Gönderi tarihi: 9 Şubat , 2006 19 yıl TAKLITCI OLMAYIN Taklitçi olmayın, güdülen durumundan kurtulun! İlim sahibi olun ve yaşantınıza kendiniz yön verin! Soru ilmin yarısı ise, kapasiten ne kadar çalışıyorsa, o kadar soracak sorun var demektir. Kişi soracak soru bulamıyorsa, o zaman da kafası çalışmıyor demektir. Hiçbir şeyi taklit yollu yapmayacaksın; eğer, “ben bir insanım” şuuruna sahipsen!. O böyle yapıyor, ben de böyle yapayım demeyeceksin!. “İnsan, en şerefli mahlûktur” denilmiştir. İnsanlık şerefine ulaşmanın ilk basamağı, neden, niçin suallerini kullanmakla başlar. Benim Kitabım Kur'ân!.. Tâbi olduğum kişi de Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselâm.!. İmân ettiğim, yakînine erdiğim varlık, "ALLAH"!. Ben bütün insanları severim. Hiçbir insanı ayırmam. Hangi görüş, hangi düşünce, hangi din, hangi mezhep, ne olursa olsun. İmânlı olsun, imânsız olsun!. Hepsini severim. Hepsi de insandır, birer değerdir. ALLAH’ın yaratmış olduğu varlıktır. "Allah", gereksiz, yersiz iş yapmadığına göre, "Allah'ın" her yarattığı bir hikmete bağlı olarak yaratılmış olduğuna göre, bir değerdir. Öyleyse ben, var olan her varlığı severim. Size tavsiyem; insanlar arasında hiçbir şekilde ayrım yapmayın!. Onlar arasında ayrım yapma hakkı, sadece ve sadece onları yaradana aittir. Ben, O'nun bir hikmetle yarattığı varlığı hor görmem, hakîr göremem. Varsa onun eksiği kusuru, ALLAH’ın indinde o, ALLAH'la onun arasında olan bir şeydir. Hz. Muhammed Aleyhisselâm'n getirdiği din anlayışındaki insana bakış açısı budur. Benim anlayışımda insanlara zorlama yoktur. İnsanlara şunu yap, bunu yapma demek yoktur. Ben bilebildiğim kadarı ile; şu, şöyle yapılırsa böyle yarar sağlar, yapılmazsa şöyle zararı olur, diye izah ederim. O kişi artık nasıl dilerse öyle davranır, ister yapar, ister yapmaz. Çünkü, temeldeki prensip: "İslâm dini uygulanmasında zorlama yoktur!" Niye yoktur?.. Çünkü, zorlama ile insanlara bir şey yaptırmanın yararı yoktur. Şeklen, eliyle ve diliyle yapıyordur ama, içiyle yapmıyordur. Zorlama, insanı Münafıklığa sokar. İmânlı olanın imanını elinden alır. Onun içindir ki, dinde zorlama yoktur. Hz. Rasulullah’a gelen hitap; “Onları uyar! Tebliğ et!.. Sen onlar üzerinde zorlayıcı değilsin! Vazifen bu kadardır!.” Allah'ın yaratmış olduğu her bir birimde bir hikmet, bir kemalât, bir güzellik vardır. Ama, yanlış işler yapıyor?.. Yapar!.. Hepimiz yanlış iş yapıyoruz. Yanlış iş yapıyor diye başkasını suçlayacağımıza, önce kendi yanlışlarımızı görelim, onları düzeltelim. Öbür tarafa gittiğimizde bize falâncanın, filâncanın yanlışlarını sormayacaklar. Kendi yanlışlarımızın pahasını ödeyeceğiz. Öyleyse, burada kendi yanlışlarımızı düzeltmeye bakalım. Allah, bizi, başkalarını terbiye edelim diye yaratmadı. Kendi kendimizi terbiye edip, geliştirip, Allah’ı bilip, bulup, anlayıp, O'na yakîn elde edelim diye yarattı!.. “Allah” diyoruz! Hangimiz, bu kelimenin mânâsını biliyoruz?. "İnsan"a “Eşrefi Mahlûk” deniyor! Niçin?.. Yaratılmışların en şereflisidir. Ancak, yaratılmışların en şereflisi olabilmesi için aklını kullanabilmiş olması lâzım. "Aklı" olmayanın "imânı" da olmaz!. İman da akla bağlıdır. İmân olabilmesi için şuurun yerinde olması lâzımdır. Sarhoşun imânı