Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Çöken “Çevre- ciliğin” Sarıldığı dal :

 

Ekoloji Sahteciliği ! Ve Empatisiz “Beyhude- cilik” :clover:

 

 

(Aşınan aşılır…)

 

 

Küreselleşmenin, yaşamın değişik alanlarındaki sanal görünümlerin ardında yatan ortak, de facto (fiili) örüntülerinin ve Neo-liberalizm ”kavram sahteciliğinin”, Neo-klasik iktisat kuramındaki köklerini betimlemek gerekmektedir. (2) Sonra da, Post- Modernist felsefenin ünlü “dil oyunlarını! ” da elbette. ( kelime oyunu değil !)

 

 

“A.B – D” merkezli düşünce fonu kuruluşlarının en önemli işlevlerinden biri de, kavram imalatı,(kredilendirmesi

 

dahil) ve Türkiye gibi ülkelere, eterleyerek, ihraç etmesindeki ustalıktır. Belli bir kavramsal çerçeveyi “bilimsel”, bu çerçevenin dışını da “bilimdışı” olarak dayatabilirsiniz. Olgularla kavramlar arasındaki ilişki “ görünmez bir bilim baronunun eli !” marifetiyle bilerek çarpıtılır. Bilim sahteciliği, işte böyle bir “şey”dir. Teoremler hayata uymuyorsa, hayatı teoreme uydurma polemiksel girişimidir bu.(2)

 

 

Ali’nin Veli olarak pazarlanması sürecinde, başta Demokrasi ve Ekoloji olmak üzere bu iki temel kavram bile özgün içeriğinin, tam tersi yönünde işlev görmek üzere, bil(ç)imsel! çarptırılmaya konu olmuştur. Neredeyse, özellikle bu iki kavram, ekmeğin üzerine sürülüp yenilebilir bir şekerleme haline indirgendi ve ucuzlatıldı. (Ekoloji adına! Ya da işlerine! göre.) Beynimizin kortikal tabakasına, böylelikle kodlanan yanıltıcı bilgiler zihnimizin yeniden formatlanmasını zorlaştırıcı etki yapar.

 

 

Konumuzla ilgili olarak, “Ekoloji” kavramı ; “Çevre-bilim-cilik” ! (Neo- Environmentalism) değildir. 1876 tarihli, Ekoloji bilim kuramını,” B.M” odaklı 1973 tarihli totolojik ve dar kapsamlı “çevreci” bir olguya indirgemenin bilimsel açıdan ne denli zor ve çelişkili bir süreç olabileceğini de okuyucuların takdirine bırakıyorum! Bakılması için üniversite avlusuna bırakılan kavramlarla, bizzat bilim patentli kuramsal kavramlar arasındaki içeriksel farkın; söz konusu bu kavramları birbirleri ile özdeşleştirmeye mani bir durum oluşturması, aslında son derece doğaldır.

 

 

Ekolojizm ; Bütüncü bir bilim yöntemini odağa alan,”……merkezcilik” yaklaşımlı olmayan, toplumsal, felsefi ve sosyal öğretilerin ortak adıdır. Ekolojist ise, bu türden öğretileri üreten ve savunan bilimcilerin ve ilgili meslek disiplinindeki kişilere verilen ortak isim ve “sıfat” tır. Öyleyse, Ekolojizm, doğası gereği bilimsel bir yapılanma olmadığı gibi, Ekolojist de doğası gereği bir bilimci değildir; oysa Ekoloji,(çevrecilik değil!) sadece insanı da kapsayan bir Ekosistemler bilimi yani “logos” tur. Ekolog ise; sadece ve sadece bir bilgindir. Ayrıca, İsim babalığını Ekolojinin yaptığı “Ekolojist Bilim” alanı ise, geleneksel ve statik bilim yaklaşımımız ile karşılaştırıldığında, epistomolojik olarak farkındalaşan yeni bir holistik bilim paradigmasının doğmasını gerekli kılmıştır .”Yeniçağ” dönemi diye de adlandırılan Ekolojizm ; Modernist aydınlanma döneminin devamı olarak ve onun bir üst- bilinç aşamasına karşılık gelmesine karşın, Kant-cı akıl ve felsefesinden farkındalaşan yeni bir düşünce (holistik) devriminin de adıdır.

