Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 15 yıl A. KADİR (İbrahim Abdülkadir Meriçboyu) Asıl adı İbrahim Abdülkadir Meriçboyu. 1917'de İstanbul da doğdu, 1985'te yine İstanbul da öldü. Eyüp Ortaokulu'nden sonra 1936 da girdiği Kuleli Askeri Lisesi ni bitirdi. 1939'da Ankara Harp Okulu son sınıf öğrencisiyken, Nazım Hikmet in okulda propaganda yaptığı gerekçesiyle açılan davada yargılandı, 10 aya hüküm giydi, okuldan uzaklaştırıldı. Cezaevinden çıkınca 1941'de İstanbul Hukuk Fakültesi ne girdi. Tan gazetesinde düzeltmen olarak çalıştı. Arkadaşlarıyla "Yürüyüş" dergisini çıkardı. 1943'te savaş karşıtı şiirlerini içeren ilk kitabı Tebliğ toplatıldı, sıkıyönetim tarafından İstanbul dışına sürgün edildi. 1943-1947 arasında Muğla, Balıkesir, Konya, Adana ve Kırşehir de sürgünde yaşadı. 1947'de İstanbul'a döndü. Bir bisküvi fabrikasında çalıştı, yayınevlerinde düzeltmenlik, çevirmenlik yaptı. 1965 ten sonra şiir çevirileri ve kitaplarının yayınıyla uğraştı. 12 Eylül 1980 sonrasında da bir ay gözetimde tutuldu. İlk şiirleri 1930'da "Ali Karasu" imzasıyla yayınlandı. Başlangıçta Faruk Nafiz Çamlıbel ile Necip Fazıl etkisinde şiirler yazdı. Ankara Cezaevi'nde Nazım Hikmet le kalınca şiir ve dünya görüşünde önemli değişikler oldu. Ses ve Yeni Edebiyat dergilerinde yayınlanan şiirlerinde Nâzım Hikmet etkisi açıkça bellidir. Yurt sevgisini dile getiren ilk kitabı "Tebliğ"de bir yandan savaşa karşı çıkarken bir yandan da yoksul Türk insanını gerçekçi bir bakışla yansıttı. Bireysel dramı toplumsal sorunların birlikteliği içinde ele aldı. Olgunluk dönemi şiirlerinde konuşma diline yakın bir dil kullandı, türküler, halk şiiri ve gelenekleri motiflerinden yararlandı. Savaş, yoksulluk, sürgünlük, hapislik acılarını yaşayan insanın duygularını, iyiye, doğruya, eşitliğe olan özlemini yalınlık, gerçeklik ve lirizmle yansıttı. Çarpıcı bitişler, yinelemeler, iç uyaklar ve ses uyumları belli başlı şiirsel biçimleri. 1940'lı yılların toplumsal gerçekçi şiirinin ortak temaları ve biçimleriyle, Orhan Veli kuşağının bazı söyleyiş özelliklerini kaynaştırarak sentezci bir şiire ulaştı. ESERLERİ ŞİİR Tebliğ (1943) Hoş geldin Halil İbrahim (1959) Dört Pencere (1962) Mutlu Olmak Varken (toplu şiirler, 1968) Bütün Şiirleri (1988, ölümünden sonra) ÇEVİRİ-ANTOLOJİ Bugünün Diliyle Mevlana (1955) İlyada (Azra Erhat'la birlikte, 1958) Bugünün Diliyle Tevfik Fikret (1967) Odysseia (Azra Erhat'la birlikte, 1958) Seçme Şiirler (1961) Dünya Halk ve Demokrasi Şiirleri (3 cilt, 1973-1975-1980) Portekiz Sömürgeleri Şiiri (1975) Vietnam Şiiri (1975) Filistin Şiiri (1976) ANI Harp Okulu Olayı ve Nâzım Hikmet (1966) ÖDÜLLERİ 1959 Habib Edip Törehan Çeviri Ödülü 1961 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü 1980 Türkiye Yazarlar Sendikası Hasan Ali Ediz Edebiyat Çeviri Ödülü 1983 Yazko Çeviri Ödülü Cibali Cibali dendi mi aklıma siz gelirsiniz, kadınlar, kiminizin beş çocuğu, kiminizin nar gibi yanakları var, kiminiz kocasız kalmış, kiminiz ihtiyar, kiminiz daha körpe henüz. Bana umulmadık, eskimiş türküler düşündürür siyah başörtüsü altında yüzünüz. Parmaklarda tütün kokusu. Tütün kokusu pazen entarilerde. Biriniz ekmek alır fırından, biriniz durmuş öksürüyor ilerde, geçiyor bizim mahalleden biriniz. Cibali dendi mi aklıma siz gelirsiniz, kadınlar. Çarpık ayakkaplarınız gelir ve kahraman elleriniz. Çiçekleri Umudumuzun Çok olun, çocuklar, çok olun, yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce. Daha çok olun, daha çok olun, yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun. Bu dünya ne tek tek yaşamakta, bu dünya ne rakının, ne şarabın içinde, bu dünya ne parada, ne pulda, ne kalleşlikte, ne zulümde. Bu dünya aşkın içinde, alın terinde. Çok olun, çocuklar, çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele, yaşayın dünyayı doya doya, açın kapıları, camları güneşe, ne yeise kapılın, ne korkuya, çok olun, çocuklar, çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele. Mutlu olmak varken bu dünyada, geceler geldi dayandı kapımıza, olduk acımızla sarmaş dolaş, bekledik düşümüzle koyun koyuna. Çok olun, çocuklar, çok olun, yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele, bütün gündüzler sizin olsun, yaşayın dünyayı doya doya. Çocuklar, çiçekleri umudumuzun. İnsan İnsan kuş kanadında gelen yazı. İnsan arı su, insan ak süt. İnsan yemyeşil uzanan bahçe. İnsan kum, insan çakıl taşı. İnsan yiğit, insan dost, insan sevdalı. İnsan kancık, insan ödlek, insan hergele. İnsan kocaman, dağ gibi. İnsan parmak kadar, küçücük. İnsan alın teri, insan lokma, insan kan. İnsan solucan, insan sülük. İnsan kuş kanadında gelen yazı. İnsan gül fidanında yanan konca. İnsan umutların kapısı.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.