Φ nail_amudi Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 DTP, KÜRTLERİ TEMSİL ETMEYE YAKIŞMIYOR!.. “Kürtler, Türkiye’de Etnik Milliyetçilik Aymazında Olanlara ve Birlikte Yaşama İradesine Saygı Göstermeyenlere Prim Vermeyecektir!..” Demokratik Toplum Partisi (DTP) Iğdır milletvekili Pervin Buldan’ın önceki günkü gazetelerde çıkan, “29 Mart’ta Kürdistan sınırlarını belirledik” açıklaması, insanı "Ağzından çıkanı kulağı duysa, herhalde böyle bir laf etmezdi" demeye zorluyor. Yırtıcı, yıkıcı, kin ve husumet üretici bir üslup bu. Nitekim hanımefendi şöyle diyor: "29 Mart seçimlerinde ’Kürdistan’ sınırlarını belirledik. Yani Van’ı aldık, Siirt’i aldık, 86 yıllık geleneği bozarak Iğdır’ı aldık. Bu coğrafya Kürdistan coğrafyasıdır. İsteseniz de, kabul etseniz de, etmeseniz de biz varız diyoruz. Bu halkın yanında yer almaya devam edeceğiz.” Pervin Buldan Hanımefendi, unutmayın, siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir milletvekilisiniz. “Bu halkın yanında yer almaya devam edeceğiz” derken, sadece Iğdır’da yahut Şırnak veya Diyarbakır’da yaşayan ve kendisini Kürt kökenli gören insanların değil, Kürt kökenli görmeyen insanların da yanında yer almakla yükümlüsünüz. Aksi halde yaptığınız şeyin adı ayrımcılık olur, ırkçılık olur, kafatasçılık olur, bölücülük olur, tam anlamıyla etnik milliyetçilik olur ki, bu Anayasa göre cezası ağır bir suçtur ve “öteki” olarak nitelendirdiğiniz insanların da sizi dışlamaları için haklı bir gerekçe olur. Dahası ne mi olur? “Milletvekili” sıfatını hak edebilmek için yaptığınız yeminde verdiğiniz “namus ve şeref sözünü” de çiğnemiş olursunuz. Bu da öteki insanların size “namussuz ve ******” demelerine olanak verir. DTP’de yaşananlarla ilgili dikkat çeken diğer bir nokta… Kürtler ve kamuoyu kime kulak verecek? DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’e mi? Yoksa Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’a mı? Çünkü birinin sözleri, diğerininkini tutmuyor. Ya çelişiyor, ya da tashih ediyor. Pervin Buldan, “29 Mart’ta Kürdistan’ın sınırlarını çizdik” derken, ertesi gün Ahmet Türk, (milyonlarca Kürt vatandaşın beklentisi de budur) bu sözleri reddeden bir açıklama yapıyor ve Türkiye’nin bütünlüğünden yana olduklarını teyit ediyor. Ahmet Türk, lafı eğip bükmeden, Kürt sorununa Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygı ve demokratik sistem çerçevesinde çözüm aradıklarını söylüyor ve “Parti politikamız budur. Sorunun ayrılıkla ve silahla çözülmeyeceğini her gün dillendiriyoruz” diyor. PKK’nın şiddet mağduru bir Kürt aydını ve yazarı olarak bence, Kürtler ve Türkiye kamuoyu, Ahmet Türk’ü dinlemeli. Evet, asıl sorumluluk DTP’ye düşüyor. Çünkü DTP’nin Meclis’teki varlığı bile, başlı başına sorunun çözümü için bir fırsattır. Ancak gelin görün ki, DTP’de, bir türlü senkron tutmuyor. “Ses var, görüntü yok” durumu... Sadece Ahmet Türk’ün grup konuşmasına bakın, anlarsınız. Hem, “demokrasi içinde çözüm” diyeceksiniz. Hem de (silahlı) PKK’nın seçim yorumuna “siyasi eylem planı” bina edeceksiniz. Bazılarınız “bütünlük” derken, bazılarınız “sınır çizmekle” meşgul olacak. DTP’ye yönelik gözaltıları, PKK’nın “geçici eylemsizlik” kararına bağlayacaksınız. “Sabotaj, tuzak, provokasyon” diyeceksiniz. Kısacası, silahla