Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

bu mektup üstad Beyduzaman hazretlerinin şakirti(öğrencisi) olan merhum Zübeyir ağabeyin dir(Allah ondan binlerce kez razı olsun)

 

 

Aziz muhterem kardeşim Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde nefsinle beraber benimle beraber iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller açı caksın, ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin.Sonra firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sen bunu sabırla izliceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi,Leyla arar gibi nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin.Makamlar servetler verilirse nefsini unutucaksın Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan oymak gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl sen de içinde fedai olacakmısın.

 

Zübeyir Gündüzalp

 

 

yorumlarınız

Gönderi tarihi:

 

 

Ey Türk gençliği !

 

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

 

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK

 

 

 

bu mektup üstad Beyduzaman hazretlerinin şakirti(öğrencisi) olan merhum Zübeyir ağabeyin dir(Allah ondan binlerce kez razı olsun)

Aziz muhterem kardeşim Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde nefsinle beraber benimle beraber iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller açı caksın, ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin.Sonra firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sen bunu sabırla izliceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi,Leyla arar gibi nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin.Makamlar servetler verilirse nefsini unutucaksın Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan oymak gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl sen de içinde fedai olacakmısın.

 

Zübeyir Gündüzalp

yorumlarınız

Gönderi tarihi:

bakın ben hitabeyi ezbere biliyorum ben sizden sadece abimizin mektubu hakkındaki fikirlerinizi istedim zira ben bu mektuba hayran kaldım biz kuran talebeleriz ve inşallah o şekilde ölürüm bakın halifeler seçimle yapılırdı yani demokrasi yani cumhuriyet ee daha ne

ama ben gene size gençliğe hitabeyi ilk okuduğumdan beri yaptığım yorumu diğim

bence son cümle tüm hitabeden daha önemli en çok o hoşuma gitmişti

 

muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur

Gönderi tarihi:

biz kuran talebeleriz

 

Yeniçeri,

Bence saidi kürdi talebesi (müridi) olduğun gözüküyor...

Gönderi tarihi:

beşikten mezara kadar ilim hem üstadımın lütfen soyismini değiştirmeyin çünkü şeyh Said isyanında üstada diyorlarki gel sende bizimle birlikte ol kürt islam devleti kuralım diyorlar üstad diyorki

"bizler kardeşiz kardeşler bir birini öldürmemeli isyan etmeyin"

o islam davasının eridir hayatı boyunca hiç mal mülk edinmemiştir hep kaçınmıştır hiç evlenmemiştir 18 defa zehirlenmiştir o zehrin biri 1 deveyi öldürecek kuvvete idi ama onu Allah görevi için korudu 90 günde 90 cilt kitabı ezliyor vefat ettikten 108 gün sonra darbe oluyor mezarı açılıyor cesedi hiç bozulmamış bir durumda hem siz daha önceden hangi dine mensubuz başlığında burda bizi bölüyor demiştiniz dimi şimdi sizin yaptığınız nedir bölücülük değilmidir

Gönderi tarihi:

beşikten mezara kadar ilim hem üstadımın lütfen soyismini değiştirmeyin çünkü şeyh Said isyanında üstada diyorlarki gel sende bizimle birlikte ol kürt islam devleti kuralım diyorlar üstad diyorki

"bizler kardeşiz kardeşler bir birini öldürmemeli isyan etmeyin"

o islam davasının eridir hayatı boyunca hiç mal mülk edinmemiştir hep kaçınmıştır hiç evlenmemiştir 18 defa zehirlenmiştir o zehrin biri 1 deveyi öldürecek kuvvete idi ama onu Allah görevi için korudu 90 günde 90 cilt kitabı ezliyor vefat ettikten 108 gün sonra darbe oluyor mezarı açılıyor cesedi hiç bozulmamış bir durumda hem siz daha önceden hangi dine mensubuz başlığında burda bizi bölüyor demiştiniz dimi şimdi sizin yaptığınız nedir bölücülük değilmidir

 

 

Yeniçeri, bir yanlışın daha,

İnancınızda peygamberden sonra mucize olunmayacağı bildirildiği halde,

sen saidi kürdi nin mucizelerinden bahsediyorsun...

Pes doğrusu, sürekli yanlış yapıyorsun, bu kaçıncı yanlışın...

Cumhuriyete ve demokrasiye karşı olan her insan her fikir bölücüdür!..

 

İyi dileklerimle...

Gönderi tarihi:

beyfendi peygamberden sonra vahiy ve kefanetler bitti mucize veya keramet devam eder ustadımız evliyalardandır aslında o kerametten ziyade Allah ın onu korumasıdır çünkü risaleyi nurları yazmak onun görevi idi bunun gibi evliyalardan binlerce örnek sunabiliriz mesela Hz Yahya ona ikram edilen 1 tas şarab nar suyu olmuştur evet benim üstadımım görevi nur risalerini bitirmek bakın her alim bir Mehdi dir Allah a karşı olan her ist ler de(ateist teist reformist) deccal dır

bakın siz eğer ki mucizeyi red ederseniz Allah ı red edersiniz

hem siz peygamberle birlikte kerametlerin bittiğini nerden uydurdunuz vahiler bitti ilham geldi

ilham:bazı bilgilerin insanın içene Allah tarafından verilir

bakın mezarda cesedin sapasağlam kalmasına gelince şehitlerin bendenleri çürümez asla toprak olmaz şehitler ölmez

bakın üstadımız asla ayrımcılık istemez hem size bir şey daha dicem hangi rejimde acaba muhalifler yoktur mühim olan bunun için masumları öldürmemesi hem bizim üstadımız 1.dünya savaşında kurtuluş savaşında sürekli savaşmıştır hatta şeyhul islamın zorla verdiği fetva ya karşı fetva yayımlamıştır asıl siz bölücük yapıyorsunuz fişleme yapıyorsunuz ilginç dimi hocaefendinin bu haftaki yazısıda fişlemelerle ilgiydi

ben sizin imzanızda arapçılık görüyorum

ilim gaflet dalalet bunlar arapça kelimeler

kim bilir belki sizin adınız arapçadır

 

 

bizim üstadımızın risalei nur külliyatı için konferanslar yapılıyor dünyaca biliniyor bunlar

acaba siz risali nursuzluk kitapları yapsanız bunlar için konferanslar yapılırmıydı?

