Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 15 yıl BİR İSTANBUL SABAHI Bir İstanbul sabahı Güneş gri ve ıslak Mavnalar yorgun çatanalar baygın Bir genç kız seke seke yürüyor Kucağında defterler,kitaplar Yüreğinde bahar esintileri Şehir hatları vapuru yanaşıyor rıhtıma Bir İstanbul sabahı Sevdiğim,güzel yarim,sevdiceğim böyle başlıyor Bir İstanbul sabahı Görüyorum martıların dansını Çığlıklar kapışmalar.. bir kaç balık uğruna Görüyorum yeni köprünün telaşesini.. Bir İstanbul sabahı Dargın sevdalılar Yitik anılar Hasretlikler Ahlar vahlar Bir İstanbul sabahında Bir polisi vurmuşlar Üzerinde gazete parçaları Ağlayanıda yok-yazık! ...- Tesbih tanesi insanlar köprü başında Koş simitçi İETT otobüsleri bedava mı ne Bir İstanbul sabahı Taksim...Hürriyet anıtı aynı Birde tramvay koymuşlar Hani o nostalji dedikleri ne menem şeyden Yut babam yut Uyut anam uyut Bir İstanbul sabahı Saat on oldu Trafik hala açılmamış İşsiz,güçsüz,aç,üryan Dolaş avare avare Bak insanlara gör kendini Hey hat! yaş yirmi sekiz Bir kadın birde çocuk var Ekmek bekleyen Sevda.. o eski sevda Tadı yok sevgililerin Bilmem hangi aydayız hangi yılda Gözlerim yosun tuttu ağlamaktan Bir İstanbul sabahı Dün gece seni gördüm rüyamda Koştura koştura Haydarpaşa-Sirkeci Sonra Sirkeci-Bakırköy Oğlan daha bir-iki yaşlarında Bir İstanbul sabahı Punduna getiripte güneşi durduramadım Getiripte punduna köprüde Bir iki mezgit-istavrit avlayamadım Bir İstanbul sabahı Umutlar Ah! o bitmeyen umutlar Tel örgüler Demir parmaklıklar Ben burdayım onlar İstanbul’da Bir İstanbul sabahı Eylül..Ekim... Saramış kavak ağaçları Yırtık solmuş resimler Meçli saçlar Nasılda yakışırdı kumral haspama Ağlamaya görsün.. Bir çocuk olurdu okşanası Bir İstanbul sabahı Elimde kalem Müsvedde kağıtlar Yaz babam yaz İstanbul’u yaz Umutlarını Oğlunun kara gözlerini yaz O eski mutlu günlerini yaz Belki açılırsın Unutursun biraz.... Albayraklım
Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 15 yıl Ekim Yağmurlarında Nice mevsimler geldi geçti de hayatımda Aradığımı aşkı bulamadım gerçek anlamda Kısmet bu bilemezsin geldi işte sonunda Günahlarımla yıkandım Ekim yağmurlarında. Her geçen gün bulurum dedim yarınlarımda Gözlerimle beslediğim yağmur bulutlarında Kim derdi ki saklı duran kendi umutlarımda Seninle yağmak varmış Ekim yağmurlarında. Çiçekler misali gülüm süzülürüm yaprağında Yapraklar misali canım yeşeririm dallarında Mutluluğa hasretim son bulurken kollarında Sırılsıklam olduk aşkım Ekim yağmurlarında. Ekim 2000/HAKAN ŞENGÜN
Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 15 yıl Sevgili Birce ; Ben Şimdiden Hazırladım, Kasım ı Bekleyemiyeceğim ; İşte Geliyor ; Bir teselli ver, kirilan gururuma Bir tebessüm et, unutursun zamanla Yine dalmiiim, aynada yüzüm ailar Yine dalmiiim, elimde fotoraflar Yine aylardan kasim, sanki sende kaldi bir yarim Her nefessin her anim, sanadir canim ahhhh Yine aylardan kasim, sanki sende kaldi bir yarim Her nefessin her anim, sanadir canim Bir teselli ver, kirilan gururuma Bir tebessüm et, unutursun zamanla Yine dalmiiim, aynada yüzüm ailar Yine dalmiiim, elimde fotoraflar Yine aylardan kasim, sanki sende kaldi bir yarim Her nefessin her anim, sanadir canim ahhhh Yine aylardan kasim, sanki sende kaldi bir yarim Her nefessin her anim, sanadir canim Grup Tual Saygılarımla. Doğan Gülbudak