 

 

Ekolojist bilim: Holografik- döngüsel bilgi kuramına göre, Bütüne dair tüm bilgiler her parçanın içinde (saklıdır) mevcuttur. Parçayı bütünde görür. Bütünü de parçanın kendisinde arar. “Bütüncü” bir bilim düşüncesini (epistomoloji-ontoloji beraberliği) temel alır.Yerküremizin de içinde bulunduğu evrensel sistem, tek boyutlu mantıksal-pozitivist bir neden sonuç ilişkisi içinde fonksiyon göstermez.Böylesi, köklerini tarihten alan yeni bir düzende, öğrenme ve ekoloji düşünme eğitimine geçiş yapmak için ; Düşünmeyi, yeniden düşünmek zorundayız.Hem özde hem sözde….Düşünce mi ? Toparlanmalıyız ve düşünmeliyiz.. hep son noktadaki beyhude çırpınışlarımızla.

 

 

Doğaldır ki; birbirleriyle karşılıklı etkileşim ve bilgisel besleme süreci içinde olan ,(olması gereken) Sosyal ve Doğa(l) bilimlerin ortak bir uyumlaşma noktası, 3.Bilim olarak adlandırılan “Sosyal Ekoloji” bağımsız bilim alanıdır. Bu iki farklı bilim ekseninin bütüncü beraberliği, eklektik toplamlarından öte, yeni ve farklı (üç boyutlu) bir epistomolojisinin geliştirilmesi gereği de bilimsel bir saptamadan kaynaklanmaktadır. Üzerine giydirilmeye çalışılan protez yüzün ise; takdir edileceği gibi artık bir çevre sorunu! haline gelen (popülist ve oldukça analitik) “ çevre-bilim- cilik ”! söylemi olduğu görülür (1). ”Çevre Emperyalizmi” küresel bir senaryo olduğu gibi Ekoloji ise, yaşamın bilimdir. Çevrecilik” adına yapılan bilinçsiz eylemlerimizin genelde, bizzat kendisinin ekolojik yıkımlara neden olması bunun en güzel örneğidir. Yağmur duasına çıkar gibi gökten yağacak meyve çekirdeklerinin, ağaç olmasını uman çevreci! arkadaşlarımızın da, tutulan akıllarına bir kaşık bilinç ve sosyalleşme çalabilirsek ya da tutturabilirsek…!

 

 

Ekoloji; Holistik (bütüncü) ancak totalitik! olmayan yeni bir düşünme eğitimi ve bilme biçimidir.(Ayrıntılı bilgi için bkz. kaynak (1.) Neo - liberalizmin demokrasi anlayışının dayandığı pozitivist (bilimsel!) temel;

 

 

Toplumsal olarak Ekoloji ile Çevre (ileri ve geri) arasında nesnel bir ayırımın yapılamayacağı biçimindeki bilimdışı bir saptamadır. Bunun aslında, bildiğimizi sandığımız her şeyin doğru ve aynı zamanda yanlış olabileceği gibi sinsi bir yanılsamayı da içerdiğini söyleyebiliriz ki; böylelikle, Ekoloji ile çevrebilim kavramları da aynı derecede muhterem hale getirilir ve demokrasi! adına eşit muamele görmeleri gerekir.. ”Çevre Ekonomisi” retoriği ise; Neoklasik iktisadın “dışsallıklar” bölümünden başka bir şey olmayıp, “Ekolojik Ekonomi” kuramı ise, bunun tam tersi yönünde gelişen bir bilim dalıdır.

 

 

Bu bağlamda ;” ileri” olana, bilime ve gerçeğe verilen görev de, kendi karşıtlarına salt hoşgörü göstermektir Çevre-bilim-cilik söylemi; Ekoloji (altın) madalyonunun ön yüzünün üzerindeki ” teneke”! kaplamadır. Ekolojizm, bir “Çevrecilik” kelimesi ile onurlandırılamaz. Dolayısıyla Madalyonun; “Çevreci”’! ( teneke kaplamalı) yüzünün”, öteki yüzü ile aynı olmadığını ve hatta

 

Ekoloji yüzünün, madalyonun içi (içyüzü) ile de aynı olduğunu anlarız. Madalyonun kapağını açmamıza az kaldı. Sahte! madalyonu bulabilmek için...ve bir tırnak çiziği sığlığındaki, zihniyet kazıntısında...!

 

 

“Demokrasi” ve “Ekoloji” gibi temel kavramları, Murray Boockhin ’ in Toplumsal Ekoloji kuramından cımbızla araklayarak, ve bir zihin çabukluğu içinde birleştirip, sözde “demokratik ekolojik toplum modeli ” adı altında ve yine aynı dil oyunu ile; Eko-Konfederasyon! niyetlilerinin emellerine, teorik gerekçe yapan Eko- magazincilere bile ülkemizde rastladık. Kastedilen bu “demogojik toplum modelinin” ; Ekolojik toplum ve aile düşünce modeli ”, iktisadi olmadığı ve bilimin zorunlu güzergâhı ile de bağdaşmazlığı ise tescilli bir durumdur.