olmaz!. İmân olabilmesi için belirttiğimiz gibi mutlak ve mutlak şuurun yerinde olması lâzımdır. Sarhoşun şuuru yerinde değil!. Onun için, Hz. Rasûlullah diyor ki; “İçki içip, sarhoş olarak ölmüş kişi, imânsız olarak ölür.” Sarhoş olmuş insanda şuur durur. Şuur durmuş bir vaziyette vefat ederse ne oluyor? Şuursuz bir vaziyette imânsız olarak vefat etmiş oluyor. Hz. Rasûlullah’ın her söylediği mutlaka belli bir sebep ve hikmete göre söylenmiştir. Ama, ne yazık ki, bizler araştırmıyoruz. Ne demek istemiştir diye araştırma yapmıyoruz, sorgulamıyoruz. Hz. Rasûlullah’ın söylediği sözler, kişinin şartlanmasına ters düşünce, hiç araştırma yapmadan, düşünmeden, ”olmaz böyle bir şey,” diyor. İyi ama, senin şartlanman lokalize bir şartlanma, lokalize bir değer yargısı!. Birisi Türkiye’nin bilmem neresinde doğmuş, büyümüş... Bu kişi, doğduğu toplumun değer yargılarına göre yetişmiş, büyümüş, oranın şartlanmalarına göre hareket ediyor. Diğeri ise Avrupa’nın bilmem neresinde büyümüş, yetişmiş... O da, içinde bulunduğu toplumun şartlarına göre hareket ediyor, olayları değerlendiriyor. Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ı değerlendirebilmek için evvelâ evrensel düşünebilme kapasitesine ulaşmak lâzım. Böyle bir kapasiteye ulaşmamış, göresel değer yargıları ve şartlanmaları olan insanların, Hz Muhammed Mustafa Aleyhisselâm’ı anlamaları ve değerlendirebilmeleri asla mümkün değildir. Yöresel değer yargılarından arınıp, evrensel düşünebilmek düzeyine çıkabilen biri ancak Hz. Rasûlullah’ı değerlendirebilir. Hz. Muhammed s.a.v. sistemi "OKU"duktan sonra, İslâm Dini'ni tebliğ etti. Sen SİSTEM'i "OKU"dun mu?.. Hayır!.. O halde, şartlanma yoluyla gelen birikimler insana gerçeği göstermez!. İnsan, aklını ve mantığını kullanabildiği kadar değerlidir. Tarih, insana gerçeği değil, saptırmaları gösterir. Ne Emevi, ne de Abbasi tarihine inanırım. Ne Âlevi tarihine, ne de Sünni tarihine inanırım. Efendimizden 30 sene sonra, saltanat devirleri başlamış. Sultanların yönetimi altında tarihçiler, tarih yazmaya başlamışlar. Sultanların, diktatörlerin baskı rejimi altında yazılan tarihlere ne kadar inanabilirsiniz ki? Şimdi, bu dedikodularla kafanızı yormak yerine, yaşamın gerçeklerini görüp, değerlendirmek ve o gerçeklere göre de hayatımızı bir düzene sokmak gerek!. Ne yapacağız, bunun için?.. Bunun için Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ın karşısına oturacağız. Onun dediklerini anlamaya çalışacağız. Onun anlattıkları istikametinde Kur'ân'ı anlamaya çalışacağız. Ve, Kur'ân'ı anlamak için de, yaşamın gerçekleri ile âyetleri özdeşleştirerek, bütünleştirerek, deşifre etmeye çalışacağız. Yaşamın gerçeklerine, SİSTEM'in gerçeklerine uymayan bir şeyin Kur'ân'da olduğunu söylerlerse, onu söyleyene kesinlikle uymayın! Çünkü Kur'ân, Yaşamın ve Sistemin gerçeklerini açıklayan bir Kitap'tır. Bunu başka türlü nakleden ya ard niyetlidir, ya da Kur'ân'ı anlayacak bilinç düzeyine sahip değildir. Kurân'da, akıl ve mantık dışı tek bir hüküm yoktur. İslâm Dini'ni kabullenmenin şartı: Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ın Nebilerin sonuncusu ve Allah Rasûlu olduğunu kabul etmek; ''Allah'' adıyla işaret edilene iman etmek; Ölüm sonrasında hayatın devam edeceğine