Φ hayal_et Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Can Yücel'den... Bilmelisin ki... Duvarda asılı diplomalar insani insan yapmaya yetmez. Bilmelisin ki... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Bilmelisin ki... Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Bilmelisin ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Bilmelisin ki... Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Bilmelisin ki... .......... .......... CAN YUCEL.... Alıntı
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2006 BULUŞMAK ÜZERE Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşı evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni Diyelim için çekti bir sabah vakti Erkenceden denize gireyim dedin Kulaç attıkça sen Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan Ege denizi bu efendi deniz Seslenmiyor Derken bi de dibe dalayım diyorsun İçine doğdu belki de İşte çil çil koşuşan balıklar Lapinalar gümüşler var ya Eylim eylim salınan yosunlar Onların arasında bulacaksın beni Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya Çakmak çakmak gözleri Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı Herkes orda sen de ordasın Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim Özgürlüğe mutluluğa doğru Her işin başında sevgi diyor Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili Bi de başını çeviriyorsun ki Yanında ben varım Alıntı
Φ hayal_et Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Nisan , 2006 Sevgi Duvarı sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni yakanda bir amonyak çiçeği yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi kumkapı meyhanelerine dadandık .......... .......... Can Yücel Alıntı
Φ phlegm Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2006 Körü körüne yaşamak../ Ucundan tutarak yaşamak.. Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin O'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim..." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak… CAN YÜCEL Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2006 Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara... Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız "kalk gidelim", öbür yanımız "otur" diyor. "Otur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira... İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler... Bir çocuk daha doğurmalar... Borçlara girmeler... İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben... Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında, Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? "Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır; Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin, Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa. Gün içinde mesela... Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 9, akşam 18 Sonra başka mecburiyetler Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli Bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma... Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, Ama olsun... İstemek de güzel CAN YUCEL Alıntı
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 Değişik-------------(....köy'e) Başka türlü bir şey benim istediğim, Ne ağaca benzer, ne buluta benzer; Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız Rengi başka, tadı başka. Alıntı
Φ Rockİpsiz Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2006 Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini… Hatta elini ayağını bile sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde, Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin. Güneşi, ayı, yıldızları… Mesela kuzey yıldızı senin yıldızın olacak. “o benim” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin, Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeylere ait olacaksan renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya yada pembeye… Yada Cennet’e ait olacaksın, Çok sahiplenmeden. Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak. “”CAN YÜCEL”” Alıntı
Φ marti_name Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 bi televizyon programında nazım hikmete kartpostal şairi diyen duygu asenaya kart sensin postal da sana girsin diyerek gönlümü birkere daha fethetmiş şair. güzel, ayyaş, baba şahsiyet.. Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 la boheme bir şiirde benden ithaf olsun HERŞEY SENDE GİZLİ Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... CAN YÜCEL Alıntı
Misafir Marcus Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2006 Bilmelisin ki ... Aile hep insanin yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil. Bilmelisin ki ... Ne kadar yakın olursa olsunlar En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Bilmelisin ki ... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor. Bilmelisin ki ... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Bilmelisin ki ... Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz Bilmelisin ki ... İki kişi münakaşa ediyorsa, Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. Bilmelisin ki ... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. Bilmelisin ki ... Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.