Gönderi tarihi:

beyfendi peygamberden sonra vahiy ve kefanetler bitti mucize veya keramet devam eder ustadımız evliyalardandır aslında o kerametten ziyade Allah ın onu korumasıdır çünkü risaleyi nurları yazmak onun görevi idi bunun gibi evliyalardan binlerce örnek sunabiliriz mesela Hz Yahya ona ikram edilen 1 tas şarab nar suyu olmuştur evet benim üstadımım görevi nur risalerini bitirmek bakın her alim bir Mehdi dir Allah a karşı olan her ist ler de(ateist teist reformist) deccal dır

bakın siz eğer ki mucizeyi red ederseniz Allah ı red edersiniz

hem siz peygamberle birlikte kerametlerin bittiğini nerden uydurdunuz vahiler bitti ilham geldi

ilham:bazı bilgilerin insanın içene Allah tarafından verilir

bakın mezarda cesedin sapasağlam kalmasına gelince şehitlerin bendenleri çürümez asla toprak olmaz şehitler ölmez

bakın üstadımız asla ayrımcılık istemez hem size bir şey daha dicem hangi rejimde acaba muhalifler yoktur mühim olan bunun için masumları öldürmemesi hem bizim üstadımız 1.dünya savaşında kurtuluş savaşında sürekli savaşmıştır hatta şeyhul islamın zorla verdiği fetva ya karşı fetva yayımlamıştır asıl siz bölücük yapıyorsunuz fişleme yapıyorsunuz ilginç dimi hocaefendinin bu haftaki yazısıda fişlemelerle ilgiydi

ben sizin imzanızda arapçılık görüyorum

ilim gaflet dalalet bunlar arapça kelimeler

kim bilir belki sizin adınız arapçadır

bizim üstadımızın risalei nur külliyatı için konferanslar yapılıyor dünyaca biliniyor bunlar

acaba siz risali nursuzluk kitapları yapsanız bunlar için konferanslar yapılırmıydı?

 

Yeniçeri artık demagoji/çarpıtma başlattın.

Beni demogoji yapmaya çekemezsin...

Bilimselciler, dürüsttürler...

Atatürkün sözlerindeki arapça kelimeler.

Ve benim Arapçı olmam... bölücü olmam...

El insaf....

İlginç ve gülünç.

Çarpıtmayı bırakta,

Sen söyle bakalım şimdi...

Cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk hakkında ne düşünüyorsun...

Mutlaka cevap istiyorum...

 

Mucizeler konusunda bir miktar vaktim vardı, araştırma yaptım.

13/38 Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir peygamber bir mucize getiremez. Her ecelin (vadenin) bir yazısı vardır.

Mucizelerle sadece peygamberlerin ilgisi olduğunu....

 

17/59 Bizi, (Kureyş’in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu. (Nitekim) Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri sırf korkutmak için göndeririz.

Mucizelerin sadece korkutmak için olduğu...

Gönderi tarihi:

sizden özür dilerim bugün birinden mucize ve keramet hakkında bilgi aldım ben ikisini aynı zan ediyordum lütfen beni affetdin umarım Allah ta affeder

mucize çok büyük olaylar ve herkesin gördüğü ayın 2 ye bölünmesi ağacın yürümesi ölülerin dirilmesi

keramet ise kalp gözü açık olan insanların yaşadığı ufak tefek olaylar bunlar sadece 3 5 kişi tanıklık eder ve de sınırlıdır bu olay mesela 1 den fazla yerde görünme gibidir

Gönderi tarihi:

sizden özür dilerim bugün birinden mucize ve keramet hakkında bilgi aldım ben ikisini aynı zan ediyordum lütfen beni affetdin umarım Allah ta affeder

mucize çok büyük olaylar ve herkesin gördüğü ayın 2 ye bölünmesi ağacın yürümesi ölülerin dirilmesi

keramet ise kalp gözü açık olan insanların yaşadığı ufak tefek olaylar bunlar sadece 3 5 kişi tanıklık eder ve de sınırlıdır bu olay mesela 1 den fazla yerde görünme gibidir

 

Yeniçeri,

Özür dilemene gerek yok bizler arkadaşız...

Birimiz hayalci, diğerimiz gerçekçi iki arkadaş...

Dogmatik düşüncelere bizler alışkınız...

Görevimiz sizlere doğruları, bilimi izah etmek...

 

O sana akıl veren vatandaş ta yine yanlış bilgi vermiş.

Sende, arkadaşında hep yanılgılar içerisindesiniz.

Bilime göre tabii...

Bilim kendi ilkeleri ile kabul etmediği şeye hayal ve uydurma diyor.

Ayın ikiye bölünmesi, kişinin iki yerde ayni anda bulunması bilimce mümkün değil.

Fizik ötesi olaylar bunlar ha keramet ha mucize...

Değişen bir şey yok.

Sizler ayrı kategori de değerlendiriyorsunuz.