inanmak; Her şeyin Allah’ın kuvvet ve kudretinden, O'nun takdiri ile meydana geldiğine inanmak... Bunlara inandığın anda sen "mü’min"sin!.. İslâm'da, kimsenin kimseyi ne dine alma ve ne de dinden çıkarma hakkı vardır. Din konusunda kimse kimseye hesap verme zorunda değildir. Herkes hesabını ALLAH’a verecektir. Bu konu bu kadar açık, basit ve net iken, bu konuyu zorlaştırırlarsa, bunun hesabını çok ağır öderler. Halbuki, Hz. Muhammed Aleyhisselâm diyor ki: “İnsanlara kolaylık gösterin, zorlaştırmayın!. Sevdirin, nefret ettirmeyin!." Halkın müslümanlık anlayışı başka; “Namaz kılıyorum, oruç tutuyorum; o halde ben müslüman’ım,” düşüncesi hakim. Geçenlerde, “elhamdülillah ben müslüman’ım” diyen birine; “Peki sen öldükten sonra ne zaman dirileceksin?” diye sordum. Cevap olarak; “Kıyamette dirileceğim,” dedi.. Dedim ki, “ “Bak, sen şu anda 'elhamdülillâh müslüman’ım,' diyorsun ama, İslâm Dini'nin esas inancını benimseyememişsin!. Çünkü, hiçbir insan ölüp de kıyamette dirilmez!. Bütün insanlar, ölüm dediğimiz olayla birlikte boyut değiştirip, aynen kaldığı yerden yaşantısına kesintisiz devam eder. Bütün insanlar diri diri mezara girer, aklı başında ve şuurlu olarak!. Ölüm, bu bedenle kişinin alâkasının kesilmesi ve bu beden üzerindeki tasarrufunun kalkmasıdır. Ölüm yok olmak değildir. Kişi kesintisiz olarak ruh boyutuyla yaşamına şuurlu olarak devam eder..” diye açıklama yapmak durumunda kaldım. Kişi rüyâ görürken, rüyânın içinde iken; “Ben bu rüyayı beğenmedim, biraz da başka tarz bir rüya göreyim,” diyerek gördüğü rüyayı arzusuna uygun olarak değiştirebilir mi?.. Hayır!.. Aynı şekilde, tüm dünya yaşamında beynine, “ben bu bedenim!.” düşüncesi yerleştiği için, ölümü tatma anından itibaren bu bedenle ilgin tamamen kesildiği halde ve ruh bedenle yaşam boyutuna geçmiş olmana rağmen, bu fizik-biyolojik bedeni bırakıp gidemiyorsun. Ruhuna yüklenmiş olan kayıtlar; “ben bu bedenim” şeklinde olduğundan, sen de cesetle birlikte diri diri toprağa giriyorsun. Üzerine toprak atılıyor ve orada kalıyorsun!.. Bu dünyada yaşadığın süreç içinde “ben bu beden değilim“ bilincini oluşturamadığınız sürece âkıbet budur. Yanarak ölen biri için de, aynı şey!. Kendisini beden zannettiğinden, korkunç bir acı çekerek, bedeninin yanışını seyrediyor. Bir rüyâda boğazını kestikleri, veya vücuduna bıçak sapladıkları zaman ne hâle geliyorsun?. Rüyada gerçekten bedene verilen bir ezâ, cefa var mı? Hayır!. Ama, öyle olmasına rağmen o rüyada ne hâle geliyorsun, bir düşün! Oysa olay, ruh boyutunda oluyor. İşte kişi, kabre girdiği zaman da olay, tamamen ruh boyutunda cereyan ediyor. iyi aksamlar ,
Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2006 19 yıl Ne kadar güzel söylemler değil mi? Ama İslam ve onun tanrısı gerçekten böyle mi? "Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. " (Enfal Suresi 39) İslam'ın tanrısı, bazı insanların kulaklarını ve kalplerini (!) mühürlediğinden bahseder. 17/46- Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar. Ondan sonra da peygamberine onlarla savaşmasını emreder..Hatta bu savaşlara meleklerini de gönderdiğini iddia eder. 3/124- Hani sen mü'minlere, "Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardim etmesi size yetmez mi?" diyordun. 