 

 

Makalemde;

 

 

İyi niyetli, samimi ancak yeterince Ekolojik felsefeyi ve bilimini yeterince içselleştiremediklerini saptadığım, “Çevresel çalışmalar” (environmental studies-issues) kapsamında, bilimle ve toplumla “dolaylı”, tek yönlü bir ilişki (salt aktarımcılık) içinde olduğu da bilinen;

 

 

a)Çevre hukuku müşavirlik ve normatif-bilgi hizmet sektörünü cool.gif Serbest piyasa çevrecilerini ve “arıtım teknolojisi” mühendislik hizmetlerini c) ”Çevrecilik”! uğruna fiziksel şiddet gördüğünü iddia eden, üslubu gelişmemiş medya akademisyenlerini d) Girişimcileri, “ne kadar çok mahkemeye verirseniz o kadar “çevreci” olursunuz! ” düsturunu benimseyen gruplardan tutun da, imza kampanyaları ile ( ücretli, ücretsiz ) protesto gösterileri yapıp, en sonunda da vakaları yargıya taşımayı akıllarına getirmeyi-unutan “çevre eylemcilerine” kadar uzanan etken ve edilgen tüm yerel insiyatiflerin bu halleri ile bile, Türkiye için bir lüks olmadığını düşündüğümden (inandığımdan) dolayıdır.

 

 

Dolayısıyla, yazımın genel hatları, bilim sahteciliği yapan kavram tüccarlarının ve küresel-ulusal ölçekte konuçlanmış, bulunan aktarımcı-akademik bürolarının, genel bir ”hijyenik bahar denetimi” ile sınırlandırılmıştır. Bilimi, zaten bir siyasetçi edasıyla algılayan ve icra eden bazı mütevazi! üniversite personelinin ayrıca birde siyasete! girmelerindeki tutukluğun, isteksizliğin ve sözde ” alçak gönüllülüğün” arkasında yatan da, işte asıl bu itiraftır.

 

 

Ulusal dillerdeki, kelimelere karşılık gelen kavramları, sahtecilik (takiyecilik) kriterleri açısından incelemek; öncelikle bilimin “indirgenmemiş” orijinal kuramlarına sadık kalınarak yapılmalıdır. Kavramların Türkçeleştirilmesi asıl hedef olmakla birlikte, önşart değildir. Olayı basit bir dilbilgisi gibi biçimsel bir bakış açısıyla algılamanın getireceği ince tuzak ve yanılgılardan da kaçınmalıyız. Kaldı ki; her ulusal dilde ortak olması gereken bir tek kelime varsa, o da ortak geleceğimizi yakından ilgilendiren Ekoloji kelimesi olurdu. Yazıldığı gibi okunur, okunduğu gibi yazılırdı.

 

 

Nitekim T.D.K nın; tam da bu noktada, Ekoloji kelimesinin anlamı ile ilgili olarak devrimci bir kararla, “DİL VE BİLİM” arasındaki dengeyi de gözeterek bir düzenleme yapması ve dil oyunlarını bozma yönünde bir irade göstermesi, evrensel olduğu kadar da ulusal ve olumlu bir gelişmedir. (T.D.K ’nın 2008 yılındaki sözlük değişikliği yazının sonunda verilmiştir. “Çevrebilimi” kelimesi, Türkçe sözlükten çıkartılmış ve ”Ekoloji ” kelimesi ile (bilimsel ve dilsel olarak) eş anlamlı olamayacağı sonucuna varılmıştır.)

 

 

Özne- nesnenin döngüsel beraberliği ve birlikteliği, Bütüncü ve ekolojik düşünceye giden yolda mihenk taşıdır. İkili ahlakın ahlaksızlık olduğu gibi bir gözlemle, farklı kavramları, ilizyonist ve popülist bir çıkışla birbiri ile özdeşleştirme saplantımızdan kurtulmamız, Bilim ve ahlak (numen) alanı arasındaki ilişkinin kuramsal açıdan güçlendirilmesine de katkı verecektir.

