Φ _asi_ Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 2 Ekim , 2009 KİLİSE VE SİNAGOGLAR FRANSIZ KİLİSESİ (Osmangazi) XIX.yüzyılda Fransızlar tarafından bazilika plan tipinde yapılmıştır. Kesme taş ve tuğladan yapılmış olan kilisenin önünde apsit çıkıntısı üzerine küçük bir çan kulesi yerleştirilmiştir. Kilise barok üslupta olup, günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Dikdörtgen planlı kilisenin iki yan duvarlarında yuvarlak kemerli barok üçer pencere bulunmaktadır. Ayrıca duvarların bitiminde de küçük kule şeklinde eklemeler yapılmıştır. Kilisenin üst örtüsü ahşap çatılı ve kiremit örtülüdür. Ayrıca yan bölümüne hasta bakım yeri de eklenmiştir. AYASOFYA (İznik) İznik merkezinde Atatürk Caddesi ile Kılıçarslan Caddesi’nin kesiştiği yerde bulunan İznik Ayasofya’sının yapımı ile ilgili bir kitabe bulunmamaktadır. Büyük olasılıkla bu yapı Roma dönemine ait bir yapının temelleri üzerine yapılmıştır. Kilisenin yapımı ile ilgili çeşitli iddialar ortaya atılmıştır. Bunlara göre IV-VIII.yüzyıllar arasına tarihlendirilmektedir. O.Wulf, C.Gurlitt ve N.Brunoff yapıyı ayrı ayrı tarihlendirmektedirler. Wulff VIII.yüzyıl, C.Gurlitt IV.yüzyıl tarihleri üzerinde durmuştur. N.Brunoff ise kilisenin dört ayrı yapı dönemi olduğunu ileri sürmüştür. Yard.Doç.Dr.Bedri Yalman’ın burada yaptığı araştırmalarda VIII.yüzyıla ait bulgularla karşılaşılmıştır. Orhan Gazi tarafından İznik’in ele geçirilmesinden sonra camiye çevrilmiş, o dönemde konulan bir kitabe sonradan kaybolmuştur. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1560) zamanında Mimar Sinan bu yapıda büyük değişiklikler yapmıştır. İstanbul Alman Arkeoloji enstitüsü burada 1953’te bir kazı yapmış ve Bizans dönemine ait renkli taban mozaikleri ile sıva altında kalmış freskleri ortaya çıkarmıştır. Taban mozaiklerinin XI.yüzyıldan sonra yapıldığı sanılmaktadır. İznik Ayasofyası’nın Bizans kaynaklarında ismi ilk kez 787 yılında İznik’te toplanan 7.Ruhani Konsül ile birlikte geçmiştir. 11 Ekim 787’de patrik Tarasios başkanlığında 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katıldığı konsül burada toplanmıştır. Hıristiyan inancına göre kutsal bilgelik olarak isimlendirilen bu kilise, üç nefli olup, doğu-batı uzantısında dikdörtgen planlı bazilika tipinde yapılmıştır. İznik Ayasofyası’nın bu plan düzeni İstanbul’da V.yüzyılda yapılmış olan Studios Manastır Kilisesi ve Meryem-Theotokos-Khalkoprateia Kilisesi (Acem Ağa Mescidi) ile büyük benzerlik göstermektedir. Yapının genişliği 9.45 m. ölçüsünde olup, orta bölümün doğusuna yarım silindirik yedi köşeli apsid eklenmiştir. Kilisenin orta ve yan sahınlarına narteksten açılan birer kapı ile girilmektedir. Girişinden sonra naosta (ibadet mekanı) iki yanlardaki iki tuğla paye, ikişer sütun ve duvar uzantıları birbirlerine tuğla kemerlerle bağlanmış, üzeri de düz bir çatı ile örtülmüştür. Buradaki payelerin İznik depreminden sonra sütunların yerine yapıldığı sanılmaktadır. Apsidin her iki yanında da diakonikon hücreleri bulunmakta olup, bunlar küçük birer kubbe ile örtülüdür. Duvarları fresklerle süslü olan bu hücrelerin bir duvarında da İsa’yı tasvir eden bir fresk iyi bir durumda günümüze ulaşabilmiştir. Kilisenin orijinal fresklerinden çok azı günümüze gelebilmiştir.Bunların en önemlileri apsid yanındaki hücrelerin kubbe ve duvarlarındaki aziz resimleridir. Bunlar arasında Hz.