Φ _asi_ Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2009 Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'ya Gelişi İstiklâl Savaşı'nda, Sivas Vilayeti'ne bağlı Amasya Sancağı'nın Milli Mücadelede önemli bir yeri bulunmaktadır. Birinci Dünya Savaşından yenik çıktığı kabul edilen Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayı kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayan İtilaf Devletleri, Anadolu’yu yer yer işgal etmeye başlamış, bu işgaller karşısında Anadolu Halkı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'ni kurmuşlardır. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sonunda, padişah ve hükümetinin görevini yapmaması üzerine Türk Halkı Kuva-i Milliye güçlerini oluşturarak işgal edilen her bölgede direnişe geçmişlerdir. Oysa Osmanlı Hükümeti direnişin yok olmak demek olduğuna, kurtuluşun İngiliz himayesine girmekle mümkün olacağına inanmıştı. Mustafa Kemal Paşa, padişah ve hükümetiyle bir kurtuluş mücadelesi verilemeyeceğini, kurtuluşun bir halk hareketiyle gerçekleşebileceğine inandığından Anadolu Halkı ile buluşmak, Kuva-i Milliye güçlerini birleştirmek üzere Dokuzuncu Ordu Müfettişi görevi altında 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan ayrılıp, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a, 25 Mayıs 1919’da Amasya Sancağı'na bağlı Havza Kasabası’na gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan ayrılmadan önce Zile’de bulunan Binbaşı Cemil Vahit (Toydemir) Bey’den Amasya hakkında bilgi istemiş, Amasya’daki en nüfuzlu şahsiyetin Müftü Hacı Tevfik Efendi olduğunu öğrenmiştir. 26 Mayıs 1919 günü Havza’dan Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi'ye Havza’da yaptığı konuşmanın bir özetini ve Amasya’ya doğru yola çıkacağını bildirmiş ve söz konusu telgrafına çok kısa sürede şu cevabı almıştır. “-Amasya Halkı Müdafaa-ı Vatan ve Muhafaza-ı Din ve Devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır…” Amasyalılar, 12 Haziran 1919’da Culus Tepe’de konuğunu karşılarken Müftü Hacı Tevfik Efendi, Mustafa Kemal Paşaya hitaben; “-Paşam! Bütün Amasya emrinizdedir…Gazânız mübârek olsun!...” Diye konuşup, kendisini kucakladıktan sonra etrafında bulunan kişileri tek tek tanıtmıştır. Amasya’daki karşılamada Müftü Hacı Tevfik Efendi ile birlikte şu kişiler hazır bulunmuşlardır: Mutasarrıf Vekili Mustafa Bey, Belediye Reisi Topcuzâde Mustafa Bey, Kadı Ali Himmet Efendi, Beşinci Kafkas Fırkası Komutanı Cemil Cahit Bey, Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendi, Hoca Bahaeddin Efeni, Mevlevi Şeyhi Cemaleddin Efendi, Veysibeyzade Nafiz Bey, Kurtoğlu Hasan Bey, Ulemadan İbadizade Mehmet, Şirvani H. Mahmutefendizade Mehmet, Müderris Mehmet Efendi, Muallim Mecdizade Sabri Efendi, Mecdizade Ahmet, Eytam Müdürü Ali Efendi, Hacımahmudzâde Mehmed Efendi, Miralayzâde Hamdi Bey, Kofzâde Hâfız Mustafa Efendi, Şirinzâde Mahmud Efendi, Melekzâde Süleyman Efendi, Kahvecizâde Mehmet Efendi, Mehmed Sırrı Bey, Veysibeyzâde Sıtkı Bey, Seyfizâde Râgıp Efendi, Arpacızâde Hürrem Bey, Topcuzâde Hilmi Bey, Mehmet Ragıp Bey, Yumukzâde Hamdi Efendi, Mumcuzade İsmail Hakkı Paşa, Yörgüçzade Rasim Efendi, Lütfi Bey (Türker), Komiser İsmail Bey, Komiser Muavini Osman, Harputizâde Hasan Efendi, Gazeteci Mehmet Sırrı Bey, Polis Cemalettin Efendi, Posta Müdürü Mehmet Ali Bey, Telgrafçı Abdurrahman Rahmi, Jandarma Zabiti Ziya Bey, Harputizade Hasan, Topçuzade Münir, Hacı Alizade Ahmet, Payaslızade Yahya, Bicanzade Süleyman, Yumukosmanzade Hüsnü, Şurutuzade Tevfik, Tiryakizade Tahsin, Hacı Osmanzade Halil, Çauşluzade Ahmet, Temiz Alizade Mehmet, Küsuz Taşanzade Ahmet, Bosnalızade Halim, Yumukzade Ahmet Efendi. Mustafa Kemal Paşa'nın Amasyalılara Hitabı İlk karşılamanın ve kucaklaşmanın ardından Culus Tepe’den hareket eden heyete, yol boyunca öğrenciler ve halk tarafından alkışlanarak tezahürat yapıldı. Hükümet