Misafir birce Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 14 Ocak , 2009 Trabzon Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nde öğrenim gören 16 yaşındaki genç kızın ulusal ve uluslararası düzeyde birçok birinciliği bulunuyor. Dilara Mataracı (16), AA muhabirine yaptığı açıklamada, resme ilgisinin çok küçük yaşlarda başladığını belirterek, ''Küçüklüğümden beri resim yapıyorum, 'resim hayatımın bir parçası' diyebilirim. Yazılı defterlerde bile, yazıların arasına varıncaya kadar boş bulduğum her yere resim çiziyorum'' dedi. Resme ilgisini annesinin fark ettiğini, kendisini her zaman desteklediğini ifade eden Mataracı, ''Hasan Ali Yücel İlköğretim Okulu 3. sınıftayken rehber öğretmenim yeteneğimi fark ederek beni Bilim ve Sanat Merkezi'ne yönlendirdi. Sınavları kazanarak buradaki derslere katılmaya başladım'' diye konuştu. Mataracı, geçen yıl Slovenya'da ''Galery of Young People's Art Works Celje'' tarafından düzenlenen ''Ben Kimim'' 13. Uluslararası Resim Yarışması'nda dünya birincisi, 2007 yılında Makedonya'daki ''The Small Montmarte Of Bitola Yarışması''nda dünya birincisi, 2008 yılında Hindistan'da düzenlenen ''Renklerle Benim Kültürüm'' konulu geleneksel ''Shankar's Uluslararası Çocuk Sanatları Yarışması''nda dünya ikincisi olduğunu kaydetti. Mataracı, ''Ülke genelinde ise Kütahya Evliya Çelebi Çocuk Resimleri Yarışması ile bir dergi tarafından düzenlenen 'Unutulanlar' konulu resim yarışmasında birinci oldum. İl genelindeki yarışmalarla birlikte toplam 11 ödülüm bulunuyor'' dedi. Resim yapmanın kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu ifade eden Mataracı, ''Resim yaptığım zaman yaşadığımı hissediyorum. Sinemaya gittiğimde bile elimde küçük bir defter oluyor, her zaman bir şeyler çiziyorum. Mimar Sinan Üniversitesi resim veya grafik bölümünde eğitimime devam etmek istiyorum'' diye konuştu. Dilara Mataracı, ilk kişisel resim sergisini Trabzon Mahmut Goloğlu Kültür Merkezi'nde açtığını, ikinci kişisel sergisini İstanbul'da açmayı planladığını sözlerine ekledi. Trabzon Bilim ve Sanat Merkezi uzman resim öğretmeni Veysel Acar ise merkezlerine sınavla alınan öğrencilerin çok değişik eğitim kademelerinden geçtiklerini ifade ederek, şunları söyledi: ''Merkezimizde öğrencilerimize ilk olarak 'destek eğitim' diye adlandırdığımız iletişim, bireysel gelişim, grupla çalışma tekniklerinin yanı sıra diğer gerekli dersleri veriyoruz. Daha sonra bireysel yetenekleri geliştirici, ardından özel yetenek geliştirici programlar var. Özel yetenek geliştirici programda öğrenciler sanatın hangi alanında kendilerini daha iyi hissediyorlarsa ya da duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade edebileceklerse o alana yönlendiriliyor.'' Dilara'nın Bilim ve Sanat Merkezi'ni kazandığında ilköğretim 3. sınıf öğrencisi olduğunu belirten Acar, şunları kaydetti: ''Öğrencimizin 16 yaşında olmasına rağmen 3'ü dünya çapında olmak üzere 11 ödülü var. Ayrıca merkezimizde proje aşamasında hazırladığı 'eski' temalı resimlerin yer aldığı ilk kişisel sergisini açtı. Toplam 20 resmin yer aldığı sergi Dilara'nın yaklaşık 1 yıllık çalışmasının ürünü. Dilara, resim sanatçısı olarak adlandırabileceğimiz bir öğrenci ve bu anlamda sergisi Trabzon'da 16 yaşındaki bir sanatçının açtığı ilk resim sergisi.'' Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2009 13 yaşında 20 resim sergisi açtı... Yüzmede de Türkiye şampiyonu olan kızın öyküsü. 2006'da Paris'te açtığı sergisiyle Fransız sanat çevrelerinin dudağını uçuklatan İlayda'nın yeteneğini, sanat eleştirmeni Jean Pierre Delarge "Resimlerinde Henri Matisse havası var" diye tanımlıyor. Onun en büyük arzusu bir Galatasaray-Fenerbahçe maçını tribünden izlemek. Ancak annesinin "Kızıma bir zarar gelir" diye onu maçlara göndermek istememesi de Türk futbolunun imajı açısından manidar. Beşiktaş'ta cirit sporu yapmış babasını, zorla Galatasaraylı yapmakla övünen İlayda'ya, "Galatasaray yönetimi seni şöyle ailenle bir defa olsun VIP tribününde ağırlamadı mı?" diye sorduğumuzda aldığımız cevap da hayli ilginç: "Onların Galatasaraylı olduğumdan bile haberleri yoktur." 200 metre kelebekte Galatasaray'a Türkiye şampiyonluğu getiren ve Yüzme Milli Takımı'na da çağrılan İlayda, 2 yaşında başladığı resim sanatında da dev adımlarla zirveye yürürken, onu okurlarımıza daha yakından tanıtmak istedik. O her açtığı sergide bir felaketle karşılaştığından yakınsa da biz bardaktan boşalırcasına yağan yağmura rağmen Yetenek Sanat Merkezi'ndeki randevumuzu aksatmadık. Foto muhabirimiz Kurtuluş Yılmaz ve stajyer arkadaşım Taner Şahin'le gittiğimiz Beyoğlu Halas Sokak No: 26 numaradaki pembe binada bizi, babası Ergün Bey ve sanat merkezinin sahibi Nevbahar Aksoy'la karşıladı. Dışarıdaki soğuk hava ve şiddetli yağmura rağmen içeride bu kadar sıcak yürekli insanlarla bir arada olmak içimizi ısıttı. Hal böyle olunca tabi ki söyleşi de uzun sürdü. İlayda'nın 30 tablosunun bulunduğu sergiyi gezerken, "Sporla sanat arasında nasıl bir benzerlik var?" sorusuyla sohbet kapısını araladık. İkisi de sevgiyle yapılabilecek şeyler. Sevgi yoksa ikisinde de başarılı olamazsınız. Çok özveri gerektiriyor. Sevgi olmazsa insan bu kadarına asla katlanamaz. İlk çizdiğin tabloyu hatırlıyor musun ? Evet 2 yaşındayken babamın resmini çizmiştim. Resim yapmaya başlamadan kafanda bir kompozisyon oluşturur musun, yoksa başladıktan sonra mı fikirler gelişiyor ? Başladıktan sonra gelişiyor. Kendimi hep prenses olarak hayal eder ve öyle çizerdim. Mısır medeniyetinin etkisi bende çok fazla. İlk portremi de 1999'da yaptım. Bir tabloya "Şunu" yapacağım diye başlayıp, ortaya başka bir şey çıktığı zaman oldu mu ? Olmadı. Resimlerimi model kullanarak yaptığım için olmadı. SERGİYİ GEZMEYE GELİP KAFEDE OTURUYORLAR Bir tablonun bittiğine ne zaman karar veriyorsun ? Sonradan hiç üzerinde oynadığın oluyor mu ? Gözüme gerçekten tamamlanmış görünüyorsa, içime siniyorsa "Tamam" diyorum. Tablolar üzerinde sonradan pek oynama yapmam. Sevgi ve hırs... İkisi bir arada çelişki oluşturmuyor mu ? Evet çelişki gibi görülebilir ama ikisi birleşince ortaya heyecan çıkıyor. Emek ve sevgi; başarı ve yarışma ruhunu aşılıyor. Bu kadar yoğun ve programlı bir yaşamdan sıkıldığın oluyor mu ? Ben asıl böyle bir hayatı yaşamasaydım, sıkılırdım. Türkiye'de sanatçı olmanın zorluklarından yakınılır. Senin de şikayetlerin var mı ? Birincisi imkan yok. İnsanlar sanata ilgi göstermiyor. Bir sanat sergisinin bulunduğu mekana gelip, sergiyi gezmeden kafede oturan insanlar var. KENDİNİ YANSITTIĞINDA RESİM RESİM OLUYOR Bir söyleşinde, arkadaşların gelsin diye okulun yakınına sergi açtığından ancak arkadaşlarının ve