Bunlar bilim ötesi sınıflandırmalar...

Gönderi tarihi:

hayalci olan sizsiniz bence fizik olayları olduğu gibi bunun öteside mutlaka vardır nasılki nehirle sonucu denizler denizler sonucuda okyanuslara varılırsa bununlar gibi fizik ve fizik ötesi mutlaka ben size bir şey dicem şimdi benim saatim sabah ezanında 30 dk sonraya kurulu ama ben tam ezan okunurken kalktım hiç saat yok beni uyaran hiç bir şey yoktu ve kış olduğu için pencere kapalıydı ben ezanı penceryi açınca duydum hadi bana bunu açıklayın

Gönderi tarihi:
Bilim kendi ilkeleri ile kabul etmediği şeye hayal ve uydurma diyor.

 

 

Bu biraz bencil ve dikta bir bilim anlayışı değil mi? Bence bilim böyle birşey düşünmemeli - ki esasında aklı başında bilim adamlarının böyle olduğunuda zannetmiyorum, darwinistlerin tutumudur bu-. peki ya 50 sene sonra bir insan aynı zamanda iki yerde bulunabilirse o zaman bilim bunu kabul etmiş olmayacak mı? Sence bir tezatlık olmazmı? 50 sene önce reddedip savunanları aforoz et sonra sırf bencilce gözünle gördüğün için kabullen ve sahip çık. ?????

 

olmaz demeyelim beyin gücüyle çalışan bilgisayarda çıktı biliyorsunuz. Takıyorsun kabloları kafana düşünerek yazı yazıyorsun. Belki 100 sene önce söylesen deli derlerdi ama bugün var...

 

Bazı insanlar herşeye bencil bir gözle bakıp, olayları kendi istekleri doğrultusunda yönlendiriyorlar; biraz hoşgörü...

Gönderi tarihi:

Bu biraz bencil ve dikta bir bilim anlayışı değil mi? Bence bilim böyle birşey düşünmemeli - ki esasında aklı başında bilim adamlarının böyle olduğunuda zannetmiyorum, darwinistlerin tutumudur bu-. peki ya 50 sene sonra bir insan aynı zamanda iki yerde bulunabilirse o zaman bilim bunu kabul etmiş olmayacak mı? Sence bir tezatlık olmazmı? 50 sene önce reddedip savunanları aforoz et sonra sırf bencilce gözünle gördüğün için kabullen ve sahip çık. ?????

 

olmaz demeyelim beyin gücüyle çalışan bilgisayarda çıktı biliyorsunuz. Takıyorsun kabloları kafana düşünerek yazı yazıyorsun. Belki 100 sene önce söylesen deli derlerdi ama bugün var...

 

Bazı insanlar herşeye bencil bir gözle bakıp, olayları kendi istekleri doğrultusunda yönlendiriyorlar; biraz hoşgörü...

 

Hearten Arkadaş,

 

Bilim insanın kendini,doğayı ve evreni anlama çabasıdır...

Bilimselliğin, kendine özgü bir yöntemi vardır.

Bu yöntem:

 

1)İddia (Gözlem),

2)Varsayım (Hipotez)

3)Bilimsel kuram(Teori),

4)Bilimsel Yasa (Kural)

 

Bunlar bilimselliğin ilkeleri...

 

Bilimin sınırları da vardır...

Sanılanın aksine akla gelen her konu bilimin kapsama alanında değildir...

Bilim test edebildiği konuları inceler...

Bilimin bir konuyu inceleyebilmesi için o konunun doğrulanabilir,

yada yanlışlanabilir bir özellik taşıması gereklidir...

Ölümden sonra hayat var mı ,yok mu sorusu bu yüzden,

bilimin sınırları içinde değildir...

 

Bir düşüncenin ,bir makalenin, ileri sürülen bir iddia'nın,

bilimsel olup olmadığının yolu,

ileri sürülen o iddia'nın referans'ının ne olduğuyla ilgilidir...

Kaynağını bilimsel düşünceden almayan,

akla/mantığa uygun olmayan hiç bir şey bilimsel değildir...

Ünvanı ne olursa olsun söylenenler,

bu kıstaslara aykırılık gösteriyorsa,

daha baştan bilimsel değildir...

 

Bilimsel bilgi den kaynağını alan düşüncelerin de,

akılsal olduğunu söyleyebilmek pekala mümkündür.

Söyleyen kişi akademist olmasa bile...

 

İyi Dileklerimle...

Gönderi tarihi:

bakın bir yemek yaparken birden fazla malzeme kullanırılır

yani işte şu kadar tuz şu kadar biber gibi eğer sen bu malzemelerin yanlızca birine yüklenirsen o yemek olmaz dimi aynı şekilde birini çıkartsan gene yemek olmaz

 

işte hayatta böyle bilim din düşünce bu üçünden birini çıkartırsan insanın kendi iç sistemi altüst olur

Gönderi tarihi:

bakın bir yemek yaparken birden fazla malzeme kullanırılır

yani işte şu kadar tuz şu kadar biber gibi eğer sen bu malzemelerin yanlızca birine yüklenirsen o yemek olmaz dimi aynı şekilde birini çıkartsan gene yemek olmaz

 

işte hayatta böyle bilim din düşünce bu üçünden birini çıkartırsan insanın kendi iç sistemi altüst olur

 

Yeniçeri arkadaş,

 

Yazıyı yine okumadan cevaplamışsın...

Yada düşünmeden...

O saydığın üçlüden hangisi yukardaki ilkelerle bağdaşıyor, hangisi bağdaşmıyor...

Söyleyebilirmisin ?

