Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

İrlanda kökenli Avustralyalı iki müzisyen olan Brendan Perry ve Lisa Gerrard tarafından 1981 yılında kurulan "Dead Can Dance- Ölüler Dans Edebilir" grubu, Yakın ve Ortaçağın karanlığında kalmış müziklere günümüzün ritm ve enstrümanlarıyla yeniden yaşam veriyor.

 

Grup şarkılarında işlediği efsaneler, sembolik ve gotik temalarla, Perry’nin elinde yeniden hayat bulan eski enstrümanları kullanarak kimi zaman gothic rock kimi zaman da Ortadoğu’ya kayan melodileri inanılmaz uyumlu bir şekilde dinleyiciye sunuyor.

 

Gerrard ve Perry’nin atalarının müzik ve dillerine yeniden hayat verme çabası şarkılarında İngilizce’nin dışında eski Katalan ve Briton dillerine de yer verdi.

 

Lisa Gerrard’ın "kendi bilinçaltına güvenerek" atalarının müziklere tamamen kendi duyguları ile çıkardığı Kelt dilini çağrıştıran seslerle eşlik ediyor. Bir nevi artık dillerini anlamadığı ve duyamadığı ataları ile duyguları ile yeniden bağlantı kurmaya çalışıyor. Grubun en ünlü şarkılarından biri olan "Cantara" böylesi bir seslenişin ürünü. Perry ise pastoral atalarına olan ve gittikçe de büyüyen ilgisini "Towards the Within" albümünde seslendirdiği "Senin Mezarına Uzatıldım" adlı şarkıyla anlatıyor:

 

 

"Senin mezarına uzatıldım

 

Ve sonsuza kadar orada kalacağım

 

Ellerinde ellerimde olduğu sürece

 

Ayrılmayacağımızdan eminim

 

Benim elma ağacım, aydınlığım"

 

 

Grup ilk albümünü 1984 yılında aynı isimle çıkardı: "Ölüler Dans Edebilir". Perry bu isimle ilgili "Ölüleri dans ettiriyoruz, çünkü ölüye dirilik katmayı; diriye ölülük vermeyi düşündük grubu oluştururken" demişti. İlk önceleri çoğu müziksever deneysel bir müzik ile karşı karşıya olduklarını düşündü. Aslında bu Perry ve Gerrard için geçerli olabilirdi. Zira Perry klasik eğitim görmüş sonra punk rock grupları ile çalışmış bir müzisyendi. Gerrard’ın durumu da çok farklı sayılmazdı. Fakat ikilinin yeni tarz denemesi Perry’nin olağanüstü kompozisyon yeteneği ve Gerrard’ın teatral vokal yeteneği ve zekası büyük bir başarıyla sonuçlandı. İlk albümde "A Passage in Time (Zamanda bir Geçit)", "The Fatal Impact (Ölümcül Etki)" ve "Carnival of Light (Işık Karnavalı)" şarkıları büyük beğeni kazandı. Perry ve Gerrard ilk albümleriyle belli bir elit müziksever kitleye ulaşmayı başardı.

 

Ancak DCD en büyük sükseyi "Within the Realm of a Dying (Son Ölen bir Güneşin Krallığında)" adlı üçüncü albümüyle yaptı. 1987’da yayınlanan albüm bir anda bağımsız müzik listelerinin zirvesine tırmandı. DCD’nin ünlü "Cantara" ve "Xavier" şarkıları ilk defa bu albümde yayınlandı. Bu albümde ayrıca sadece üç şarkının İngilizce sözleri vardı. Diğer şarkılar ise Lisa Gerrard’ın atalarının dilinde yani eski Kelt dili, Briton ve Gal dillerine benzer seslerin Orta ve Yakınçağ melodileriyle örtüşmesinden ibaretti. "Ölen bir Güneşin Krallığında" albümü ile DCD barok müziği çağrıştıran, mistik ancak anı zamanda romantik, modern ve mistik bir karışıma imza attı.

 

 

Kaybolan seslere ulaşma

 

 

DCD 1988 yılında ise dördüncü albümünü yayınladı. Albümle ilgili en iyi yorum yine Perry ve Gerrard’dan geldi. "...dünyanın havadan görüntülerine bakarsanız, dev bir organizmaya, bir makro kozmosa benzer. Yaşam gücünün, suyun yılankavi bir biçimde yayıldığını görürsünüz. Bizim vizyonumuz yumurtanın etrafındaki yılankavi kucaklaşma yani dünyadan ibaret. Yine bu albümde sözünü ettiğimiz temaları işleyerek Avrupa müziğinin ilk periyodunu yansıtmaya çalıştık."

 

1990 yılında grup erken Rönesans döneminin müziklerini yansıtmaya çalıştığı albümü Aion’u çıkardı. Albümde yer alan "Saltarello", "Mephisto" ve "The Song of the Sibyl (Sibyl’nin şarkısı)" DCD’nin klasikleri arasına girdi. DCD albümdeki bazı şarkılar için Rönesans döneminde kullanılan müzik aletlerini yeniden yaptırdı.

 

1993 yılında DCD yeni albümleri "Into the Labyrinth (Labirentin İçine Doğru)”’yu yayınladı. Perry albümün ön çalışmalarını Kuzey İrlanda’da bir adada, Gerrard ise Avustralya’da Snow River dağlarında hazırladı. İkili bir araya gelerek albümü üç ayda hazırladı. Bu süreç içerisinde Perry atalarının primitif müziklerini araştırmayı derinleştirmiş, Gerrard ise eski dönem vokalleri üzerinde uzun uzun çalışma fırsatı bulmuştu. Sonuçta "İrlanda’nın asırlık ormanlarına düşen yağmurun sesi" Perry ve Gerrard’ın müzikal dehaları ile birleşmiş ve DCD tam anlamıyla karakterini kazanmıştı.

 

Bundan sonraki senelerde peş peşe çıkan albümler çok büyük yankılar uyandırmadı. "Toward the Within, Spiritchaser” dönemlerinin önemli albümleri oldu.

(Alıntı)

  • 4 yıl sonra...
Gönderi tarihi:

Dead Can Dance "Cantara"

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.