İsa, Hz.Meryem ve Yuhannes’in Deisis kompozisyonu bulunmaktadır. Aynı zamanda burada da yapılan araştırmalar sonucunda bir mezar odasına rastlanmıştır. Kilisenin apsidinde 1935 yılında yapılan kazıda rahiplerin oturması için ayrılan synthronon denilen kademeler ortaya çıkarılmıştır. 1953 yılında burada bulunan küçük bir lahit (relique) bugün İznik Müzesinde bulunmaktadır. Kilisenin kuzey duvarında sekiz, güney duvarında on ve narteksin günümüze ulaşan güney duvarında da iki penceresi bulunmaktadır. Bu pencerelerin bazıları sonraki dönemlerde küçültülmüştür. Bunlardan bazıları sonraki dönemlerde kapatılmıştır. Kilisenin yapımında İznik tiyatrosundan alınan kesme taşlar kullanılmıştır. Değişik dönemlerde yapılan onarımlardan ötürü de zemin farklılıkları görülmektedir. İznik Ayasofyası’nın çeşitli depremler ve yangınlar sonucunda üst örtüsü yıkılmıştır. XVIII.yüzyıldan sonra yapı terk edilmiş ve 1935 yılından sonra da araştırılmaya başlanmıştır. Ayasofya’daki 1935-1936 yıllarında yapılan sondaj çalışmalarından sonra 1955 yılında tümü ile temizlenmiş, 1979-1981 yıllarında çevresindeki topraktan arındırılmış, yapının bütünü ve son olarak da 1985’te güneydoğusundaki mezar şapeli olan ek yapısı ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde kilisenin taban mozaiklerinin üzerleri zarar görmemesi için camekanla kapatılmışsa da, yine buraya gizlice giren defineciler tarafından tahrip edilmektedir. İznik Ayasofyası İznik Müzesinin yönetimindedir. BÖCEK AYAZMASI (Baptisterium) (İznik) İznik Yakup Çelebi Sokağı’nda, Koimesis Kilisesi’nin doğusunda bulunan, araştırmacılara göre Vaftizhane olan ve halkın Böcek Ayazması olarak tanımladığı bu yapıda MS.II.yüzyıla tarihlenen İbranice Tevrattan alınmış “Her bedene iyi olanı verir. Çünkü Onun lütfu ebedidir.” yazılı bir kitabe ile yedi satırlık baş melek Mikael’e ait Grekçe bir kitabe bulunuyordu. Aynı zamanda burada yedi kollu bir şamdan motifi de kabaca işlenmiştir. A.M.Schneider gibi araştırmacılar bu yapının bir vaftizhane olduğunu XX.yüzyılın başında ayazmaya dönüştüğünü belirtmiştir. Schneider’e göre MS.VI.yüzyıla aittir. Bu yapıya Yakup Çelebi Sokağı’ndan demir parmaklıklı bir kapıdan geçildikten sonra on bir basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Girişin üzerinde 2.55 m. yüksekliğinde bir arşitrav, bunun üzerinde de tuğladan kemerli bir alınlık bulunmaktadır. Mekanın içerisi 4.50 m. çapında ve 3.80 m. yüksekliğinde kubbeli bir odadır. Zemini taş levhalarla döşenmiş, duvarları moloz taş, tuğla ve kireç ile örülmüştür. Duvarlarda yuvarlak kemerli tuğladan dört niş bulunmaktadır. Bunlardan güneydoğudaki niş zeminden, diğerleri de 0.50 m. ile 0.75 m. yukarıdan başlamaktadır. Doğudaki nişin iki yanında kabartma olarak işlenmiş haç ve geometrik motiflerin bulunduğu bir bezeme dikkati çekmektedir. Ortasında 0.80 m. derinliğinde kare planlı bir sarnıç bulunmaktadır. HAGİOS TRYPHON KİLİSESİ (İznik) İznik Yenişehir Kapısı yakınında bulunan kilise kalıntısının Hagios Tryphon kilisesi olduğu sanılmaktadır. Bu kilisenin İstanbul Kapısı yakınındaki kalıntı ile isim olarak