Gönderi tarihi: 6 Temmuz , 2009 16 yıl YOLUN SONA ERDİĞİ YERDE YENİDEN YOLA ÇIKMAK Toplumun özlemlerini, eşitlik, özgürlük mücadelesini açık yüreklilikle verme cesaretini gösteren Kemal Özer, Türkiye’nin önde gelen toplumsal gerçekçi şairlerinden biriydi HANDE GÜLEN Yaşamın güç ve onurlu kavgasında omuz omuza olmak verimli bir ırmak gibidir, yeni tohumlar saçar geçtiği tarlalara, yürekleri yeni zaferlerle doldurur. Ve birlikte duyulacak yeni sevinçlere kadar o haziran akşamı mayalanır durur Kemal Özer geçtiğimiz Salı bir haziran günü aramızdan ayrıldı. Nâzım’dan biliyorduk, haziran da ölmek zordu... Zordu ama ardından ağıtlar yakmak olmazdı... Anlamak gerekirdi Kemal Özer’i. Neden ezilmişliğin sesi olmuştu şiirleriyle. Neden kendini bir bilinç işçisi olarak görüyordu… Yoksa hepimizin içini dolduran hürriyet aşkı mıydı onu toplumcu bir şair yapan... O da mırıldanmışmıydı sessizce Orhan Veli’nin şiirini: Heey Ne duruyorsun be, at kendini denize: Geride bekliyenin varmış, aldırma; Görmüyor musun, Her yanda hürriyet; Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; Git gidebildiğin yere... 1935 doğumlu Kemal Özer, toplumun özlemlerini, eşitlik özgürlük mücadelesini şiirsel bir dille açık yüreklilikle verme cesaretini gösteren Türkiye’nin önde gelen toplumsal gerçekçi şairlerinden biriydi. Son elli yıllık edebiyat tarihinde verdiği eserlerini anlamak için şüphesiz, toplumsal gerçekçi gelenekteki yerini iyi kavramak ve tarihsellik içinde konumlandırmak gerekiyor. 1950'li yıllarda, henüz yirmili yaşlarında olan Kemal Özer şiir çevresine, soğuk savaş döneminin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği, toplumcu bakış açısından yoksun bir sanat ortamının hakim olduğu bir dönemde, ikinci yeni akımının etkileri ile girdi. İkinci Yeni şiirsel akımda daha çok anlamı açık olmayan, anlatım yolunu imgelerle seçen biçime sahipti. 1956 yıllında İstanbul Üniversitesi çevresinden arkadaşları ile ‘A Dergisi’ni çıkardı. Edip Cansever, Yusuf Atılgan, Asım Bezirci gibi isimlerde daha sonra dergi çevresinde toplandı. Kemal Özer ‘Gül Yordamı’, ‘Ölü Bir Yaz’, ‘Tutsak Kan’ isimli şiir kitaplarını İkinci Yeni edebiyat çevresinde bulunduğu dönemde çıkardı. Daha çok biçimsel özelliği öne çıkan kitaplardı. Kemal Özer, sonradan tamamen vazgeçeceği yönelim olan İkinci Yeni döneminde bulunmasını o dönemde doğal olarak nitelendirmektedir. 12 Mart 1971 darbesinden sonra sola yönelik baskı, yıldırma, faili meçhul cinayetlerin olması toplumcu bir edebiyat anlayışının gelişmesine zemin hazırladı. Kemal Özer, Adnan Özyalçıner, Doğan Hızlan, Konur Ertop ile tamamen toplumsal kaygılarla şekillenen ‘Yeni A Dergisi’ni çıkarmaya başladılar. Marksist bir çizgide ilerleyen edebiyat-sanat dergisi olarak yerini almıstı dergi. Şair, ‘Yeni A Dergisi'nin yanısıra Ataol Behramoğlu ve Nihat Behram’ın çıkardığı ‘Militan’ dergisinde bir süre çalıştı. Türkiye İşçi Partisi'nin yayın organı ‘Yürüyüş’ dergisinde şiirleri