Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

"HIRİSTİYAN & MÜSLÜMAN DÜNYASI" ARASINDAKİ EKONOMİK, SOSYAL, KÜLTÜREL VE BİLİNSEL FARK GİDERE ARTIYOR...

Featured Replies

Gönderi tarihi:

.

Prof. Dr. Yasin Ceylan, son 20 yılda dini söylemleri postmodernizmin canlandırdığını söyledi:

 

'Çağımız insanı çıkmazda'

ODTÜ Felsefe Bölümü'nden Prof. Dr. Yasin Ceylan İslam âleminin bilimsel ve sosyal değerler bakımından bulunduğu acınacak durumdan kurtulmak istiyorsa evrensel dünya görüşünü benimsemek zorunda olduğunu söyledi. Ceylan, "İslam âlemi, böyle bir işlevi yüklenirken doğal olarak ona bir şekilde haz veren aidiyetler zedelenecektir. Ama insan olarak kimliği güçlenecektir" dedi.

 

Batı'nın ikiyüzlülüğüne değinen Ceylan, ortaçağdan bu yana savaş veya kültürel ve ticari ilişkiler yoluyla etkileşimde bulunan Batı dünyası ile Müslümanlık arasındaki ilişkinin biçimi ve niteliğinin son iki yüzyılda köle-efendi biçimine dönüşmüş olduğunu ileri sürüyor. Ceylan'a göre, Avrupalı olmayan kültüre karşı Batı'nın tutumu son derece aşağılayıcı, küçümseyici, sömürgeci olmuştur.

 

Halkbilime çok önemli katkılarda bulunan araştırmacı-yazar İsmet Zeki Eyuboğlu , ''Çağımızın Çevrintileri'' kitabında şöyle diyor: ''... Uygarlık tarihi, bize en korkusuz atılımların, en sarsıcı girişimlerin felsefeden geldiğini gösteriyor... gelişen deney bilimlerinin buluşları, insanüstü bir varlığın elinden çıktığına inanılan nice nesnenin doğal yapı taşıdığını, evrenin dışında üstün bir gücün etkisiyle ortaya konmadığını göstermiştir. Fizik, kimya, dirimbilim (biyoloji) vb. bilimlerde süregiden sıçramaların din inançlarını sarsmadığı söylenemez... Hegel' den yüz yıl önce Newton , elli yıl sonra Darwin sarsıcı yenilikler getirmiştir...'' Doğa bilimlerindeki gelişmeler, Avrupa'da kilisenin gücünü sarsmış ve aydınlanmanın da yolunu açmıştır. Peki, 21. yüzyılda neden bilim ve felsefe insanların kafasında ve yüreğinde hak ettiği yerde değil? Neden dini dogmalar bu kadar etkili?

 

'Din adamları değişti'

ODTÜ Felsefe Bölümü'nden Prof. Dr. Yasin Ceylan' a göre bu sorunun birden fazla yanıtı var: Birincisi, modern yaşamın giderek artan ihtiyaçları altında ezilen insanın felsefe ve bilimsel gelişmelere ayıracak, bunlar üzerinde düşünecek vakti kalmıyor. Dolayısıyla yeni bir zihinsel eğilim geliştiriyor. Genelde, günlük gazeteleri, dergileri ve popüler romanları okumakla yetiniyor. Bilinçli olarak dogmalardan kurtulmak, sürekli işleyen eleştirel düşünce yapısı gerektiriyor. Bu zihinsel faaliyet yavaşladığında önceden hazır fikirler ve değer yargıları hemen boşluğu dolduruyor. Prof. Ceylan, dini söylemleri son yirmi yılda canlandıran diğer bir akımın ise değerlerin tayininde tek bir yol olmadığını ileri süren postmodernizm olduğunu kaydediyor. Din adamlarının da değiştiğini vurgulayan Ceylan, onların insanlara hitap ederken sadece aklını değil dürtü ve tutkularını da hesaba kattıklarını, yani ne kadar irrasyonel unsur varsa kullandıklarını belirtiyor. Elbette, insanların çektikleri acılar ve yanıtı bulunamayan metafizik konuları da din adamlarının elini güçlendiriyor.

 

Köktendincilik nasıl oluyor da gerçek inananların gönlünde sevgi ve hoşgörü dini olan İslamiyeti şiddet politikalarına dayanak yapabiliyor?

 

Şiddet politikaları

İsterseniz yeniden Eyuboğlu'nun ''Çağımızın Çevrintileri'' kitabına dönelim: ''... Birkaç yıldır 'İslam uyanıyor' diye geniş kapsamlı bir duyuru başlatılmış. Ancak, nerede 'İslam uyanıyor' saptanmamış, birtakım yüzeysel kımıldamalar, 'uyanış' diye gösteriliyor. Bu uyanış, İran'da, Filistin'de, Cezayir'de, son aylarda da Rusya'da oluyor. Öyleyse bu 'uyananların' durumlarını gözden geçirelim, neyle uyandıklarına bakalım. Bu ülkelerin hangisi Avrupa, Amerika dışında gereksinimlerini giderecek bir kaynak bulmuştur? Savunma, sağaltım, iletişim araçları, ulaşım, bilim vb. alanlarda hangi İslam ülkesi kendine yetiyor? Hıristiyan toplumlara el açmıyor? Hangi İslam ülkesi uçağını, savaş gemisini, sağlıkbilim araç-gerecini yapabiliyor? Daha acısı, hangi İslam ülkesi petrolünü Hıristiyan Avrupa'ya başvurmadan toprağın altından çıkarıp işleyebiliyor?.. Gerçek şudur: İslam ülkeleri, Avrupa'nın yutturduğu uyuşturucu yaşama anlayışıyla, yaşam araçlarıyla kendi benliğinden uzaklaşmış, uyanmayı günümüzden bin dört yüz yıl önceki duruma dönme özgürlüğü sanmıştır...''