karıştığı ve kesin bir sonuç da alınamadığı bilinmektedir. VIII.Mikhael Palaiologos ile patrik Arsenios İznik’i terk ederken buradaki Agalma Manastırında bir gece geçirmiştir. Kilisenin de Agalma Manastırına ait olduğunu Prof.Dr.Semavi Eyice ileri sürmektedir. Kilise 1946 yılında yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıkarılmıştır. Kapalı Yunan haçı planında bir yapı olup, günümüze yalnızca temel kalıntıları ile çevreye dağılmış mimari parçaları gelebilmiştir. Kilisenin üst yapısına ait önemli bir kalıntı bulunamamıştır. Bununla beraber yapılan araştırmalar bu yapının İstanbul’daki Khora (Kariye)’ya benzeyen mimari bir yapısı olduğu ve içerisinin döşeme mozaikleri ile süslendiğini ortaya koymuştur. H.TRYPHON KİLİSESİ (İznik) İznik Yenişehir Kapısı’na giden Atatürk Caddesi’nin sağ tarafında bulunan H.Tryphon Kilisesi XI.yüzyıldan sonra İznik Bizans İmparatoru II.Thedoros Laskaris (1255-1256) tarafından yanındaki bir felsefe okulu ve kütüphane ile birlikte yaptırılmıştır. Günümüze çok harap bir durumda gelebilen bu yapıyı Prof.Dr.Semavi Eyice plan tipi, duvar tekniği özelliklerine dayanarak XI.-XIII.yüzyıllar arasına tarihlendirmiştir. Prof.Dr.J.B.Papadopoulos kilisenin daha önceki bir yapı üzerine Bizans döneminde yapıldığını ileri sürmüştür. Duvarlarda kullanılan tuğlaların İznik surlarından 1204-1222 yıllarında yenilenen bölümleri ile aynı olduğunu, mermer bezemelerin ise XIII.yüzyılın başlarına ait özellikleri taşıdığını belirtmiştir. Prof.Dr.Semavi Eyice ile Prof.Dr.Oktay Aslanapa 1964 yılında burada kısa süreli bir kurtarma kazısı yapmışlardır. Yapılan kazı sonucunda kilisenin 2.50 m. yüksekliğinde duvarları ortaya çıkarılmış ve 22.50x19.50 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı bazilika tipinde olduğunu ortaya koymuşlardır. Batı duvarındaki 2.40 m. genişliğindeki ana girişin iki yanında tuğla süslemeli birer yarım kubbeli niş bulunmaktadır. Ana girişten sonra gelen narteks, kuzey-güney yönünde uzanmakta olup, tuğla örgülü yuvarlak iki kemer narteksi üç bölüme ayırmıştır. Bunun ortasındaki dikdörtgen söveli bir kapı ile naosa, iki yandaki kapılarla da yan neflere girilmektedir. Naos (ibadet mekanı) 3.00 m. genişliğinde bema ve apsitle sona ermektedir. Bunların yanlarında da küçük mekanlar bulunmaktadır. Haç planlı ana mekan dört geniş kemerin taşıdığı 6.00 m. genişliğinde bir kubbe ile örtülmüştür. Bunun dışında kalan bölümler çapraz tonozlarla örtülmüştür. Kilisenin duvarlarında bir sıra kırma taş, birkaç sıra tuğla dizisinden oluşan bir örgü görülmektedir. Temellerde kullanılan bloklar ise kilise yakınındaki Roma tiyatrosundan getirilmiştir. Ayrıca kilise kalıntılarının çevresinde de granit sütun parçaları, geometrik desenli taban mozaik parçaları ve çeşitli bezeme elemanlarına rastlanmaktadır. KOİMESİS KİLİSESİ (İznik) İznik Yenişehir Kapısı’ndan ilçe merkezine uzanan Atatürk Caddesi’ne açılan Yakup Çelebi Sokağı’nda, Böcek Ayazması yakınında bulunan Koimesis Kilisesi’nin Piskopos Hyakinthos tarafından 750 yılına doğru yaptırıldığı ileri sürülmekle beraber bazı araştırmacılar kilisenin daha eski tarihlere indiğini de belirtmişlerdir. Ancak, kilisenin içerisinde bulunan bir kitabeden ve bazı sütun başlıkları üzerindeki