Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Dünya Kenti Mersin

Mersin akdeniz boyunca uzanan ,sonu gelmiyen temiz kumsalları,portakal ve limon bahçeleri ile bir çok tarihi eserin bulunduğu,türkiyede kendi kendine yetebilen sayılı şehirden birisidir. Dünyada 3 ilahi dine mensup insanların mezarlarının yan yana olduğu başka bir şehir yoktur.Türkiyenin en büyük gökdeleni,cumhuriyet tarihinin en büyük 2. camisi ve hristiyan dünyasının önemli merkezlerinin de bulunduğu mersin 3. büyük şehirden sonra devlet opera ve balesinin bulunduğu tek şehrimizdir. Topraklarının %49,5 orman olan mersin tertemiz havası,çağdaş alışveriş merkezleri ile 2000 li yıllara umutla bakıyor.

 

Mersin'in Tarihi

 

Kentin kuzeyindeki Yumuktepe höyüğünde yapılan kazılarda birçok katman ortaya çıkarılmış. Bunların en eskisi, M.Ö. 6300’lere, en yenisi ise Selçuklu dönemine tarihleniyor. Kazılardan çıkarılan eserler, Adana Arkeoloji Müzesi ve Mersin Müzesi’nde sergileniyor.Mersin'in tarih sahnesine çıkışı 19. yüzyılın ortalarına rastlıyor. Bu dönemde henüz bir köy olan bölge, göçmen bir Türkmen aşiretine ev sahipliği yapıyor ve adını da bu aşiretten alıyor.

Özellikle Amerika iç savaşı sırasında dünyadaki pamuk kıtlığını gidermek amacıyla Çukurova’da gelişen pamuk üretimi ve bölgenin 1866’da demiryolu ağına bağlanması, Mersin'in kaderini değiştiriyor... Bu dönemde Mersin hızla, Çukurova’nın tarım ürünlerinin ihraç edildiği bir liman ve ticaret merkezi haline geliyor.

Şehrin bugünkü durumuna gelmesinde, şu anda çok küçük bir azınlık olsalar da Hıristiyan Levantenlerin önemi yadsınamaz. Şehirde halen Levantenlere ait iki kilise bulunuyor; Latin-İtalyan Kilisesi ve Arap-Ortodoks Kilisesi.

 

Günümüzde Mersin:

Hızla hayata geçirilen GAP Projesi, Ataş Rafinerisi ve sahip olduğu geniş hinterland sayesinde Mersin Limanı, Türkiye’nin Akdeniz’deki en büyük limanı olma özelliğini taşıyor. Limanda bulunan 27 iskelenin 8’i birbirlerine raylı bir sistemle bağlanmış. 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana yaklaşık 85 milyon dolar harcanarak yenilenen Mersin Limanı’nın kapasitesi, son üç yıldır her sene %10 oranında artmış.

 

Kentin ticari açıdan önemi göz önüne alınarak, Türkiye’nin dört serbest bölgesinden birisi burada kurulmuş. 785.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulan Mersin Serbest Bölgesi, başta tekstil firmaları olmak üzere yaklaşık 250 şirkete ev sahipliği yapıyor...

Ayrıca, Mersin–Adana karayolu üzerinde cam, soda, gübre, tekstil, meyve suyu gibi sektörlerde faaliyet gösteren birçok önemli fabrika da bulunuyor.

 

Damak tadı:Mersin’in geç gelişmesinin nedenlerinden biri olan, halkın deniz kıyısı yerine dağ tarafında yerleşmiş olmasının etkileri, şehrin yemek kültürüne de yansımıştır. Bugün bir kıyı kenti olmasına rağmen, Mersin'de deniz ürünleri tüketimi, et tüketiminden çok daha azdır. Bu noktada şehre özgü bir yemekten, tantuniden bahsetmemek olmaz. Tantuni, etin kuşbaşı halinde doğrandıktan sonra, önce haşlanıp sonra kavrulmasıyla yapılan bir çeşit dürümdür. Her ne kadar basit tarifli bir yemek gibi görünse de, önemini, şehrin hemen her köşesinde bulunan tantuni lokantalarından anlayabilirsiniz. Canınız tatlı çekerse, Antakya’da yapılandan farklı bir tarifle hazırlanan künefeyi önerebiliriz.