 

 

 

“ Çevre mi?, Ekoloji mi? ” paradigma tartışması ; belki, reel piyasadaki “ekmek” fiyatlarını düşürmez, gramajını da fazlalaştırmaz, ancak, yağmur kokusuna sinmiş taze buğday kepeği tadında mayalanan doyurucu teorilerin, ekolojik kuramların ve de büyük anlatıların filizlenmesinin, gelecekteki bilimsel zeminini hazırlar, kavramsallaşmış gerekçelerini oluşturur.

 

 

Bir yerden başlamak gerekirse;

 

 

Demokrasi,

 

Kemalizm,

 

Ekoloji,

 

Yeşiller,

 

Sosyoloji,

 

Yönetişim,

 

Projecilik

 

Sosyo-biyoloji,

 

Kamu yararı,

 

“Ortak Akıl” ve Toplum mühendisliği …vb vb…..aklıma ilk gelen, bazı kavramların kelimeleri…

 

 

Evet, kavramlarınızı bekliyoruz. Katkılarınızı ve desteğinizi de.

 

 

“Kelime”! oyunları gibi, biçimsel bir miyopiye de girmeden , ancak oynanan post-modernist “dil oyunlarını” da, bilimsel olarak deşifre ederek ve kelimelere karşılık gelen kavramları bilim ve dil süzgecinden geçirip özünü de zedelemeden ve hatta gelecekteki olası fenomenolojik (yorumsamacı bilim) açılımlarına da olanak sağlayıcı “içeriksel” bir gerçeklikte!

 

 

Görüşlerimi;

 

Her nerede ve nasıl yaşatılıyorsa; Türkiye’ deki tüm , “ ÜNİTER ( ulusal ) Ekolojistlerin ”, az sayıdaki ama nitelikli “Sosyal Ekoloji” bilim alanında uğraş veren Kemalist akademisyenlerin, münevver ülke yazarlarımızın ve halkımızın ( üst –bilinç) algısal zihin düzlemlerine sunarım.

 

 

“Kemalizm” in (“Atatürk-çülük” de değil!!) ; “6 ok” ilkesine bir “ok” daha ilave edilse, o da 7.ok olarak, “Ekoloji” ilkesi (oku) olurdu herhalde…

 

 

Sevgi ve Bilim ile…

 

 

“Ekolojik” kalınız.

 

 

(Ülkemizde yeni kurdurulan, “Yeşiller Partisi”! hakkındaki kuşkulu düşüncelerimi de bir başka makaleme saklıyorum.)

 

 

Tahir ÇALGÜNER

 

 

[email protected]

 

 

Gazi Üniversitesi Mim. Fakültesi Öğrt. El.

 

Ankara 2008

 

Kaynakça

 

 

1.Çalgüner, Tahir., 2003 “ Çevre mi? Ekoloji mi? ” Nobel Yayıncılık. Ankara. (104 syf.)

 

 

2.Koray, Semih.,” Küreselleşmenin İçyüzü” , Bilim ve Ütopya dergisi, sayı:170, 2008 Ağustos, sayfa: 4-13

 

 

3.Demir, Remzi ., “Yeni bir bilim dalı: Anatoloji!” , Bilim Ve Ütopya dergisi, sayı:170, Ağustos 2008, sayfa: 46-50

 

Not: TDK, (2OO8)

 

. Resmi İnternet sitesinde, kavramsal değişiklik yapılan ve ilave edilen, yeni kelime tanımlamaları aşağıdadır;

 

ekoloji

 

isim (l ince okunur) Fransızca écologie

 

 

Canlıların hem kendi aralarındaki hem de ortamları ile olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalı:

"Ekoloji o günden bugüne karşı karşıya kaldığı tehlikenin büyümesi ile orantılı bir boyutta gelişti, bir bilim hâlini aldı."- H. Taner.

 

ekolojizm

isim (l ince okunur) Fransızca écologisme

 

 

Olgulara bütünsel olarak ve doğa merkezli bakış açısıyla yaklaşan bir düşünce akımı.

 

ekolojist

isim (l ince okunur) Fransızca écologiste

 

 

Ekolojizmi savunan kimse:

"Altı yıldır ekolojist akımın her faaliyeti ile ilgileniyorum."- H. Taner.

 

ekolog -ğu

isim (l ince okunur) Fransızca écologue

 

 

Ekolojiyle uğraşan kimse, ekoloji uzmanı.

 

 

çevre bilimleri (“çevrebilim” değil ) !

 

 

çokluk, isim: ( ayrı yazılır)

 

 

Çeşitli bilim dallarını içerisinde toplayan, insan-doğa ilişkilerini ve çevre sorunlarını inceleyen, uygulamalı ve disiplinler arası bilimler.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.