Zıplanacak içerik

İSLAMIN SALİKLERİ VE SÜLÜKLERİ. (Siyasete, ticarete tarikat görüntüsü altında sömürü ve yağmaya alet edilmesi ile din, ulviyet ve kutsiyeti yokedildi)

Featured Replies

Gönderi tarihi:

.

 

İslamın Salikleri ve Sülükleri...

 

Her dinde olduğu gibi, İslamiyette de dinin ''salikleri'' ve ''sülükleri'' vardır. Sözlükte, ''bir yola giren, bir yolda yürüyen'' anlamına gelen salik, din terminolojimizde ''İslama inananlar, din mensupları'' demektir. Dini ve devleti ile hiçbir sorunu olmayan Anadolu insanı bu tanımın kapsamındadır. Dinin bir de sülükleri vardır. Bunlar, ''âlim'' ve ''şeyh'' adı altında, saf müminlerin parasını, dövizini, malını, arsasını, yani tüm maddi kaynaklarını sülüklerin kan emdiği gibi emerler.

 

Bilim insanlarının araştırmalar sonucu ulaştığı bulgular, yaratılışın başlangıcından itibaren insanoğlunun, inanma ve tapınma duygusu taşıdığını ortayakoyar. Yine bu araştırmalardan anlıyoruz ki, yeryüzünün neresinde olursa olsun ilkel ya da uygar bütün toplumların inandığı bir dini ve tapındığı bir tanrısı vardır. Zararlılardan korunursa inanma duygusu ve din, kendi saf, temiz ve özgün ikliminde insanları mutlu eder, sevecen yapar, hak arama duygusunu besler, iyilik ve güzelliklerin, birlikte yaşama isteğinin ve toplumsal huzurun tükenmez esin kaynağı olabilir.

 

Siyasete ve ticarete, tarikat görüntüsü altında sömürü ve yağmaya alet edilmesi halinde din, ulviyet, kutsiyet ve etkinliğini yitirir, işlevsel (fonksiyonel) ve niteliksel değişime uğrayarak sosyal barışın temelindeki dinamite dönüşebilir. Üzülerek belirtelim ki Türkiye, 12 Eylül'ün ''Atatürkçü'' generalleri sayesinde din ve tarikat simsarlarının pençesine düştü, ama ne düşüş... Görüldüğünden ve sanıldığından çok daha derin, etkin, yaygın, devlete ve topluma egemen ve devasa biçimde örgütlü...

 

Her dinde olduğu gibi, İslamiyette de dinin ''salikleri'' ve ''sülükleri'' vardır.

Sözlükte, ''bir yola giren, bir yolda yürüyen'' anlamına gelen salik, din terminolojimizde ''İslama inananlar, din mensupları'' demektir. Dini ve devleti ile hiçbir sorunu olmayan Anadolu insanı bu tanımın kapsamındadır. Dinin bir de sülükleri vardır. Bunlar, ''âlim'' ve ''şeyh'' adı altında, saf müminlerin parasını, dövizini, malını, arsasını, yani tüm maddi kaynaklarını sülüklerin kan emdiği gibi emerler.

 