arayı açmak şöyle dursun... Küçük mesafeleri bile kaldıracaksınız, ortadan. Sonra da, silahların gölgesinden Başbakan’a “diyalog ve barış çağrısı” yapacaksınız. Evet, ses tamam da, görüntü ne zaman gelecek, peki? Ama DTP görüntü vermedikçe, bunun işe yarayacağına inanıyor musunuz, gerçekten? DTP, bir süredir kamuoyunda etnik gerilimi kışkırtıyor, ‘ajite’ ediyor. Sadece terör eylemleri değil, DTP’nin siyasi ajitasyonları da ülkede Türk-Kürt duygularını ayrıştırarak etnik kamplaşmayı kışkırtıyor. Yine dikkat çekmek istediğim diğer bir nokta… Gerekçesi ne olursa olsun, DTP mecliste eylem yapmamalıydı. Hele bu eylemi 23 Nisan’a asla denk getirmeyecekti. Milli irade sayesinde geldikleri o Meclis, protesto yeri değildir. Bilakis o Meclis, esareti protesto eden halkımızın ortak eseridir, ortak zaferidir. O Meclis, Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza mücadele etmiş olan Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, Arnavutların ve daha nicelerinin özgürlük mâbedi’dir. Evet, DTP yanlış yapıyor. “Türkiye Partisi” olma yolundan ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan vatandaşların temsilcisi olmaktan giderek uzaklaşıyor. Ahmet Türk ve Pervin Buldan başta olmak üzere, DTP’li milletvekillerinin farkına varması gereken gerçekler şunlar aslında: Toplumsal tabanın talepleri değişiyor. Siyasetin dili farklılaşıyor. İdeolojilerin sivrilikleri törpüleniyor. PKK, bir halkın özgürlük mücadelesini veren bir örgüt değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır aslında. PKK, ona sempati duyanlara bile zarar veren kontrolden çıkmış, "başkaları"na hizmet eden “taşeron” bir örgüttür. DTP, samimiyetle Kürt sorununun çözümünde mesafe almak istiyorsa, ki bu aynı zamanda kendilerine oy verenlerin de beklentisidir; tutarlı demokratik aydınları da yanlarına alarak ve hatta onlara öncülük ederek, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tartışmaya açmak yerine, Türkiye’de demokrasiyi örgütlemek ve bu sürecin önünü tıkayan PKK’ya, derhal silah bırakması yönünde çağrıda bulunmak, hatta bunun takipçisi olmak durumundadırlar. Son söz… Kürtlerin hakikaten böyle sivri dilli, kışkırtıcı sözcülere ihtiyacı var mı bilmiyorum. DTP'de -eğer hâlâ varsa, ki olması gerekir- sâlim aklı temsil eden insanların "biz nasıl bir siyaset yapıyoruz, bu yaptığımız doğru mudur?" diye kendi içindeki aşırılara bir çekidüzen vermesi beklenir. DTP'liler siyasi kalitelerini meşru zemin içinde ispat etmeliler. Bayan Buldan'ın sözlerinde zihnî, siyâsî bir derinlik ve hakikat yok; bu sözleri söylemenin yiğitlikle, efelikle de bir ilgisi yok. Bir kavgayı başlatan küfrün ağırlığı neyse o kadar işte. DTP ehliyetini, kalitesini göstersin; bu ülkede yaşayan Kürtler, bence daha iyi temsil edilmeyi hak ediyorlar, buna bütün kalbimle inanıyorum. Sizce de öyle değil mi?... *********** *********** 7 Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2009 Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş. Görüşlerinizin çoğuna bende katılıyorum. Öncelikle bu ülkede seçilen her milletvekili ülkenin tümü için vardır , ülkenin tümünün sorunlarını çözmekle yetkilendirilmiştir. İstanbul 'dan seçilen milletvekili nasıl "beni diğer illerin sorunu