3/125- Evet, sabrettiğiniz ve Allah'a karşi gelmekten sakindiginiz takdirde; onlar ansizin üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanli beş bin melekle size yardim eder.) Bu nasıl bir oyundur böyle? 11/118,119- Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir.Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım" sözü kesinleşti. 32/13- Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, "Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım" sözüm gerçekleşecektir .. der, sonra da ; 6/156,157- Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesinizYahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. inanmayanları zalim ilan eder, onlara hakaretler yağdırır ve şiddetli cehennem azabı ile cezalandıracağını söyler... Evet evet, bunları sizin tanrınız söyler(!)... Kendi yarattığını, yine kendi yarattığına kırdırır... Üstelik inanmayanların da bir suçu günahı yoktur, çünkü inanmamalarını tanrı istemiştir. Tanrı kendince bir oyun hazırlamış, rolleri belirlemiş, bize de bu rolleri oynamak kalmış öyle mi? Nasıl bir tanrınız olduğunun bilincinde misiniz? Dininizi ne kadar tanıyorsunuz? Kutsal kitabınız Kur'an'ı ne kadar okudunuz? Din hakkında bildikleriniz kulaktan dolma bilgilerden mi ibaret? Kafanıza takılan soruları (ki muhakkak vardır) hiç irdeleme cesareti gösterebildiniz mi? Gösteremediyseniz bunun nedeni nedir? Zamanında din dersi öğretmenimiz bize "Şüphe bu kapıdan girerse, iman pencereden çıkar" demişti. Şüphe...Şüphe...Şüphe... Daha ufak yaşlardan itibaren bize, şüphe duymamayı öğretiyorlar. Asıl savaşılması gereken budur. Çünkü dünyanın bu noktaya gelmesindeki asıl nedenin "şüphe" olduğunu unutmayalım..
Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2006 19 yıl Ne kadar güzel söylemler değil mi? Ama İslam ve onun tanrısı gerçekten böyle mi? "Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. " (Enfal Suresi 39) sayın yamyam ayetler ele alınırken -sizin yaptığınız gibi- ortasından ele alınırsa namaz bile haram sayılabilir. en fal suresinin bir de 38. ayetine bakalım "İnkâr edenlere, (sana düşmanlıktan) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Yok geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin hali gözlerinin önündedir! " yani Allah kullarını hemen silmiyor. "savaşmak için savaşın" da demiyor. zira bu ayetler savaş içindeki müslümanlara gönderilmiştir. enfal'in kelime anlamına bakacak olursanız, savaş içindeki müminlere indirlidiğini anlarsınız. İslam'ın tanrısı, bazı insanların kulaklarını ve kalplerini (!) mühürlediğinden bahseder. 17/46- Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'ı anlamalarına engel perdeler geçiririz ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar. ayetin devamını alalım. "46. Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur'an'da Rabbinin birliğini yâdettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler. 47. Biz, onların seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, kendi aralarında fısıldaşırlarken de o zalimlerin: "Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dediklerini çok iyi biliriz. 