Turistik Yerler

Viranşehir

 

Viranşehir (Pompeipolis / Soli)

 

Mersin'in 14 km batısında, deniz kenarında bulunan Soloi antik kenti, MÖ 7. Yüzyılda Rodoslu koloniciler tarafından kurulmuş, kente güneş anlamına gelen Soloi adı verilmiştir.

 

Darius( MÖ 521-485) zamanında, Klikyayı ele geçiren persler için Soloi önemli bir liman kenti olmuş ve adına sikke darbedilmiştir. Pers- Yunan savaşları sırasında , MÖ 449 yılında Klikyayı bir süre işgal eden Atinalılar, Soloi'yi yönetim merkezi yapmışlarsa da , bir yıl sonra yapılan Kilyos Barışı ile burayı Perslere geri vermişlerdir. MÖ 333 de Asya seferine çıkan Aleksander, Soloi yi Pers işgalinden kurtarmıştır. Filozof Chrysippoz ile takım yıldızları ve Fenomenler hakkında öğretici şiirler yazan matamatikçi ve astronom Aratos,MÖ 3. Yüzyılda Soloi'de yaşamışlardır.

 

Soloi antik çağlarda Kıbrıs Adası ve Mısır'a yapılan ticaretle zenginleşti.Kent Seleukos Krallığı'nın son yıllarıda Klikya korsanlarının denetiminde kaldı. Roma yönetimi Akdenizdeki korsan faaliyetlerine son vermek amacıyla , MÖ 64 yılında Pompeius'u görevlendirdi, İtalya'dan başlayarak Yunanistan ve Kilikya'ya kadar olan bölgelerde korsan faaliyetlerine son vererek Soloi'ye geldi.Burayı da korsanlardan temizledi. Yürüttüğü büyük operasyonun zaferi anısına, kenti yeniden imar ederek, adını Pompeipolis olarak değiştirdi.

 

Bizans döneminde, Hristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından , Soloi, Piskoposluk merkezi yapıldı.Kent 527 yılında meydana gelen büyük yer sarsıntısı ile tamamen harap oldu.Yeniden inşa edilmeye çalışılsada bu yüzyıldan sonra yoğunlaşan Sasani ve Müslümün Arap akınları nedeniyle yeniden eskisi gibi imar edilemedi ve terk edildi.Bu nedenle ören yerine Viranşehir de denilmektedir.

 

Pompeipolis kentinde liman, sütünlu cadde, tiyatro, Roma hamamı, kent duvarları, nekropol su kemeri gibi yapılar bulnmaktaydı.Günümüzde dağ kapısından deniz kapısına kadar uzanan korint başlıklı 200 sütunlu yoldan, 41 adet sütun ayakta kalmıştır. Bunlardan 33 adeti başlıklı olup insan aslan ve kartal kabartmaları ile süslenmiştir. Ayrıca liman , hamam kalıntıları, su kemeri bugüne kadar ulaşabilmiş kalıntılar arasındadır.

 

Mersin Müzesinde kente ait eserler sergilenmektedir. Petersburg Hermitage Müzesinde, Bizans dönemine ait bir kiliseden götürüldüğü anlaşılan altın ve gümüş objeler bulunmaktadır.

Karaduvar

 

Kalıntıları Mersin kentinin doğusunda olan bu antik yerleşim yeri için Strabon, Aristobulos'u kaynak göstererek, Asur Kralı Sardanapal'ın Tarsus ile birlikte Anchiale'yi bir gün içinde inşa ettiğini yazar.Gezgin Coğrafyacı bu abartılı bilgi nakline devamla:" Sardanapal'ın mezarının burada olduğunu ve sağ elinin parmaktlarını şaklatır durumda bir taş heykelinin bulunduğunu ve Asur dilinde yazılmış bir kitabede" Anakyndarakes oğlu Sardanapal , Anchiale'yi ve Tarsos'u bir günde kurdu. Ye, iç, neşelen, çünkü diğer şeyler bundan daha değerli değildir." Şeklindeki metnin ,parmakların anlamını açıkladığını söyler.