öğretmenlerinin ilgi göstermediğinden şikayet ediyorsun. Evet. O zaman çok üzülmüştüm. Böyle bir durum seni küstürür mü, hırslandırır mı ? Hırslandırır. Gelmiyorlarsa herkesi oraya getirecek işler yapmak isterim. Vazgeçmem. Cisimlere baktığında ilk gördüğün şey nedir ? İlk renkleri görürüm. Şekilden çok renk önemlidir benim için. Kafanda çok güzel bir tablo oluştu. Ancak bunu şekillendirecek hiçbir imkanın bulunmadığı ıssız bir adadasın. Ne yaparsın ? Parmağımla kumlara çizerim, taşa, toprağa yaparım. Elime çizerim ama mutlaka çizecek bir şeyler bulurum. Kardeşin var mı ? Hayır. İyi ki de yok. Tek çocuk olmanın güzelliğini yaşıyorum. Kardeşim olsaydı kıskanırdım. Ruh halin tablolarına yansıyor mu ? Öfkeli ya da mutlu olduğun zamanlar mesela. Evet tabii ki yansıyor. Bir resim, kendini yaşattığın zaman resim oluyor. G.SARAYLI OLDUĞUMDAN BİLE HABERLERİ YOKTUR Hiç futbol maçına gittin mi ? Galatasaray-Fenerbahçe maçına çok gitmek istiyorum. Ama annem bana bir şey olmasından korktuğu için göndermiyor. Bir futbol maçının aileler için çocuklarının zarar göreceği yer olarak görülmesini sorgulamalı ? Ne yazık ki öyle oluyor. İyi bir Galatasaraylı ve aynı zamanda kulübün sporcusu olarak yönetim seni şöyle VIP tribününde maç izlemeye hiç davet etmedi mi ? Onların benim Galatasaraylı olduğumdan bile haberleri yoktur. Ailede başka Galatasaraylı var mı ? Herkes Galatasaraylı. Babam Beşiktaş'ı tutuyordu. Hatta Beşiktaş'ta cirit sporcusu olarak görev almış. Ama annemi de babamı da zorla Galatasaraylı yaptım. NE ZAMAN SERGİ AÇSAM BİR FELAKET OLUYOR Bu kadar güzel şeyler yapmışsın ama bana göre yeterince tanınmıyorsun ? Ne zaman sergi açsam ülke gündemi önemli bir olayla değişiyor. İlk sergimde İkiz Kuleler yıkıldı. Bir başka sergimde kuş gribi patlak verdi. Yine birinde HSBC bankası bombalandı. Bir diğeri Ergenekon'un gölgesinde kaldı. En son sergimde de Davos olayı patlak verdi. Amatör sporcular medyanın ilgisizliğinden yakınır. Senin de şikayetlerin var mı ? Türkiye'de varsa yoksa futbol. Fenerbahçe, Galatasaray. Diğer sporlar onların gölgesinde kalıyor. Çin'de Phelps 8 altın madalya aldı. Ben kendi kendime, "Neden orada biz yokuz" diye sordum. Sanatı ve sporu gelişmiş toplumların her şeyi gelişir. Dünyaya bakış açıları, eleştirileri, anlayışları gelişir. Spor haberlerini açıyorsunuz, tanıtım görüntülerinde bütün sporlar var. Ama haberler başlıyor, futboldan başka bir şey yok. İçerik sadece futbol. İnsanlar diğer sporlara özendirilmiyor. Eğitim müfredatı da değişmeli. Çocukların ve gençlerin spora ve sanata zaman ayırması için uygun hale getirilmeli. Daha çok sporcu olarak mı, ressam olarak mı anılmak istersin ? İkisinden de vazgeçmem. En sevdiğin mevsim ? Yaz ve kış. Zıtlıkları mı seviyorsun ? Evet. Yazın çok sıcak, kışın çok soğuk olsun isterim. Güneşi de karı da çok seviyorum. En beğendiğin ressam ? Van Gogh ve Henri Matisse. En sevdiğin renkler ? Mavi, pembe, yeşil ve turuncu. En sevdiğin şarkı ? Genelde resim yaparken klasik müzik dinliyorum. En sevdiğin yemek ? Patates kızartması. En sevdiğin çiçek ? Orkide. En sevdiğin hayvan ? Kesinlikle köpek. Köpekler sevgisini çok belli ediyor ve sevdiklerine çok sadıklar. Sevgi algıları çok güçlü. En beğendiğin sinema oyuncusu ? Şahan Gökbakar. (Recep İvedik tiplemesiyle ünlenen komedyen) En çok gitmek istediğin