Φ Legendary Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2009 Bakî (1526-1600) 1526'da İstanbul'da dünyaya geldi.. 1600 yılında İstanbul'da öldü. Osmanlı Divan Edebiyatı'nda şiire biçim ve içerik açısından birçok yenilik getiren ve yaşarken "Sultanü'ş Şuârâ" (şairler sultanı) unvanını alan şairin asıl adı Mahmud Abdülbaki. Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi'nin oğlu. Çocukluğunda bir süre esnaf yanında çıraklık yaptı. Güçlü okuma isteği sonucu medreseye girdi. Zamanının ünlü müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed efendilerden ders aldı. Birçok ünlü edebiyatçı ile tanıştı. Hocası Mehmed Efendi için yazdığı "Sümbül Kasidesi" ününü artırdı. Dönemin ünlü şairlerinden Zâtî'nin dikkatini çekti. 18-19 yaşlarında ünlü bir şair oldu. Süleymaniye Medresesi'nde Ahmed Şemseddin Efendi'nin derslerine devam etti. 1955'te Nahçıvan seferinden dönen Kanuni Sultan Süleyman'a sunduğu kasideyle saray çevrelerine girmeyi başardı. Kadılık göreviyle Halep'e gönderilen hocası Ahmed Şemseddin Efendi ile Halep'e gitti. 1560'ta İstanbul'a dönüşünde Şeyhülislam Ebussuud Efendi ile tanıştı. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üzerine düyduğu üzüntüyü "Kanuni Mersiyesi" ile dile getirdi. 2. Selim döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın korumasına girdi. Saray toplantılarına çağrılmaya başlandı. 3'üncü Murad döneminde de yerini korudu. Süleymaniye Müderrisi oldu. Düşmanlarının bir oyunu ile bir süre gözden düştü. Edirne'ye sürüldü. Medine ve Mekke kadılıkları yaptı. 1581'de İstanbul'a döndü. 1584'te İstanbul Kadısı oldu. 1591'de Rumeli Kazaskerliği görevine getirildi. Şeyhülislam olmak istiyordu ama bu görevi elde edemeden yaşamını yitirdi. Zevke ve eğlenceye düşkün, neşeli, hoş sohbet ve hırslı bir kişiliği vardı. Nükteci ve dedikoducu yapısı yüzünden zaman zaman döneminin önde gelenlerini darıltıp zor durumlara da düştü. Hicviyeleri ile ünlüdür. Özel yaşamındaki özgürlüğüne ve sınırsızlığına rağmen kadılık görevlerinde adalete düşkünlüğü ile dikkat çekti. Mesnevi yazmadı. Başarılı kasideleri de olmasına rağmen gazel şairi olarak tanınır. Dünyanın geçiciliğinden yakınan, okurları aşk ve şarabın tadını çıkarmaya çağıran gazelleriyle ünlendi. Şiirlerinde tasavvufi değil, dünyevi aşka önem verdi. Mersiye, methiye ve fahriyelerinde içten ve abartısız bir anlatım kullandı. Edebiyatta geleneklere bağlı kaldı ama şiir diline yeni bir düzen ve akıcılık getirdi. Nazım tekniğini geliştirdi, birçok büyük şairin "kaçınılmaz" olarak gördüğü nazım kusurlarından kurtulmayı bildi. Çağdaşı şairlere göre daha sade ve anlaşılır bir dil seçti. Biçim açısından kusursuz şiirleri, duygu ve anlam bakımından Fuzûlî'ninkiler kadar derin, Nefi'ninkiler kadar içten bulunmaz. Eserleri, 16'ncı Yüzyıl Osmanlı toplumunun beğenisine uygun, sanat incelikleri ve hayal güzellikleri ile doludur. Duru ve temiz bir İstanbul lehçesinin yanı sıra şiirlerinde halk deyimleri ve söyleyişleri de kullandı. Divanı Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlandı. Ama bu divan bütün şiirlerini kapsamaz. Başında manacaat ve na't bulunmayan divanında 27 kaside, 2 terkib-i bend, 1 terci-i bend, 7 tahmis, 619 gazel, 24 kıta, bir tarih ve 38 müfred yer alır. Çevirileri ve dinsel konularda eserleri de var. ESERLERİ Dîvân-(4508 beyitlik, en önemli eseri) Fazâ'ilü'l-Cihad Fazâil'i-Mekke Hadîs-i Erbain Tercümesi Kanuni Mersiyesi Baki şiirlerinden örnekler Gazel 1 Bir lebi gonca yüzü gülzar dersen iste sen Har-i gamda andelib-i zar dersen iste ben Lebleri mül saçlari sünbül yanagi berk-i gül Bir semenber serv-i hosreftar dersen iste sen Payine yüzler sürer her serv-i dil-cuyun revan Su gibi bir asik-i didar dersen iset ben Zülfü sahir turrasi tarrar suh-i sivekar Çesmi cadü gamzesi mekkar dersen iste sen Firkatinde tesne leb hatir perisan haste dil Künc-i gamda bi-kes ü bi-mar dersen iste ben Gözleri sabr u selamet ülkesini tarac eden Bir amansiz gamzesi Tatar dersen iste sen Bakiya Ferhad ile Mecnun-i seydadan bedel Asik-i bi-sabr ü dil kim var dersen iste ben Gazel 2 Hattim hisabin bil dedin gavgalara saldin beni Zülfüm hayalin kil dedin sevdalara saldin beni Geh ebr ves giryan edip geh bad ves püyan edip Mecnun-i sergerdan edip sahralara saldin beni Vaslim dilersin çün dedin lutf edeyin olsun dedin Yarin dedin birgün dedin ferdalara saldin beni Yusuf gibi izzette sen Yakub ves mihnette ben Dil sakin-i beytül hazen tenhalara saldin beni Baki sifat verdin elem ettin gözüm yasini yem Kildin garik-i bahr-i gam deryalara saldin beni Gazel 3 Nedür bu handeler bu isveler bu nâz u istignâ Nedür bu cilveler bu sîveler bu kâmet-i bâlâ Nedür bu pîç pîç ü çîn çîn ü hâm-be-hâm kâkül Nedür bu turralar bu halka halka zülf-i müsg-âsâ Nedür bu âriz u hadd ü nedür bu çesm ü ebrûlar Nedür bu hâl-i Hindûlar nedür bu habbetü's-sevdâ Miyânun riste-i cân mi gümis âyine mi sînen Binâgûsunla mengûsun gül ile jâledür gûyâ Vefâ ummaz cefâdan yüz çevürmez Bâki âsikdur Niyâz itmek ana cânâ yarasur sana istignâ Gazel 4 Zülf-i siyâhi sâye-i perr-i Hümâ imis Iklim-i hüsne anin içün pâdisâ imis Bir secde ile kildi ruh-i âftâbi zer Hak-i cenâb-i dost aceb kîmyâ imis Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal Bâki kalan bu kubbede bir hos sadâ imis Görmez cihâni gözlerimiz yâri görmese Mir'ât-i hüsni var ise âlem-nümâ imis Zülfün esîri Bâkî-i bîçâre dostum Bir mübtelâ-yi bend-i kemend-i belâ imis Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.