 

Hoşgörü yok edildi

Peki, bu aydınlanma girişimi neden yarıda kaldı? Prof. Ceylan bunun hem içsel hem de dışsal nedenleri olduğunu belirterek şunları söylüyor: ''... Müslüman toprakların 13. yüzyılda Moğollar tarafından ele geçirilmesi ve bunun sonucu olarak Abbasi İmparatorluğu'nun küçük sultanlıklara bölünmesi, İslam uygarlığının çöküşünün politik nedenleri arasında anılabilir. Kültürel boyutta ise din adamları tarafından felsefenin, inancın sarsılmasına neden olan küfre götüren bir düşünce biçimi olarak kınanıp suçlanması ve diğer yandan da İslami inancın belli bir yorumunun ve pratiğinin Abbasi döneminden sonraki yönetimler tarafından tek geçerli yol olarak ilan edilmesi... Birinci hareket, antik Yunan düşüncesinin İslam dünya görüşünü daha fazla biçimlendirmesini yasakladı, engelledi ve bu da İslam uygarlığının gerisindeki asli etkin neden olan hoşgörüyü, anlayışı ve çoğulculuğu bitirdi. İkinci hareket ise ehl-i sünnetin (peygamberin yaşam biçimini kabul edenlerin ve onu izleyenlerin düşünceleri) kendi onayladığının dışında Kutsal Kitap'ın her türlü yorumunu yasaklaması nedeniyle herhangi bir inanç sisteminin yeni durumlara uyum sağlaması için gerekli olan din içindeki dinamizmi sarstı.''

 

Ceylan'a göre, Avrupalı olmayan kültüre karşı Batı'nın tutumu son derece aşağılayıcı, küçümseyici, sömürgeci olmuştur.

 

Laiklik ve evrensellik

İnsanın inanma ihtiyacı bilimselliğe aykırı bir durum değildir. Yeter ki inanç, insan yüreğinden ve beyninden çıkıp bir iktidar aracı, başkalarını yok etmeye yarayan bir dayanak haline gelmesin. İşte burada laikliğin aydınlanma için ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Prof. Ceylan'ın, ''Din ve Laiklik'' başlıklı makalesinde laiklik, ''Batı'da 15. yüzyılda, kiliseden bağımsız ve ona karşı olarak başlayan bir aydınlanma hareketinin günümüze kadar zenginleşerek gelişen yeni bir dünya görüşünün zemini'' olarak tanımlanıyor. Ceylan'a göre, Batı'da bilim, felsefe, sosyal disiplinlerdeki gelişmeler ışığında yeni oluşan dünya görüşünde dinin rolü gittikçe kenara itilmiş ve inançlar bireysel sınırlara sokulmuştu. İşte, ''din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması veya din ve devlet işlerinin ayrımı'' gibi basit görünen laiklik kavramının gerisinde böyle bir arka plan vardı.

 

Ceylan, Türkiye'de laik zihniyete sahip bir Müslümanın, bir entelektüelin, dinin dogmalarına gönderme yapmadan kendi bakış açısını neredeyse savunamadığını iddia ediyor. Şöyle ki: ''Bu, ya karşısında tartıştığı dindar kişiyi ortak bir zeminde tartışmaya ikna etmesi için veya laik değerleri dinden herhangi bir yardım almadan bağımsız ve gerektiği gibi savunmak konusunda yeterli donanıma sahip olmadığındandır. Bu ise laik düşüncenin temelinde bulunan ve onu doğrulayan felsefenin İslam dünyasında henüz kendisini kuramadığını, gerçekleştiremediğini gösteriyor. Bazı ülkeler, örneğin Türkiye biçimsel olarak laik olmasına rağmen din hâlâ devletin koruması altında, devlet içindeki bir kurum dinsel faaliyetleri yönetiyor ve orada çalışanların maaşlarını da devlet ödüyor.''

 

Panzehir

Prof. Ceylan, ''İslam âlemi, gerek bilimsel ve sosyal değerler bakımından ve gerekse uluslararası itibar bakımından içinde bulunduğu acınacak durumdan kurtulmak istiyorsa dinsel ve ulusal kimlikler kaygılarından sıyrılıp evrensel dünya görüşünü benimsemek ve onun aktif bir üyesi olmak zorundadır. Böyle bir işlevi yüklenirken doğal olarak ona bir şekilde haz veren aidiyetler zedelenecektir. Ama insan olarak kimliği güçlenecektir. Nihai zemin olan insan kimliğimiz, tüm diğer kimliklerden daha üstün, daha köklüdür'' diyor.

 

Ahlaklı olmak için dindar olmaya gerek yok. Kant' ın temelini attığı eleştirel felsefe sayesinde son yüzyıl içerisinde etik de dinin himayesinden alınarak bu insan merkezli yeni dünya görüşü bünyesine sokulmuştur. Ceylan'a göre, evrensel ahlak anlayışı inananlar ve inanmayanlar arasında yaratılan düşmanlığı da yok edebilir. Ceylan, dinler arası diyaloğun da hoşgörüyü arttıracağını ve düşmanlıkları azaltacağını belirtiyor.

 

____________________________________

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.