve bireysel hastalıktır.”

 

Devam edelim Öcalan"ın hezeyanlarına:

 

Din yerini felsefeye bırakacak. İslam dini Kürtleri ezdi!

 

“…Sonuçta ortaya çıkacak olan yeni bir din değildir. Dinin kendisi ahlaki alana indirgenerek layık olduğu konuma gelecek; özgür ve adil vicdanı yaratacaktır. Bilimin alanıyla fazla ilgilenmeyecek, onu felsefeye bırakacaktır.”

 

“… İslam dini ve milliyetçilik Araplar, Farslar ve Türkleri milliyet ve ulus olarak güçlendirip devletleştirirken, Kürtlerin asimilasyonunda ve ezilmelerinde temel rol oynamıştır.”

 

Öcalan: Muhammed"in kişiliği çelişkili!

 

“... Hz. Muhammed"in kişiliği, özce dile getirilen dönem koşullarının etkisi altında oldukça çelişkili bir gelişim göstermektedir. Mekke-Şam arası ticaret yolculukları, Hz. Muhammed"in fikri olgunlaşmasında temel bir öneme sahiptir. Hıristiyan Nesturi rahiplerini çok dinlediği, onlarla tartıştığı bilinmektedir. Hatice"nin kendisine güveni, sevgisi ve evliliği, kadınlar hakkında olumlu düşüncelere ulaşmasında belirleyici öneme sahiptir.”

 

“Hatice olmadan Muhammed peygamber olamazdı!”

 

Öcalan hezeyanlarına aziz peygamberimize saldırarak şöyle devam etmektedir:

 

“Hatice olmadan Muhammed"in peygamberleşmesi mümkün görülmemektedir. Bu yönüyle Hatice üstü örtülü de olsa Meryem"in çok üstünde bir etkiye sahip ve tanrıça kadın kültürünü temsil etmek durumundadır. Muhammed"i Mekke toplumunda ilk destekleyenin Hatice olduğu açıktır. Yaşça da Muhammed"den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Hatice kendi başına bu azgın toplumda baş edemeyeceğine göre, Muhammed"le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır.”

 

“Muhammed, Hira dağında "ideolojik ve devrimci" yoğunlaşmayı yaşadı!”

 

Kendi ideolojik sapkınlığıyla aziz Peygamberimizi ve Hz. Ali"yi yorumlamaya çalışan Öcalan bakın neler diyor:

 

“Hz. Muhammed"e daha sonra ilk inanacak olan, amcaoğlu çocuk Hz. Ali ile kölesi durumundaki Zeyd"dir. Ali"nin grubun devrimci niteliğini açıkça göstermektedir. Ali"nin şahsında da köleliği bağışlamakta ve devrimle ortadan kaldırılmaktadır. Aslında bu ilk üçlüde olsa gerçekleştirilmektedir. Hatice ile ilk kişi ile kadın devrimi, Ali"yle kabile devrimi ve Zeyd ile köleliğe karşı devrim yapılmaktadır. Ortak bir komin yaşamı oluşturdukları içinde yaşamlarına devrimci bir tarz hâkim olmaktadır. Grubun bu temelde büyümesi ideolojik manifestoyu kaçınılmaz kılacaktır. Muhammed"in Peygamber olmadan önce uzun süre Hira dağına çekilmesi, ideolojik yoğunlaşma sürecidir.”

 

“Cennet ve cehennem fantezidir!”

 

“Tarih içindeki gelişimine baktığımızda, Allah tapımıyla birliğe ve güce ulaşılmak istendiği çok açık görülmektedir. Öyle sevgili kulun cennete gitmesi gibi kavramlar, işin fantezi kısmıdır, edebi kısmıdır.””

 

“İslamiyet bir Türk şövenizmidir!”

 

İslam düşmanı Apo, demek ki en zorlandığı husus olarak İslam dinini görüyor ki, Kürtlerde bu dinin tasfiye edilmesi gerekliliğine geniş yer veriyor:

 

“...Türkiye"deki İslamiyet (Sünnilik) Türkleşmeye belli ölçüde hizmet etmiştir. Özellikle Türklerin Araplardan uzak bir gelişme içine girmeleri ve Hıristiyan âlemiyle de karşı karşıya olmaları onlarda İslamlaşmak, Türkleşmek anlamına gelmiştir. Türklerdeki İslamiyet"i bir din olarak kesinlikle düşünmemek gerekir. Onlarda İslamlaşmak, Türkleşmek anlamına gelmiştir. Türklerde İslamiyet Türk uluslaşmasının günümüze kadar geliştirilmesidir. Eğer İslamiyet olmasaydı, Türklerin Ortadoğu"da bir ulusal gelişmeyi yaşamaları imkânsızdı. Türk egemenleri ancak ve ancak İslamiyet"le yayılabilmişler, kendini ayakta tutabilmişlerdir. Bir anlam da, Türklerdeki İslamlaşma, bir milli yayılma biçimidir. Biz tarihi temellere bakarak bunu Türk şovenizminin bir biçimi olarak değerlendireceğiz.”

