Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Ağca patronunu hiç tanımadı...

 

Ağca’nın derin ilişkilerini yazan Belma Akçura: Onun kime çalıştığını CIA biliyor

 

“...Beni Asıl kahreden bu cinayetin aydınlanmamış olması değil de, hep karanlıkta kalması. Öyle bıraktırılması. Kapkaranlık değildi belki en başlarda... Ama sonra hep bölük pörçük isimler, bilgiler akmaya başladı. Sonra hep akıp gittiler, sular gibi, seller gibi önlerine başka isimleri de kata kata aktılar.

suyu bir kaba doldurup da çözümlemesini yapamadık hiç. Sanki her bilgi, her belge hatta her kanıt ve tanıklar buharlaşıp görünmez oldular.

Sonra tahliyeleri, kaçırılmaları ve kahramanlaştırmaları izledik...”

 

Bu sözler 1979’da bir suikasta kurban giden Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi’ye ait.Bu sözler iki yıl boyunca İpekçi ve Papa cinayetlerini inceleyen, o dönemin tanıkları ve sanıklarıyla konuşan gazeteci Belma Akçura’nın son kitabı “Ağca’nın Derin İlişkileri”nin arka kapağında yer alıyor. Tıpkı Hrant Dink cinayeti gibi herkesin herşeyi bildiği ama yine de bir türlü yol alınamayan İpekçi cinayetini Belma Akçura ile konuştuk. “Ağca neyi ne kadar biliyor? İpekçi cinayetinin aktörlerini kim korudu? İpekçi’nin öldürüleceğini MİT biliyor muydu? Çatlı bu olayın neresinde?” gibi 30 yıldır sorulan sorulara suikastçı Ağca’nın 30 yıl sonra dışarı çıktığı günlerde cevaplar bulmaya çalıştık.

Sizce Abdi İpekçi niçin öldürüldü?

Bu cinayetin üzerinden 30 yıl geçti ama bu soruya hâlâ yanıt bulunamadı. Bu süre içerisinde dava dosyalarına da girmiş çok değişik iddialar ortaya atıldı. Örneğin biri çıkıp dedi ki; İpekçi, hem yeraltı dünyasıyla bağlantıları olan hem de istihbarata çalışan Abuzer Uğurlu gibi silah kaçakçılarının üzerine gitti. Bu grup gazeteyi satın almak istedi. İpekçi izin vermedi vuruldu. Bir başkası o dönemde yine bu grupla bağlantılı olan Türkiye’yi 12 Eylül’e götüren süreçte rol oynadığı öne sürülen CIA Masası Türkiye Şefi Paul Henze’nin İpekçi ile görüşmesinden kısa bir süre sonra öldürülmesine dikkat çekti. Kahramanmaraş olaylarında, MIT CIA ve ülkücülerin o bölgedeki faaliyetlerine ilişkin rapordan da İpekçi’nin haberi olduğu biliniyor ama bu kadar...

Son olarak İpekçi cinayetinde önemli bir rol oynayan Yalçın Özbey de “Basit bir cinayetti” dedi.

Cinayet işlemek mi onlara basit geldi yoksa cinayet nedeni mi? Bunu bilmiyoruz. Öldürülme nedenini bilirseniz cinayettin faillerine o kadar kolay ulaşırsınız ama bu olayda o kadar çok gerekçe üretildi ki cinayetin dezenformasyona uğradığı açık. Örneğin Paul Henze’de bir röportajında “Ağca hiçbir zaman kime çalıştığını bilmedi” diyor. Demek ki o biliyor.

Ağca’nın cinayeti hemen üstlenmesinin özel bir nedeni olabilir mi?

Ağca cinayeti üstlendi, grubu yakalanır yakalanmaz ele verdi. İlk önce Yavuz Çaylan, Mehmet Şener’in adlarını verdi. İlk ana davada bu ikisi üzerinden açıldı. Sonra Yalçın Özbey ve Oral Çelik’in adlarını verdi. Aslında konuşmadı değil konuştu ve hepsini ele verdi. Belki daha da söyleyecekti. Sorgudan apar topar alınıp askeri cezaevine yerleştirilmesi, daha fazla isim telaffuz etmesin diye bilgi vermesinden korktukları için hemen kaçırdığını düşünenler de var. Ama Ağca bence bildiği kadarını anlattı. Bu olayın arkasını onu sorgulayan savcının da dediği gibi kaçtıktan sonra işin perde arkasını da öğrenmiş olabilir. Bence öğrendi.

İpekçi cinayeti arkasındaki en önemli isimlerden birisi Çatlı... Bu cinayetteki rolü nedir? Sadece Ağca’nın kaçırılışına mı karıştı yoksa başından beri işin içinde var mıydı? Neden ona dokunulmadı?