Anchiale,M.Ö.333 tarihinde Pers Kralı 3.Darıus ile yapmış olduğu İssos savaşından hemen önce Alexander tarafından alınmıştı.Burada su kemerleri, yapı kalıntıları,bir höyük,Romalılardan kalma Mozaikli bir hamam kalıntısı vardı

Kleopatra KapısıKleopatra Kapısı, Tarsus'un girişindedir. Bizans Döneminde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyordu.Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken bu kapı için İskele kapısı ismini takmıştır.Kapının yapımında Horasan harcı kullanılmıştır. Kapının kenarı at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 6.17 m, derinliği ise 6.18 m. dir. Tarsus'un 18. Yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapısı kalmıştır. Mısır'ın ünlü kraliçesi Kleopatra'nın sevgilisi Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlü Kule'de büyük bir törenle karşılanmışlar ve Deniz Kapısından şehre geldiği söylenir. Bu nedenle Deniz Kapısına Kleopatra Kapısı da denir.

Aziz Paul Kuyusu

Tarsus İlçe Merkezinde, Kızılmurat Mahallesinde Cumhuriyet Alanının yaklaşık 300 m kadar kuzeyinde, eski Tarsus evlerinin yoğun olduğu bölgede, öteden beri St.Paul'un evinin yeri olarak kabul edilen bir avluda bulunan kuyu, St.Paulus Kuyusu olarak bilinir. Bu evin bahçesinde yakın zamana kadar yapılan küçük bir kazı çalışmasında bazı duvarlar ortaya çıkarılmıştır. St.Paulus'un Hristyanlık için önemine bağlı olarak, bu kalıtıların ve kuyunun çok eskiden beri kutsal sayılması, kentte yakın zamana kadar yaşayan hristyan cemaatinin inancının izleri olarak yorumlanmaktadır.

Halen çevre düzenlemesi ve çevre istimlakları yapılmakta olan kuyunun çapı 1.15 m dir. Ağız taşının silindir biçiminde olmasına karşın, asıl kuyu gövdesi kare biçimindedir ve dörtgen kesme taşlarla yapılmıştır. Derinliği 38 m olan kuyunun suyu yaz- kış hiç eksilmez. Kudüs'e hacı olmak için yöreden geçen hristyanlarca kutsal sayılan bu kuyu suyundan içilir. Bunun yanısıra yapılan kazı çalışmalarında St.Paulus'un doğduğu ev olarak tahmin edilen evin taş duvarları St.Paul Kuyusu'nun hemen yanında gün ışığına çıkarılmıştır.

Eski Hamam

Yeni Vakıf İşhanı'nın yanında, Kızılmurat Mh.'de yer almaktadır.Romalılardan kalma bir hamam temeli üzerine Ramazanoğulları tarafından yapıldığı söylenir. Roma döneminden kalan hamam Altından Geçme'nin uzantısı, Eski Hamam'ın olduğu yere kadar uzanır. Kapının yanındaki kitabede H. 1290, M. 1873 yılında onarım gördüğü yazılıdır. Mahmut paşa Vakfı olarak bilinir. Restore edilerek halkımızın hizmetine sunulmuştur. Efsanevi Yılanlar Padişahı Şahmeran'ın burada kesildiğire ve kanının bu hamamın duvarlarına sıçradığına inanıldığından "Şahmeran Hamamı" da denir. Plan şeması dört eyvanlı tipe giren Eski Hamam, yapılan değişikliklerle eski durumunu kaybetmiş, sıcaklık ve havlet kısımlarından oluşmuştur.Halk arasında şahmeran olarak bilinen yapı, . Hamam, kuzey güney arkasında olup, dikdörtgen plan ihtiva etmektedir. Duvarları moloz taştan inşa edilen yapı genel olarak Türk hamamı özelliklerin göstermektedir. Soyunma yeri, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümünün üzeri kubbe ile örtülüdür.Ayrıca 10 ahşap loca ve ortada sonradan betonla çevrilmiş bir havuz vardır.

 

Kızkalesi

Korikos sahil kalesinin 200 m. açığındaki küçük adacık üzerindeki kaleye "Kızkalesi" denir. Büyük bölümü ayakta olan Kızkalesi'nin kuzey ve güney uçları sekiz kuleyle korunmuştur. Kalenin dış çevre uzunluğu 192 m.dir. Kızkalesi ile sahildeki kale denizden bir yolla bağlanmış, denizden gelecek saldırılara karşı önlem alınmıştı.Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından 1448 yılında onarılan Kızkalesi bugün İçel turizminin sembolü haline gelmiştir.

 

Kızkalesi Efsanesi

 

Korikos'ta yaşayan Krallardan biri, bir kız çocuğu olsun diye gece gündüz Tanrıya yakarmaktadır. Sonunda dileği yerine gelir ve kız büyüdükçe güzelliği ve yardımseverliği ile herkesin sevgisini kazanır.