 

“İslamiyet sosyal sınıfların ayrışmasını engellemek için kullanılıyor!”

 

İslam elbette ki etnik kimlikleri arka plana atar. Zira önemli olan İslam kardeşliğidir. Şöven bir milliyetçilik, İslam"da hayat bulamaz. Ama Apo, bu noktada İslam"a karşı "birleştirici özelliği olduğu için" kin duymaktadır:

 

“…Burada şunu görüyorum: İslam ideolojisinin hem emperyalist, hem de sınıfsal ayrışmada bir saldırı aracı olması söz konusudur. Egemen İslam mezhebinin veya siyasi rejiminin böyle bir niteliği vardır. Günümüze doğru gelişmesinde bu temel özünü hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir. İslamiyet"in resmi biçimi sosyal ayrışmayı bastırmada şiddetle kullanılıyor. İşte bir Kuyucu Murat Paşa"nın kırk bin Aleviyi kuyulara doldurması gibi sayısız katliamlar. Birde İslamiyet"in Türkler elinde emperyalist amaçlı kullanılması yönü vardır. “Cihat” adı altında, “Kâfire karşı savaş” adı altında bu, ta Orta Avrupalar" a kadar bir saldırı silahı olarak kullanılır. Demek ki din, Türklerin elinde tam bir milliyetçiliktir, tam bir şövenizimdir. Hem bir emperyalist ideolojik araç olarak işlev görüyor, hem de ezilen sınıflara karşı bir saldırı aracı olarak kullanılıyor.”

 

“Kürtler İslamlaştıkça Kürtlüklerini unutuyorlar!”

 

İslam"ın asırlardır sağladığı huzur ve güvenliğin altında ırkların eşitliği ve önemsizliği düşüncesi söz konusuyken, Öcalan bakın Kürt kardeşlerimizin saygıyla itibar ettiği Kürt din âlimlerini nasıl dışlıyor:

 

“…Özellikle de Kürdistan somutuna baktığımızda, Kürtlerde İslamiyet"in çok çeşitli nedenlerle bir mezhebe ulaşmadığını görüyoruz. Bir Kürt İslam mezhebi gelişerek kendi gelişmesinin hizmetine girmemiştir. Kürtler bu konuda en talihsiz durumu yaşamışlardır. İslamiyet"in ideolojisiyle veya İslamiyet"in etkisi altında Kürt feodalitesi aşiret reisliğinden feodaliteye dönüşmüştür. Ama bu tamamen kendi milli gelişmesini inkâr temelinde olmuştur. Müslümanlaşan aşiretçilik, ağalık ve benzeri gibi egemen kesim kendini ya Türlükle, ya Araplıkla, ya da Farisilikle özdeş tutmuştur. Yani Kürtler, Kürtlüğü terk ettiği oranda İslamlaşmışlardır. Bizde (Kürtlerde) İslamlaşmak, tümüyle olmasa da, özellikle üst tabakalarda, işbirlikçi tabakada milli inkârı hızlandırıyor. Tabi üst tabakanın İslamiyet maskesiyle inkârlığı geliştirmesi halka da kötü yansıyor. Böylece milli inkâr dönemine doğru hızlı bir gidişat söz konusu olmuştur.

 

Demek ki Kürtlerde İslamiyet milli gelişmenin aracı değil, milli inkârın destekleyicisi rolünü, özellikle de Kürt işbirlikçi tabakasının eliyle oynamıştır. Bu önemli tarihi bir gerçektir.” (Abdullah Öcalan, Oligarşik Cumhuriyet Gerçeği, Mem yayınları)

 

PKK, din adamlarını ve Ramazanda sabah namazına giden imamı neden öldürür şimdi bu hususa nazar edelim:

 

“Kürt din adamları Kürtlüğe ihanet ediyor!”