48. Baksana; senin için ne türlü benzetmeler yaptılar! Bu yüzden, (öyle bir) saptılar ki, artık (doğru) yolu bulamayacaklardır. " neden kalplerinin hidayete kapatıldığı açık değil mi? Ondan sonra da peygamberine onlarla savaşmasını emreder..Hatta bu savaşlara meleklerini de gönderdiğini iddia eder. 3/124- Hani sen mü'minlere, "Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardim etmesi size yetmez mi?" diyordun. 3/125- Evet, sabrettiğiniz ve Allah'a karşi gelmekten sakindiginiz takdirde; onlar ansizin üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanli beş bin melekle size yardim eder.) Bu nasıl bir oyundur böyle? 11/118,119- Rabbin dileseydi insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir.Zaten onları bunun için yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım" sözü kesinleşti. 32/13- Eğer dileseydik herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, "Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım" sözüm gerçekleşecektir .. hud suresinden aldığınız "..fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, zaten onları bunun için yarattı. " ayetinde (ki bu iki cümle arasında "onlar ihtilafa devam edeceklerdir" diye bir bölüm yok. ayetleri düzgünce yazmaya dikkat edelim) mana bellidir. Allah ın merhamet ettiği kullar O'na iman eden kulladır ki zaten Allah kullarını bunun için yaratmıştır. der, sonra da ; 6/156,157- Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz Yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. inanmayanları zalim ilan eder, onlara hakaretler yağdırır ve şiddetli cehennem azabı ile cezalandıracağını söyler... Evet evet, bunları sizin tanrınız söyler(!)... Kendi yarattığını, yine kendi yarattığına kırdırır... Üstelik inanmayanların da bir suçu günahı yoktur, çünkü inanmamalarını tanrı istemiştir. Tanrı kendince bir oyun hazırlamış, rolleri belirlemiş, bize de bu rolleri oynamak kalmış öyle mi? ayete katılmamak elde değil "İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!!" ayetleri biz de okuyoruz sayın yam yam. hem de sizden çok daha geniş perspektiflerde ve bağlantılarını bularak. ayetlerin sistematiğini öğrenip onları çözmek zor da değil üstelik. ama eğer kasıt taşıyorsanız işte böyle zorlama anlamlar çıkarırsınız, bir ayete kör ardındakine dürbünle bakarak.
Gönderi tarihi: 10 Şubat , 2006 19 yıl Yazar Merhaba yam yam arkadas, ilgine tsk ediyorum ilk önce . Profiline baktimda agirlik olarak burada Din konusu ile meskulsün .Ileti sayin 741 kez ve 91 % oraninda .Cok güzel. Niye cok güzel dedim ? Bir gün etrafinda bes duyundan ibaret gördügün cahil ( müslüman ) toplumun hal ve vaziyetinden dolayi , elestirmeye calistigin gercek ISLAM DINI ni bu vesileyle belki bir gün ögreneceksin.Bu isin sevindirici yönü. Ancak Ömrünü Islam dininin gercegini özünden objektiv bir bicimde ögrenmeye , anlamaya calismak yerine sadece elestirmekle gecirirken , ansizin o gelen GONG sesi ile kendini öteki boyutta buldugun zaman, surada sadece elestirmekle gecirmekte oldugun vakti arastirmakla gecirememenin kaybini büyük bir pismanlikla yasamani sahsen ben ÜMID ETMIYORUM . Bu isin üzücü yönü. YA HERSEYI YANLIS DUYDU VE DEGERLENDIRDIN ISE , HALIN NICE OLUR DERSIN ??? Simdi güzel kardesim , ALLAH ki kendi Resulünü dahi sadece tebligci oldugunu , kesinlikle insanlar hakkinda zorlayici olmadigini hatirlatirken, diger