Allah sevgisinin saltanat tutkunluğu ve zenginlik hırsı ile bağdaşmazlığına, sekizinci yüzyılın büyük mutasavvıfı Ethem 'in oğlu İbrahim , ilgili tüm kaynaklarda simgesel ve çarpıcı bir örnek olarak saygı ile anılır. Bu Belh'li şehzade, görkemli bir yaşam sürerken gece sarayının damından bir ses duyar, ''Kimsin, ne arıyorsun orada'' diye sorar. ''Devemi kaybettim, onu arıyorum'' yanıtına şaşarak ''Bre adam, senin deve, benim damda olabilir mi?'' deyince şu karşılığı alır: ''Haklısın Ethem oğlu İbrahim, yaşadığın saray ve ipek kumaştan yapılmış yatakla Allah rızasının bir arada olamayacağı gibi, kanadı olmadığına göre, benim deve de bu damda olamaz'' der... Bu gizemli ve anlamlı uyarı, etkisini gösterir, Şehzade İbrahim, tüm varlığını yoksullara dağıtır, ''az'' la yetinir, nefsini yener ve Hak yolunda çok sade bir yaşam sürdürür. Müslüman bir topluma manevi anlamda örnek ve önder olmak isteniliyorsa varlığı yoklukta, görkemi sadelikte, onuru düzgün yaşamda arama ilkesine uyma zorunluluğu vardır. Bu prensip, sadece sufiler için değil, ''ulema'' için de geçerldir. Tarihte topluma kutupyıldızı olmuş bütün sufiler ve din bilginlerinin yaşam felsefesi budur. Bunların padişahları etkileyen saygınlıkları ve toplumu yönlendirebilme güçleri buradan gelir. Gönül dünyamızın bu mimarlarının yerini şimdilerde şarlatanların aldığına ilişkin yüz kızartıcı bir örnekten söz etmek isterim: Bir sözde din adamının, geçen yıl Münih'teki bir konuşmasında ''Peygamberin idrarını içerim, idrar da ne ki, kakasını getirin, onu da yerim'' dediğini (nasıl olsa getirilemeyeceğini biliyor), çok satan bir gazetenin Almanya baskısı yazdı ama kimsenin kılı kıpırdamadı. Edep ve hayâ timsali olan Hz. Muhammet 'in yüce ruhu, bu terbiyesizlikten hiç kuşkusuz ki ciddi biçimde incinmiştir.

 

Maalesef çok cemaati de olan bu hoca ve benzerlerinin yıllardır değişik Avrupa ülkelerinde sergiledikleri hezeyanlar, Diyanet'çe cevapsız ve devletçe de takipsiz kaldı. Sonuçta, saf gurbetçilerimiz, belli kesimin politikacıları, hoca ve şeyh bozuntuları ile Cumhuriyet karşıtı dernekler ve bilinen holdingler eliyle çok yaman soyuldular, hem de camilerde, bin kere tövbe, Kuran ve hadisler, hırsızın kapıyı açtığı maymuncuk gibi kullanılarak... Sosyal bir kurum olma niteliği ve sosyolojik gerçekliği itibarıyla dindeki yozlaşmanın toplumsal yansımaları, aldığı mesafe bakımından toplumdaki dengeleri ve devletin yerleşik sistemini sallıyor ve sarsıyor. Türkiye'nin çok tehlikeli bir zemine doğru sürüklenmekte oluşunu herkesle birlikte siyasi partiler de seyrediyor; kimileri acz içinde, kimileri de teşvik ederek. Yazımızı, İslam Peygamberi'nin tam da bu din palyaçolarının mel'anetleri ile örtüşen iki hadisi ile bitirelim: ''Bizi aldatan bizden değildir / Allah'ın laneti ümmetimi aldatanların üzerinedir.'' (Keşfülhafa 2/266-67)

 

___________________________________

A. Gani AŞIK İlahiyatçı

Gönderi tarihi:

Sevgili Objektivist,

 

Yine güzel bir konuya değinmişsin. Dikkat çekmek istediğim bir nokta var.

 

''Haklısın Ethem oğlu İbrahim, yaşadığın saray ve ipek kumaştan yapılmış yatakla Allah rızasının bir arada olamayacağı gibi, kanadı olmadığına göre, benim deve de bu damda olamaz'' der... Bu gizemli ve anlamlı uyarı, etkisini gösterir, Şehzade İbrahim, tüm varlığını yoksullara dağıtır, ''az'' la yetinir, nefsini yener ve Hak yolunda çok sade bir yaşam sürdürür. "

 

Müslümanların sömürülüp aldatılmasında bu tür gerçek bile olsa masalların büyük etkisi vardır. İslamdaki Ruhban sınıfı Şeyh, Hoca vs takımı bu tür masallarla insanları sömürmektedir.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.