 

“…Gerçekler muazzam bir lafazanlığa boğdurulmuştur. Kürtler içinden çıkan sözüm ona birçok şeyh, evliya gibi din adamları, genel anlamda bu konuyu özellikle göz ardı ettirmeye yol açmışlardır. Yine, hâkim milliyetlerden olan birçok İslam bilgini de bu konuya dokunma gereği bile duymamıştır. Ama şuna eminim ki, onların temel görevi sosyal ve milli gerçekliğe muazzam bir şovenizm dayatmaktadır. Tarih bunun engin çabalarıyla doludur. Kürtlerdeki din adamlarının da görevi bundan öteye değildir. Nasıl ki Türkiye solunun etkisi altında Kürt solculuğu uzun bir süre silik, kişiliksiz, şahsiyetten yoksul kalmışsa, Kürt din adamlarının da tarih boyunca hâkim milliyetteki egemen ideolojinin etkisi altında silik ve onun kopya taklitçisi kaldıklarını, yine şahsiyetli bir kimliğe pek bürünmediklerini iyi biliyoruz.”

 

“İslam, Kürtlüğe ihanet ediyor!”

 

İslam"ın tüm ırkları birleştiriciliğinin ve sağladığı huzurun güzelliğini terörist Öcalan bakın nasıl yorumluyor:

 

“…Tarihin önemli kesitlerinden İslamiyet"in gerçeğimizle teması, devrimci özü ve adaleti temsil etme temelinde değil, tam tersine gerçeğimizin imhası, eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açması temelinde olmuştur. Daha doğrusu İslamiyet"in Kürdistan koşullarına girişi, devrimci yandan ziyade emperyalist yanı ağır basan biçimde olmuştur. İdeolojik ve hem de ekonomik, sosyal ve siyasal düzeylerdeki İslami yayılma, Kürt milli ve sosyal gerçekliğine çok az yer verir. Bu öğelerin önemli bir bölümünü silip süpürmüştür. Bunun da en başta gelen sorumlusu, Kürt egemen işbirlikçi tabakasıdır. Hala da günümüzdeki o işbirlikçi tabakaya baktığımızda kraldan daha çok kralcı, İslamcı, Türkçü veya bilmem neci kesimleri bu tarihi nedenden dolayıdır.

 

PKK"ya karşı savaşılamayacağı veya Kürdistan demokratik kurtuluş mücadelesine karşı mesafe alınamayacağı anlaşılınca bin yıllık saldırı silahına yeniden sıra geldi. Hatta bütün Türk sultanlık veya egemenlik resimlerinin silahı olan dine saldırıdır. Tıpkı Osmanlı dönemindeki yeniçeri ocağı"na yedi yaşındaki Hıristiyan çocuklar zorla ve özel alınarak Müslümanlaştırılıp sultanın emrine veriliyorsa bu dönemde de bütün Kürt çocukları alınıyor ve kendi ulusal toplumsal gerçeklerine ihanet ettirilip hain olarak yetiştiriliyorlar. Bu daha önce dersim katliamı sonrasında da gerçekleştirildi. O zaman bunu oligarşik düzen, katıksız Türkleştirmek için yaptı. Bütün çocukları aldı, çok iyi bir Türkçe eğitimden geçirdi. Dersim katliamı sonrası, yeniçeri ocakları"nı geride bırakan bu uygulamayla toplanan çocuklar Türk"ten daha Türkçü olarak yetiştirildi. Bu gün hala bunlardan bazıları bakandır, generaldir. Dört dörtlük Türkçüdür. İşte bütün bunlar imha sonrasında okullarda yoğun asimilasyonun ürünü olarak gerçekleştirildi.” (Abdullah Öcalan, Oligarşik Cumhuriyet Gerçeği, Mem yayınları, sh.18)

 

İşte PKK, masum ve halkın sevip saydığı din adamlarını bunun için öldürür!

 

İşte PKK"nın özgürlükçülüğü, devrimciliği, dini, imanı ve insanlığı…

İşte demokrasi ve özgürlükler geliştikçe nezle olan Kürt ulusalcılığının iç yüzü…

 

Gerçekten PKK öz kimlikli BDP, Kürt kardeşlerimizi temsil edebilir mi?

 

 

Sizce aynı çizgide siyasal ve düşünsel faaliyet gösteren DTP-PKK-BDP geleneğinden özgürlük ve demokrasi çıkar mı?

 

 

GÜLTEKİN AVCI-Derin dergi

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.