Günlerden bir gün kente bir falcı gelir. Kral onu saraya çağırtır, kızının geleceğini öğrenmek ister. Falcı prensesin eline bakınca irkilir ama bir şey söylemez. Kral zorlayınca "Kralım" der, Kızınızı bir yılan sokacak. Bu yazgıyı hiçbir şey bozamıyacak der ve siz dahi engel olamıyacaksınız deyip oradan ayrılır. Kral, kıza birşey söylemez ama düşüncelere dalar. Sonunda kıyıya yakın üçük bir adacık üzerinde, ak taşlardan bir kale yaptırmaya karar vererek kaliyi yaptırır ve kızını buraya kapatır. Olan biteni bilmediğinden kızı üzülmekte, günden güne eriyip gitmektedir. Günün birinde saraydan kaleye gönderilen bir üzüm sepetinin içinden çıkan bir yılan kızı sokar ve öldürür.

 

Kanlı Divane

Kanlıdivane Erdemli-Silifke karayolunun 3 km. kuzeyindedir. Antik çağdaki adı, Kanytelis olan kent büyük bir obruğun etrafına kurulmuştur. Burası Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim merkezi olarak kullanılmıştır. Hellenistik Kule, bazilikalar ve nekropoller en önemli arkeolojik kalıntılardır.

 

Nekropoller

Kentin kuzeyindeki bir vadinin her iki yamacına yayılmış olan nekropol sahası, hem Helenistik, hem Roma, hem de Bizans dönemlerinde kullanılmış olup kaya oyma çok sayıda mezar vardır.

 

Cennet Çöküğü:

Bir yeraltı deresinin yolaçtığı kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m ve 110 m olup derinliği 70 metredir. Çökük tabanının güney ucunda 200 m uzunluğunda ve en derin noktası 135 m olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır.

 

Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kilisenin V.yy'da Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana'ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır.

 

Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur.

Cehennem Çukuru:

Cennet çöküğünün 75 m kuzeyindeki Cehennem çukuru da Cennet çöküğü gibi oluşmuştur. Ağız çember çapları 50 m ve 75 m, derinliği 128 metredir. Kenarları içbükey olduğu için içerisine inmek mümkün olmamaktadır.

 

Mitolojiye göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon'u buradaki bir kavgada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı'nın altına sonsuza dek kapatmadan önce bir süre Cehennem çukurunda hapsetmiştir.

Astım - Dilek Mağarası:

Cennet çöküğünün 300 m güneybatısındadır. İçine helezonik demir bir merdivenle inilir. Birbirine bağlantılı, toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galeriler çok ilginç şekilli dev sarkıt ve

dikitlerle süslüdür. İçi ışıklandırılmış olup, mağaranın astımlılara iyi geldiğine inanıldığı ve içinde dilek tutulduğu için Astım - Dilek Mağarası denmiştir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 derece santigrat olup, nem oranı yazın %85, kışın %95'e ulaşır.

 

Cennet ve Cehennem çökükleri ile Astım - Dilek Mağarası çevresindeki ağaç ve çalı dallarına burayı ziyarete gelenler dilek dileyip bez parçası bağlarlar

Meryemlik

Taşucu yolu üzerinde 4. Kilometreden sağa dönülüp bir km gidildiğinde Hristiyanlığın en eski ve en önemli merkezlerinden biri olan Meryemlik'e varılır. Meryemlik'in tarihi Azize Tekla'nın buraya gelişi ile başlar.

 

İsa Peygamber'in havarilerinden St. Paul'ün vaazlarından etkilenen 17 yaşındaki Tekla kendini Hristiyanlık dinine adar. St. Paul'ün bu değerli öğrencisi Konya ve Yalvaç'ta Hristiyanlığı yaymak için propaganda yaparken paganların baskılarına maruz kalıp, öldürüleceğini öğrenince kaçıp Seleucia'ya gelir ve sonradan kiliseye çevrilen bir mağarada saklanır. Sığındığı mağaradan yöredeki insanlara çok tanrılı dine karşı Hristiyanlık inancını yayarken mucizeler yaratarak hastaları da iyileştirir. Yine öldürüleceği bir sırada bu mağarada kaybolduğuna inanılır.