Yalnız okuyarak, irdeleyerek, düşünerek cevaplayıver lutfen...

Gönderi tarihi:

siz teistsiniz din kısmı uyuşmuyor

 

 

Yeniçeri arkadaş,

 

Bir yanlışlığın daha...

İnsanlar bir şeyleri öğrenmeden/bilmeden tartışmaya veya diğer insanlara

birşeyler öğretmeye kalktığında, böyle oluyor işte...

Kulaktan duyma değilde, keşke bilerek tartışabilsek...

Hinduizm ve Brahmanizm, Doğu Dinleri’dir.( Panteist inanca dayalıdırlar)...

Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet ise, Batı Dinleridir.(Teistik karakterdedirler)...

 

İyi dileklerimle...

Gönderi tarihi:
Hearten Arkadaş,

 

Bilim insanın kendini,doğayı ve evreni anlama çabasıdır...

Bilimselliğin, kendine özgü bir yöntemi vardır.

Bu yöntem:

 

1)İddia (Gözlem),

2)Varsayım (Hipotez)

3)Bilimsel kuram(Teori),

4)Bilimsel Yasa (Kural)

 

Bunlar bilimselliğin ilkeleri...

 

Bilimin sınırları da vardır...

Sanılanın aksine akla gelen her konu bilimin kapsama alanında değildir...

Bilim test edebildiği konuları inceler...

Bilimin bir konuyu inceleyebilmesi için o konunun doğrulanabilir,

yada yanlışlanabilir bir özellik taşıması gereklidir...

Ölümden sonra hayat var mı ,yok mu sorusu bu yüzden,

bilimin sınırları içinde değildir...

 

Katılıyorum bilim ancak test edebildiği konuları inceler, ancak bu, testedemediği konuları inkar etme hakkını vermez bilime. Salt gerçek bilimmidir? Yaşamın merkezine bilimi mi alalım? Ölümden sonra ne olacağımızı bile bize söyleyemeyen bilimi… Yetersizmiş bilimde…

Bilimde yanılır test edebildiği konular üzerinde inceleme yapsa dahi. Testedemediği konuyu yok sayma ve inkar etme dürüst bir yaklaşım değil.

Ölümden sonra hayat varmı yokmu bilim sınırları içinde değil. Bilim ölümden sonra hayatın varolduğunu bilmiyor ama yok olduğu konusunda da net fikre sahip değil ki? Var yada yok diyebilir mi? En iyisi tarafsız olmak…

Ama bugün böyle değil. Bilim ( sözde olanından ) neden ve nasıl Allah yok ( haşa ) diyebilir? Hangi gözlem ve deneye, teste, incelemeye dayanarak?

 

Bir düşüncenin ,bir makalenin, ileri sürülen bir iddia'nın,

bilimsel olup olmadığının yolu,

ileri sürülen o iddia'nın referans'ının ne olduğuyla ilgilidir...

Kaynağını bilimsel düşünceden almayan,

akla/mantığa uygun olmayan hiç bir şey bilimsel değildir...

Ünvanı ne olursa olsun söylenenler,

bu kıstaslara aykırılık gösteriyorsa,

daha baştan bilimsel değildir...

 

 

Yapma sevgili bilimselci, daha düne kadar sahtekar bilim adamları ortada dolaşıyordu iki ekleme kafatası ile… İnsan gibi komplike bir varlığın kendiliğinden ortaya çıktığını iddia eden evrim gibi mantıksız bir teori nasıl oluyorda bilime maledilip mantıklı sayılabiliyor?

Kabul etmek zorundasınız. Sizin anlattığınız akla, gözleme, mantığa, deneye dayanan bilim anlayışı günümüz bilim anlayışından çok çok uzakta. Bugün bilimin mantık arama, yarar sağlama gibi bir amacı yok. Dünya küreselleşti, emperyalizm denilen hortlak ortada, bilim belli bir amaca yönelik çalışmakta. Sizlerde ne yazıkki bu amacın kurbanlarısınız… ( bu sefer özür dilerim ama yazmadan edemedim, lütfen benim tarafımdan bir özeleştiri olarak kabul et…)

 

Çok ilginç… Yüzyıldır peşinden koşulan bir teori var ortada ve yüzyıldır sağlam bir kanıt yok. Üstelik teorinin “temeli” türlerarası çatışmaya ( kavgaya ) dayanıyor. Bu mu mantıklı olan?

Gönderi tarihi:

benim bildiğim teistler

peygamberler inanmazlar yani sizin bir kitabınız yok fazlarınız vacipleriniz helal haram bunlar yoktur yani eğer varsa bana derseniz memnun olurum

 

Yeniçeri arkadaşım,

 

Olmuyor...

Kelime, cümle, anlam ve konular,

sağlıklı olmuyor...

 

Sağlıklı olabilecek bir şekilde/tarzda tartışmak dileğiyle...

 

Hoşçakalın...

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

bu mektup üstad Beyduzaman hazretlerinin şakirti(öğrencisi) olan merhum Zübeyir ağabeyin dir(Allah ondan binlerce kez razı olsun)

Aziz muhterem kardeşim Madem ki İslâm ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, o halde nefsinle beraber benimle beraber iyi dinle. Vazifen, dikenler arasında güller açı caksın, ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. Buna sevineceksin.Sonra firavunlar kucağında büyüyen Musa ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, sen bunu sabırla izliceksin. Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin. Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu sabırla seyredeceksin. Karanlık zindanlara salarlarsa, ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin. Anadan, yardan, serden ayrılacaksın. Candan, gönülden Kur an a sarılacaksın. Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin. Leyla arar gibi,Leyla arar gibi nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan üzülmeyeceksin.Makamlar servetler verilirse nefsini unutucaksın Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önünde demirden set yaparlarsa, dişinle deleceksin. Dağları toptan oymak gerekirse iğne ile oyacaksın. Unutma, nerede olursan ol; küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin. Bir gün Kur an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su edeceksin. Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlâktan kaleler dikeceksin. Kaleler, fedailer ister. Nasıl sen de içinde fedai olacakmısın.