Çatlı, İpekçi davasında hiçbir şekilde yer almadı. Ama adı sıklıkla bütün ilişkilerde geçiyor. Mehmet Şener, Yalçın Özbey de hiç yargılanmadı. İpekçi cinayetinde adı geçenlerden biri Abdullah Çatlı’nın da İpekçi cinayetinde rol oynadığını söylüyor. Hatta olay yerine iki grubun gönderildiğini, eğer Ağca grubu eylemde başarısız olursa ikinci grubun devreye gireceğini o arabada da Çatlı’nın olduğunu da söylüyorlar.

Ağca diyor ki “Bütün sırlar Bekir Çelenk’in ölümüyle gitti.” Nedir bu sırlar?

Doğan Yıldırım’a sordum. 12 Eylül öncesi Akçakoca’ya külliyetli miktarda silah ve cephane indirilmesi hesaplanıyordu. Bunun için de Bekir Çelenk Avrupa’da ilişkide olduğu bir teşkilattan 3,5 milyon dolar para almıştı. İhtilal olunca Bekir Çelenk bu paranın üzerine oturuyor. Ağca’nın dâhil olduğu bir grup da bu paranın tahsilâtını yapıyor. Oraya giderseniz, gerideki pisliği göreceksiniz demişti. Tabii Çelenk’in ilişkileri ve hikâyesi bununla sınırlı değil ama bu tür olaylarda parayı takip edeceksin.

Ağca o dönem de bilinen bir isim olan Abdullah Çatlı’nın evinde nasıl korkusuzca kaldı? Çatlı’nın evi neden aranmadı?

Düşünün ki polis kayıtlarına göre 20 olayda ve 9 cinayette onun adı var. Hatta Sakarya’da aranırken bir arabanın içinde yakalanıyor ama serbest bırakıyorlar. Çünkü bırakılması isteniyor. Sürekli olarak siyaset, istihbarat, emniyet, asker, mafya, işadamıyla organize olmuş, sürekli olarak korunmuşlar. Bu cinayette sadece Çatlı değil işin başını çekenler de korundu. Tetikçisini bile kaçıran bir yapıdan bahsediyoruz.

Ağca’nın gözaltında kalış süresi neden engellendi. Bu engellemede Necdet Uruğ’un rolü ne?

Dönemin Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ, Neşe Düzel’e verdiği röportajda şöyle diyor: “Cezaevinin emniyetiyle görevlendirilen bazı subay, astsubay ve erler Ağca’nın mensup olduğu sağ grubun sempatizanı çıktı.” O zaman Orgeneral Üruğ’a şunları da sormak gerekir mi bilmiyorum: Herkes biliyor ki; Ağca Maltepe Cezaevi’ne nakledilirken, askeri personel değişti. Üruğ, Ağca’nın kaçırılışı ile ilgili “İdare ve hizmet yönetiminde görevlendirilmiş subay, astsubay ve eratın titiz bir inceleme sonucu seçilmeleri temin edilmişse de” diyor. Çok manidar bir açıklama değil mi? Çünkü Ağca zaten ‘titiz bir incelemeyle seçilmiş’ bu askerler tarafından kaçırıldı.

Kitabınızda Uruğ ile MHP Genel Başkanı Türkeş ilişkisine de bakmak gerek diyorsunuz?

Çünkü MHP Genel Başkanı Türkeş, 12 Eylül Darbesi’nden sonra en fazla cezaevinde kalan parti başkanı. Kenan Evren’in onu sevmediğini iddia edenler oldu. Ama ordu içerisinde Türkeş’i koruyup kollayan, cezaevinde değil neredeyse cezasının yarısından çoğunu hastanede tamamlamasını sağlayan yakın dostu.

Türkeş’in İngiltere’deki hesaplarında yüklü miktarlarda paralar çıkmıştı. Bu paraların kaynağı nedir sizce?

Evet bunu ben de sordum. Emekli bir albayın 1 milyon pound, iki milyon dolar parasının olması mümkün değil. Bu hiç tartışılmadı, oysa dikkat edilmesi ve araştırılması gerekirdi diyenler oldu.

Ayrıca her ne kadar MHP ‘organik bağımız yok’ dese de Ağca’nın da içinde olduğu bu grup Ülkü Ocakları’nın içerisinden çıktı.

Sadece İpekçi cinayeti de değil bu grubun cinayetlerine bak ilişkilerini sorgula en tepedekine kadar çıkıyorsun aslında. Bunlar nerede örgütlendi. Kim bunlara kampta eğitim verdi. Kim bunlara para yardımı yaptı. Kim kaçırdı kim sakladı baktığın zaman ilişkilerini al alt alta yaz MHP, CIA, MİT, emniyet mensubu bir çok kişinin adını rahatça yazabilirsin. Sonuçta derin devlet böyle bir şeydir zaten.