ilgilendirmez" diyemezse , Diyarbakır' dan seçilen milletvekili de diyemez. " Ben belli bir kesimin temsilcisiyim" deme hakları yoktur. Ahmet Türk'ün partisine hakim bir başkan olduğunu düşünmüyorum. Partisindeki bir çok insanın , hislerine tercüman olduğuna inanıyorum Pervin Buldan'ın. Çünkü DTP liler arasında , bu tarz söylemleri kullananlar oldukça fazla. Bu yüzden Ahmet Türk'ün söylemlerinin samimiyetine de inanmıyorum. Bu forumda ve başka forumlarda bu konuda yazan arkadaşların söylemlerinden biri de şu: Halkların birbirini anlaması Bu nasıl mantıksız bir söylemdir çözemedim. Bu ülke de akan bunca kana rağmen insanlar birbirileriyle halen birarada yaşamayı sürdürebiliyorlarsa; bu zaten ne kadar özverili olduğunu ve ne kadar uğraşsalarda araya çok ta fazla düşmanlık tohumları ekemediklerini gösterir. Ancak son zamanlarda özellikle DTP lilerin ve AKP iktidarının iş başında oldukları dönemlerden itibaren sürekli etnik ve dini kimlikleri kaşımakla , aslında çözüm değil çözümsüzlük üretmek için var olduklarını düşünüyorum. Çevremde gördüğüm ve yadırgadığım bir çok şeye daha fazla rastlıyor olmak , bunda ne kadar başarılı olduklarını ve halk arasında yaratmaya çalıştıkları ayrımcılığın giderek keskinleştiğini görmek de oldukça üzücü. Umarım bir an önce herkes aklını başına alır ve birbirlerinin gözlerini oymak için değil de sağlıklı çözümler için çalışırlar. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Dtp'nin politikası bizzat pkk nın politikası değil mi? Pkk bir terör örgütü olduğuna göre nasıl oluyorda Dtp bu terör örgütünün söylemlerini demokratik bir hakmış gibi parlementoda dile getirebiliyor, peki bu ülkede bunlar suç değil mi? Dünyanın hiç bir yerinde bir Kürt devleti yokken, bu insanlar etnik dil üzerinden siyaset yaparak aslında ülkede bir parçalanmanın mihenk taşlarını döşüyorlar. Güneydoğuda yaşayan binlerce Arab kökenli insanımızda varken, Dtp sadece Kürtlerin dilini neden siyaset malzemesi yapıyor? Güneydoğu halkının fakirliğinin en büyük sebebi bölgenin feodal yapısı olduğunu herkes biliyor ancak nedense Dtp oradaki halkı ezen ve sömüren ağalık sistemi ile asla polemiğe girmiyor...! Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kuruluyor, Türkiye'den bunu tanımasıda istenecektir, Türkiye Akp döneminde yapmış olduğu hiç bir anlaşma ile ülke çıkarına bir adım atmamıştır... Verilmekte olan tavizler ve kabul ettirilen dayatmalar ülkemizin menfaatine olmamıştır. Akp döneminde kazanılmış haklar olmadığı gibi aksine kaybedilmiş topraklar ve kaybedilmiş haklar gırla gitmektedir... Tıpkı Dtp gibi Akp de yaptığı siyaset ile bu ülkenin milli çıkarına, ulusal bütünlüğüne, Türk Milletinin birliğine balta vurmaktadır... Dtp nasıl emperyalizmin hizmetkarlığını yapıyorsa ve gerçekte Kürt kökenli insanlarımızın herhangi bir yararına hizmet etmiyorsa pkk dan bir farkı asla yoktur... Onların sözde kardeşliği, sözde demokrasisi, sözde barışı Türkiye'nin aleyhinedir... Fakat sanmasınlar ki Güneydoğu'yu Amerika'nın desteği ile bölerek oradan başka bir devlet yaratacaklar! Bu ülkede bölünmeye ve parçalanmaya karşı duracak milyonlarca insan var... Türkiye'yi, Irak gibi yalan demokrasi ile boğamayacaklar... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.