 

Aya Tekla'nın içinde yaşadığı mağara onun kayboluşundan sonra Hristiyanlarca kutsal sayılmış; ta ki bu din İ.S. 312 yılında serbest bırakılıncaya kadar gizli bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Bu mağara daha sonra IV. yy'da kiliseye dönüştürülmüştür.

 

Hristiyanlığın resmen kabulünden sonraki dönemlerde birçok yapı ile bezenen Meryemlik'te Mağara Kilisesinden başka, bu mağaranın üzerinde bugün sadece apsisinin bir bölümü ayakta kalan Azize Tekla Kilisesi; imparator Zenon tarafından Aya Tekla'ya ithafen yaptırılan kilise ile Kuzey Kilise; hamam, birçok sarnıç, mezarlıklar ve şehir suru kalıntıları günümüze kadar gelmiştir

Adam Kayalar

Kızkalesi'nden Silifke'nin Hüseyinler Köyü'ne giden asfalt yolun 5. Km. sinde batıya ayrılan 2 Km. lik taşlık yolun sonunda Şeytan Deresi vadisine varılır. Bu vadinin dik yamacında, kayaların yüzünde 9 niş içerisinde İ.S. II. yy'dan kalma 11 erkek, 4 kadın, iki çocuk ve bir dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma kartalı kabartması görülür.

 

Alahan Manastırı Evliya Çelebi'nin "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" diye anlattığı Alahan Manastırı Karaman karayolu üzerinde, Mut'un 20 km. kuzeyinde, orman ürünleri deposunun yanından sağa sapılan ve 4-5 km. içeride Geçimli (Malya) köyü civarındadır. 1000-1200 m. yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca oturtulmuştur.

Hristiyanlığın Kapadokya ve Likonya (Konya)' da yayılması sırasında bu yeni dini kabul edenlerin takibe uğraması, inanmayanlar tarafından öldürülme korkusu, Hz. İsa'ya inananları dağlık bölgelerdeki mağara kaya oyuklarında ibadete zorlamıştır. İsa'nın havarilerinden St. Paul ve yine Tarsus'ta yaşamış Hristiyan öncülerinden Barnabas 441 yılında Hıristiyanlığı yaymak için Konya-Kapadokya ve Antalya-Antakya'ya kadar maceralı yolculuklar yapmıştır.

İşte bu iki Hristiyan Aziz'in gezileri sırasında konakladıkları her yerde anılarına mabetler yapılmıştır. Alahan Manastırı bunlardan biridir.

440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır Külliyesi, Batı Kilisesi, Manastır, Doğu Kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşmaktadır. Kilise binaları, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikleri taşımaktadır. Süslemesinde usta bir taş oymacılığı görülür. İlk kilise korint başlıkla iki dizi sütunla üç nefe ayrılmıştır. Narteksten ana mekana geçilen kapının atkı ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St. Paul, St. Pierre figürlerinden başka bir çelengi taşıyan altışar kanatlı Cebrail, Mikail'in simgesel yaratıkları ezişi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, incil yazılarının tasvirleri, üzüm salkımları, asma yaprakları ve balık motifleri zengin bir şekilde tasfir edilmiştir.

Kiliselerin doğusundaki geniş avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapıldığı dehliz, 11 m. uzunluğunda kemerli ve sütunlu bir galeri şeklindedir. Galerinin ortasında kalabalık kabartma süsleme ile her yanı işli büyük bir niş bulunmaktadı.Galeride apsisli vaftizhane ve karşısında Alahan Manastırının en görkemli yapısı olan mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların kuzey duvarı kayaya yontulmuş, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortası ilginçtir. Burası paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planlı bir kule biçimindedir. Kuli yukarıda sekizgene dönüştürülmüştür. Kapı çerçevesi süslüdür.

Alahan Manastırının Mezarlarından birinin kitabesinde şöyle yazılmıştır. "Burada çok mümtaz, Flavius Severinus ve Flavius Cadalaippus'un Konsüllüğün'den sonra İndictio'nun 15. Senesinin 13 Şubatında Mukaddes oruçlarının ilk haftasının Salı günü ölmüş olan hatırası mukaddes kurucu T............ yatıyor."

Ayrıca, Maya Köyü yakınlarında vade içinde ve yeraltında kırmızı ve yeşil boyalı "Renkli kilise" vardır. Bu kilise yeni gibi görünmektedir.

  • 1 ay sonra...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.