ayetlere yüzeysel bakipta türkce meali sadece böyledir deyip kendini onunla kayitlaman ISLAM in degil kendi anlayis zayifligindandir sadece. Simdi hepimiz bir gün vaktimiz doldugunda ki bu biraz sonra olabilir , yarinda olabilir ölümü tadacagimiza göre , hangimiz bir digerimizi mazaret olarak gösterebiliriz ??? Bana göre senin inanip inanmaman ne ISLAM dinine bir kazanctir , nede bir kayip ! Sen ben hepimiz , zaten bu sistemin dislileriyiz ,ki görev vaktimiz bitince uyanacagiz uykumuzdan ! Allah in Resulünü bu denli uyarmasi bizlerede diger insnalar hakkinda hüküm verme hakkimiz OLMADIGINI vurgular ayni zamanda. Dolayesiile benim seni elestirdigimi falan sanma sakin.Ben herkesi oldugu gibi severim ve sevmem gerektigine iman ediyorum. Bak ben kendimle alakali bir itirafimi dile getireyim sana . Ben burada Insanlarla fikir alisverisi yaparken sunu ögrendim . Örnegin Kader ve Taktir konusunda arastirma yaparken birde bakmisim ki su an Kuràn la dost olmusum, meselelere sadece tek kisinin yorumundan degil, bi cok yazarin tercümelerine baka baka arastirmayi ögrendim. Türkce tercümelerin Kur `an dilini anmak icin yetersiz kaldigini gördüm. sana kücük bir misal vereyim : Kuran da abd kelimesi türkcede kulluk demektir.Kulluk ise birimin vazifesi demektir. Kur `an daki " ibadihi ,, türkcede ibadet anlamina gelir. Ibadeti bu günün insanlari adeta tanriya tapinma , onun gönlünü hosnud icin yapilan ritual zannederler . DIKKAT !!! Ibadet ile kulluk ayni ifade kesinlikle degildir . 1. ALLAH Resulü kendisinde ilham olunani insanlara teblig etmekle RESULLUK vasfina sahiptir. böylelikle Resullük nedir onu anliyalim ilk önce. 2. KULLUK vasfina sahip olmakla , yaradaninin programini yeryüzünde uygulayicisidir !. Ikincisi olan KULLUK vasfina her yaradilan yani Insan hayvan bitki canli cansiz algilanan hersey Kulluk vasfina sahiptir. KULLUGUN MANASI BIR NEVI KENDI ÖZGÜR IRADESI OLMAYAN BIR BIRIMIN VAZIFESI dir . Gelelim IBADET in manasina : Ibadet , icinde yasamakta oldugumuz hayat sisteminde kosul ve sartlarina karsi elde edecegimiz BAGISIKLIGIN ADIDIR IBADET . Bir nevi antivirus programi gibi yani. Gerek bes duyumuzla algiladigimiz, gerek ise bes duyumuzun disinda algilayamadigimiz seylere karsi korunmak icin almak zorunda oldugumuz enerjilerin adidir IBADET . Bir arkadasimiz ben anlatirken bu mevzulari , kendisini bir atari oyunundaki kahraman gibi algilamis ne tuhaftir ama yanlista anlamamis hani. Istersen meseleye böylede bakabiliriz hani : Bir kac evre ( level ) lik bir oyun düsünelim , bu oyundaki kahraman birinci levelde yapmasi gereken seyler sunlar : 1. icinde yasadigi hayat maratonunda hem önüne cikacak olan engelleri asmaya caliscak , hemde ayni zamanda o engellere karsi kendini savunmak ve o engelleri asmak icin gerekli enerjileri elde etmeye calisacaktir. 