Batı medyasında ve -Uğur Mumcu’nun da aralarında bulunduğu saygın gazetecilerin katkısıyla- Türkiye medyasında Papa suikastının Bulgar Devleti üzerinden KGB ile bağlantılandırılmasının ve bunun için psikolojik savaş gibi sürdürülen kampanyanın amacı ne olabilir?

Hedef şaşırtmak. Bunu Ağca dosyasını bilen Bulgar istihbaratından Dimo Stankov’a sorduğumda Claire Sterling’in, Türkiye’de yuvalanmış Paul Henze gibi CIA ajanı ‘dezenformasyon’ uzmanlarının tarihe geçmiş ayıpları olarak değerlendirmişti. Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Ama Bulgar mafyasının da çok masum olduğu söylenemez.

Stankov, “MİT’e Ağca’nın telefonlarını sorduk bizden önce para istediler, verecektik ama sonra siz karışmayın” iddiasında bulunuyor.

Evet MİT bunu yalanlamadı. Gerçi İpekçi cinayetinde dokuz tane MİT mensubu ve MİT’e çalışanın adları var. İpekçi cinayeti öncesi sonrası sayısız MİT mensubunun adı yazılıp çizildi ama MİT bu iddialarla ilgili pek oralı olmadı. Açıklamaları da genellikle yalanlama üzerine. Türkiye’de inanılmaz cinayetler işlendi hiçbirinin çözülmemesi ilginç. Bir ülkenin istihbarat kurumu ne işe yarar ben anlayabilmiş değilim. Belge istiyorsun vermiyor, bu senin adamın mı diyorsun hatırlamıyor.

Yeniden İpekçi Cinayetine dönecek olursak, yıllar sonra ortaya çıkan ve Oral Çelik’i teşhis ettiğini söyleyen Abdullah isimli tanık daha sonra mahkemede bu teşhisi tekrarlamadı sence neden?

Neredeyse bütün gazetelere konu oldu, köşe yazarları yazdı; Herkes dedi ki adamı korkuttular, tehdit ettiler. Ve o bu sözlerden hiç alınmadı. Yani evet demeye getirdi. Devlet de korumadı güvence, vermedi o da davadan çekildi. Ayrıca Oral Çelik insana travma geçirtir. İpekçi cinayeti olsun Papa suikastı olsun bütün ayrıntılarıyla anlatıyor ama ne hikmetse hikayenin içinde bir tek kendisi yok. Ağca da o da Türkiye’ye giriş yaptıklarından beri sürekli Papa’yı anlatıyor. İpekçi cinayetini ise ‘arkası yarın’ programına çevirdiler.

İpekçi cinayetini incelediğinde büyük istihbarat zaafları ortaya çıkıyor. Aynı istihbarat zaafları Hrant Dink cinayetinde de var. Sence bu iki cinayet arasındaki benzerlikler ne?

Ağca’nın ilk ifadelerine bakın; olayda kaçıranlar, saklayanlar, gözcülük yapanlar, yani en alttakiler herkes aleni. İpekçi cinayetinde MHP - Ülkü Ocakları Dink Cinayeti’nde BBP-Alperenler. Ne tesadüf. İpekçi öldürülmeden önce MİT’e bir ay önce bu grubun büyük bir eyleme hazırlandığı tarif edilmiş. Ağca’nın kimliği verilmiş. Dink’te öldürülmeden önce emniyete haber verilmiş. Ne oldu ikisi de öldürüldü. İpekçi davasının tetikçileriyle, Ağca, Şener, Çelik gibi adamlarla 30 yılımız geçti, Hrant’ın tetikçilerini, Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ogün Samast gibi adamları yazarak bir 30 yıl daha geçireceğimiz garantidir.

Bundan sonra ne olacak? Ağca neyi ne kadar biliyor?

Ben kitapta suikastlar bizde neden hiç çözülmezi anlattım. Dolayısıyla ne olacağını bilemem. Zaten Ağca anlatacağını anlattı. Şimdi sağdan soldan akıl hocalarından öğrendiği kadarıyla konuşacak belki. Önemli olan ne anlatacağı değil anlatacaklarından sonuç alıp alamayacağımız olmalı. Ağca’nın artık bize değil, Ergenekon savcılarına konuşmasını tercih ederim. Korkum yine şov yapması. Bir iki kişi isim telafuz edip birilerine mesaj vermesi. Ortaya bir yem atacak. Belki de hiç konuşturulmayacak. Parayı görmeden konuşacağını da konuşturulacağını da sanmam.

 

 

kAYNAK. -http://www.taraf.com.tr/haber/46576.htm-

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.