 

Zübeyir Gündüzalp

yorumlarınız

 

Hazretlerinizin ne olduğunu neye hizmet ettiğini,

Kafası çalışan bir Türk araştırmacı açıklıyor...Yorumsuz...

 

"Nurculuk nedir? Gazetelerde ikide bir görülen Nurcular, Nur risalesi talebeleri kimdir? Aralarında avamdan aydına kadar, mühendis, avukat ve doktora kadar her türlü adamın bulunduğu Nurculuk, "Saîd-i Nursî" adında bir **** Kürdün peşine takılmış **** bir sürü, Nur risalesi talebeleri de Saîd-i Nursî'nin o çetrefil ve **** Kürt Türkçe’siyle yazdığı risaleleri atom fiziği ve Einstein nazariyesi okur gibi toplanıp okuyan bir yığın ******.

 

Saîd-i Nursî denilen adam, eskiden Saîd-i Kürd-î diye bir takım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten âciz, Şafiî mezhebinden bir Kürt’tür. Mütareke yıllarında İstanbul sokaklarında millî Kürt kılığı ile dolaşarak caka yapmıştır. Bu cakacı Kürt kendisine "Bedîüzzaman" demekte, müritleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır. Bedîüzzaman, "zamanın harikası" demektir. Kürt Said cidden zamanın harikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidaîliği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da on binlerce, belki yüz binlerce Türk'ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın bir harikasıdır.

 

Zamanın bu harikası, bu Kürt Said, aslında bir Kürt milliyetçisidir. Kürt Said ortaya Müslümanlık ve kardeşlik çığırtkanlığı ile çıkıyor. Kürtçülük davasını açıkça güdemeyeceği için, Türkçülüğü yıkacak zehirleri Müslümanlık ve Nurculuk diye ileri sürüyor. Müritlerine veya kendi tabiriyle Risâle-i Nur şakirtlerine evlenmeyi yasak ediyor. Çünkü evlenip çocuk sahibi olurlarsa, o çocukların kötü ve dinsiz olma ihtimali varmış. Tabiî, dağdaki Kürdün bu büyük ve ilâhî buyruktan haberi olamayacağı için, o evlenecek ve Kürtler çoğalacak. Herkesin sözüne inanan saf Türkler ise, büyük mürşidin buyruğu ile evlenmeyecek, böylelikle Türk soyu azalacak ve Kürt Şeyh Said'in 1924'de yapamadığını, Kürt Molla Said (yani Bedîüzzaman) kırk yıl sonra yapmış olacak.

 

Kadını şeytanın askeri sayarak evlenmeyi yasak eden dinin, Zerdüşt dini olduğunu bilmeden koyu Müslümanlık adı altında bir nevi Mazdeizm yaptıklarının farkında olmayan bu ****** sürüsüne ne demeli? Urfa'daki mezarının bir baş belası haline gelmemesi için, söylentilere göre, General Mucip Ataklı tarafından ortadan kaldırılmasından sonra, bu kaldırmaya inanmayarak Kürt Said'in oradan uçtuğuna inanacak kadar şuursuz olanlara ne denebilir? Millî talihsizlik, akıl hastanesi kliniklerinde yatması gerekenlerin halk arasında dolaşmasındadır. Ciddi tedbirler alınmazsa, bu dinî cinayet daha yıllarca sürecektir.

 

Nur risalesi (kendi tâbirleriyle risale-i nur) denilen sayıklama kitapları pek çoktur. Beyni ********* ******** bu sayıklamaları elle yazarak, yahut şapirografi veya taşbasmasıyla çoğaltarak on binlerce satarlar. Bunu satmak için kasaba kasaba, köy köy dolaşan Nurcular vardır. Bunları satarak sevaba girerler. Sözde Türkçe olan bu sayıklama kitapları, Kürt hamalların fikir seviyesinde yazıldığı için, kimse bir şey anlamaz. Anlamadığı için de, onda gizli hikmetler, yüksek gerçekler olduğu kuruntusuna kapılır.

 

Bir zamanlar bu sayıklamalardan bana da bir tane yollamışlardı. Kendimi zorlayarak okuyabildiğim bir tanesinde, Kürt Said radyodan bahsediyor, dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklıyordu.

 

İşte, aşağı tabaka ile birlikte doktor, mühendis ve avukatın da şeyhi, pirî olan, kendisinden "efendi hazretleri" diye söz ettikleri Kürt Said'in seviyesi budur.

 

Fizikten, titreşimden (radyo frekansından) haberi olmayan, müspet bilimin kıyısından dahi geçmeyen bir *****, radyo hakkında ancak bu kadar düşünür. Fakat bilgisizliğini de anlamaktan âciz olan o kara *****, bu katmerli bilgisizliğine bakmadan, Türkler aleyhinde hüküm çıkarmaktan da geri kalmıyor. Nur risalelerinin birinde, Ye'cüc Me'cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi "akvâm-ı vahşiyye" (yani vahşi kavimler) olduğunu yazmıştı. Sevsinler medenî Kürdü!... Özbek, Kırgız ve Tatarlar arasında okuyup yazma nispeti % 90'dır ve aralarında atom bilginleri de olmak üzere her bilim dalında yüzlerce bilgin ve uzman bulunmaktadır.