monogramlardan Piskopos Hyakinthos tarafından yapıldığı öğrenilmiştir. Kilise İznik’deki önemli bir manastıra ait idi. 1065 İznik depreminden sonra onarılmış ve yeni bazı eklemeler yapılmıştır. Kilisenin çöken kubbesi 1807 yılında İznik metropoliti Daniel’in isteği üzerine patrikhane görevlisi Khrysanthos tarafından tamir edilmiş, freskleri yenilenmiştir. Kilise 1833 ve 1834 yıllarında yeniden onarılmış ve bu arada yapıya bir de çan kulesi eklenmiştir. Kilise, İznik’in Osmanlılar tarafından fethinden sonra burada yaşayan Rumların ibadeti için bırakılmıştır. İstiklal Savaşı sırasında (1922) yıkılan kilisenin temelleri ile döşeme parçaları günümüze gelebilmiştir. Kilise üzerinde 1955 yılında yapılan araştırmalardan sonra temel kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bizans resim sanatı ve mimarisi yönünden de önemli bir yapı olan bu kilise yıkılmadan önce Bizans sanat tarihçileri tarafından incelenmiştir. 1912'de çekilen fotoğraf ve planlar kilisenin orijinal halini göstermektedir. Hz.Meryem’in ölümüne (Koimesis) adanan bu kilise kapalı Yunan haçı planında olup, ibadet mekanının üzerini dört payenin taşıdığı 12 köşeli bir kasnağa oturan, kiremitli 6.00 m. çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Narteksten üç kapı ile içerisine girilen kilisenin enine dikdörtgen naosu bulunmaktadır. Ortadaki kubbeli bölüm dört yöndeki mekanlarla genişletilmiştir. Koimesis Kilisesi’nin Bizans resim sanatında önemli bir yeri bulunmaktadır. Buradaki figürlü mozaikler ikonoklasma döneminde tahribe uğramış, 843 yılında Naukratios tarafından yenilenmiştir. 1065 depreminden sonra kilisenin yıkılan bölümleri ve narteksi yenilenirken burada imparator X.Constantinos ile birlikte Nikephoros tasvir edilmiştir. Kilisenin narteksinde bulunan bir mozaik kitabede “ Ulu ve güçlü hükümdar Constantinos özen gösterdiği şu manastıra onur verdi ve yetkiyi, ünlü patrik Nikephoros'a kesin bir kararla bağışladı” yazılıdır. Bu yazıtın yanında da “Seni efendim Meryem Ana, yaptığım ve yapmayı tasarladığım eserlerin ana nedeni olarak görüyorum. Bu evin sahibesi ve efendisi olarak resmini, ey bakire, buraya ben, Nikephoros, işledim” sözleri mozaik üzerine yazılmıştır. Ayrıca kilisede İsa, Vâftizci Yohannes, Aziz Joachim ve Meryem Ana tasvirleri yer almaktadır. Absit yarım kubbesinde Hz.Meryem ayakta durmakta ve kucağında da çocuk İsa’yı taşımaktadır. Bu mozaiğin altında da “Şafak sökerken ana rahminden seni ben yarattım” sözleri yazılı idi. Bemanın iki yan duvarlarında da ellerinde labarumlar taşıyan melek figürleri bulunuyordu. Bunların altında da “Gökler onunla kıvansın ve tüm melekler önünde huşu ile eğilsin” yazılı idi. Ayrıca I.Theodoros Laskaris’in ölümünden sonra buraya gömülmüştür. THEOTOKOS MANASTIR KİLİSESİ (Gemlik) Gemlik Kurşunlu’daki Theodokos Manastır Kilisesi’nin kitabesi günümüze gelememiştir. Bununla beraber, bu manastırın Bizans İmparatoru I.Manuel Komnenos (1143-1180) döneminde Nikephoros Mystikos tarafından onarılmış ve genişletilmiştir. Manastır Bizans kaynaklarına göre IX.yüzyılda yapılmış, XI.yüzyılda da önem kazanmıştır. Osmanlıların yöreyi ele geçirmesinden sonra önemini yitirmiştir. Ancak 1652 yılından sonra bazı belgelerden öğrenildiğine göre yeniden