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2009 15 yıl 29 EKIM Bu sabah içimde tazelik var, Bu seher, bu camdan giren gündüz ben Sokaktan yükselen bu sen naralar Bu camdan bakınan, bu güller yüz ben Nerde o dünkü ateşli nabız Nerde yastıkta kıvranan başım Bu sabah içimde çelikten bir hız Bu sabah en mutlu, en sen yurttaşım. Az önce fecirle kaçan yıldızlar Başımdan yağıyor daha bol, gümrah Şimdi benliğimde bir bütünlük var Içimde bir alem gizli bu sabah Bu millet, bu insan, adı şanı Türk Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük Bu bursa, bu Konya, bu usta eli Bu essiz İstanbul, bu tek Edirne, Bu örnek Kayseri, Sivas , Erzurum Bu Fırat, Menderes, Çoruh, Ergene Bu Izmir, Adana, Urfa, bu Corum Bu basak, bu salkım, bu bağ, bu harman Bu bizim davarlar, bizim danalar, Bu ocak, bu maden, bu dağ bu orman Bu yiğit erkekler, yiğit analar Bu çetin, bu dönmez, bu sert bilekler Bu yanık cehreler, bu bizimkiler Bu ağac, bu çiçek , bu çığ , bu renkler Bu diller, bu sesler, ya bu ezgiler Bu ninni, bu ağıt, bu düğün, bu bar Bu zeybek, bu halay, bu güreş hep ben Bu sabah içimde bir tazelik var Bu ışık, bu gündüz, bu güneş hep ben Ey rüya, ey hayal, beni terk etme Ey sabah koynunda senim, hem zinde Bir şuur ışığı vurmuş perdeme Bir bahar öğlesi gibi çimende Siz simdi sokaktan gecen oymaklar Yürüyün siz bütün il çocukları Göğüslerde gurur, elde bayraklar Yürüyün baslar dik, alin yukarı Yürüyün ardından siz emellerin Yürüyün kalbimin yükü ilhamlar Uzaktan çırpınsın size ellerim Çırpınsın yüreğim, durana kadar Bu sabah içimde bir tazelik var Bu seher, bu camdan giren gündüz ben Komsular, şaşmayın bana komşular Bu camdan bakınan, bu gülen yüz ben AHMET KUTSI TECER
Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2009 15 yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim 1923’te toplandı şanlı meclis. Devletin ismini koydu muzaffer meclis. İsmi Cumhuriyet, özü hürriyet ve medeniyet. Bağımsızlık ve adaleti yükselten cumhuriyet. Yaşasın Cumhuriyet! Sevinsin, coşsun herkes ! Artık yükselmekte sınır yok, çalışsın herkes. Güvencesi cumhuriyettir, güvensin herkes. Milletimin bahtını, ak edeni, yükseltir herkes. Meclis, ilk cumhurbaşkanını seçecek. Bahtını ak edeni yükseltecek. Milletimin yıldızı, göğü süsleyecek. Karanlık gidip, aydınlık gelecek. Yaşasın Cumhuriyet! Sevinsin, coşsun herkes ! Artık yükselmekte sınır yok, çalışsın herkes. Güvencesi cumhuriyettir, güvensin herkes. Milletimin bahtını, ak edeni, yükseltir herkes. İlk cumhurbaşkanı seçildin. Şerefin, kudretin arttı. Zübeyde’nin yetimi, halkın çocuğu. Yükselişin yıldönümü kutlu olsun ! Abdullah Bedeloğlu
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.