 

Kendisini Nurculuğa kaptırmış olan bir avukatla geçen yıl aramda küçük bir konuşma olmuş, Kürt Said'de ne bulduğunu kendisinden sormuştum. "Kuran'ın en güzel tefsirini yapmıştır." diye cevap vermişti. Bu genç avukat Arapça harfleri de bilmiyor, Kuran'ın şimdiye dek en büyük İslâm bilginleri tarafından üç İslâm dilinde yapılan tefsirlerinden habersiz bulunuyordu. Bunu kendisine boşuna anlatmaya çalıştım. Bir kere çileden çıkmış, aklın ve mantığın dışına uğramıştı. Bir safsataya inanla uğraşmak neye yarar? Bugün devlete düşen görev, bunun sebeplerini arayıp bularak tedavisine gitmektir.

 

Bana göre Tîcânilik, Nurculuk, yobazlık, irtica ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, bilim ahlakından yoksunluktur. Tıpkı normal yemek bulamayan aç çocuğun duvarı yalaması, yerde bulduğu faydasız ve zararlı şeyleri yemesi gibi, bağlanacak kültür değerleri bulamayan insanlar, abur cubur düşüncelere kurtarıcı diye yapışıyorlar. Çünkü insanlar bir fikre bağlanmaya mecburdur. Bu istek insanlığın mayasında vardır. Bunu hiçbir kuvvet önleyemez.

 

 

 

Nurculuk insanlığa cennet vaadinde bulunuyor. Ebedî saadet, cennette köşkler, yemekler, huriler vaat ediyor.... Düşünemeyen kafasını yormayan alt kültür insanları kaçınılmaz olarak Nurculuğu seçecektir. Kaldı ki bunu kendileri de söylüyor "Türklük mezara kadar... Ondan sonra ne olacak?" diyor... Tabiî ondan sonrasını kendilerine Kürt Said hazırlayacak.

 

Kürt Said'in 1327 ( 1909 ) yılında, İstanbul'da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış bir eseri vardır. Adı: "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î" dir. Kendisinin Saîd-i Kürd-î Yani Kürt Said) olduğunu tasdik ettiği bu eserde, eserin muharriri diye de kendisini "Bedîüzzaman" diye takdim etmektedir. Eserin tâbii, yani editörü de "Kürdîzade Ahmed Ramiz" dir. yani dört başı mâmur bir eser. Bu 48 sayfalık eserin "hâtime" kısmı (44-48. sayfalar) Kürt Said'iin içyüzünü göstermesi bakımından çok ilgi çekicidir. Bunun aynen alıyor ve ağdalı bir dille yazıldığı için açık Türkçe’ye çeviriyorum: Ebnâ-i cinsime burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis nâtamam kalır. ( Soydaşlarıma burada birkaç söz söylemezsem, bence bahis eksik kalır.)

 

Ey Asurîler ve Keyânîlerin cihangirlik zamanından pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!... Beş yüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa sahrâ-i vahşette vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilâhî denilen makine-î alemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme mümted ve müteşa'ib kanun-i nûrân-î ilâhînin müessisi olan hikmet-i ilâhî ufk-i ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki, tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikr-i milliyetle tevhit ve mezcederek zerrâtın câzibe-i cüz'iyyeleri gibi gibi bir câzibe-i umum-î millî teşkili ile Kürt gibi bir kütle-i azîmi küre gibi tedvir ederek şems-i şevket-i islâmiyye Osmâniyyenîn mevkibinde bir kevgeb-i münevver gibi câzibesini ittiba ile muvazene ve âheng-i umumiyyeyi muhafaza ediniz. ( = Ey Asurlular ve Ahemenidlerin cihangirlik zamanında, onların öncüleri ve kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beş yüz yıldır yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. İlâhi hikmet denilen âlem makinesinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün âleme dal budak salan Tanrı'nın nurlu kanununun kurucusu olan ilâhî hikmet, ezel ufkundan kader parmağını kaldırmış size emrediyor ki: Ayrılık, gayrlıkla damla damla dağınık sular gibi boşa giden hamiyet ve kuvvetinizi milliyet fikriyle birleştirip kaynaştırarak zerrelerdeki küçük cazibelerden bir umumî ve millî cazibe teşkili ile Kürtler gibi büyük bir kütleyi dünya gibi döndürerek İslâm ve Osmanlı şevket güneşinin çevresinde parlak bir yıldız gibi cazibesine uymakla dengeyi ve genel oluşumu muhafaza ediniz.)

 

 

***

 

Görülüyor ki Kürt Said, ******* Kürtlere eski Asur ve İran ordularının hayali öncülüğünü yaptıracak kadar koyu bir Kürt milliyetçisidir ve çapraşık acemî ifadesiyle Kürtleri Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye çağırmaktadır. Bunun hiçbir tevili, tefsiri yoktur. Beyninde ve gönlünde kötü düşüncesi olmayanlar, bu açıklıktan sonra onun bir inanç adamı değil, bir Kürtçü olduğunu kabule mecburdur.

 

Bundan sonra Kürt Said şöyle diyor:

Süphan ve Ağrı dağları gibi geleceğin yüksek dağlarının doruğunda ayağa kalkmış, nefse esir olmayı yasak etmiş ve başkasına tecavüzü caiz görmeyerek şeriata dayanmış olan hürriyet sultanı yüksek sesle sizin gibi mâzinin en derin derelerinde ****** ve dağınık bir kavme, cehalet ve yoksulluğa hücum için "fen, sanat ve silâh başına, ileri arş" emrini veriyor.