kullanılmıştır. XIX.yüzyılda Kurşunlu’yu ziyaret eden araştırmacılar bu kilisenin Aziz Aberkios’a ithaf edildiğini belirtmişlerdir. Kilise doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapıdır. Naos, narteks, bema ve dışa taşkın pastoforium (absid ve çevresi) ‘dan meydana gelmiştir. Narteks kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, üzeri çapraz tonozla örtülmüştür. Çift kemerli kapılarla dışarıya, doğuda da naosa açılır. Naos payeler üzerine oturtulmuş pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Naos hem batı duvarındaki kapı ile nartekse, hem de kuzey ve güney duvarlarındaki kapılarla dışa açılmaktadır. Kilisenin doğusunda dikdörtgen planlı bema ve içeriden yuvarlak, dışarıdan da beş cepheli apsidi bulunmaktadır. Beşik tonozla örtülü olan bemanın kuzey ve güney duvarlarında yuvarlak nişler içerisinde pastoforium hücrelerine geçiş kapıları bulunmaktadır. Kilisenin kuzey cephesi iki basamaklı yuvarlak bir kemer içerisine alınmıştır. Bunun üzerinde biri büyük, iki yanında da küçük çift kemerli yuvarlak pencereleri vardır. Güney cephesi kuzey cephesine benzemektedir. Doğu cephesinde bulunan apsidin cephesi yıkılmıştır. Burada yalnızca pencerelerin yuvarlak kemer başlangıçları görülmektedir. Kilisenin duvarları üç veya beş sıra tuğla ve bir sıra kaba yontma taş ile örülmüştür. Örtü sistemleri, kapı, pencere ve niş kemerleri tuğladandır. Apsid yarım kubbesi de yatay ve dikey dizilmiş tuğla dizileri ile örülmüştür. KİLİSE CAMİSİ (İnegöl) İnegöl Özlüce Köyü’nde bulunan ve günümüzde cami olarak kullanılan bu yapı bir kilisedir.Ancak ne zaman yapıldığı konusunda bir belge ve kitabeye rastlanmamıştır. Doğu-batı doğrultusunda kareye yakın dikdörtgen planlı olup, çevresi revaklı bir dehlizle sınırlanmıştır. Batı ekseninde ana giriş kapısı, doğusunda içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsid yer almaktadır. Camiye çevrilirken güney duvarına yarım yuvarlak bir mihrap nişi yerleştirilmiştir. Apsidin önü de duvarla örülmüştür. Naos (ibadet mekanı) üçer destekle doğu-batı yönünde üç nefe ayrılmıştır. Üzeri çatı ile örtülüdür. Nefleri birbirinden ayıran sütunlar bugün ahşap tavanı desteklemektedir. Kilise tuğla ve kesme taştan yapılmıştır. Revak ve pencere kenarları tuğladandır. HAGİOS GEORGİOS KİLİSESİ (Karacabey) Karacabey Çamlıca Köyü’nde bulunan bu kilisenin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Yapının güney cephesinin doğusunda 1837 tarihli bir kitabe bulunmuştur. A.D.Mordtmann 1850-1859 yıllarında bu kilisenin kısaca tanıtımını yapmıştır. Günümüzde harap ve terk edilmiş durumdadır. Kilise doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, üç nefli bir bazilika planındadır. Batısında giriş, doğusunda içeriden ve dışarıdan yuvarlak apsidi ve tek basamaklı bir synthrononu bulunmaktadır. Apsidin iki yanında, kuzey ve güney duvarlarının köşelerinde birer dikdörtgen niş bulunmaktadır. Kuzey ve güney duvarlarında ise, dışa doğru daralan üçer penceresi vardır. Kilise moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Apsid bir sıra tuğla, bir ve iki sıra kesme taştan örülmüştür. Apsid yarım kubbesi, yan duvarlardaki pencereler tuğla ile örülmüştür. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.