Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Mademki Yoklugumla Daha Mutlusun...

 

Hayat soğuk, yağmurlu ve vurdumduymaz bir İstanbul gecesiydi... Ve gece

yağan yağmur hep ürkütürdü beni. Yağmur değil yalnızlığımdı pencereleri

damla damla yalayan, yıllarımı dolduran sensizlikti... Hep bir yanı

yarımlık, hep senden uzaktalık, hayattaki tek 'kimse'mden yoksunluk, yani

kimsesizlikti. Bir kavuşma mucizesine inanma yolunda harcanmış bir hayatın

ansızın sonuna gelme, ve o mucizeyi yaşayamadan bir başına ölme korkusuydu

yağmur...

 

Yine yağmur yağıyor, yine gece... Yine İstanbul...

 

 

Dönüp geriye bakıyorum da, sanki yıllar değil yüzyıllar geçmiş aramızdan...

Aramızdan ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler,

yeniden bulmalar, korkular, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş. Ve bu ilişki

ne çok biçim değiştirmiş...

 

Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. Seni kelimelerce, şiirlerce

yakınından sevdim. Seni dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline

alıp da yazdığın mektuplarca sevdim. Seni umutsuzca, beklentisizce,

hayallerce sevdim uzağından. Hayatımı öyle olduğu gibi bıraktım. Şehrine

geldim, ama kalbine giremeden sevdim. Neydik biz o yıllarda hiç düşündün mü?

Neydik birbirimiz için sevgili?

 

Geldim. Bana destek olacak, sırtımı vereceğim bir aşkın yoktu arkamda.

Kendime yeni bir hayat kuracağım yalanını, kendim dahil, sen dahil herkese

söyledim. Oysa tek istediğim seninle birlikte bir hayattı. Öyle

cesaretsizdim ki karşında ve öyle açık sözlüydün ki bana karşı, ancak

iddiasız bir sığınmacı olabildim hayatında. Hayatına iltica etmek isteyen

bir yürek sürgünü... Bir aşk meczubu sadece...

 

Dürüstlük kimi zaman yalanlardan çok daha acımasızmış, sevgili... Gerçeğin

buzdan ülkesinde yapayalnız kalan yürek, hayatta kalabilmek için yalanları

bile özleyebilirmiş kimi zaman... Bana aksini ispat etmek için elinden

geleni yaptığın o yıllarda, buzlar ülkesinde biraz olsun ısınabilmek için,

aslında beni sevdiğin yalanına inandırmıştım ben de kendimi...

 

Aşkıma kapalı bir kapının önüne bırakılmış yaralı bir kuş gibiydim.

İnanacak, bir ibadet gibi yaşayacak tek şeyimdi senin aşkın. Karşılıksız,

güvensiz, sessizce yaşanan bir aşk... Nasıl da hoyrattın bana karşı...

Kalbinde değil miydim gerçekten? Neydik biz söylesene? O yıllarda senin

neyindim ben

sevgili?

Can yoldaşın mı?

Yol arkadaşın mı?

Dostun mu?

Sevgilin mi? ..

 

Sonra bir gün geldi ve unutuldum. Ve bu sorular birer birer bıçak gibi

saplandı yüreğime ve yüreğimde yanıtlarını buldu. Unutuluş hepsinin acımasız

cevabı oldu. Sonrası dipsiz bir karanlık... Sonrası çaresiz bir çıldırış...

 

Hayata karışmamak için tek kalkanım, tek sığınağımdı aşkın. Tek silahımı

yitirdim ve hayata teslim oldum. Aldı beni savurdu başka bedenlere, parçası

olamadığım o kırık dökük öykülere...

 

Kırgınlık kimlik değiştirdi ve vazgeçiş oldu benim için. Unutmanın en ağırı

unutamadan unutmaktır. Seni sonsuza kadar kaybetmek kimlik değiştirdi ve

unutmak oldu benim için. Seni unuttuğum yalanıyla hayatı kandırmaya

çalışınca hayat hiç olmadığı kadar acımasız tokatlar indirdi yüzüme...

Sonrası dipsiz karanlık... Sonrası hatırlamaya bile dayanamadığım düş

yıkımları... Sonrası kesif, karanlık ve rutubetli bir kuyu... Koskoca bir

boşluk... Sonrası 'yalnızlık' kelimesine sığmayacak kadar derin bir

yalnızlık...

 

Ah sevgilim, ayrılık trenini çoktan kaçırmadık mı biz? Bulup bulup kaybetme

oyunlarını çoktan tüketmedik mi? O dünyevi aşk oyunlarından,

kıskandırmalardan, kaçamaklardan çoktan vazgeçmedik mi? Birbirimizi en ağır

ihanetlerde sınamadık mı? Anlamadın mı artık, varlığım sana acı vermek için

değil... Sadece seni sevmek için yaşadım ben!

 

Senin için bir ilişkide girilebilecek bütün kimliklere bürünmedim mi? Önce

aşkla değil kalbinin boşluğuyla tutunduğun bir can yoldaşıydım... Yüreğin

bir başkasına kapılarını açtığında hayatından dışlanıp unuttuğun oldum

sonra... Başka hayatlarda, başka ilişkilerde seni unutmaya çalışırken, belki

de aslında sadece seni ararken kıskançlıktan deliye döndüğün oldum...

Kalbime geri dönmek istediğinde gururumun gemilerini yakıp,

metresin oldum...

Vicdanın oldum senin...

Merhametin oldum...

Pişmanlığın oldum...

Hazzın en sıradışı boyutlarını seninle paylaşan fahişen oldum...

Arkadaşın oldum...

Kardeşin oldum...

Sevgilin oldum...

Söylesene kaç kez biçim değiştirdi bu ilişki? Kaç kez kimlik değiştirdim

seni sevebilmek için...

 

Öyle çok reddedildim ki, öyle çok unutuldum ki senin tarafından, sensiz

kalmak yüreğimi ezen tek korku artık. Öyle ki hayatım yalnız bir korku

halinde ayakta duruyor şimdi... Korkumu gerçeğe büründürdüğün anda yıkılıp

gideceğim. Her şeyi tükettim. Hayata tutunmak adına ne varsa her şeyi yaktım

seni sevebilmek için... Tüm sabrımı, kendime ve insanlara güvenimi, sevginin

hayatın tek harcı olduğuna olan inancımı... Artık senden başkasına verecek

enerjim, sevgim ve hayatla hesaplaşacak bir benliğim kalmadı. Geriye dönüp

sığınacak bir kendim kalmadı...

 

Korkuyu beklemenin telaşı korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor

musun? İşte bu yüzden sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle

bırakıyorum kaderimi. Korkuyu beklemekten vazgeçiyorum, ama asla seni

sevmekten değil, sevgili... Sana veda etmeden kayboluşa karışmam da aslında

sadece bunun için...

 

Madem varlığım acı vermiyor sana, madem ki ancak yokluğumda sevgimi

hissedebiliyorsun, öyleyse yokluğumla kal sevgili... Madem ki yokluğumla

daha mutlusun, o halde yokluk benim bu aşk için büründüğüm son kimlik

olsun... :clover:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.