 

Hakikat denilen tabakalar altında örtülü ve mahpus kalmış ve istibdadın yok edilmesiyle omuzu üstünde olan cehalet ve gafletin hafiflemesi sayesinde harekete gelip kalkmaya teşebbüs etmiş bulunan hakikatler habercisi, size her cihetle haber veriyor ki, mahiyetinizde kaderin ektiği istidatları ve mukadderatınızı fiile çıkaran ve kavmi mahiyetinizde saklanmış olan seciyenizi maarifin hayat suyu ile sulamanın vaktidir. Yoksa kuruyup çürüyecektir.

 

İhtiyaç denilen, medeniyetin babası ve ilerlemelerin kurucusu olan üstat, sillesini kaldırmış, size hükmediyor: Ya hayat ve hürriyetinizi bu vahşet sahasında yağma ettireceksiniz, yahut medeniyet alanında fen ve sanat balon ve trenine binerek istikbali karşılayacak ve olgunluğun Kâbesine koşacaksınız.

 

Milliyet denilen mâzi derelerinde, hâl sahralarında ve istikbâl dağlarında çadır kurmuş olan Rüstem-i Zâl ve Selâhaddin-i Eyyubî gibi, herkesi başkasını haysiyet ve şerefiyle şereflendiren ve yüksek duyguların timsali olan milliyet fikriniz size kesin emirle emrediyor ki, her biriniz umum bir milletin hayatının mâkesi, saadetinin koruyucusu ve bütün milletin müşahhas misali oldunuz. Şimdiki gibi bir şahıs değil, bir millet kadar büyüyeceksiniz. Zira, maksadın büyümesiyle himmet de büyür ve millî hamiyetin galeyanıyla ahlâk da yükselir.

 

Kavimlerin saadetinin sebebi olan ve millî hakimiyeti temin ile hayat makinesinin buharı olan hürriyetteki cüz'i iradeyi istibdadın söndürmesinden kurtaran ve şer'î meşveretin mayasıyla mayalandıran meşru meşrutiyet, sizi imtihan meclisine davet ediyor. Erginlik çağına vardığınızı ve vâsîye ihtiyacınız olmadığını görmek istiyor. İmtihana hazırlanınız. Varlığınızı birleşerek gösteriniz. Millî hamiyet ve şahsî fikir ve vicdanınızı milletin müşterek kalbi ve aklı gibi gösteriniz. Yoksa sıfır alacaksınız ve hürriyet şahadetnamesi elinize verilmeyecektir.

 

Geçmişte dağınıklığınıza sebebiyet veren içinizdeki bencillik fikri şimdi geleceğin medeniyet saadet hanesinde icat fikrine, şahsî teşebbüse ve hürriyet fikrine davet edecektir. Hattâ diyebilirim ki, başkalarının sessiz medreselerine nispetle sizin gürültülü olan medreseleriniz bir ilmî mebuslar meclisini gösteriyor. İmam arkasında fatihalar okuduğunuz zamandaki semâvî ve rûhânî vızıltılarınızda, mezhebî ve kavmî mahiyetinizdeki istidat, meşrutiyet sırrına kaderin bir îmâ ve nişanı vardır.

 

"İnsan için çalışmaktan başka yol yoktur" sözünün diğer ifadesi, şahsî teşebbüstür. Her kemâlin kurucu ve koruyucusu olan cesaret ve millî namus emrediyor ki, şimdiye kadar nasıl maddi şecaatte terakki ettinizse, şimdi de akıl ve medeniyet meydanında millî namusu çiğnetmeyiniz. Millî duyguların maketi olan, kıymetinizin ölçüsü olduğu halde ihmalinizle gayet çapraşık bulunan diliniz, tûbâ ağacı gibi bir ağacın tecellisine müstaitken, böyle kurumuş, perişan ve edebiyatsız kalmış olduğundan, diliniz sizden millî hamiyete şikâyette bulunuyor. İnsanda kaderin zenginliği lisandır. Anadil tabiî olduğundan, kelimeler zihne kendiliğinden gelir. Zihin çatallaşmaz, O zihne giren bilgiler taş üzerinde oyulmuş gibi ebedi kalır. Millî dille görünen her şey hoş gelir. Millî hamiyetin bir misalini size takdim ediyorum. O da Mutkili Halil Hayâlî Efendi'dir. Millî hamiyetin her şubesinde olduğu gibi, dil alanında da dilimizin esası olan elifbe, sarf (gramer) ve nahvini vücuda getirmiştir. Hakikaten Kürdistan madeninde böyle bir hamiyet cevherine rast geldiğinden, istikbalimizi onun gibi birçok cevherler ışıklandıracaktır.

 

İşte bu zat bir hamiyet örneği göstermiş ve tekemmüle muhtaç dilimize bir temel atmıştır. Onun izinden gitmeyi ve temeli üzerine bina kurmayı hamiyet sahiplerine tavsiye ediyorum.

 

Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî

 

Kürt Said'in tam bir Kürt milliyetçisi olduğunun bu yazıdan daha kesin bir tanığı olamaz. Böyle olmayıp da, yalnız geri kalmış Kürtleri kalkındırmak amacı gütseydi, onlara "Bilgi sahibi olun" demekle yetinir, medeni Türkçe’yi ve inandığı Arapça’yı tavsiye ederdi.