Konağına geldiğinde akşam olmuştu. Mustafa Kemal Paşa burada toplanan Amasyalılara hitaben: "Aziz Amasyalılar!" “Padişah ve Hükümet, Itilaf devletlerinin elinde esir bir vaziyettedir. Memleket elden gitmek üzeredir. Bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle iş birliği yapmaya geldim. Hep beraber Aziz Vatanımızı ve İstiklalimizi kurtarmak için gayretlerimizle çalışmalıyız.” “Efendiler! “ “İzmir'in daha sonra Manisa ve Aydın'ın işgâli gelecekteki tehlikeyi daha açık göstermektedir. İşgâl ve ilhak gibi hadiseleri, asil milletimizin tamamen muhafazası için mitingler yaparak milli heyecanı çok canlı bir şekilde göstermek lâzımdır. Tahammülü imkânsız bu acıklı vaziyetin karşısında derhal bir teşkilât kurmak ve büyük devletlerin mümessillerine tesirli telgraflar çekmek lâzımdır.” “Amasyalılar!” “Burası Havza'dan ötesi Pontus oluyor. Sivas'tan doğusu Ermenistan'a katılıyor. Memleket İngiliz Mandası altına giriyor. Tarihi büyük Türk Milleti böyle bir esareti kabul edemez, Milletimizin tarihi şerefi vardır.” “Muhterem Amasyalılar” “Memleketin her tarafında ateşli çalışmalar başladı. Türk vatanseverlerin gayretleriyle garp memleketlerimizde milli cepheler kuruldu. Cenupta Fransızlarla işbirliği yapan Ermenilere karşı bir Adana cephesi teşkil edildi. Kuvvetli çetelerimiz, Fransız ve Ermenilere saldırmaya başladılar. Erzurum'da Ermenilere karşı mücadele başlamıştır”. “Amasyalılar. Ne duruyorsunuz, burada da mutlaka her türlü haklarımızı korumak üzere "MÜDAFAA-I HUKUK CEMIYETİ" kurmalıyız.” “Amasyalılar!” “Düşmanların Samsun'a yapacağı her hangi bir huruç (çıkartma) harekatına karşı ayaklarımıza çarıklarımızı çekecek,dağlara çekilecek, vatanı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz. Allah Milletimize mağlubiyeti gösterirse, bütün evlerimizi, mallarımızı ateşe verecek ve vatanı bir harabe zara çevirerek boş bir çöl halinde düşmana bırakacağız.” “ Amasyalılar, buna hep beraber yemin edelim." Bu konuşmaya salonda bulunan Amasyalıların coşkuyla "Bütün Amasya emirlerinizi bekliyor Paşam” diye karşılık vermeleri üzerine, Mustafa Kemal Paşa: “Sağ olunuz Amasyalılar, zaferi kazanacağız, vatanı kurtaracağız.”dedi. Günün yorgunluğu ve saatin hayli ilerlemiş olmasından dolayı misafirler ikamet edecekleri Saraydüzü Kışlasına çıktı. Ertesi gün, (13 Haziran 1919) Sultan II. Bayezid Camii’nde Abdurrahman Kâmil Efendi, Cuma vaaz’ında cemaate ülkenin kurtuluş yolunun “milletin azim ve kararında” olduğunu öğütlemektedir: “Muhterem evlatlarım;” “Türk milletinin, Türk hakimiyetinin artık hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Madem ki, milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür. Artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir. Şu andan itibaren Padişah olsun isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane çare-i hâlâs halkımızın doğrudan doğruya hakimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.” “Asırlardan beri bunca şühedanın aziz ruhları üzerinde tesis olunup ikbâle ulaşan, Devlet-i Osmâni, Devlet-i muazzamanın hainane emellerinin kurban olmuştur. Altı yüzyıldan beri devam eden hanedan-ı saltanat artık son günlerini yaşamaktadır. Türk Milletinin bu felaketten kurtulması için bütün Müslümanların birleşmesi vatan ve milleti sevenlerin fedakârane ve cansiperâne bir tavra ve harekete kıyam etmesi lazımdır.” “Vatan ve milletimizi müstevlilerin pençe-i kahrından halâs edecek teşebbüsata girişen, yüksek kumandan ve zabitanımızın saniye müzahir olmasını, Cenab-ı Haktan hamdü senalarımızla niyaz ederiz.” “İşte muhterem cemaat, bu gibi zevatı muhteremin ve betahsis hâlen şu anda cemaat arasında olup, memleket ve milleti izmihali umumîdengirdap-ı musibetten kurtarmak için ortaya atılmış bulunan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin arkasından gitmelidir. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.