2. Bunlari niye yapacaktir ? hayatini ayni mücadelerle devam edecegi bir baska evrede yani 2 nci levele sürdürebilmesi icin. Sayet birinci levelde gereken korunma lari , gereken enerjileri topliyamadi ise ikinci levelde karsisina cikacak olan olaylarda büyük sorunlar yasiyacaktir . Karsisina cikacak o dev ates toplarina karsi korunmaya calismak, hele hele hic evvelden görmedigi tanimadigi o dev mahlukatlara karsi direnmek bi hayli güc olsa gerek Ben önceden hatirliyorumda bu tip oyunlarda 2 nci levele saglam giremedi iseniz 3 ncü levele girmeniz cok uzun zamanlar aliyor Defalarca ölüyor insan Ve oyun sürekli gittikce zorlu evrelerle ( levellerle ) süregider Tabi bu oyunun sonu da var hatirlarsaniz oyunun sonunda genel puan degerlendirmesi olur sergilediginiz performansa göre hesap yapilir O hesaplara göre Isminiz iyilerin listesine alinir . BAKIN SIMDI GARIPSEDIM YA , canim kardeslerim benim. O ALLAH ki , cok merhametlidir ,hepinizi korunanlardan taktir etmis olsun, amin. Simdi siz benim sadece herhangi bir oyundan bahsettigimi sanar , olayin yüzeyinde kalirsaniz , hayatinizla alakali alinmasi gereken yeni kararlara kapali kalacaksiniz elbette . Bakin güzel insanlar, olaki olayin mecaz seklini anliyamayanlar cikar da hayatini sadece eylence ile gecirip göcerler bu dünyadan . Evrende kendi yerini , farkini , boyutunu MAHIYETINI bilmeye calisin korunmak istiyorsaniz.ANLATTIGIM OYUN UN ADI mario nun degil INSANIN KADERI . Level 1 . DÜNYA Level 2 . KABIR Level 3 . KIYAMET ANI Level 4 . MAHSER YERI Level 5 . CEHENNEMIN ORTASINDAN GECEN SIRAT KÖPRÜSÜ ( bogaz köprüsü degil ) Level 6 . FINAL , YA CEHENNEM , YA ISTEDIGIN SEKILDE AT KOSTURABILECEGIN CENNET ORTAMLARI ( uzaktan baktim hic yok , yanina vardim bi cook ) ( uzaktan baktim biii coook , yanina vardim hic yok ) EL CEVAP : INSAN YOK TAN VAR EDILEN SEN , adi ISLAM olan bu sistemin icindesin istesende istemesende.Yok saysanda saymasanda. Bu sistemin icindeki ibadet adi altindaki enerjileri diler alirsin , hem bu hayatta hem ölüm ötesi hayatta faydalarini görürsün. Dilersen almazsin , hem bu hayatta , hem ölüm ötesi hayatta zararlarina PASA PASA katlanirsin. Simdi bu mantiga göre sen korunanlardan olmak istiyorsan eger , acilen icinde yasadigin SISTEMI OKUMAYA baslayip ,gereken önlemleri almaya calisirsin . Olaki sana taktir edilmistir. Ey güzel insan , Körlerin Fil i nasil tarif ettiklerini bilirmisin sen ? Hani biri bacaginda tutar , agac bu ! der . Hani biri fortumundan tutar , yilan bu ! der. SEN BU KÖRLERDEN OLMA LÜTFEN Sen sen ol denizin dalgalari ile bogusmaktan vazgec , zararin neresinden dönersen kardir . Güzellikleri ancak derinlere dalmakla görürsün OKYANUSUN , seni koruyacak olan hersey o derinlerdedir. Elestirdigin hersey OKYANUSUN dalgalaridir , dalgalarca bogusmak akil isi olmasa gerek. Hem o veya bu sekilde nasil olsa gececeksin 2 nci Level`e . SISTEMDE DUYGULARA YER YOKTUR , FALANCA VEYA FILANCA MAZARET SAYILMAYACAK !!! Tek basina canli ve suurlu olarak konulacaksin kabre !!! KURAN in hic bir yerinde öleceksin demiyor ,ölümü tadacaksin diyor !!! Körler elbette farkli degerlendirirler !!! Dili ALLAH ca olan adi ISLAM olan icinde yasadigimiz SISTEM i özünden yeniden arastirip idrak etmeye mecburuz , sayet korunmak istiyorsak. Korunmak istemeyenlere elbette sözüm olamaz. Mahiyetimiz bir damla su oldugumuzu ne cabuk unutmusuz !!! Evrensel düsünmeden , yerel veya kisisel algi araclarimiza göre degerlendirmelerle MUSALLA TASINA düsünebiliriz . Hepinizi cok seviyorum . INSANI SEVELIM , CÜNKI O DA SENSIN !!! iyi aksamlar, selam üzerinize olsun
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.