yayımlandı. Kemal Özer 1973 yılında çıkardığı ‘Kavganın Yüreği’ adlı kitabıyla bir anlamda şiirsel devrimini gerçekleştiriyordu. Bu kitabıyla ikinci yeni sayfası Kemal Özer için kapanıyordu. KAVGAYA ÇAĞRI YAPAN ŞAİR Kemal Özer bir anlamda dönüşümünün habercisi niteliğindeki ‘Kavganın Yüreği’ kitabında, bir ozanın emekçi sınıfların mücadelesini ne kadar yalın, içten ve samimi yazabileceğini ve dönüşümün metinsel ve ideolojik ne kadar mümkün olduğunu gözler önüne serdi. 1975 yılında yayımlanan ‘Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya’ isimli kitabı yükselen emekçi sınıfların hareketini resmediyor ve ‘kavga’ya çağrıcılık görevi yapıyordu. Öyle bir yol ayrımındasın ki artık / mümkün değil tek başına savunman hiçbir şeyi / ya kalmana boyun eğeceksin ayaklar altında, ya alacaksın direnenlerin yanında yerini / sahip çıkmak için yaşamın aydınlığına! 12 Eylül karanlığının halkın etrafına kalın bir çember ördüğü yıllarda ‘Araya Giren Görüntüler’i kitaplaştırdı Kemal Özer. 81-82 yılları arasında arasında tüm ülkenin içine bulunduğu psikolojiyi en yalın haliyle okuyuca vermeyi amaçladı. Şair, ‘Araya Giren Görüntüler’de herkesin kendinde o dönemin psikolojik buhranıyla ilgili birseyler bulabileceğini; “Ev içlerinden sokaklara, deniz kıyılarından cami avlularına, tahta perdelerden gezginci pazarlara, yaya geçitlerinden parklara kadar her yerde karşımıza çıkan. Kırlangıçlardan budanmış ağaçlara, cenaze namazlarından lodos artıklarına, her türlü çağrışımla gündeme gelen. Anımsamalardan ikircimlere, umutlanmalardan karamsarlığa, belirsizliklerden umuda, dirençsizlikten utanca her türlü duyguyla yoğrulan. Denebilirse tek tek hepimizin yaşadığı ortak bir psikoloji” şeklinde ifade etmişti. ‘Oğulları Öldürülen Analar’da ise, suskunluğun, çaresizliğin, isyanın sesi olmuştu Kemal Özer. 1970'li yıllarda günde onlarcası katledilen devrimcilerin analarını konuşturmuştu sessizce kitabında. Biliyorum sizin için bir saksıda herhangi bir çiçek o / biliyorum sizin için birkaç yaprak gölgesi kuytu bir köşede / bense uykusuz her gecenin ardından dipdiri görür görmez onu/ soluk alıp veriyor anlıyorum bir daha bir daha her gündoğumu/ bunca yıldır ip altında bekleyen oğlum. Kemal Özer sayısız üretkenliğinin yanında, Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Varlık dergisinin yönetmenliğini yaptı. 12 Eylül karanlığının sesleri kıstığı bir ortamda Kemal Özer şiirleriyle konuşabilmek için 1989 yılından itibaren Yordam kitaplığında şiirlerini yayınlıyordu. Son dönemlerde Nâzım Hikmet Kültür Merkezi bünyesinde toplumcu sanatı anlatıyordu. İki haftada bir Pazar günleri sol haber portalında siyaset, sanat üzerine yazıları yayınlanıyordu. ‘Temmuz için Yaralı Semah’ kitabını arka kapağında yazdığı gibi “Yolun sona erdiği yerde yeniden yola çıkanları” barındırıyordu Kemal Özer’in şiirleri. Çok büyük bir tanıklıkla suçüstü yapar gibi… 13:00 05 Temmuz 2009
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.