yer ? Güney Amerika. Örneğin Meksika. Neden uzak ve az bilinen yerler ? Gizemli geliyor. En büyük hayalin ne ? Bütün dünyanın resimlerimi tanımasını isterim. Beni değil ama resimlerimi tanısınlar. Sanatımım benden önde olmasını isterim. En heyecanlandığın an? 200 metre kelebekte Türkiye şampiyonu olduğumda çok heyecanlanmıştım. Yarışmalar beni çok heyecanlandırırdı. Heyecandan ağladığım ve kustuğum zamanlar oldu. Stresten kendimi kilitliyorum bazen. En unutamadığın an ? Milli takıma seçildiğim an. Hobilerin neler ? Kitap okumak, müzik dinlemek, piyano çalmak, film izlemek. Röportaj: KENAN KARCI Alıntı
Φ bursercan Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2009 vaybe yetenek abıdesı resmen umarım calısmaları -amacları dogru yolda olur. Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 8 Haziran , 2009 Fırçasından dökülen Bizans ve Osmanlı 2008'de ''Yılın Genç Ressamı'' ödülünü kazanan ressam Neslihan Öner'in yapıtları sanatseverlerle buluştu. İstanbul'daki Şişhane Metro İstasyonu'nda sergilediği 15 metrekarelik Osmanlı-Bizans sentezi çalışmasıyla tanınan Öner'in sergisi, Tatbiki Sanat Galerisinde açıldı. Sanatçının yeni sergisinde de karışık teknik ile çalıştığı tabloları yer alıyor. Sanatçı resimlerinde, genellikle tamircilerin kullandığı üstüpüyü (gemi kalafatında, işliklerde, buharlı makinelerde, temizlik işlerinde ve otomobilcilikte kullanılan kendirden yapılmış iplik parçaları) farklı bir biçimde malzeme yaparak tuval üzerinde üçüncü boyutu yakalıyor. Kuzey Amerika Türk Toplumu (KATTOK) tarafından Bizans çalışmasıyla 2008 yılının genç ressamı seçilen Öner, Bizans kültürüne yaptığı çağdaş gönderme ile The Washington Times ve New York Daily News gazetelerine de haber oldu. Öner, bu sene Ocak ayında da İngiltere'deki dünyaca ünlü galerisi Saatchi tarafından ''günün sanatçısı'' seçildi. KENDİNE ÖZGÜ ÜSLUBUYLA ÖNE ÇIKTI Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünden mezun olan Neslihan Öner, Yücel Dönmez Atölyesi'nde 4 yıl resim çalışmaları yaptı. Resim çalışmalarını kendisine özgü üslubu ile değerlendiren Öner, ''dengesizlik içinde denge kurarak'' yaşamı karışık malzemeler ile tuvale aktardığını belirtiyor. Resimlerinde mekanik yaşam içinde doğa ve insan ilişkisinin felsefesini ortaya koyduğunu ifade eden sanatçı, bu yıl İstanbul'da Stüdyo 33'te de eserlerini sanatseverlerle buluşturdu. İstanbul'daki Şişhane Metro istasyonunda 15'er metrekarelik Bizans sentezi ve Osmanlı çalışmalarını sergileyen sanatçı, ayrıca aynı istasyonda her biri 3.5 metrekare büyüklüğünde terminal tavanında dijital çalışmalara yer verdi. Sanatçı, Yeni Melek Gösteri Salonu'ndaki rock konseri etkinliğinde, dans, müzik ve tiyatro mesajlı resim performansıyla ilgi çekerken, Kartal Belediyesinin düzenlediği etkinlikte de 190 ilköğretim öğrencisiyle 105 metrekarelik tek parça resim çalışmasına imza attı. Çalışma, Guinness Rekorlar Kitabına aday oldu. Şimdiye kadar 137 çalışması koleksiyonlara girmiş olan sanatçının bir eseri de RH Sanat Dergisi müzayedesinde satıldı. Yazarlık yanını, sanat yazıları ve güncel yazılar ile pekiştiren Neslihan Öner, bir internet sitesinde köşe yazarlığı da yapıyor. Sanatçının Tatbiki Sanat Galerisi'ndeki sergisi, 30 Haziran'a kadar İstanbullu sanatseverleri bekliyor. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.