 

Kendilerine tarih ve şeref uydurmak ihtiyacında olan bütün iptidaî cemaatler gibi, roman kahramanı olan Zâloğlu Rüstem'i ve ancak anası Kürt olan Selâhaddin Eyyubî'yi Kürt kahramanı diye ileri sürüyor. Kürtlerin mevhum meziyetlerinden bahsediyor. Kısacası, onlara devlet kurdurmaya çalışıyor. Tabiî devletin buna müsaade etmeyeceğini anladıktan sonra, Saîd-i Kürd-î adını Saîd-i Nursî yaparak ve Nur risaleleri diye cehlin ve taassubun örneği olan karalamalar düzerek, bir din mürşidi gibi ortaya çıkmaya başarıyor.

 

Bizim için şaşılacak nokta, onun şu veya bu davranışı değil, on binlerce, belki yüz binlerce ****** Türk'ün, bu ***** Kürd'ün arkasından gitmesi, onun cahilâne ve hâinâne öğütlerine körü-körüne boyun eğmesidir.

 

Şimdi bu ****** Türklere hitap etmek istiyorum:

Siz, Türk ve Müslüman mısınız? Türk’seniz, hangi sebeple ****** bir Kürdün ardından gidiyor, onun telkinleriyle kendi ırkınızı, kendi dilinizi hor görüyorsunuz? Aranızda "Türkçe de dil mi?" diyen *****, resmî dilin Arapça olmasını isteyen **** var. Siz ne biçim Müslümansınız ki, ****** bir Kürd'ün telkini ile evlenmeyi lanetliyor, dinsiz çocuklar yetişir de günaha gireriz diye bekâr kalmaya azmediyorsunuz? Putperest olduğunuzun farkında değil misiniz? Bir ***** Kürd'ün sakalını, tırnaklarını, abdest aldığı suyu kutsal emanetler gibi saklamak hangi Müslümanlığın, hangi insanlığın, hangi temizlik kaidesinin, hangi şuurun işidir? Uyanın! Radyoyu melekle açıklamaya kalkan bir ****** müridi olarak eşe dosta, dosta düşmana karşı gülünç olmayın. Müslümanlık, temeli atılmış, büyük bilginlerini yetiştirmiş, tedvin olunmuş bir dindir. Onun yeni baştan açıklanması için Kürt Said gibi ***** ihtiyaç yoktur.

 

Bana bu yazıyı yazdıran, Trabzon'dan yollanan acayip bir nesne oldu. Çok küçük boyda, 8 yapraklık bir broşür olan bu nesne, hangi basımevinde basıldığı belli olmayan bir Said-i Kürd-î reklamıdır. Gönderen, O. Nuri Kurt adında tanımadığım birisidir. İçinde Kürt Said'in sayıklamalarından parçalar var. İkinci yaprağın ikinci yüzündeki şu hezeyana bakın:

"Aziz, sıddık kardeşlerim:

 

Siz kat'î biliniz ki, risâle-i nur şakirtlerinin meşgul oldukları vazife rûy-i zemindeki en muazzam mesâilden daha büyüktür."

 

 

***

 

Evet! Sizin vazifeniz cidden büyüktür. Haçlıların, bozuk iradenin, azınlık ihanetlerinin yıkamadığı Türkiye'yi ******, gafletiniz ve ********* yıkacaksınız. Türklüğü inkâr ederek, şeriatı Anayasa ve Medenî Kanun durumuna getirerek, evlenmeyerek, yalnız kalan kadınları evlere tıkarak, eski yazıyı getirip Arapça’yı resmi dil yaparak, İslâmiyet’ten önceki tarihimizi küfürdür diye kitaplardan kazıyarak Türklüğü yıkacaksınız. Müslüman geçindiğiniz halde Peygamber'in "Evlenip çoğalınız" anlamındaki hadîsini hiçe sayarak, Kürt Said'in evlenmemek hususundaki hezeyanlarına baş eğmekle kimin ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında olmayacak kadar acınacak *************.

 

Neymiş o sizin meşgul olduğunuz büyük vazife? Bir odaya kapanıp Kürt Said'in hezeyanlarını okuyarak kendinizden geçmek mi? Bu ******* ve gülünç halinizle siz, aslında ruhî tababetin ve marazî ruhiyatın konusu olabilirsiniz. Kendisi genç ve güzel bir kadın olduğu halde, ihtiyar, çirkin ve kör bir zenci ile evlenen Amerikalı artist gibi anormal zevk sahipleri dünyada seyrek görülen nesne değildir. Sizinki de kendi içinizde kalsa, Türklüğün aleyhine yönelmese, belki böyle sayılabilir. Fakat Cennet vaadi ile gafilleri avlıyor, onların milli duygusunu yıkıyor ve Türklükten ayırtıyorsunuz.

 

İşte, sizin üstadınızın kimliğini kendi yazısıyla gösterdim. Onun bir Kürt milliyetçisi olduğu apaçık ortaya çıktı. Bu açıklamadan sonra, gerçeği kabul edip de Türklüğe dönerseniz, hoş... Yine eski ****** inat ederseniz, sizin vicdanınızdan şüphe etmeli..."

Gönderi tarihi:

kantçı bilimselci umarım bir gün laboratuvarından çıkarsın ve hayat laboratuvarlarda şişelere konulacak bir element değil, anlarsın!!

 

benim bildiğim teistler

peygamberler inanmazlar yani sizin bir kitabınız yok fazlarınız vacipleriniz helal haram bunlar yoktur yani eğer varsa bana derseniz memnun olurum

 

yeniçeri!

anlayamadığı bir şey var..Siz teistsiniz derken kime diyorsun, bilimselciye mi? ve teistler peygamberlere inanmazlar mı diyorsun??? Ben mi yanlış anladım..Umarım ben yanlış anlamışımdır..

 

Çünkü teist olan biziz, sen, ben, hearten...Bilimselci ise teist karşıtı yani ateist (sanırım)..

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.